İki tahminimde de yanıldım…
Hiç yazmadım, fakat, AKP’nin yüzde otuz beş gibi bir rey alacağını tahmin ediyordum… Yanıldım!
Birkaç defa yazdığım gibi, MHP’nin yüzde yirmilerde bir oy oranı tutturacağını tahmin ediyordum… Ayrıca MHP’nin az bir gayretle “ana muhalefet partisi” olacağını zannediyordum… İkisinde de yanıldım!
Sadece, teselli mükafatı gibi, CHP’nin yüzde yirmilik rey nispetini tutturdum… Ama bu yetmez… Seçim tahminlerim tutmadı… Huzurunuzda itiraf ediyorum: Yanıldım!
Şimdi, sonuçlar ortaya çıktıktan sonra, geriye dönüp niçin/neden yanıldım diye baktığımda, beni yanıltan kişinin, Bursa MHP 4. sıra milletvekili adayı, dostum Prof. Dr. İsmail Tatlıoğlu olduğunu görüyorum… Tatlıoğlu’na, bunun hesabını soracağımdan emin olabilirsiniz. –Şaka, şaka-
İsmail Tatlıoğlu, öyle çok ve etkili çalıştı ki, Bursa MHP, MHP tarihinde ilk defa MHP’nin Türkiye ortalamasını yakalamış ve hatta geçmiş oldu! Ve, MHP Bursa’dan, 99 Seçimleri’ndekinden bir fazla milletvekili çıkardı… Necati Özensoy, Hamit Homriş ve İsmet Büyükataman milletvekili seçildiler. Hayırlı olsun!
Bazı arkadaşlarım bu fikrime katılmasalar da MHP’nin Bursa’dan kazandığı üçüncü milletvekilliğinin, dördüncü sıradaki İsmail Tatlıoğlu’nun çok ve müessir çalışması sonucunda olduğunu, ben biliyorum… İnanmayanlar dağ ilçeleriyle, dağ ilçelerinden olanların bulunduğu mahallelerdeki sandık neticelerine bakabilirler.
Ne ise, lâfı daha fazla uzatmayayım… İsmail Tatlıoğlu Bursa’da öyle bir rüzgar estirdi ki, MHP’li olmayan çok sayıda insan MHP’ye rey vereceğini beyan edince, ben de her yer, bütün Türkiye Bursa gibi sanarak, MHP’nin alacağı oy oranını tahminde yanıldım… Herkesten; bilhassa Ülkücü Dünya Görüşü okuyanlardan, özür dilerim.
AKP konusuna gelince, bunda zaten hemen hemen herkes yanıldı… O yüzden o tahminimde yanılmamdan ötürü mazur sayılabilirim, diye düşünüyorum.
İyi de Türkiye’de bu kadar çok işsiz insan varken, gelir dağılımında böyle büyük bir uçurum varken, yolsuzluk ve yoksulluk bu kadar çoğalmışken, emekli, sabit ve dar gelirli, esnaf, köylü ve küçük ölçekli sanayici böyle feryat figân ederken, AKP bu kadar oyu nasıl alabildi?
ABD, AB, İsrail ve uluslarüstü/küresel sermayenin AKP’yi desteklediği doğru ama, bu güçler Türkiye’de bu kadar etkililer mi? Bu konuda, doğrusu ciddi şüphelerim var… Belki Türk milliyetçisi olduğum için, bunların, Türk halkı üzerinde bu kadar müessir olabileceklerini gönlüm kabul etmiyordur. Böyle psikolojik bir faktör de vardır… Bunu da biliyorum… Her şeyi, hele de seçim gibi özel ve çok önemli bir konuyu, sırf dış faktörlerle izah etmeyi bir türlü kabul edemiyorum… Bir miktar müessir olduklarını kabul etmekle beraber, bu sebeple, bunu geçiyorum.
O halde, bu sonuç nasıl çıktı?
AKP, neredeyse bütün diğer partilerin toplamı kadar nasıl rey aldı? Bütün partilerin toplamından daha fazla mı çalıştı? Öteki tüm partilerden daha mı plânlı çalıştı? AKP’liler hepimizden daha mı zekî yahut akıllılılar? Bu suallerin hiç birine “evet” cevabı veremiyorum!
Ancak ortada bir gerçek var; AKP hemen hemen tüm oyların yarısını aldı! Bu, bir şekilde izah edilmelidir.
Bence bunun iki sebebi var: Birincisi, AKP’nin devlet imkânlarını kullanarak medyanın tamamını kontrol altına almasıdır… Kanaltürk, Kanal B ve biraz da Flash tv hariç tutulursa hiçbir televizyon AKP’ye muhalefet yapamadı… Ya AKP’yi desteklediler yahut bir nevi tarafsız kalmak suretiyle, gene, AKP’ye dolaylı olarak destek vermiş oldular… Aynı şey gazeteler için de geçerlidir… Yeniçağ, Cumhuriyet ve Tercüman gazeteleri hariç durum aynıdır… Burada bir parantez açıp, AKP’nin kendi medyasını kurduğunu ( Zaman, Star, Yeni Şafak, Vakit, Bugün gazeteleri ile Samanyolu, Samanyolu Haber, Kanal 7, Haber 7, Kanal A, Kanal 24 televizyonları ) hatırlamazsak olmaz… Bunları, hem kurdular yahut kurdurdular hem de tek bir merkezden yönetilircesine koordineli bir seçim faaliyeti içine soktular… Türk halkı, hangi televizyon yahut gazeteye baktıysa, AKP’nin, tek başına iktidara yürüdüğünü gördü ve haklı olarak, hareket etmiş olan trenin hiç olmazsa son vagonuna atlamak istedi.
İkinci sebep ise; genel seçimler öncesinde Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar ile TSK’nin internet sitesinde yayınlanan bildiridir… Bildiğiniz bu iki “olay” Türk halkının, “benim hür irademle seçtiğim hükümete siz hangi hakla müdahale ediyorsunuz” diye düşünerek, kızmasına sebep olmuştu… Türk halkının bu kızgınlığını, -böyle bir propaganda devletle milletin arasını açar ve bu da uzun dönemde Türkiye’nin aleyhine olur diye hiç düşünmeden- AKP propaganda malzemesi olarak, çok iyi kullandı… Hatta söz verdiği halde yapmadığı bir çok şeyi de bu olayları örnek göstererek –yapacaktık ama, görüyorsunuz işte her şeye engel oluyorlar, bunu da yapsaydık, bize kim bilir neler yaparlardı diyerek- izah etme yoluna gittiler… Bu da Türk seçmeninin AKP’ye rey vermesini sağladı… Benzer durumları, Türkiye,
27 Mayıs’tan, 12 Mart’tan ve 12 Eylül’den sonraki seçimlerde de görmüştü.
Netice olarak; AKP, aldığı bu seçim sonucunu, devlet imkânlarını kullanarak medyayı kontrol altında tutması ile Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararla TSK’nın çok kötü kaleme alındığı için Türk halkının gönlünü kıran “bildirisi”ne borçludur.
Seçimlerle neticesi, Türk milletine hayırlı ve uğurlu olsun!
Bir âyet: “ Sizin hayır bildiklerinizde şer, şer bildiklerinizde ise hayır olabilir… O halde sabredin ki mükâfatını göresiniz.”
Bir hadis: “Bir millet, neye lâyıksa öyle idare edilir.”
Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.
