Ben şimdi burada tutar da Recep Tayyip Erdoğan haindir, Türkiye’ye ihanet etmiştir dersem, ne olur?
Ne olacak? Birçok yazar ve çizere yaptığı gibi, Recep Tayyip, seni hemen mahkemeye verir… Ve sen, Recep Tayyip’e bir dolu tazminat ödemeye mahkûm olursun, diyorsunuz değil mi? Eğer böyle düşünüyorsanız, çook yanılıyorsunuz… Çünkü ben hem Recep Tayyip haindir, Türkiye’ye ihanet etmiştir derim, hem de Recep Tayyip beni mahkemeye vermez, veremez… Verse bile, Mahkeme bu davayı kabul etmez… Recep Tayyip şeş kaza bu davayı açacak bir yol bulsa bile, mahkeme bana ceza vermez, veremez… Diyelim ki, Recep Tayyip benim ceza almamı bir şekilde sağladı, o zaman da bu kararı Yargıtay onaylamaz, onaylayamaz.
Allah Allah! Bu, nasıl bir iş? Metin Kaplan sen yoksa, derin devletten misin? Senden zaten şüheleniyorduk; Matruşka, Corps ve Desise diyerek, karışık kuruşuk konularda romanlar yazıyor, derin sulara dalıyordun ama, başına hiçbir iş gelmiyordu, demek derin devletten olduğun doğru imiş… Diyorsanız, gene yanılıyorsunuz!
Ben, derin devlet merin devlet değilim… Derin devlet merin devlet de tanımam… Derin devletle de derin milletle de hiç işim olmaz… Ben, hepinizin yakından tanıdığı her zamanki garibanım… Bütün işim çok çok okumak ve biraz da yazmaya çalışmaktır. Bundan başka bir işim de mesleğim de yoktur!
Pekiyi, bu nasıl oluyor? Hem Recep Tayyip haindir, Türkiye’ye ihanet etmiştir diyeceksin, hem de Recep Tayyip seni mahkemeye vermeyecek yahut veremeyecek… Verebilse bile ceza almayacaksın… Ceza alsan bile, cezan Yargıtay tarafından onaylanmayacak… Bu, nasıl olacak?
Bu suale şöyle cevap verebilirim: Bir adam çıkar da ben hainim, Türkiye’ye ihanet ediyorum derse, buna karşılık ben de o’na sen hainsin, Türkiye’ye ihanet ettin dersem, o kişi benin mahkemeye verir mi? Verse bile, hakkımda dava açılır mı? Dava açılsa bile, bana ceza verilir mi? Ceza verilse bile, bu cezayı Yargıtay onaylar mı?
Mesele anlaşıldı mı? Anlaşılmadı ise, konuyu, izninizle biraz daha açayım.
Recep Tayyip hain olduğunu, Türkiye’ye ihanet ettiğini kendisi -zımnen- söylüyor… Anlasanıza, yahu!
Bakınız, Recep Tayyip 2 Nisan 2005 günü neler söylüyor… Yeni Şafak Gazetesi’nden alarak aynen veriyorum: “Avrupa Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği Başkanlık Divanı Toplantısı'nın ardından basın mensuplarının sorularını cevaplandıran Erdoğan, erken seçimle ilgili bir soru üzerine şunları söyledi: "Ekonominin istikrarında en önemli şey güvendir, siyasi istikrardır. Türkiye çok partili siyasi hayata 1946'da girmiş, bugüne kadar Türkiye'de 59 hükümet değişmiştir. Yani her yıl bir hükümet değişmiş demektir. Çok partili koalisyonların olduğu dönemlerde Türkiye hep geriye gitmiştir. Tek partili hükümetlerin olduğu iktidar dönemleri ülkenin hep ilerleme dönemleri olmuştur. Şu anda bütün ekonomik parametreler iyiye giderken bütün ülkede güven istikrar inanılırlık varken, ortada erken seçime gerek duyulacak bir zemin yokken bunu böyle gündeme getirmenin hiç bir anlamı yok."
“Hükümetin Meclis'te rakamla ilgili bir sıkıntısının olmadığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz noktayı koyduk. Böyle birşey sözkonusu olamaz. Milletimiz bize 5 yıllığına bu görevi vermiştir ve parlamentonun yüzde 65'ine sahip olan bir hükümet işbaşındadır. Dolayısıyla böyle bir zeminde erken seçim talebinde bulunmak, sadece bu ülkenin şu mutluluğuna şu huzur tablosuna çomak sokmaktır; bana göre ihanettir" diye konuştu.”
Yetmediyse, bir alıntı da 22. 12. 2005 Vatan Gazetesi’nden yapayım: “Dün TOBB Yönetim Kurulu toplantısına katılan Erdoğan, daha sonra yaptığı sert açıklamalarda şu mesajları verdi:”
“Erken seçim ihanettir: Anlayamayan çevreler şu anda özellikle malum bu erken seçim havasını estirmek isteyenler veya bu gayret içinde olanlardır. Bir defa AKP iktidarının gündeminde böyle bir şey kesinlikle yoktur. Bu böyle bilinmelidir. Zira biz istikrasızlığın veya güven ortamının herhangi bir tahribata uğramasını şu anda yakalamış olduğumuz ekonomik performansın inkıtaı olarak görüyoruz. Bunu ben ihanet olarak görüyorum ve başında bulunduğum hükümet böyle bir ihanetin içerisine giremez."
Gördüğünüz gibi, Recep Tayyip -benim tesbit edebildiğim kadar- 8 ay ara ile iki defa, erken seçimin, hatta erken seçimi istemenin ülkeye ihanet olduğunu bizzat ve alenen söylüyor… Bu, doğru mu? Doğru!
22 Temmuz’da bir erken seçim var mı? Var!
Normal olarak Kasım ayında yapılması gereken milletvekili genel seçimini, 22 Temmuz tarihine aldırarak, Recep Tayyip erken seçim yaptırmış olmuyor mu? Oluyor!
Recep Tayyip’in ayrı ayrı tarihlerde iki kere dediği gibi, erken seçim ülkeye ihanet ise, o halde TBMM’de AKP çoğunluğu ile erken seçim kararı aldırtan ve Türkiye’de 22 Temmuz’da erken seçim yapılmasını sağlayan Recep Tayyip hain olmaz mı? Olur!
Bu durumda ben Recep Tayyip haindir, Türkiye’ye ihanet etmiştir dersem ki diyorum, o zaman Recep Tayyip beni mahkemeye verebilir mi? Veremez! Verirse, Mahkeme bana ceza verir mi? Vermez! Verirse, Yargıtay bu kararı onaylar mı? Onaylamaz!
Eh, ben de işte, bunu diyorum!
Vaziyeti çok güzel ifade eden bir ata sözümüz var: “Büyük lokma ye, büyük lâf etme!”
Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.
