« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

15 Tem

2009

Montreux (montrö) Boğazlar Sözleşmesi

01 Ocak 1970

İstanbul Boğazı, Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı, genel olarak "Türk Boğazları" diye anılır. Boğazlar, Karadeniz'i Akdeniz'e bağlaması bakımından tarihi ve siyasi önemi olan bir su geçididir. Avrupa ile Asya'yı ayıran deniz sınırı olmakla beraber, aynı zamanda iki kıtayı birbirine yaklaştırması bakımından coğrafi ve stratejik değer de taşırlar. 18. yüzyılda Doğu Meselesinin büyük önemle kendisini hissettirmesiyle, Boğazlar üzerinde daha çok durulmuş ve o zamandan itibaren hukuki ve siyasi bir sorun olarak inceleme konusu olmuştur. Karadeniz'i Akdeniz'e ve dolayısıyla Karadeniz'i diğer açık denizlere bağlayan Boğazların, tek deniz geçidi olmaları nedeniyle, hukuki statüsü düzenlenirken Türkiye'nin hayati haklarını ve savunmasını göz önünde bulundurmak mutlak bir zorunluluktur. Çünkü Boğazlar, Türkiye'nin hayat damarıdır. Kalbidir ve varlığı ile yakından ilgilidir.

Mondros Mütarekesi ve Sevr Antlaşması'ndan farklı hükümler taşıyan ve hakimiyeti daha az sınırlayan Lozan Barış Antlaşması'na ek Boğazlar Sözleşmesi üç ilkeye dayanıyordu. Önce Boğazlar askersiz hale getiriliyordu. Ayrıca, Boğazlarda geçişi kontrol etmek ve Milletler Cemiyeti'ne geçişle ilgili bilgiler vermekle yetkili bir Boğazlar Komisyonu kuruluyordu. Bunun dışında, askeri bakımdan Türkiye için tehlike teşkil edecek bir duruma engel olmak üzere Milletler Cemiyeti'nin, özellikle Büyük Britanya, Fransa, İtalya ve Japonya'nın garantisi sağlanıyordu. Boğazlar konusunda Lozan'ın arz ettiği en büyük sakınca, Türkiye'nin boğazlar üzerinde tam denetiminin sağlanamamış olması idi.

Türkiye uluslararası barış ve güvenliğin korunması yolundaki güçlüğü belirterek, 23 Mayıs 1933 Londra Silahsızlanma Konferansı'ndan itibaren, barışçı yollarla ilgili devletlere başvurarak Boğaz Sözleşmesini imzalandığı zaman siyasi ve askeri durumun farklı olması, Türkiye'de Milletler Cemiyeti'nin verdiği garantinin işleyememesi sebeplerinden ötürü, ilgili devletlerce uygun görülerek Boğazların statüsünü yeniden düzenlenmesini istedi. Bu istek üzerine 22 Haziran 1936'da Montreux'de bir konferans toplandı. 20 Temmuz 1936'da imzalanan Montreux Boğazlar Sözleşmesi, Lozan Boğazlar Sözleşmesi'nin yerini almıştır. Montreux ile Boğazlar Komisyonu, askersiz bölge üzerindeki sınırlamalar kaldırılarak bu bölgelerin de askerli hale getirilmesi kabul edilmiştir. Milletler Cemiyeti'nin yetersiz garantisi yerine, Türkiye kendi gücüne dayanabilmek ve Boğazlar üzerinde de savunmasını yapabilmek imkanına kavuşmuştur. Ayrıca, Boğazlardan geçiş ve ulaşım, hem Türkiye'nin hem de Karadeniz devletlerinin Karadeniz'deki güvenliğini koruyacak biçimde düzenlenmiştir. Türkiye'nin, Boğazlar Sorununu, barışçı çözüm yollarıyla sonuçlandırması, büyük takdir uyandırmıştır.

Türk boğazlarından geçiş rejimini ve boğazlar bölgesinin güvenliği işlerini düzenleyen bu sözleşme, 1923'de Lozan Antlaşması ile birlikte imzalanan Boğazlar Sözleşmesinin yerine geçmiştir.

Türkiye, Lozan Antlaşması'yla birlikte imzalanan Boğazlar Sözleşmesinin getirdiği kısıtlamalardan dolayı daima kaygı içinde bulunmuştur. Sözleşmenin imzalandığı tarihlerde güncelliğini koruyan silahsızlanma ümitlerine güvenen Türkiye'nin, silahlanma yarışının tekrar başlamasıyla duyduğu huzursuzluk giderek artmıştır.

Türkiye, duyduğu bu huzursuzluğu ve boğazların statüsünde değişiklik yapılması yolundaki teklifini konu ile ilgili imzacı devletlere duyurduğunda, farklı kutuplarda yer almaya başlayan bu devletlerin hemen hepsinden ortak bir anlayış görmüştür.

İngiliz Dışişleri Bakanlığının 23 Temmuz 1936 tarihli bir muhtırasında konu hakkında şu görüşlere yer verilmiştir: "Türkiye'nin Boğazlar Sözleşmesi'nin değiştirilmesi ile ilgili isteği haklı kabul edilmektedir."

Boğazlar'ın statüsü ve gemilerin geçiş rejimi ile her zaman yakından ilgilenen İngiltere'nin Türkiye'yi desteklemesine paralel olarak Balkan Antantı Daimi Konseyi'nin 4 Mayıs 1936'da Belgrad'da yaptığı toplantıda, Türkiye'nin teklifini destekleme kararı alınmıştır. Türkiye'nin girişimi Lozan Boğazlar Sözleşmesi'nin diğer akitleri tarafından da kabul edilince, boğazların rejimini değiştirecek olan konferans, 22 Haziran 1936'da İsviçre'nin Montreux kentinde toplanmıştır. İki ay süren toplantılardan sonra, 20 Temmuz 1936'da imzalanan yeni Boğazlar Sözleşmesi ile Türkiye'nin kısıtlanmış hakları iade edilmiş ve boğazlar bölgesinin egemenliği Türkiye'ye geçmiştir. Türkiye Daha once Sovyet Rusya ile yaptığı anlaşma uyarınca(saldırmazlık antlaşması) Sovyet Rusya'nın da desteği ile bu sözleşme yapılmıştır.
Montrö Antlaşmasında Türk tarafını,
Tevfik Rüştü Aras, Dışişleri Bakanı(Temsilci Heyeti Başkanı),
Fethi Okyar, Londra'da Türkiye Büyükelçisi,
Suad Davaz, Paris'teki Türkiye Büyükelçisi,
Numan Menemencioğlu, Büyükelçi, Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri,
Asım Gündüz, Korgeneral, Genel Kurmay İkinci Başkanı,
Necmettin Sadık Sadak, Sivas Milletvekili, Milletler Cemiyeti'nde Türkiye Sürekli Temsilcisi,
Ziya Kızıltan, Baş Danışman, Dışişleri Bakanlığı Baş Hukuk Danışmanı,
Sadullah Güney, İktisat Bakanlığı, Deniz Ticareti Müsteşarı,
Müşfik Selami İnegöl, Dışişleri Bakanlığı Daire Başkanı,
Dr.Asım Arar, Sağlık İşleri Genel Müdürü,
Fahri Engin, Savaş Filosu Komutanı,
Rıfat Mataracı, Kurmay Albay,
Şefik Çakmak, Kurmay Yarbay, Hava Alayı Komutanı,
Yusuf Egeli, Kurmay Binbaşı,
İhsan Orgun, Hava Binbaşı,
Fahri Korutürk, Deniz Binbaşısı, Roma Deniz Ataşesi,
Seyfi Kurtbek, Kurmay Yüzbaşı, Paris Askeri Ataşesi,
R.Amir Kocamaz, Başkonsolos, Dışişleri Bakanı Özel Kalem Müdürü,
Genel Sekreter Cevad Açıkalın, Dışişleri Bakanlığı Daire Başkanı,
Sekreterler Abdülkadir Örencik, B.Tahir Şaman, H.Rıfat Sözen, Nedim Veysel İlkin, Fatin Rüştü Zorlu, Celalettin Ziyal,
Basın Bürosu Vedat Nedim Tör, İçişleri Bakanlığı Genel Müdür, Asude Zeybekoğlu, Basın Ateşesi, Şekip Engineri, Basın Ataşesi, Muvaffak Menemencioğlu, Anadolu Ajansı Genel Müdürü, temsil etmişlerdir.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,90 M - Bugn : 29781

ulkucudunya@ulkucudunya.com