« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

M. METİN KAPLAN

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

10 Kas

2025

Osmanlı gazını biliyorduk da bu ‘Hazar’ işi nereden çıktı?

Hüseyin Vodinalı 01 Ocak 1970

AKP’nin 2002’de “Ilımlı/Uyumlu İslam” ve BOP projeleri hedefiyle iktidar olmasından itibaren ABD’nin İstinye’deki Başkonsolosluğu merkezinden Osmanlıcılık pompalandı.

Bush -Cheney cuntası öncülüğündeki Neocon-Siyonist-Evanjelistlerin Atatürk ve Cumhuriyet’e karşı (yeniden) bulduğu şey Osmanlıcılık idi.

Bu yeni Osmanlı kavramını BOP ile harmanlayıp kendi çıkarları için sentezlediler.

Irak, Libya, Suriye maceralarında bolca kullanıldı.

İç siyasette de kullanışlı bir kavramdı. Fetih, Saray, Halifelik, Ümmet gibi köhne kavramları içselleştiriyordu.

TRT’ye bolca dizi yaptırıldı. Osmanlı ocakları kuruldu. Başta Müslüman kardeşler ve FETÖ olmak üzere cemaat ve tarikatlara yol verildi. Bunlar “medreseler” kurdular. Araplar Osmanlıcılık ve İslamcılık bahanesiyle yüceltildi. Yahudilik ve Hristiyanlık da arada “hoşgörü” ayağına öülmekten geri kalınmadı.

Atatürk, Cumhuriyet ve Türklük her tür açık ve kapalı şekilde kötülendi.

Bunları benim gibi sizler de biliyorsunuz.

Avrupalılar şimdi Rusya ile savaşta ucuz kan olarak Türkiye’yi gözlerine kestirdiler. ABD’den Osmanlı gazını devraldılar.

En son “yağlama” Helsinki’de Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüşen çiçeği burnunda NATO kurbanlık kuzusu Finlandiya’nın Dışişleri Bakanı Elina Valtonen’den geldi.

Valtonen ikili açıklamanın sonunda Fidan’a Rusya’ya ilişkin bir kitap gönderme nedenini açıkladı: “Sebebim şuydu; gerçekten bir bölümünde diyor ki Rusya İmparatorluğu’nun saygı duyduğu tek imparatorluk, tek güç Osmanlı İmparatorluğuydu.”

Finlandiya’dan önce de İngiltere ve Almanya liderleri Starmer ve Merz de Rusya’ya karşı yeni kurmaya çalıştıkları Avrupa ordusu projesi olan SAFE (Avrupa için Güvenlik Hamlesi) için Ankara’ya gelmişti.

Batı ile ülkemiz arasında 60 yıldır oynanan gölge tiyatrosunda son perdede, artık demode demokrasi ve insan hakları (onlar bırakın Türkiye’deki demokrasiyi kendi ülkelerinde bile askıya alıyor) hikayesinin yerini artık Rusya’ya karşı savaş karşılığında üyelik havucu alıyor.

Yerseniz.

Rusya’yı – ve dolayısıyla Osmanlı gazını – Avrupa’ya havale eden ABD ise asıl patronu İsrail ile birlikte İran ve Çin’e karşı Orta Asya hamlesinde.

Bunu açıklayan da Türkiye ve Suriye Genel Valisi gibi takılan Büyükelçi Tom Barrack oldu: “Türkiye ile İsrail arasında Hazar Denizi’nden Akdeniz’e kadar işbirliği göreceksiniz.”

İşte anahtar kelime oradaki “Hazar” adıydı.

Anlatayım…

Arthur Koestler diye bir yazar vardı eskiden bilenler bilir. Yahudi Koestler’in ünlü bir kitabı da vardı, adı “Onüçüncü Kabile” idi.

İşte bu kitapta 12 kabileden oluşan İsrailoğullarına bir 13. Kabilenin daha eklendiğini anlatıyordu.

Bu onüçüncü kabile ise tarihte (7. ve 10. Yy arası) Hazar İmparatorluğu olarak bilinen Hazar Türkleri idi.

Koestler’e göre bu Hazar Türkleri, Rusya, Orta Asya ve Doğu Avrupa’daki Yahudilerin atalarıydı.

Yazara göre Hitler’in yok ettiği Yahudilerin büyük çoğunluğu da bunlardan oluşuyordu.

Bu epey heyecan yaratan bir tarih tezi olarak hala belli çevrelerde konuşulur.

Şimdi bu İsrail’in Filistin soykırımı sonrasında sosyal medyada bir anda “Hazar Mafyası” komplo teorisi piyasaya çıktı.



Rothschild ailesinin de dahil edildiği sözde “Hazar Mafyası”, sözde ortaçağ Hazarlarından gelen gizli bir “sahte” Yahudiler kliğinin küresel finans, medya ve siyaseti kontrol ettiğini iddia eden antisemitik bir komplo teorisi.

Bu ifade, 2010’lardan 2020’lere kadar marjinal medya ve sosyal platformlarda yaygın olarak dolaştı ve 2022’de Rusya’nın Ukrayna’ya girmesiyle coştu.

Trump ve Rus destekçileri özellikle bu komplo teorilerini epey yaydı.

Oysa gerçekte Hazar Devleti, o tarihlerde Bizans ve Arap ordularının tehdidi arasında sıkışmış ve çözüm olarak ikisini de ekarte edecek Museviliğe geçmişti.

Ama halk geçmemiş sadece yönetici sınıflar pek de anlamadıkları bu yeni dini siyasi olarak kabul etmiş görünmüştü.

Yine de Türklerde çok olan Süleyman, İbrahim, Yakup gibi isimler muhtemelen o devirlerden süre gelen adlar olmuş, tıpkı Müslümanlık sonrası çoğalan Mustafa, Hasan, Ahmet isimleri gibi.

Zaten Rothschild da Türklerin ne kadar düşmanı varsa onların finansörü ve destekçisiydi.

Tarihçilerin meselesini tarihçilere bırakalım gündeme gelelim.

İşte son dönemde döndürülen bu Hazar hikayesini ben aslında İsrail ve ABD’nin köpürttüğünü düşünüyorum.

Bu 2002’deki Graham Fuller buluşu “Yeni Osmanlıcılık” gibi, 2025 modeli bir yeni buluş.

İsrail, korkunç soykırım ve insanlıkdışı suçları yüzünden günden güne Batı ve genelde dünyada lanetlenirken, asıl düşmanı İran’a karşı kendisine yeni bir müttefik (aslında ucuz kan) arıyor.

Ne de olsa, Yalçın Küçük’ün deyimiyle “Türkiye’deki İsrail, İsrail’dekinden daha güçlüdür.”

Epeydir yatırım yaptığı Azerbaycan da artık sıkı bir İsrail müttefiki.

Zaten onun için İsrail katliam yaparken Azeri petrolü akmayı, Türk gemileri ise ticareti kesmedi. Kürecik Radar İstasyonu İran’ı gözetlemeyi sürdürdü. Azerbaycan İsrail’e üs bile verdi.

Geriye İran ve Hazar denizindeki komşu Türki devletler kalıyordu.

Kazakistan’ın sürpriz biçimde “İbrahim Anlaşmaları”na dahil olmasını bu şekilde okuyorum.

Beyaz Saray’da Trump tarafından ağırlanan dört buçuk Türk devletinin (Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan) liderleri bunun için ABD’deydi.

Elbette asıl olarak Çin’e karşı bir kama sokmak için ama ikinci sebep de Barrack’ın sözünü ettiği “Akdeniz’den Hazar’a İsrail ile işbirliği için”di.



Bu çok yeni bir kurgu da değil bu arada.

Trükiye NATO’ya girdiğinde kurulan gladyo güçleri İsrail ile hep işbirliği içinde olmuştur. NATO Turancıları İsrail ile derin işbirliğini “Araplar bizi sırtımızdan hançerledi” (ki doğru) argümanıyla savunmuştur.

Bizi sırtımızdan hançerleyenlerin listesini yapsak bu yazı ansiklopedik bir kitaba dönüşebilir!

Özbek, Kazak liderlerin Beyaz Saray’da Trump’a aşırı övgüleri eminim ki İsrail ve destekçilerine büyük cesaret veriyordur

İbrahim anlaşmalarına giren Kazakistan ise İsrail’in epey etkili olduğu Rusya’dan ciddi bir tepki görmeyeceği için rahattı.

İsrail 12 gün savaşında yediği dayaktan sonra bu kez “Hazar” operasyonunu devreye alıyor diyebilirim.

Uzun yazının kısası, Rusya’ya karşı “ucuz kan” için Osmanlı sıvazlamasını artık Avrupa üstlenirken, ABD ve İsrail Türki devletleri de yanlarına alarak “Hazar” edebiyatına başlıyor gibi görünüyor.

Oysa ne Avrupa, ne ABD, ne de İsrail Türklerin dostu filan değil.

Bin yıldır bizi yok etmek isteyen haçlı ve Siyonist komploların temsilcileridir.

Alayı da PKK’yı destekler, Türkiye’nin bölünmesi için ellerinden geleni yaparlar.

Ahlaki boyutunun ötesinde ne Osmanlıcılık, ne Hazarcılık Türklerin jeopolitiğine hizmet etmez.

Ziyaret -> Toplam : 239,69 M - Bugn : 3603

ulkucudunya@ulkucudunya.com