ABD’nin İran saldırısı bölgede ve Türkiye’de neleri tetikleyebilir?
Ahmet Kasım Han 01 Ocak 1970
ABD’nin İran’ı vurması bölgedeki siyasi ve ekonomik istikrarsızlığı daha da tırmandırdı. Gelişmeler Türkiye’yi de olumsuz etkileyebilir. Harita, İran’ın ilk tepki olarak trafiğe kapattığı Hürmüz Boğazındaki petrol tankerlerini gösteriyor.
Öncelikle şunu belirtmeli: ABD Başkanı Donald Trump 22 Haziran İran saldırısıyla inisiyatif almadı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun çizdiği hatta ilerleyerek, kendi üslûbunca, kişisel karakteri ve ABD’nin iç siyasetinin dengeleri doğrultusunda hareket etti. Elbette, buradan kendine bir “dünya liderliği” parsası çıkaracaktır. Ancak, gerçek “güdüldüğü” yönde giderek bu adrese çıktığıdır.
İran’ın bu aşamada nükleer kaynaklarının bir kısmını, özellikle de zenginleştirilmiş uranyum stoklarının en azından bir bölümünü başka noktalara taşımış olması son derece mümkün. Ayrıca Fordo, ABD cephaneliğindeki en ağır mühimmat için bile fazla derine gömülmüş bir tesis. Bilinen, tesisin derinliğinin 80 metreden fazla olduğu ve ABD’nin GBU-57 MOP bombasının 60 metre civarına nüfuz edebildiği. Bu nedenle, hedef alınmasına rağmen tamamen devre dışı kalmamış olabilir. Giriş-çıkış noktaları zarar görmediyse, kısmen erişilebilirliğini korumuş olabilir.
Aynı durum Natanz’daki yeni tesis için de geçerli.
İran’ın ilk yanıtı: Hürmüz Boğazı
Bu aşamada doğrudan ABD hedeflerine saldırması rejimin siyasi itibarı açısından şart ancak stratejik bakımdan olağanüstü maliyetli olacaktır.
Bu durumda İran’ın elindeki en etkili silah, küresel kanıtlanmış rezervlerin yüzde 10’una sahip olduğu, petrol olarak görünüyor.
İran doğrudan ABD hedeflerine saldırmaktan ziyade, günde 20 milyon varil petrolün geçtiği Hürmüz Boğazında ve Yemen’deki, yarı sağlam kalan tek vekili, Ensarullah (Husiler) vasıtasıyla günde 4 milyon varil petrolün geçtiği (halihazırda zaten 2023’ün yarısı kadar) Babülmendeb Boğazı ve Aden Körfezi coğrafyasında petrol ticaretini yavaşlatmak/ durdurmak yolunu tercih edebilir.
Nitekim akşam saatlerinde Hürmüz’ü kapattığını ilan etti.
Dünyada günde yaklaşık 75-80 milyon varil petrol (ham ve rafine) deniz yoluyla pazara taşınıyor. Hürmüz ve Babülmendeb trafiğinin sekteye uğraması bu hacmin yüzde 30’undan fazlasını etkileyecektir. Bu durum, petrol ve elbette doğal gaz, fiyatlarını arttırarak küresel büyümeye darbe vurur ve enflasyonu yükseltir. ABD üzerinde çatışmanın durması yönünde, tek başına belirleyici olmasa da belli bir baskı yaratabilir.
ABD’nin saldırısı ve petrol fiyatları
Esasen etkiyi dönüştürecek noktalara dikkat çekmek gerek.
1- ABD’nin 2010’dan bu yana artarak bugün hidrokarbon ürünlerinin neredeyse tüm kategorilerinde net ihracatçı konumuna geldiği hatırlanmalı. Bu nedenle, artan petrol fiyatlarının bir yandan ABD’de enflasyonist baskı yaratmakla birlikte, aynı zamanda ABD’nin cari dengesine kısmi bir olumlu katkı sağlayabileceği de unutulmamalıdır. Burada dengenin nerede kurulacağı önemli.
2- Petrol fiyatların hangi noktaya kadar yükselteceği önemli.
3- ABD dolarının diğer para birimlerine nispeten orta vadede ne ölçüde değerleneceği ve bu durumun ABD dış ticaret dengesine etkisi olacaktır.
4- Hürmüz Boğazının kapanmasından en çok etkilenecek ekonomilerin Japonya, Hindistan ve Çin olacağı söylenebilir.
Türkiye: riskler ve imkânlar
İran misillemesiyle petrol fiyatları en yüksek noktasında varil başına 120-130 dolar seviyelerine gelebilir. Nihai fiyat seviyesini ise çatışmanın ne kadar sürüp hangi düzeye tırmanacağı belirleyecektir. Petrol fiyatlarında meydana gelen varil başı on dolarlık artış potansiyel olarak Türkiye’nin cari dengesini 4-5 milyar dolar seviyesinde olumsuz etkileyebiliyor. Kuşkusuz bu Ankara’daki ekonomi kurmaylarının uykularını kaçıran bir etken.
ABD saldırısı tam da İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi’nin Türkiye’de bulunduğu zamanda yapıldı. Bu da şu aşamada Türkiye’nin kolaylaştırıcılık ötesinde bir rol oynamasının pek de mümkün olmadığını gösteriyor. Esasen halihazırda bu ifade neredeyse tüm ülkeler için geçerli.
Ancak, Türkiye’nin dış politikasının ülkeyi doğrudan etkileyecek gelişmelere yol açması kaçınılmaz olan bu sürece angaje olmaktan uzak durması da mümkün değil.
Yine petrol fiyatlarındaki artışla beraber dolar endeksinin değerlenmesi beklenebilir ki bu da kuşkusuz cari ekonomik ortamda iktidar için iyi bir haber değil.
İran kaynaklı yeni bir göç dalgasının da siyasi maliyeti endişe kaynağı bir başka unsur.
“Terörsüz Türkiye” sürecini etkileyebilir
Son olarak İran’da merkezi otoritenin zayıflamasının gündeme merkezkaç siyasi eğilimleri getirmesi beklenebilir. ABD’nin uzunvadeli stratejik planlarının bir rejim değişikliği yönünde olduğu nicedir gündemdeki bir iddia.
Bu iddiadaki gerçeklik payı bir yana ülkesinde egemenliği zayıflamış bir İran senaryosunun, Türkiye’de başlatılmış “Terörsüz Türkiye” sürecini etkilemesi olasılık dahilinde.
Unutmamak gerekir ki, modern zamanların tek Kürt devleti 1946’daki kısa ömürlü Mahabad Kürt Cumhuriyetidir. Benzer bir siyasi heves ve bu yönde ortaya çıkacak gelişmeler Türkiye tarafından yakından izlenecektir. Zira, bölgesel manzaraya bakınca Irak’ta Kürdistan Bölgesel Yönetimi gerçekliği; Suriye’de PYD-PKK’nın Suriye’nin geleceğinde oynayacağı role dair ihtimaller göz önüne alındığında çarşı bir hayli karışabilir.
İran’da yönetim zayıflarsa
İran’da da benzer bir yola girilmesi, kendini fesih etmiş haliyle dahi PKK artıkları ve Kürt siyasi çevrelerinin belli unsurları açısından farklı değerlendirmelerin içtihat kapısını açma fırsatı olarak değerlendirilebilir. Eğer bu çevrelerde, mevcut “devlet projesinin” kabul edilmesinin onları Orta Doğu’daki “asgariye razı olmuş” ve hatta kaybetmiş tek Kürt hareketine dönüştürdüğü yönünde bir kanaat hâkim olursa, bu yeni algı oldukça kaygan bir siyasi zemin yaratabilir.
Türkiye’nin, uluslararası yatırımcının gözünde, kendisini bölgesindeki karmaşadan ve benzerlerinden olumlu biçimde ayrıştıracak bir hikâyesinin bulunmadığı da dikkate alındığında, bunlar kuşkusuz ABD’nin İran saldırısıyla ortaya çıkan yeni sınamalar.
https://yetkinreport.com/2025/06/22/abdnin-iran-saldirisi-bolgede-ve-turkiyede-neleri-tetikleyebilir/