Yabancılar tapuları ele geçirirse!
Yaman TÖRÜNER 27 Mayıs 2008
Sanılanın aksine, dünyanın çoğu ülkesinde “tapu” yok. Yani, arsanızın, arazinizin, evinizin, dairenizin tam anlamıyla sahibi olamıyorsunuz. Dolayısıyla, “mülkiyet hakları”nız ciddi biçimde kısıtlanmış oluyor. Öte yandan, tapu verilen birçok ülkede, tapu üzerinde kısıtlamalar var. Bizde, “tapu” sayesinde “mülkiyet hakları” çok iyi biçimde korunuyor; “tapuda devlet garantisi” var. Ancak, bizde bile, arsa veya arazinizin altına ve üstüne sahip değilsiniz. Yani, arazinizde petrol veya maden bulunursa, bu değerler devlete ait sayılıyor.
Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD), arazinizde bulacağınız petrol sizin malınız sayılıyor. Buna ek olarak, birçok ülkede, tapular ve “mülkiyet hakları” bizde olduğu gibi devlet tarafından garanti edilmiyor. ABD, buna dahil ve tapular üzerinde devlet garantisi yok. Zaten, bu nedenle de, orada “tapu sigortası” çok gelişmiş vaziyette.
İngiltere gibi bazı ülkelerde de, tapuların bir bölümü, belli bir süreye bağlı olarak verilebiliyor. Yani, örneğin, 20-80 yıl için evinizin sahibi olabiliyorsunuz. Bu hak da tapu gibi devrediliyor.
Tapusuz ülkeler hâlâ var
Halen “tapu” olmayan ülkelerin başında, eski komünist ülkeler ve krallıkla yönetilen gelişmekte olan ülkeler geliyor. Bazı örnekler vermek gerekirse, Çin’de, Azerbaycan’da, Dubai’de “tapu” sahibi olamıyorsunuz. Bu ülkelerde, tüm toprak mülkiyeti devlete, krala veya emire ait sayılıyor. Yani, Dubai’deki o güzelim gökdelenlerden daire alanlar dairelerinin tam anlamıyla sahibi olamıyor; sadece, kullanım hakkını elde ediyorlar. Bütün bu ülkelerde, bizdeki tapu sistemine benzer sistemler yerleştirilmek için çalışılıyor ama hâlâ başarılabilmiş değil.
“Tapu” sahibi olmak özelleştirmelerde de çok önemli. Çünkü, özelleştirmelerle birlikte, tesisin toprak mülkiyeti ve özelleştirilen şirkete ait gayrimenkuller de devletten alınıp özel şirkete devrediliyor. Eğer, özelleştirme ihalesini kazanan yabancı bir şirket ise, devlete ait gayrimenkuller yabancılara devredilmiş oluyor. Ancak, bu gayrimenkuller için de Türk hukuku geçerli.
“Mülkiyet hakkı” sağlayan bizim gibi ülkelerde özelleştirmelerden mal almak, yabancılar için de bir çeşit avantaj. Bu kurallar, Türkiye’de ev, arsa, arazi alan yabancı kişiler için de geçerli. Sadece işletme hakkı verilen şirketler ise, tabii ki toprak mülkiyetine sahip olmuyor.
Banka ve medya daha önemli
Yabancılar, bankalarımızı, medyamızı, hava ve deniz limanlarımızı, yıllarca tasarruf yaparak kurduğumuz büyük şirketleri ele geçirerek ülkemizi ele geçirebilirler mi? Devletimiz zayıflamadıkça, yabancıların bu yolla devlete karşı çıkacak ölçüde toprak elde etmeleri mümkün değil. Ancak, Hatay gibi gelecekte oylama yapılması beklenen yerlere ve bölgesel olarak, belli devlet vatandaşlarınca sistematik biçimde arsa veya arazi satın alınan bölgelere, özel olarak dikkat edilmesi gerekiyor.
Yine, ülkenin su, petrol ve maden kaynaklarının da yabancılara devrine dikkat edilmesi şart. Yabancılar, sıradan topraklar yerine, ülke toprakları üzerindeki, kolay kâr yapılabilecek maden ve petrol haklarını almak isterler. Bu konularda, bugünün acil ihtiyaçları değil, geleceğin önemli getirileri göz önünde tutulmalı.
Bankalarımızın ve medyanın yabancılar tarafından ele geçirilmesi, “tapu”ların ele geçirilmesinden çok daha önemli görünüyor.