« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

27 May

2008

Olasılıklardan biri...

Güler KÖMÜRCÜ 27 Mayıs 2008

Dünyanın jandarmaları, Türkiye'nin merkezinde olduğu bölgede yeni bir küresel düzen tesis ediyor, İngiltere, kuzeni SAM'i kenara çekip bizzat yönetim odasına geçerek stratejik atak fırtınası estiriyor, kuzen SAM ise İran'a takıntılı 3.dünya savaşını burnumuzun dibinde başlatmak üzere. İran dolapları çevirenler Kuzey Irak'ta ise kendi menfaatleri doğrultusunda her an umulmadık yeni kararlarla karşımıza çıkabilirler... Kısacası, topyekunumuz son derece hassas bir süreçten geçiyor iken bu esnada 'AKP Hükümeti' içeride kısır siyasi çekişmeler, açma-kapama senaryolarıyla meşgul, atları ters yöne koşulmuş araba misali hepimize yol (!) aldırıyor.

Evet, AKP'den önce biz vatandaşlar ulus olarak 'kapandık', içe kapandık, KAPATILDIK EY OKUR, içimize kapatıldık işte... Fotokopi haberlerle gündem oluşturuluyor, kapatma davası ve senaryolar üst başlık, kalan da bilseniz de olur bilmeseniz de türünden geçiştirmeler. Dünya almış başını gidiyor biz ise AKP sayesinde içimizin içine kapatılmış, burnumuzun dibindeki gelişmeleri dahi göremiyoruz. Türkiye hızla büyük fotoğrafının içinden çıkarılıyor...

Medyayı tarıyorum malum tek konu var, kulislere kulak kabartıyorum yine malum tek konu; AKP'nin açma-kapatma halleri... Tüm fotokopi haber ve yorumlar arasında 2 dikkat çekici yazı buldum, şimdi, bu yazıların içinden seçtiğim 'kısa notları', işaret fişekleri niyetine akıl odalarınıza sunmak istiyorum efendim;

Bir zamanlar Erdoğan'ın danışmanlığını yapan sonra yaptığı ağır AKP eleştirileri nedeniyle Tayyip Bey'in danışman kadrosundan çıkarılan araştırmacı yazar Kenan Çamurcu'nun şu ilginç tespitini lütfen kayda geçiniz, diyor ki; 'AKP'ye karşı açılan kapatma davasıyla bir kez daha kavşağa gelmişsek aklımızda tutmamız gereken bir bilgi var: Tepeden akıtılan suyun eteklere doğru nasıl akacağını kimse önceden planlayamaz, kestiremez ve denetleyemez. Akıntıyı yönlendirecek mecralar oluşturulsa da, suyun akışına yön vereceği sanılan yollar belirlense de bu gerçek değişmez. Su yolunu bulur, kendi mecrasını oluşturur...' Anlayana, anlamayana, yeteri kadar açık bence.

Ve Sayın Mahir Kaynak'ın (bence) son derece önemli olan şu tespitine bakalım, aynen aktarıyorum; 'Türkiye'deki laik-dindar kutuplaşmasını ortadan kaldırmak isteyen birisinin yapacağı iki şey vardır: Ya taraflardan biri baskı altına alınarak iddiasından vazgeçemeye zorlanır ya da iki tarafı temsil eden gruplar aynı siyasi projeye dahil edilir. Birincisinde başlangıçta sonuç alınabilse bile çatışma potansiyeli ortadan kalkmaz ve bu potansiyeli kullanmaya hazır güçler geçici sükuneti bozarlar.

Oysa ideolojik farklılıklar göz ardı edilir, siyasetteki ortak noktalar üzerinde mutabakat sağlanırsa hem ideolojik farklılıklardan doğan gerilim anlamını yitirir hem de rasyonel temelde bir ittifak sağlanmış olur. Bu durumda önce ülkemizin yeri tespit edilir. Yani AB'nin içinde mi yer alacağımıza yoksa bölgede merkezi olacağımız bir yapı mı kurulacağı, büyük güçlerle ittifakta kimin seçileceğine karar verilir. Bu stratejiye uyacak ekonomik model belirlenir.

AK Parti'nin kapatılmasıyla doğacak dağınıklıkta parti kadroları siyasi hedeflerine göre ayrışır, ideolojik benzerlik kadroyu bir arada tutan çimento olma niteliğini kaybeder. Böylece bölünen partinin AB yanlısı olmayanlar, ekonomide küreselci eğilimleri reddedenler bir araya gelerek daha küçük bir siyasi örgüt kurarlar ve aynı siyasi projeyi kabul eden farklı ideolojideki bir parti ile, mesela CHP'yle ortak hükümet kurarlar. Bu durumda taraflar ideolojik farklılıklara göre değil siyasi projelerine bakılarak tanımlanır ve bugünkü laik-dindar kutuplaşması anlamını yitirir. Bu senaryo geleceğin tahmini değildir. Sadece olasılıklardan biridir.'

İçimize kapatılmış hallerde, tepeden akıtılan suyun eteklere doğru nasıl aktığını-akacağını 'olasılıklar' penceresinden gözlemeye devam ediyoruz...

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,78 M - Bugn : 11180

ulkucudunya@ulkucudunya.com