« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

26 Tem

2017

SON GÜL SOLUNCAYA KADAR

26 Temmuz 2017


Şahin kocasa da vermez avını
Aslı kurttur kurt yavrusu kurt olur


Senin adın Ülkü’ydü Gül, sana sevdalılar ise Ülkücü... Şimdi neredeler onlar, hangi uzak diyarlara doğru yollandılar içlerine ağlayarak, içlerine kanayarak. İhanetin adı olmaktansa, bir kenarda kimsesizler gibi yaşamak yeğdir diyerek sustular. Bazen susmak evladır. Susmak sevgidir, susmak bağlılık, susmak uğruna ölmekle eş değerdedir bazen. Onlar arsızca konuşmaktansa, yiğitçe susmayı seçtiler, bilerek ve isteyerek seçtiler. Kenarda kalmak gibi bir korkuları yoktu, çünkü sahte naralarla en önde gider gibi gözükenlerden değildiler. Kapkaranlık da olsa gece, yürünmesi gerektiğinde korkudan azade yürüdüler, gül aşkına, gül sevdasına.

Gönüllere kar düşende, zor yıllardan gelip geçerken akıllara yar düşende, hani o dağlar gibi yiğitlere kar düşende, titrer yeryüzü ve sallanır gökyüzü. Uzak zamanlara kılıçlar çekilir, kılıç gibi yaşanmaya başlanır, bıçak gibi bilenir yürekler. Bütün dertler kılıcın keskin tarafına, bıçağın soğuk yüzüne ve çekirdeğin ateşine hazırlanır. Artık bilsinler ki biz bizden de, gül bahçesinden de geçmişizdir, varlık yokluk zamanlarıdır artık.

Bir zamanlar kuytu köşelerde pusuya yatanlar, bugün meydan meydan dolaşmasınlar. Biz nice yokluk ve kimsesizlik zamanlarında meydana çıkmışız ve devrilmişiz dağlar gibi beş bin yiğit olmuşuz bir devre mührünü vuran. Neredeydi onlar o zaman? Top oynuyorlardı, çelik çomak oynuyorlardı. Saklanmak, gizlenmekti muratları. Gizlendiler, yıllar sonra ortaya çıkmak için. Biz şehir şehir, meydan meydan dökülürken gülcesine, onlar gizlendiler. Şimdi mukadderat bizim diyorlar. Onların mı bilinmez ama buna sebep olanlar utansın. Gül bahçesinin yiğitlerini dal budak demeden kıranlar utansın. Taş uzaktan gelmez der eskiler, doğru söylerler. Bize taş değil, kaya geldi en yakınımızdan, üzerimizdeki dağ devrildi sırtımıza ve onu taşımaya uğraşırken, kukumav kuşları çıktı meydanlara. Budur hikâyesi ahvalimizin şimdilik. Ama sadece şimdilik, biline… Yarının sahibi belli ve O’nun da bir hesabı var. Daha neler neler görecek bu uğruna can verdiğimiz memleket. Beş bin şehitin hesabı sorulmadı hiç ama üç beş kişininki her gün soruluyor.

Üzerimize yıkılan dağı kaldırmaya az kaldı, kimse şüphe etmesin kaldıracağız ve yolumuza kaldığımız yerden devam edeceğiz. Bu kavli karar edenlere sözümüz. Gül sevdasından vazgeçenler geçti zaten, ikbal derdinde olanlar yürüdü gitti çoktan, şimdi biz bize kaldık. Kollar yen içinde kalmasın, meydan meydan kırılsın artık ve çıksın suçlu suçsuz, haklı haksız ortaya. Hesabımızı görelim bir gün önce, çünkü gül bahçesi darmadağın olacak. Sevdamıza bile hasret kalacağız. Uyansın artık bir devre damgasını vuran yiğitler. Anlattık onların hikâyesini, baştan sona onlar vardı satırlarımızda. Kimse haklarını yemesin, onlar destanlar çağından gelmişlerdi ve destan gibi yaşadılar. Unutulmadılar, görmezlikten gelindiler sadece ama vakit yine geldi onlara çattı. Şimdi onları bekliyor gül bahçesi. Her biri şakaklarına ak düşmüş delikanlı yiğitleri bekliyor. Vakti saat gelince akan sular bile durur ve inanıyoruz ki vakit geldi. Kurtlar şakakları ağarsa da kurttur, onların duruşu bile yeter. Şimdi zamanıdır, haydi durmayın artık efsane olup dillerde dolaşma zamanı değil, yürüyüp kahrolası duvarları yıkma zamanı. Kimseden korkma değil, kılıç gibi yaşama zamanları. Bir kere daha, bir kere daha yüklenin nefsinize, kendinize ve çevrenize zor zamanların yiğit insanları. Gül bahçesi darmadağın olmadan sarılın ocaklara, sarılın köklere ve kurtulsun gül bahçesi. Hem sonra yalnız değilsiniz artık, aslı kurt olanlar yetişti. Efsaneler ölmez ama uzak zamanlardan güzel atlarla geldiniz siz ve bir kere daha efsane olun, o atlarla uzak zamanlara gitmeden önce.

Yol belli iz belli, yapılacak olan belli. Siz silkinin yeter. Siz yürüyün yeter, siz şu kolları meydan meydan kırın yeter. Gül bahçesinin kokusundan ve gülünden vazgeçmeyenler, bir kere daha düşün yollara, sesinizi yükseltin. Başka yerde değil, kendi bahçenizde ancak gül kokusunu alırsınız.

Ben bu satırları yazan adam, on bir yaşında vuruldum güllere ve yaşım kırk. Siz sayın kaç yıl olmuş. Ama saymayın, ben sizi sayayım. Benimkinden en az beş fazlasınız.

Yüreğimi döktüm bu satırlara. Önce kendi hesabımı gördüm, sonra da haddim olmadan başkaları adına. Hakkım var mıydı bilmiyorum ama içimden geldi yazdım. Hesap kitap tutmadım, ismimle cismimle arayan da bulamaz zaten. Bir şey beklemedim yazarken, sadece yüreğimi döktüm. Bir kaç kelam da böyle ettim. Sözün özü şudur ki, gül bahçesi yağma altında, kimin çekecek kılıcı varsa çeksin ve yürüsün, gün durma vakti değil. Bilin ki yarın çok geç olacak. Ondandır bu sesi duyun dememiz. Herkes duymasın, gül bahçesinin efsaneleri duysun yeter, gerisi sökün eder, kendiliğinden yola düşer. Kimse şüphe etmesin bundan. Haydi artık durma zamanı değil, söze bile zaman kalmadı.

Her şeyi unuttum, bütün kırgınlık ve dargınlıkları. Şimdi hep birlikte yola çıkma ve yürüme zamanı. Biz böyle boynu bükük, garip mahzun kalacaklardan değiliz. Gerekirse biz kalalım ama memleket kalmasın, güllerin boynu bükülmesin fakat bilinsin ki, biz yürümezsek, ne gül kalacak, ne gül bahçesi. Son gül solmayacak, bunu herkes bilsin, asla solmayacak...

Servet Somuncuoğlu



(Servet Somuncuoğlu’nu aramızdan ayrılışının dördüncü yılında rahmetle anıyor, yakında kitaplaşacak olan ve yıllar önce ülküyü gül suretinde remz ederek içini döktüğü yirmi adet Gül Yazılarından en sonuncusunu burada paylaşıyoruz. Yazıdaki yanık yürek sesi tamamen bugüne ve bizlere hitab etmektedir. Mekânı cennet olsun.)

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

15 Nis 2024

14 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Halim Kaya

11 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,83 M - Bugn : 30850

ulkucudunya@ulkucudunya.com