Ne idüğü belirsiz gazetelerden birinin ne idüğü belirsiz bir belge ortaya atmasıyla pusuda bekleşen çıyan sürüsü birdenbire hareketlendi, yine Türk Silahlı Kuvvetlerine zehir kusmak için yarışıyorlar.
Malum gazetelerdeki bazı köşe yazılarından başlıklar. Tek Çözüm TSK'nın Demokratikleşmesi, TSK Yalancı Çoban Durumunda, Orduyu Bazı Askerlerden Korumak Lazım, Kuytuda Bekleyen Andıçlar, Milli Siyaset Belgesi Değiştirilmeli, Başbuğ Görevden Alınabilir, Org. Başbuğ'u Kimler Mandepsiye Bastırdı, …ilh.
Bu belgeyi kim hazırlamıştır, ne idüğü belirsiz gazete bunu nasıl elde etmiştir, altındaki imza gerçek midir, belge denilen şey yazı mıdır, rapor mudur, asttan üste hitaben mi yazılmıştır, üstlerin böyle bir belge hazırlanması yönünde talep ve talimatı var mıdır, yoksa tamamen sahte midir, komplo mudur? Ne olduğu anlaşılmadan hain koro tutturuyor, Başbuğ istifa etmeli.
Kaleyi yıkmak için ısrarla ve üst üste hep aynı noktaya atış yapıyor, aynı iki konu etrafında dönüp duruyorlar. Bir gün üstlerine çok vazifeymiş gibi olmayan Kürt meselesinin çözümü adı altında ihanet planlarını tatbike uğraşırken, diğer gün ihanete engel gördükleri Türk Silahlı Kuvvetlerine saldırmak için bahane üretiyorlar. Şimdi de bir büroda bulunduğu iddia edilen AKP ve Gülen'i Bitirme Planı gündeme geldi. Yalancı ve şarlatan medya inanılırlığını tamamen kaybettiği için bu belgenin sahteliğine ve dolayısıyla mağduriyet edebiyatına katkı sağlayacak değerli bir malzeme olduğuna en baştan hükmedilmesi yanlış olmaz, gerçek çıkarsa sürpriz sayılır. Genelkurmay Başkanı devir teslim töreni ile Harp Akademilerindeki konuşmasında Türk Silahlı Kuvvetlerini hedef alan bazı cemaatler karşısında tepkisiz ve etkisiz kalınamayacağını söylemişti. Anlaşılan birileri Türk Silahlı Kuvvetlerini etkisiz hale getirmek için daha erken harekete geçmiş.
Az çok okudukları anlaşılan, felsefe ve siyaset sosyolojisine ilgi duyan komutanların idaresindeki Genelkurmay'da görevli bir Albay, otuz yıldır semirtilen Gülen hareketinin bir günde bitirilemeyeceğini hesab edemiyor, o saçma sapan belgedeki denenmiş metodların daha da ters etki yapacağına kafası basmıyorsa vay memleketin haline.
Necip Fazıl 27 Mayıs için yoğurttan bir hükümete saplanan kartondan bir hançer demişti. Yoğurdun yoğurtluğunda, kartonun kartonluğunda sertlik derecelerine taalluk eden esaslı bir nitelik değişimi söz konusu olmadığı halde ihanet bu derece yol alabiliyorsa ortada ne darbeci ne de mürteci yok demektir, bir takım ahmak ve yüreksiz adamlar başka bir takım ahmak ve yüreksiz adamlarla mücadele ediyor görüntüsü verilerek laiklik ve din sahasındaki karşılıklı menfaat alanları korunmaktadır. İngiltere'den getirilerek Türkçe Olimpiyatlarında Gülpembe isimli şarkıyı okuyan Busra Samimy adlı masum kız çocuğunu İngiliz diye Türk Milletine yutturmaya kalkan ve en küçük bir tenkide tahammül edemeyip herkesi bu komediyi alkışlamaya cebreden sahtekâr zihniyet, karşısında aklı başında fikrî bir muadil bulunmadığı için hükümranlığını sürdürmektedir.
İktidarın ihtiyaç duydukça sivil asker gerilimi meydana getirmek suretiyle kan tazelemesi alışkanlık haline geldi. Genelkurmay'ın yetersiz ve çekingen tavrı bu kısır döngünün aksamadan sürüp gitmesine hizmet ediyor.
Soysuzlar tabiatlarının icabını yapıyor, söyleyecek fazla söz yok. Bu saldırılar Türk insanının kanına dokunmaktadır. Burada anlaşılmakta güçlük çekilen husus Türk Milletinin şeref ve namusunu korumakla görevli olan ve bunu sağlayacak gücü elinde tutanların bu saldırılar karşısında niçin sessiz kaldıklarıdır. Aklınız ve yüreğiniz yetmiyorsa aklı ve yüreği yetenler çıkar. İhanetin hakkından gelemeyecekseniz hainlerin tezviratlarıyla ve tazyikiyle istifaya zorlanacağınıza, vicdanınızın sesine kulak verip Türk Ordusunda mevcudiyetinden asla şüphe etmediğimiz Türk şerefini koruyacak değerli Türk Milliyetçisi subaylara yerlerinizi terk ediniz.
Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.
