« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

03 Eyl

2019

KAFALI HOCA

03 Eylül 2019

Er kişiliğine, iri cüssesine ve gözü karalığına nazaran ona Yamtar unvanını bizzat Atsız vermiş. İyi de etmiş, tam isabet olmuş. Çin sarayını basan kırk Göktürk beğinden birine izafe edilmek muhakkak ki dünyevi payelerin üstünde bir şereftir. On binlerce askerden kurulu nizami ordularda bir kırklık takımın belki sözü bile edilmez, lakin esaret altında serden geçmiş kırk kişi tertip etmek kolay iş değildir. Nitekim Doğu Türkistan’dan Kırım’a, Kerkük’ten Tebriz’e kadar Türklük alemi, ileri atılıp da dönmeyecek kahramanların hasretini çekmektedir. Camilerinde ezan okunamayan mazlum beldeler kadar, olur olmaz yere sala verilip de hutbesinde, vaazında Türk kelimesi zikredilmeyen yurtlarda da bayrak rüzgâr beklemektedir.

Dava adamlığı ile ilim adamlığını mecz etmiş şahsiyetler milletlerin en değerli varlığıdır. Kalemsiz kılıç akıldan maluldür, işleyeceği yönü bulamaz, dostu düşmanı tayin edemez, faydadan çok zarar verir. Kılıçsız kalem ise yürekten maluldür, ürker, korkar, dolayısıyla hakkın gür sesi olamaz, doğruları haykıramaz. Kafalı Hoca bu çetin imtihanlardan yüz akıyla geçmiş bir Türk kocası idi. Başbuğ Alparslan Türkeş’in Türklüğe çaldığı mayayı üniversitelerde tutturan üç beş hocadan biriydi. Asıl önemlisi de oniki eylülden hemen sonra milliyetçi ülkücü neşriyatta ismi görülebilen kahramanların başındaydı. Herkesin şaşkınlığa uğradığı, korktuğu, sindiği, konuşmanın yürek istediği o kara günlerde Türk milliyetçiliği fikrinin canlı kalmasını büyük ölçüde kalem erbabı sağlamıştır. O dönemin dergi ve gazetelerinde en çok karşılaşılan isimlerden Mustafa Kafalı ve Sevgi Kafalı gönüllere ve hafızalara nakşolmuştur. En son güncel konularda da tam bir ülkücü tavrıyla doğru bakış açısını ortaya koymuş, tehlikelere dikkat çekmiş ve Türklük endişesinden başka gayeye hizmet etmemişlerdir.

Tarihten bugüne Türklük için can feda etmiş nice Yamtarların yanı sıra hocada daima İbn-i Kemallerin, Aşıkpaşazadelerin asalet ve vakarını, akıncı beğlerinin, Malkoçoğullarının heybet ve yiğitliğini görmek mümkündü. Yazları teşrif ettikleri İstanbul’da son dört beş yıldır arkadaşlarımızla birlikte evlerinde saatler süren sohbetler tarih, kültür ve siyaset dersleri mahiyetindeydi. ‘Efendim, şimdi …’ diye başladığı konuyu temelinden ele alıp etraflıca bugüne getirerek son noktasına kadar izah ederdi. Her zaman tıraşlı, bakımlı ve tertemiz kıyafetiyle karşılardı. Geçtiğimiz yıl torunları yaşındaki Yasin’den Kerkük ziyaretini, kurban bayramı intibalarını kelime kaçırmamak için dikkatle dinlemeleri yüreklerindeki tertemiz Türklük aşkını ortaya koyuyordu. Muzaffer Hocanın tabiriyle bu sohbetler tarihi arşiv kayıtlarıdır. Bünyamin abinin evlerinde çaldığı Türk dünyası ezgilerine Kırgız, Türkmen, Özbek, Uygur, Tatar hepsi bir boydur diye keyifle eşlik ediyor, Çırpınırdı Karadeniz’de delikanlılar gibi bozkurt işareti yapıyordu. İdris’i ise her gördüğünde önce bağrına basıp babacan sesiyle, şu saçlarını kestir artık diye talimat veriyordu. Çehresinde ve bilhassa gözlerinde Türklük hüznünü görmemek imkânsızdı. Yusuf İmamoğlu’nu, diğer ülkücü şehitleri, Kemal Çapraz’ı, Servet Somuncuoğlu’nu sık sık zikreder, evladını yitirmiş gibi gözleri daha çok hüzünle dolardı. Feleğe meydan okurcasına üst üste yaktığı sigaraların savrulan dumanında da bu dertlerin efkârı, kırk kişi çıkaramamanın hırsı, Yamtar’ın yağıya savurduğu kılıcın hıncı saklıydı.

Yol boyu konak yerlerinde rast gelinen aşina çehreler, saçları ağarmış dava adamları, uzun bıyıkları ve koyu takım elbiselerinden kendini belli eden yeni ülkücüler, Kocatepe avlusunda toplanan vefalı insanlar bu asil Türkmen kocasını ebediyete uğurladı. Gelemeyenler dualarıyla orada oldu. İlminden feyz almak yerine nemalanan talebesi siyasi çehreler sığınaklarından çıkmadılar. Gelenler de derde deva olacak itimadı telkin etmediler. Allah mekânını cennet eylesin, Türk milletini Yamtarsız ve Kürşadsız bırakmasın.

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,10 M - Bugn : 24150

ulkucudunya@ulkucudunya.com