« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Nurullah KAPLAN

09 Tem

2009

BALKONDAN SEYRETMEK

09 Temmuz 2009

Dünyanın ne zaman uyanacak diye merakla bekleştiği "Uyuyan Dev" Çin, Türkler mevzubahis olunca hiç uyumadığını bir kez daha gösterdi. Doğu Türkistan'ın kalbi Urumçi'de 26 Haziran'da başlayan gerginlik son haftada yeni bir katliama dönüştü.

Çin, telefon ve internet de dahil olmak üzere her türlü haberleşmeyi engelledikten sonra bölgede yüz elliden fazla ölüm ve binden hazla yaralama vuku bulduğunu açıkladı. Üç bine yakın kişinin öldürüldüğü Tianenman Meydanı'ndaki ölü sayısını da iki yüz seksen olarak açıklamıştı Çinli yetkililer! Çin resmi rakamlarıyla bile vahşet göz ardı edilemez boyutlarda…

Doğu Türkistan Türkleri ile hemhâl olan ve Türklük şuuru henüz dumura uğramamış bazı gönüllüler sayesinde haberdar olmaktaydık ki, son on gün içerisinde gittikçe tırmanan gerginlik bir çatışmaya dönüşmek üzere. Ve öyle de oldu… "Amatör"lerin internet ortamında on günden beri haberini verdikleri bu olayların "profesyonel"lerce takip edilip, bilinmemesi mümkün olmadığına göre demek ki, bu olaylar spontane gelişmiş, önü alınamayan ani gelişmeler olmaktan ziyade, tezgahlandıktan sonra adım adım tatbik edilmiş, öngörülmüş olaylar olmalı.

Son yüz elli yıl içerisinde hem imparatorluk hem de komünist dönemde vuku bulmuş sayısız katliamlara bir yenisini ekleyen sebep Doğu Türkistan'ın verimli toprakları ile zengin maden ve enerji yatakları mıdır; Türklerin ata yurdu Doğu Türkistan'ı, Çinlilerin Şincang özerk bölgesine dönüştürme çabalarının yeni bir hamlesi midir; Çin ile ilişkilerini geliştirme gayretindeki bir politikanın peşinde olan Türkiye'ye karşı bir hamle midir? Bu soruların cevabı istihbarat ve analiz iktiza eder ki, o da uzmanların işidir!

Ancak haber yarışında olan bunca gazete, televizyon, ajans mensubu ve bu kadar yayın kuruluşu böylesi rekabet ortamında kendi uzmanlıklarını sergilemekten niçin imtina ederler? Kuzey Deniz'indeki fok avını, intihar eden yunusları, kıyıya vuran balinaları, çıktığı ağaçtan inemeyen kedileri ana haber konusu yapanlar yüzlerce Uygur'un katledilmesini alt yazılarla geçiştirirken bilgi ve belge sıkıntısı mı yaşamaktadırlar, yoksa haber değeri olarak daha fazlasını lüzumsuz mu görmekteler?

Bazı gazeteler haberi Uygur Türkleri ile Hun Türklerinin birbirleri ile çatıştığı şeklinde vermişti. Uygur bölgesine yerleştirilen ve saldırıları düzenleyen Çinlileri Hun Türkü yapıvermişler. Öyle ya, sıradan, basit bir haber için araştırmaya vakit harcayacak değiller ! Pazar gününden beri süren çatışmalarda sokaklar cesetlerle dolmuşken bizim televizyon kuruluşlarımız Amerikalı pop yıldızı M.jackson'un dansları, klipleri ile ekranları doldurmaya, kim-kimi nerede-ne yaptı kovalamacalarını flaş spotları ile vermeye, Bodrum gecelerinin sapkınlıklarını bütün Türkiye'ye sunmaya devam ediyorlardı.

Bu insanlarda millet-milliyet kırıntıları dahi kalmadığından Doğu Türkistan yahut Uygur Türkleri'ne herhangi bir yakınlık duymaları ve kardeşlik hissiyatı ile olaylara yaklaşmalarını bekleyecek kadar gerçeklere uzak değiliz! Lâkin, dünyanın neresinde ve hangi sebeple olursa olsun bu kadar insan hayatını kaybederse, dünyanın herhangi bir ülkesinde haberciler ne kadar ilgi gösterirse kendi ülkemizdeki yayın kuruluşlarından da en az o kadar ilgi beklemek hakkımız değil midir?

Asker ve polisle girdikleri çatışmalarda öldürülen teröristler için insan hakları, uluslararası standartlar, evrensel hukuk peşinde koşan basınımızın güzide yazarları(!) Uygur Türklerinin katledilmesine dair bir tek kelime yazmış değiller. Her yazısına uluslararası hukuk teranesiyle başlayan Mehmet Altan, dış politika ve Çin uzmanı Cengiz Çandar, insan hakları uzmanı Etyen Mahcupyan, demokrasi ve özgürlük tutkunları Ali Bayramoğlu ve Kürşat Bumin v.s. dut yemiş bülbül gibiler. Liberal-demokrat zevat başını kuma gömüp kıçını havaya diken deve kuşu misali, burunlarını soktukları ergenekon çukurunu deşelemeye devam ediyorlar…

Onlar öyle de, ya biz ne yapıyoruz? Ankara ve İstanbul'da yapılan protestolarda bir araya gelenlerin sayısı bir avuçtan fazlası değildi. BBP Genel Başkanı, Doğu Türkistan Kültür Ve Dayanışma Derneği Başkanı, Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanının da katıldığı protesto gösterisinde katılımcıların sayısı üç yüz civarındaydı; gerisini varın siz düşünün…

Bir kısmı eski Maocu yeni liberal güruhun tavrı tıynetlerinin gereği… Onlar ne Osman Batur'u bilirler, ne de Mehmet Emin Buğra'yı… Ya İsa Yusuf Alptekin'in destansı mücadelesinin canlı şahitleri olanlar, Türkistan'ı ata yurdu bilip, Turan'a sevdalananlar, onlara ne oldu? Daha dün denilecek kadar yakın zamanlarda Esir Türkler Haftası düzenleyip, Mustafa Cemil için açlık grevi başlatanlar… Necdet Koçak için yas tutup, Elçibey için göz yaşı dökenler neredeler? Bir kısmı iyi atlara binip gittiler… Ya geride kalanlar? Balkondan seyredelim derken, içleri geçip uykuya mı daldılar? Ağır ve derin bir uykuya..uyanması zor bir uykuya!

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

15 Nis 2024

14 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Halim Kaya

11 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,81 M - Bugn : 16292

ulkucudunya@ulkucudunya.com