« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Nurullah KAPLAN

12 Kas

2007

NE DEĞİŞTİ?

12 Kasım 2007

Dağlıca baskınından sonra oluşan sınır ötesi harekât beklentisi Başbakan'ın ABD gezisine endekslenmişti. Sayın Başbakan'ın, harekât için 5 Kasım'daki Bush ile yapacağı görüşmeyi işaret ettiği an harekâtın akıbeti de belli olmuştu.

Beyaz Sarayda yapılan görüşme sonrasında estirilen "oval ofis" rüzgârları üzerine kafa yormak veya çene patlatmak boşa harcanan emekten daha fazlası değildir. Ekranlardan bir an eksik olmayan uzman(!) ve analistlerin söylediklerini elimizin tersiyle itip bakalım, 4 Kasımda sahip olmayıp da 6 Kasımda elde ettiğimiz hangi avantajımız var?

Erdoğan - Bush görüşmesinin deklare edilmiş sonucuna göre istihbarat paylaşımı ve harekat koordinasyonu için oluşturulacak bir ortak kuruldan gayrisi mevzubahis değil…Bunların da iş yapmaktan ziyade yapılmasına mani olmak hususunda sonuç doğuracağı aşikar.

Kuzey Irak'taki terör kamplarına bir harekât düzenlemek için meclisin verdiği yetkiyi elinde tutan hükümet, şayet tezkerenin turşusunu kurmayı düşünmüyor ise, ya da ipe un sermek için uğraşmıyorsa Bush ile görüşmeye neden ihtiyaç duyar? Yapacağı harekât ile ilgili ne konuşur? Ancak iki şey konuşulabilir: Harekât için izin istemek ya da yardım istemek. Her iki halde de yapılacak olan (siz bunu -yapılamayacak olan- şeklinde de okuyabilirsiniz) ABD'nin inisiyatifine terk edilmiş olur.

Görüşme sonunda yapılan açıklamalar da bu durumu teyid ediyor. Çünkü bundan böyle yapılacak olanlar ABD'nin işaret ettiği istikamette seyredecektir, bu görüşmelerle bunu kabullendiğimizi beyan etmiş olduk.

Görülen o ki, Eylül ve Ekim aylarında pkk terör örgütü üzerinden yapılan saldırıların neticesi Türkiye'yi Washington'a Bush'un ofisine yönlendirmek oldu. Bu yönlendirmenin sonucu olarak da:

Bir; halk da oluşan tepkinin ve beklentinin izalesi için yapılacak sınırlı bir operasyon ABD'nin vereceği istihbarat merkezinde cereyan edecektir ve, bizim menfaatlerimizden ziyade ABD'nin istekleri paralelinde gelişecektir,

İki; sınırdan içeriye girerek oluşturacağımız güvenli bölge sebebiyle ABD'nin kurmakta olduğu kürt devleti için sıkıntı oluşturabilecek müdahalelerimizin önü kapanmış olacaktır,

Üç; Kuzey Irak'taki pkk grupları Türkiye'nin muhtemel harekâtları gerekçe gösterilerek ABD'nin isteği doğrultusunda İran'a yönlendirilecektir. Pkk üzerinden Türkiye'yi sıkıştıran ABD, Türkiye üzerinden de pkk'yı sıkıştırarak bu terör guruplarını İran'ı zayıflatmak için kullanacaktır. Aynı zamanda kurmakta olduğu kürt devletine karşı İran ve Türkiye'nin birlikte hareket etmesinin önünü de kesmiş olacaktır.

Dört; terör örgütünün İran'a yönelmesi ile Türkiye'ye yönelik saldırılar azalacaktır. Saldırıların önlenmesini sahiplenecek olan ABD bizden demokratik(!) açılımlara devam etmemizi isteyecektir. Belli bir zamandır alıştırılmakta olduğumuz "dağda değil düz ovada siyaset / silahı bırak meclise gel" söylemi fiili zeminde yürüyecektir.

Sivillerin, bu işler silahla çözülmez tekerlemelerine emeklileri başta olmak üzere bazı paşaların destek veren beyanatlarının son günlerde medyada baş köşelerde yer bulması tesadüf müdür?
Başta Evren olmak üzere silahlı kuvvetlerin üst kademelerinde görev yapmış, ve görev yaptıkları dönemlerde terör örgütüne yönelik politikaları ya da politikasızlıkları belirleyip yönetmiş olan zevat -yanlış yapmışız- diyor. Elhak doğrudur… Dün yaptıkları da yanlıştı, bugün söyledikleri de yanlış.

Eğer yanlış şeyler yapmamış olsalardı üç-beş çapulcu dedikleri örgütün terörü çeyrek asırdır devam etmezdi ve de otuzbeşbin insan hayatını kaybetmezdi. Bu çeyrek asır içinde nadiren doğru şey yaptılar. O doğru şeyleri yapanların bazıları bir kamyon kazasında hayatını kaybetti, bazıları sahte pasaport kullanmaktan-çete kurmaktan cezaevine girdi, bazıları da ayaklarına dolaşmasınlar(!) diye emekliye sevk edildiler.

Çeyrek asırdır yapılanların yanlışlığını henüz fark edenler sadece emekli paşalar değil. Müzmin muhalif Baykal da Washington'dan esen rüzgârların tesiriyle olsa gerek yeni açılımlar(!) keşfetti. Daha on gün öncesine kadar bombalanmasını istediği Kuzey Irak'a eğitim desteği verilmesinden yana şimdi.

Eylül-Ekim aylarında yaşadığımız terör saldırılarından sonra geldiğimiz noktaya bakın: ABD pkk'yı İran'a yönlendirecek; Talabani-Barzani'yi Türkiye'ye karşı garanti altına almış olacak; İran-Türkiye yakınlaşmasının önüne geçecek; daha beş yıl öncesine kadar uzmanların(!) kurulamaz dediği kürt devleti için muhalefet-iktidar-sivil-asker geniş bir kesimi razı edecek…

Ve biz yine doldur-boşalt nutukları dinlemeye devam edeceğiz…

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,97 M - Bugn : 1938

ulkucudunya@ulkucudunya.com