27 Yıl önce…
11 Eylül günü akşam saatlerinden itibaren özel ulaklarla ulaştırılan görev emirleri, gece
yarısından itibaren yeni bir hüviyete bürünecek olan Türkiye'nin yeni idarecilerine tebliğ
ediliyordu.
…
Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğüne görevlendirilen Yücel Seçkiner 11 Eylül günü tebligatı aldığını, saat 03:00 de görevine başladığını anlatıyordu. İhtilalcilerin en son ilgilenecekleri spor teşkilatı için bile bu kadar hızlı davranmaları gösteriyor ki, darbe planlaması en ince ayrıntılarına kadar çok önceden hazırlanıp kasaya konmuş. Darbenin olgunlaşması(daha çok kişinin ölmesi, daha çok kan akması) için bir yıl beklediklerini söyleyen Bedrettin Demirel Paşa'nın söyledikleri nazarı itibara alınırsa, sokaklar kan gölüne dönerken ihtilalciler de hangi kuruluşun başına güvenlerini kazanmış hangi kişiyi getireceklerinin çetelesini tutmakla meşgul oldukları anlaşılıyor.
Darbenin gerçekleştiğini ABD'ye "bizim çocuklar başardı" sözleriyle ileten CIA Türkiye masası şefi Paul Henze'in sarf ettiği cümle, ABD büyükelçisi Spain'in Cumhuriyet Gazetesi Ankara temsilcisi Ufuk Güldemir'e "her on yılda bir ihtilal yaptınız ama Türkiye'yi Alparslan Türkeş'e teslim etmediniz" sözleriyle birleşince C-5ler, Mamaklar, MHP iddianamesi, 220 idam talebi daha netleşmiş olarak bir anlam doğuruyor.
Ferruh Sezgin ihtilalin 9. yılında Yeni Düşünce Gazetesinde yayınladığı SİSTEMİN İNTİKAMI adlı seri yazılarda, ihtilal döneminde "Türkeşsiz Türk Milliyetçiliği" için kurulmuş çekirdek ekipten bir albayın 1989 yılında Tunalı Hilmi Caddesinde, bir pastanede dertleştiği kişiye "oyun, 1980'lerde tezgâhlandığı gibi devam ediyor. Hedef, hala sizsiniz." itirafını naklediyordu.
Yıl 2007… Oyunun tezgâhlandığı gibi devam ettiği besbelli. Ama, hâla hedefte olmamızı gerektirecek özelliklere sahip miyiz, o belli değil. 2002 yılında ABD'nin Irak müdahalesi öncesinde MHP'nin de içinde bulunduğu hükümeti bir şekilde bertaraf ettiğine bakılırsa, en azından o tarih itibariyle hâla hedefteymişiz.
1983 Yılında ANAP kurulmadan önce Turgut Özal'ın zayıflama kürü için gittiği ABD'de görüştüğü kuruluşlar ile 2002 yılında AKP kurulmadan önce Tayyip Erdoğan'ın ABD'de yaptığı görüşmelerdeki paralellik, 1983 yılında yapılan "düzenleme"nin "güncellendiğini" teyid ediyor. Bu güncellemede muhtemeldir ki MHP'nin yeri de dizayn edilmiştir.
Doğu Blokunun totaliter, baskıcı rejimlerine karşı özgürlükçü, demokratik rejimlerin koruyucusu rolündeki ABD'nin Türkeş'in tasfiyesi için destek verdiği / tezgahladığı darbenin üzerinden onca yıl geçtikten sonra Irak'a demokrasi götürmek için başlattığı işgal göstermektedir ki hızla ve her yönüyle değişen dünyanın değişmeyen tek yönü ABD menfaatlerinin korunması gereğince yapılanlardır.
Camia olarak yaşadığımız savrulmuşluğu, dağınıklığı, başarısızlığı, inançsızlığı, güvensizliği, beceriksizliği sadece kendi iç dinamiklerimizle izah etmenin eksik kalacağını gösteren birkaç basit örnekti yukarıda saydıklarım.
İkinci Dünya Savaşı ile başlayan "okyanuslar ötesi yayılma" stratejisi sebebiyle muhatabı olduğumuz ABD'nin artan oranda baskısını hissetmemiz, operasyon üstüne operesyona maruz kalmamız haricen üstümüze gelen güç ve kuvvetin büyüklüğünü gösteriyor. Yine de..bütün bunlara rağmen içinde bulunduğumuz perişanlığa mazeret oluşturmamalıydı… Daha çok gayret ve fedakarlığa sevk etmeliydi bizi.
1980'den bugüne yaşadığımız çeyrek asırlık dönemin sahih bir muhasebesini, mütekâmil bir tahlilini yapabilmeliydik. O zaman belki.. belki değil mutlaka, bugün şikâyet ettiğimiz bir çok nakısamız kendiliğinden hallolurdu.
Geçen yıl kurulan Türk Kardeşlik Merkezi adına konuşan kurucular 12 Eylül'e yönelik araştırmalar, kitap-resim-şiir-müzik gibi çalışmalar yapılacağı ve bunların yayınlanacağını beyan etmişlerdi. Aradan geçen bir yıl zarfında yayınlanmış herhangi bir çalışmaya şahit olmadık. Anlaşılan o ki, Ülkücülüğün her alanını istimlâk eden MHP'ye karşı yapılmış mahzun bir çıkıştan ibaretmiş… Maalesef!
Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.
