« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Nurullah KAPLAN

16 May

2007

NASIL İKTİDAR OLUNUR?

16 Mayıs 2007



Sosyal bilimlerin istisnasız her disiplini iktidar ile ilgili tanımlamalar yapmaktan kendini alabilmiş değildir. Hâl böyle olunca, bolca iktidar tanımı çıkıyor önümüze. Ancak basit ve sade bir ifade ile söylersek iktidar güç, kuvvet demek.. hükmetme arzusu demek. Yapabilme becerisi demek de yanlış olmasa gerek.

Her insanın yaratılışında az - çok var olan bu fıtri duygu arzu boyutundan çıkıp, gerçekleşme istidadını gösterince ferdi boyuttan sıyrılıp çevreye inhisar ederek sosyal boyuta bürünmüş olur. Siyasal iktidar, iktidarın en berrak halidir. Biz iktidarı umumen bu yönüyle görüp, biliriz.

Aile-kabile-kavim-millet gibi bütün sosyal gruplarda zuhur eden iktidarın en ileri seviyesi devlet iktidarıdır. İktidar, devlete bürünmüş haliyle zirveye çıkmıştır.

Hayatlarına son vermecesine, babayla - oğlu, kardeşle - kardeşi karşı karşıya getiren iktidar mücadelesi tarih boyunca nice hesaplara, entrikalara, savaşlara yaslanmıştır. Bu hesaplardan, entrikalardan güç alan iktidar seçkinleri tarih boyunca kendi döneminin güç ve kuvvet cezbesine göre şekil değiştirip, kılıktan kılığa girmiştir.

İktidar adlı anka kuşu kimi zaman din adamlarının dilinde, kimi zaman soyluların başında, kimi zaman komutanların omuzunda, kimi zaman da zenginlerin cebindedir. Döneme göre değişen seçkin bir gruba ait görünse de iktidar hep galiplerin, kazananların avucundadır.

Siyon protokollerinin dünyanın gidişatında müessir olduğu son yüzelli yılık dönemde iktidarı belirleyen güç paranın gücü olmuştur. Giderek artan gücüyle her türlü iktidara baş eğdirmiştir para. Artık dinler de, ordular da ve dahi devletler de paranın belirleyici olduğu iktidarın hizmetine amadedir.

Özellikle son çeyrek asırlık gelişmeler devlet iktidarının zevaline tanıklık etmekte. Küreselleşme paranın önünde direnen iktidarları varlığı ile yokluğu ayırt edilmeyecek kadar zayıflatarak sermayenin zafer marşlarını dinletmekte bütün dünyaya.

Memleketimizde 12 Eylülle başlayan zemin düzeltme operasyonu ve sonrasında Dünya Bankası'ndan torpilli, alnı secdeye değen(!) ilk cumhurbaşkanımız Özal ile önü açılan kapitalist düzen 2000'li yılların hemen başında küresel sermaye ile entegre oluverdi. Artık Türkiye'de de sermaye iktidarın tek hakimi olmuştu. Perde önünde, kendilerine biçtikleri iktidar rolünü oynayacak artiz(!)leri artık onlar seçeceklerdi. İsterlerse Beyoğlu'ndan, iterlerse Kasımpaşa'dan.

İktidar olmak isteyenler.. daha doğrusu iktidarın gölgesi olmayı büyük nimet sayan artizler bu yolun ancak ve ancak sermayenin elini öpmekten, yalamaktan, kucağına oturmaktan geçtiğini bilen artiz ajanslarının işbilir ve ilişki kurabilir danışmanlarını mihvendar kılarak, onlara teslim olarak rol kapabileceklerini görmekte gecikmediler.

İktidara gelebilmenin ilk şartı bu danışmanlarla temas kurabilmek ve onların olurunu almaktı. Gerisi kolaydı. Çorap söküğü gibi kendinden gelirdi.

Malum danışmanlar, kabiliyetinden emin oldukları bu iktidar düşkünü artizleri alıp iktidarın asıl sahiplerine götürürler, onların kucağına oturtup "çekidüzen" verdikleri birkaç seans uygulayarak iktidara hazır hale getirirler. Bu seanslardaki sarhoşluk anlarında kulaklarına üflenen kelimelerin efsunu ile yeni dünya düzenini algılamaları gerçekleşiverir. Artık özelleştirme-küreselleşme-tüccar devlet-pazarlamacı hükümet-BOP-diyalog gibi, ya da millet-milliyetçilik-milli devlet gibi efsunlu kelimeleri her duyduğunda zil sesini duyunca havlayan Pavlov'un köpekleri gibi havlamakta-hırlamakta gecikmezler. Bu, iktidar rolünü nasıl oynayacaklarının işaretidir.

İşin doğrusu mu yoksa eğrisi mi bu, biraz muallak olsa da işe yaradığı(!) kesin. Nihayetinde iktidar sahiplerinin kucağına oturmak gerekiyorsa biraz gözleri yumarak, biraz dişleri sıkarak bunun da üstesinden gelinebilir. İktidar adlı oyunun sahnesinde Kasımpaşa raconu kesmek için bu kadar külfet de olsun gayri. Hem seans sonunda gömlek değiştirmiyorlar mı?

Seanslardaki başarılarının hemen akabinde yarım asırlık merkez partilerini yel üfürüp, fikir partilerini sel götürürken yeni kurulmuş dört aylık partide toplanan seanszadeler tek başlarına iktidar oluverirler. İşbaşındayken küresel sermayenin işlerini görmekle görevlidirler, ve görev (iktidar) kutsaldır, ihmale gelmez.

Biraz göz yumup, biraz da diş sıkarak gömlek değiştirebilenler için iktidarın en garanti yolu budur. Sermayenin kucağına servis yapacak danışmanları varsa milletvekili de olurlar başbakan da, belediye başkanı da olurlar cumhurbaşkanı da.

Bir de, değil gömlek derilerini bile değiştirseler yine de bu seanslarda yer bulamayacak olanlar var. Ne sermaye sahipleri onlara güvenip kucaklarına alırlar, ne de onlar kucağa oturabilirler… Yuma yuma gözleri içlerine aksa , sıka sıka dişleri ağızlarına dökülse de yapamazlar bunu.

Onlara bir tek yol kalıyor: İnaçlı aydınlar, idealist kadrolar ve samimi kitleleri bir araya getirmek. Yapsalar da bu, yapmasalar da bu. Üçüncü bir yol yok!

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

15 Nis 2024

14 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Halim Kaya

11 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,80 M - Bugn : 8014

ulkucudunya@ulkucudunya.com