« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Nurullah KAPLAN

04 Oca

2021

SONER YALÇIN’IN ÜNLÜ ÜLKÜCÜSÜ

04 Ocak 2021

Soner Yalçın “Ünlü ülkücü sosyalist oldu” başlığı ile bir yazı yazmış… Bunca yıldır dergi- gazete yazarlığı, yayıncılığı yapıyor, yazıyı okutacak başlığı seçmeyi de bilir elbet! Kimmiş bu sosyalist olan ünlü ülkücü merakıyla yazıya baktım, Cazim Gürbüz’müş.

Cazim Gürbüz’ün yeni çıkan kitabı “Daim Sola, daim sola”yı okumuş… Kitaptan hareketle de mezkûr yazıyı yazmış.

Soner Yalçın’a bakılırsa bizim Cazim Gürbüz:

“Milliyetçi hareketin özellikle Soğuk Savaş süreciyle sol'a neden düşman yapıldığını” kavramış…

“Sol ile birlikte emperyalizme karşı mücadele veren Türkçülerin, MHP'nin kuruluşuyla/Türkeş eliyle partiden kovulmasının politik-stratejik analizini yapmış... Milliyetçilik/ milli devlet kavramının içi boşaltılarak, emperyalizme/küreselleşmeye eklenmesini içi acıyarak takip” etmiş…

“Halkçı/toplumcu temelli solcular ile Türkçülerin -dün olduğu gibi- bugün el ele vererek ülküler alemine birlikte yürümesi sağlanmalıymış. Tarihi tecrübe artık parçalanmamalıymış.”

Bu zırvalar “Fabrikatör” namıyla maruf Perinçek’in çömezlerine.. istihbaratçıların kucağında araştırmacı gazeteciliğe soyunan devrimbazlara yakışır da, hayatının en az elli yılını milliyetçi camiada geçiren biri yolunu ne kadar değiştirirse değiştirsin, bu camiaya ne kadar kırgınlığı-kızgınlığı-düşmanlığı olursa olsun yine de bu kadar abuk sabuk şeyler saçmalamaz diye düşündüm.

Ancak yanılmışım; yaklaşık bir ay önce yayınlanan bu yazıya “bizim Cazim Gürbüz”den bir itiraz / düzeltme gönderilmemiş.. bilâkis şu güzelleme ile teşekkür etmiş: “Soner Yalçın, ne güzel yazmış... Bu kitabın aldığı takdir ödüllerinin en büyüklerinden biri... Teşekkür ediyorum Türk basınının bu yürekli kalemine, eğilmeyen başına, o başın çok dolu olduğunu da yalnız ben değil, bir Türkiye biliyor....” Bozacıyla, şıracı yani… Alan memnun, satan memnun!

Camiayı terk edenlerin ilki değil Cazim Gürbüz, sonu da olmayacak muhakkak ki! Tarikatlara, cemaatlere gidenler oldu… Kendi kabuğuna çekilenler oldu… Cumhuriyet döneminin en büyük belası olan AKP dahil, sağ siyasetteki bütün partilere, soldaki CHP’ye gidenler oldu. Bütün bunlara siyasette yer bulma isteği, iktidar olma arzusu, kazanma hırsı, mevki-makam v.s. diyerek bir gerekçe bulabiliriz lâkin, yukarıdaki hezeyanların makûl bir gerekçesi olabilir mi?

Cazim Gürbüz Yeniçağ gazetesinde uzun yıllar köşe yazarlığı yaptı. Köşesindeki vesikalık fotoğrafa bakınca kuru, gergin bir yüz; geçimsiz, huysuz ve huzursuz bir suretle karşı karşıya olduğunuzu hissederdiniz. Yazılarında ise kendini beğenmişlik, kibir hemen göze çarpardı. Geçimsizliğinin ve kibrinin izlerini taşıyan yazılarla ona buna sataşmakta beis görmedi.

Mustafa Necati Sepetçioğlu’na Çağımızın Dede Korkut’u denmesine takmıştı; Kilit, Anahtar, Kapı, Konak, Çatı roman serisinden dolayı “Roman Müteahhidi” der gülerdik, diye istihza ile yazmıştı.

Nevzat Kösoğlu’nun Söğüt dergisinde yayınlanan “Osmanlı’ya toz kondurtmayacağım” yazısını okuduğundan beri O’nun Cumhuriyetle zoru olduğuna inanmış; 2. MC hükümeti döneminde Tekel Başmüdürlüğü için kendisini N. Kemal Zeybek’e götürse de ataması ancak hükümetin düştüğü gün yapılmış, yeni bakan Tuncay Mataracı onu Diyarbakır’a sürmüş v.s. 1978 yılındaki tayin meselesini 2015 yılında yazı konusu yapmış. Said-i Nursi kitabından dolayı fethullahçı, Enver Paşa kitabından dolayı osmanlıcılıkla suçlamış.

Sepetçioğlu ve Kösoğlu’nun yanısıra Nihal Atsız’ın kemalizm eleştirisine, Abdürrahim Karakoç’un Türk-İslâmcılığına, Arif Nihat Asya’nın içkisine dair yazdıklarını da gazetelerde yayınlamakla yetinmemiş, kitap haline getirmiş.

Soner Yalçın’ın ululadığı Cazim Gürbüz’ün ünü, Ülkücülüğünden ziyade deistliğinden geliyor olmalı. Geçtiğimiz yıl “47 Sene oruç tuttum, 36 yıl beş vakit namaz kıldım, şimdi deist oldum” açıklamasından sonra bazı televizyon kanallarında arz-ı endam etmiş, neden deist olduğunu anlatmış. Kendi ifadesine göre, araştıran, sorgulayan, sancılı bir beyni varmış, bu beyinle araştırmış ve deizmde karar kılmış.

36 Yıl beş vakit namaz kılıp sonra da deizmde karar kılabilmeye sancılı bir beyin yeter mi? Cazim Gürbüz için yetmiş; ne diyelim?

Bugünkü tercihleri ne olursa olsun, Ülkücü Hareket içerinde yer almış, çaba sarf etmiş, emek harcamış herkese o günlerin hatırına iyilikler dilemek borcumuzdur diye düşünüyorum ve, Allah gönlüne göre versin diye, “dua” niyetine temennide bulunuyorum.

Deizm, sosyalizm tercihlerine üzülsek de, Cazim Gürbüz’ün şahsını ilgilendirir. Bizi ilgilendiren kısmı ise imamesi kopmuş tesbih taneleri gibi dağılmışlığımızın vardığı boyutların acı bir numunesi olmasıdır.

Ne çok tekrarlardık “Dalından kopmuş yaprağın akıbetini rüzgar belirler” diye. Akıbetimiz hayrola, inşaallah!

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,42 M - Bugn : 35377

ulkucudunya@ulkucudunya.com