Efendi BARUTCU
Son günlerde iki milliyetçi kuruluş iç meseleleri sebebiyle Türkiye kamuoyunda çokça tartışılıyor.
Birincisi, kuruluşunun 47. yılına giren Milliyetçi Hareket Partisi, Türk milliyetçilerinin siyasi teşkilatı. İkincisi 104 yaşına giren Türkiye’nin en köklü milliyetçi sivil teşkilatı Türk Ocakları.
Özellikle ilk gençlik yıllarımızdan, 1970’li yıllardan, itibaren Türk milletinin büyük geleceğini inşa yolunda bütün ümitlerimizi, hayallerimizi, heyecanlarımızı, kutsallarımızı yüklediğimiz Milliyetçi Hareket Partisi…
Milliyetçi Hareket Partisi, son yıllarda sergilediği tutarsız, milletten kopuk politikalarının neticesinde, 1 Kasım 2015 tarihinde yapılan Milletvekili Genel Seçimlerinde büyük bir yenilgi yaşamıştır ki bu ilk yenilgi değildir.
Sayın Genel Başkanımız Dr. Devlet Bahçeli’nin, nerede hata yapıldığı sorusundan yola çıkarak bu durumu partinin her kademesinde geniş istişarelerle değerlendirerek, partiyi daha da sağlıklı bir yapıya kavuşturacak ve ileriye doğru büyük hamleler yapacak bir kadroya devretme konusunda seçimli bir olağanüstü kurultay yapması beklenirken…
Bu seçim yenilgisinden aynı derecede mesul yol arkadaşlarıyla birlikte parti yönetiminde kalabilmek için beyhude bir çaba sarf ediyorlar. Hem de kurultay talebinde bulunan ve bugüne kadar kendisini büyük bir fedakârlıkla sırtlarında taşıyan MHP’lilere; kendisine ve Ülkücü geleneğe yakışmayan ağır sözler sarf edip sert ve tehditkâr ifadeler kullanarak.
Hâlbuki Sayın Genel Başkanımız “Ülkücülerin birer demir leblebi olduğunu, asla çiğnenmeye gelemeyeceğini” en iyi bilenlerdendir.
MHP yönetimi, Milliyetçi Hareket Partisinin efsane lideri Merhum Alparslan Türkeş Bey’in sağlığında hiçbir zaman tenezzül etmediği bir tüzük değişikliğinin, MHP’nin 2009 yılı Kasım ayındaki büyük kurultayında tüzüğe eklenen demokrasi dışı bir tüzük maddesinin arkasına sığınarak manasız bir direniş sergilemektedir.
MHP’nin üst kademe yöneticisi bazı arkadaşlara ve hukuk müşavirliğinde uzun yıllar çalışan bir arkadaşımıza sorduğumda bu tüzük maddesinin şöyle eklendiğini öğrenmiş bulunmaktayım:
Genel Başkanımızın eski serbülent yol arkadaşlarından(!), yıllarca “didin”erek “dalkavukluğun menzili yoktur” anlayışıyla hizmet eden birisi teklif ediyor.
Sonra 8 Kasım 2009 tarihindeki büyük kurultayda, usulen bir tüzük komisyonu oluşturuluyor. Komisyon üyeleri kendilerine ikram edilen kahvelerini yudumlarken: Parti tüzüğünün 63. maddesine eklenen “olağanüstü kurultayda seçim yapılamaz.” ibaresinin eklendiği tüzük değişikliği teklifi önlerine konuluyor. Arkadaşlar, kırk yıllık kahvenin hatırına hiç okumadan, imzalarını atıyorlar. Ardından tüzük değişikliği divana sunuluyor. Divan başkanı kurultay delegelerine okumaya bile lüzum görmeden divan tutanaklarına tüzük değişikliği “oy birliğiyle kabul edilmiştir” diye yazdırıyor.
Oh, ne güzel divan başkanlığı, parti yöneticiliği ve ne güzel genel başkanlık!
“Böyle olur ağaların düğünü.” Ne kadar ahlaki ve demokratik bir tavır görüyor musunuz?
Peki, bu kurultaydaki hukukçu divan başkanı kimdir? Haydi, bilin bakalım. Bilemediniz mi? Biraz düşünürseniz “bal” gibi bilirsiniz.
Tabii o arkadaşta şimdilerde kâğıt mendil gibi buruşturup bir kenara atıldığı için yaptığı işten bin pişmandır ama neye yarar.
Tabii, Siyasi Partiler Kanunu’na da aykırı olan bu tüzük maddesi Yargıtay başsavcılığından nasıl geçiyor, bu da ayrı bir merak konusu.
Siz de merak etmiyor musunuz?
Şimdi basından ve sosyal medyadan takip ediyoruz. Ortalık kızılca kıyamet.
Milliyetçi Hareket Partililer ve Ülkücü Milliyetçi Kamuoyu MHP’nin son seçim yenilgisinden dolayı seçimli bir olağanüstü kurultay talebinde bulunuyor.
Anadolu âdeta ayakta… Her gün birkaç şehirde, kasabada büyük kurultay delegeleri ve parti yöneticileri olağanüstü kurultay için çağrıda bulunuyor, imza topluyor.
Sayın Genel Başkanımız ise bu gittikçe yükselen talepler karşısında sağduyulu davranıp basiretli bir tavır sergileyerek kendiliğinden bir seçimli olağanüstü kurultay kararı almak yerine, o beyefendi kişiliğine yakışmayan tavırlarla tehditler savuruyor, meydan okuyor.
Artık mızrak çuvala sığmaz olmuştur. MHP camiasının tahammülü kalmamıştır. Milliyetçi Hareket Partisinin Merkez yönetimi olağanüstü seçimli kurultaya gidip güven tazelemeli veya yerini Milliyetçi Hareket bayrağını yükseklere taşıyacak zinde, güçlü, geniş ufuklu, kararlı bir kadroya devretmelidir.
Kurultay çağrısını kendileri yapmadığı, toplanan imzalara rağmen kurultayın engellenmesinde ısrar edildiği takdirde imza sahipleri mahkemeye başvurup MHP’nin kayyıma devredilmesini talep etmekten bahsetmektedirler. Artık daha fazla ele güne rezil olmanın anlamı yoktur.
Milliyetçi Hareket Partisi kurultayını toplamalı ve 2019 seçimlerinde iktidar olma hedefi ile büyük yürüyüşüne şimdiden başlamalıdır.
Bu satırların yazıldığı sırada Kızılcahamam’da bir değerlendirme toplantısı yapan Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanı’ndan, MYK üyelerinden ve yorgun savaşçılar durumuna düşmüş milletvekillerimizden bu basiretli tavrı göstermelerini bekliyoruz.
Aksi takdirde Basra harap olduktan sonra yapılacak değişikliklerin hiçbir faydası olmayacaktır.
Yerimiz kalmadı. Bir dahaki yazımızda Türk Ocaklarının tüzüğünü ve 43. Kurultayın mahkemece iptalini ve muhtemel sonuçlarını ele alacağız.
Efendi BARUTCU
Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.
