« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

16 Şub

2011

NE OLUR?

16 Şubat 2011

Mısır’da ‘halkın’ yaptığı ısrarlı eylemler, sonunda sonuç verdi ve diktatör Mübarek istifa etmeye mecbur kaldı. Ancak ‘halkın’ yaptığı eylemler bitmedi, bir gün ara verdikten sonra bu defa gelir dağılımındaki adaletsizlik bahane edilerek yeniden başladı.

Mısır’da bundan sonra ne olur?

Bu suale uzman(!) bazı kimseler, ‘Mısır’da, Türkiye’ye benzeyen bir rejim kurulur’ diye cevap verirken, başka bazı uzman(!) kimseler ise ‘Mısır’da İran’a benzeyen bir rejim kurulur’ diyorlar.

Esasen ben, bu suale Mısır’la ilgili geçen yazımda cevap vermiş ve “Mısır, 1-2 yıl sonra; Müslüman Mısır ve Hıristiyan Mısır olmak üzere iki parçaya bölünür. Süveyş Kanalı da Hıristiyan Mısır’da kalır” demiştim. Ancak bu tezimi/tahminimi açmak ve izah etmek zarureti doğdu… Bu yazımda bunu yapmaya çalışacağım.

İki ülke birbirlerine ne kadar çok benzerlerse benzesinler gene de iki insanın parmak izlerinin aynı/tıpkı olmadığı ve olamayacağı gibi iki ülke de birbirlerinin tıpkısı/aynısı değildirler… Ülkeler arasında mutlaka çok önemli farklar vardır! O halde Mısır, hangi bakımlardan ve ne kadar çok Türkiye’ye ya da İran’a benzerse benzesin Mısır ne Türkiye’dir, ne de İran’dır! Bu, inkârı asla mümkün olmayan ilmî bir hakikattir!

Bu ilmî hakikatin farkında olmayanlar ya da bu gerçeğin farkında değilmiş gibi bir tutum takınanların bazıları; Mısır’ı, askerin rejim üzerindeki etkisine bakarak Türkiye’ye ve diğer bazılarıysa Müslüman Kardeşler Teşkilâtı’nın toplumdaki gücü ile tesirine bakarak İran’a benzetiyorlar... Ve bundan sonra Mısır’ın ya Türkiye gibi bir rejime ya da İran gibi bir rejime geçeceği tahmininde bulunuyorlar… Elbette yanılıyorlar!

Yanılıyorlar çünkü Mısır ordusu, Türk ordusu gibi millî bir ordu değildir… Her yıl ABD’den alınan 1,5 milyar dolar yardım ile ayakta durmakta ve aldığı bu yardıma karşılık İsrail’e saldırmamayı garanti etmektedir. Oysa Türk ordusu ne kadar ABD askerî geleneklerine göre yapılandırılmış olsa ve temel güçleri itibariyle NATO’nun emrinde bulunsa dahi gene de hiç olmazsa insan kaynağı bakımından millî bir ordudur... Ve bazı zamanlar meselâ askerî darbe dönemlerinde ABD ve NATO’nun menfaatlerini koruma doğrultusunda hareket etse de asla tam olarak ABD ve NATO emirlerine göre hareket etmez, etmemiştir… Gerçi Mübarek’ten sonra Mısır’da yönetimin askerî bir heyete devredilmesine bakılınca bu, 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde Türkiye’de olan durumlara benzemektedir... Ancak unutmamak gerekir ki Mübarek sivil bir politikacı veya devlet adamı değil, askerî bir diktatördü, yani Mısır’da değişen bir şey olmamıştır. Diktatör değişmiş olmakla birlikte askerî diktatörlük devam etmektedir… Buna bir de Mısır halkının demokratik bir geçmişe sahip olmadığı eklenirse Mısır’ın bundan sonraki dönemde Türkiye’ye benzemeyeceğini söylemek, bir kehanet olmayacaktır.

Ve Mısır toplumu İran toplumu gibi ‘teokratik’ bir toplum değildir… Müslüman Kardeşler Teşkilâtı, Mısır halkı üzerinde güçlü bir tesire sahiptir. Ancak Mısır halkı Sünni geleneğe bağlı Müslümanlar olarak, Şii geleneğe bağlı İran halkı gibi din adamlarının emrine göre hareket eden bir halk değildir. Müslüman Kardeşler Teşkilâtı ne kadar güçlü ve etkili olursa olsun, Mısır halkına tam olarak nüfuz etmemekte/edememektedir… Bunu, sırf eylemlerin İran’da tüm ülke geneline yayılmış olmasına rağmen Mısır’da yalnızca başkent Kahire ile sınırlı kalmış olmasına bakarak bile anlamak mümkündür… Üstelik Müslüman Kardeşler Teşkilâtı mensupları İran’daki din adamları sınıfı olan ‘mollalar’ kadar disiplinli de teşkilâtlı da değillerdir. En önemlisi de İran İslâm devrimi emperyalizmin etkilerinden olabildiğince uzak ve millî bir devrim olduğu halde, Mısır devrimi(!) ABD ve İsrail emperyalizmlerinin tesiriyle oluşmuş bir nevi renkli devrim niteliği taşımaktadır. Dolayısıyla Mısır’ın bundan sonra İran’a benzeyeceğini söylemek de mümkün görülmemektedir.

Kısacası Mısır, bundan sonra ne Türkiye gibi ne de İran gibi olur! Mısır’da bundan sonra ne Türkiye’dekine benzer bir rejim, ne de İran’dakine benzer bir rejim kurulur!

Peki, ne olur? Mısır’da nasıl bir rejim kurulur?

Mısır’da karışıklıklar çeşitli adlar altında bundan sonra da sürer gider… Ve sonunda bu, Mısırlı Hıristiyanlarla Müslümanlar arasında iç harp çıkmasına sebep olur… (Nitekim –hatırlayacaksınız- Mısır’daki ilk olaylar bir kilisenin bombalanması sonrasında Hıristiyan- Müslüman çatışmaları şeklinde başlamış. Ancak Mübarek yönetimi bu çatışmaları bastırmayı başarmıştı.) Bu da nihayetinde Mısır’ın, Hıristiyan Mısır ve Müslüman Mısır olarak iki parçaya bölünmesiyle son bulur. Ve Süveyş Kanalı Hıristiyan Mısır’a kalır!

Çünkü Batı dünyası Fransa tarafından inşa edilmiş olan Süveyş Kanalı’nın Mısır tarafından millîleştirilmesini bir türlü hazmedememiş ve Kanal’ı Mısır’ın elinden almak üzere iki defa harekete geçmiş, ancak uluslararası konjonktür müsait olmadığı için bunu sağlayamamıştı... Ama şimdi eline ciddi bir fırsat geçmiştir... Daha doğrusu hem İsrail’in güvenliğini sağlamak, hem enerji kaynakları ile yollarına hâkim olmak ve hem de Süveyş Kanalı’nı Mısır’ın elinden almak üzere bir operasyon başlatılmıştır!

Hiç kimse; ne Mısır’a demokrasi geliyor diye, ne Mısır’daki askerî diktatör devrildi diye, ne de Mısır’a İslâm hâkim olacak ve bir şeriat devleti kurulacak diye boşuna sevinmesin. Bunlar boş hayallerdir! Mısır’a maalesef demokrasi gelmeyecektir… Mısır’da diktatörlük maalesef son bulmayacaktır… Mısır’a maalesef İslâm hâkim olmayacak ve Mısır’da maalesef bir şeriat devleti kurulmayacaktır!

Çünkü Mısır’da tabandan gelen bir halk hareketi/ihtilal değil, tavandan gelen bir inkılâp gerçekleşmiştir! Mısır’da olan; Gürcistan’daki Gül Devrimi gibi, Ukrayna’daki Turuncu Devrim gibi, Kırgızistan’daki Lale Devrimi gibi ve Lübnan’daki Sedir Devrimi gibi BOP, Büyük Ortadoğu Projesi ya da tam resmî adıyla Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi ile Müşterek bir Gelecek ve İlerleme için Ortaklık İnisiyatifi (Partnership for Progress and a Common Future with the Region of the Broader Middle East and North Africa) dâhilinde kara emperyalizm tarafından gerçekleştirilmiş olan bir renkli devrimdir!

O halde Mısır’da, bundan sonra da bundan önce olduğu gibi -maalesef- Amerikan/İsrail emperyalizminin emrinde bir rejim kurulacaktır!

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,07 M - Bugn : 28600

ulkucudunya@ulkucudunya.com