« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

10 Oca

2011

HUKUKA RİAYET

10 Ocak 2011

Şimdi size; ‘12 Eylül Askerî Darbesi yönetimi mi yoksa AKP yönetimi mi hukuka daha riayetkârdır?’ diye sorsam, herhalde ‘M. Metin Kaplan sen kafayı mı yedin, bu nasıl sual? Her şeye rağmen tabii ki AKP yönetimi’ dersiniz, değil mi?

Yok yok kibarlık yapmayın, sizin yerinizde olsam, bu suale ben de aynı cevabı veririm. Hatta 10 yıl 5 ay 22 günlük cezaevi hayatımı hatırlatarak, size fazladan bir de Mahzar Osman (Usman) anekdotu anlatırım:

Bir gün Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi kurucusu ve Başhekimi Mazhar Osman’a asistanı gelmiş ve ‘Hocam, bir mahkûm getirdiler. Cezaî ehliyeti olup olmadığını öğrenmek istiyorlar’ demiş… Mahkûmun dosyasını Hoca’sına uzatmış... Mazhar Osman, ‘Evlâdım dosyayı boş ver, sen… Kaç yıl yatmış, beş yıldan fazla mı az mı sen onu söyle… Beş yıldan fazla ise zaten cezaî ehliyeti yoktur!’ demiş.

Ancak…

Ben kendi aleyhime böyle bir anekdot anlatıyorum diye sakın ola ki AKP yönetiminin, 12 Eylül Askerî Darbesi yönetiminden daha fazla hukuka riayetkâr olduğunu sanmayın. Müthiş derecede yanılırsınız! Her bakımdan demiyorum, yaptıkları adaletsizliği ve zulmü de asla unutmuş değilim, ama bir konu var ki bunda –da haklarını teslim etmek adalet gereğidir- 12 Eylül Askerî Darbesi yönetiminin AKP yönetiminden hukuka daha riayetkâr olduğu kesin bir gerçektir!

Baştan söyleyeyim ben hukukçu değilim, dolayısıyla hukukî incelikleri bilemem, bilmem de beklenmez zaten, ama üniversite mezunu sıradan bir vatandaş olarak iki yönetimin benzer iki hukukî karara karşı aldıkları tavra bakarak, daha doğrusu iki yönetimin birbirine benzeyen bir ‘yargı kararı’nı uygulayıp uygulamadıklarına bakarak, bu neticeye ulaştım… Sizlerle de paylaşmak istiyorum. İzninizle arz edeyim.

Bilirsiniz, Tümgeneral Gürbüz Kaya ile Tuğamiral Abdullah Gavremoğlu, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün, Tümgeneral Halil Helvacıoğlu ise İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın 22 Kasım 2010 tarihli imzalarıyla açığa alınmışlardı. Ancak bu subaylar, işlemlerin iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nde (AYİM) dava açmışlardı.

Dava AYİM’de esastan görüşüldü. Bu subayların taleplerini yerinde görerek, bir üst rütbeye yükseltilmeleri gerektiği kararını verdi... Karar mahkemenin Daireler Genel Kurulu'nca oy birliği ile alındı… Bu karar üzerine Hükümetin yapacağı tek şey karar düzeltme talebi olabilir, ancak bu isteme de yine aynı üyeler bakacağı için kararın aksine bir sonuç çıkması mümkün değil, gibi.

Peki, bu karar nasıl bir hukukî sonuç doğurur? Yahut Hükümet, ne yapmak durumundadır?

Milli Savunma Bakanlığı eski Başhukuk Müşaviri Cavit Çalış, AYİM kararı ile ortaya çıkan durumu şöyle açıklıyor: “Bu karara göre bu üç general terfi ettirilmek zorunda. Bunun iptal kararının tebliğinden itibaren 60 gün içinde yapılması gerekiyor. Bunun için Genelkurmay Başkanlığı teklif edecek, Milli Savunma Bakanlığı Başbakanlığa sevk edecek, Başbakan da imzasıyla Cumhurbaşkanı’nın onayına sunacak. Böylece bir üst rütbeye terfi edecekler. Yani açığa alma işlemi yürürlükte olacak, ama bu üç general yeni rütbeleriyle açıkta bekleyecekler. Bu terfiin sadece maddî bir sonucu olacak. Yani maaşları yeni rütbelerine göre belirlenecek. Açığa alınan personelin maaşlarının 3’te 1’i kesilir. Bu kesinti de yeni maaşları üzerinden yapılacak. Emekli oldukları takdirde ödenecek ikramiye ve maaş da yeni rütbelerine göre hesaplanacak… İdare, bu terfi işlemini yapmazsa, kişisel dava açma hakkı doğar.”

Ancak AKP Hükümeti, bunun Anayasa ihlali olduğunu bildiği halde, bu ‘yargı kararı’nı uygulamayı düşünmüyor:

Karara ilk tepki, AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ'dan geldi. AYİM'in aldığı kararı eleştiren Bozdağ, "AYİM'in almış olduğu bu karar Anayasa’nın ihlalidir" dedi. AYİM’in, ön inceleme safhasında bu davayı reddetmesi gerektiğini anlatan Bozdağ, "Ortada açık bir Anayasa ve yasa ihlali vardır. YAŞ'ın terfi kararlarına karşı yargı yolu kapalıdır. Çok açık bir hüküm… Bunu yorumlamak için AYİM başkanı veya üyesi olmaya gerek yok. Mahkemenin talebi işin esasına girmeden reddetmesi gerekirdi. Açık bir Anayasa ihlalidir" dedi.

İçişleri Bakanı Beşir Atalay ise AYİM'in, YAŞ'ta terfi ettirilmeyen üç generalin, 'Bir üst rütbeye terfi ettirilmeme işleminin iptali' talebini yerinde bulmasına ilişkin olarak, hükümetin söz konusu generalleri terfi ettirmeyeceği sinyalini verdi. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Beşir Atalay henüz kararı görme ve inceleme şansı bulunmadığını ifade ederek, kendilerinin de bu konuda diğer bir kararı bulunduğunu hatırlattı. Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizim açığa alma kararımız var. Biz daha önce açıklama yaptık. Bu süreci yürütmede ve bu tasarrufla ilgili kararlılığımızı ifade ettik. O kararlılığımız sürüyor ve sürecek. 'Gereken neyse, o konuda kararlı şekilde gerekeni yapacağız, yasal düzenleme de dâhil' denmişti. Bu konuda açıklama yapılmıştı.”

Görüldüğü gibi AYİM’in kararını –karar doğru da yanlış da olabilir, o benim için teferruattır, benim için önemli olan bunun, bir ‘yargı kararı’ olmasıdır- AKP yönetimi uygulamıyor!

Bir de benzer bir durumda 12 Eylül Askerî Darbesi yönetiminin nasıl davrandığına bakalım. (Sakın ola, hiç kimse şu yazdıklarıma bakarak, benim darbe taraftarı olduğumu falan iddia etmeye kalkmasın! Demokrasiye bağlılığımı kimseye tartıştırmam!). Tuğgeneral Hulusi Sayın Jandarma Genel Komutanlığı Yar Başkanı iken, 1978 yılında, emekli edilmişti... ‘Haksız eylemden emekli edildiği’ gerekçesiyle idare aleyhine AYİM’e dava açtı. Kısaca söyleyeyim, süreçten sonra, 1980 yılında, dava Hulusi Sayın’ın lehine sonuçlandı. Hulusi Sayın TSK’ya döndü, hem de 1978 yılından geçerli olmak üzere Tümgenerallik hakkını kazanmış olarak! (Bunu, bilhassa ve hassaten “Böyle bir şey Türkiye’de ilk defa oluyor” diyen, büyük(!) hukukçularla gazetecilerin dikkatlerine arz ediyorum!)

Ve Tümgeneral Hulusi Sayın Jandarma Eğitim Tümen Komutanlığı’na atandı, ardından 1985 yılında Korgeneralliğe terfi ederek, Jandarma Genel Komutanlığı Kurmay Başkanlığı’na tayin edildi. 1987 yılında, Olağanüstü Hal Bölgesi Jandarma Asayiş Kolordusu’nu kurdu. Bu görevi 1988 yılında 1 yıl uzatıldı… Bu görevini 30 Mart 1989 tarihinde halefine devretti. Jandarma Genel Komutan Yardımcılığına atandı… 1989 yılında emekliye ayrılan Korgeneral Hulusi Sayın, aynı yılın Ekim ayında Başbakanlık Güvenlik Başmüşavirliği görevine getirildi... 31 Ocak 1991 tarihinde, Ankara’da şehit edildi! (Mekânı cennet olsun!)

Ne ise…

Şimdi bana, lütfen cevap verin; hemen hemen aynı olan iki olay, iki AYİM kararı var! Bir idare AYİM kararını uyguluyor, diğeri ise uygulamıyor bu durumda hangi idare hukuka daha riayetkârdır? 12 Eylül Askerî Darbesi yönetimi mi yoksa AKP yönetimi mi hukuka daha riayetkârdır?

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,09 M - Bugn : 14646

ulkucudunya@ulkucudunya.com