« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

08 Kas

2010

PROFESYONEL ORDU

08 Kasım 2010

Epey bir zamandan beri medyada 'TSK'nın profesyonel askerlerden teşkil edilmesi' tartışılıyor. Hemen hemen herkes bilhassa politikacılar ve hatta bir takım emekli subaylar dahi bu tezi destekliyorlar, böyle bir değişikliğin Türkiye için faydalarını sayıp, gerekçelerini kendilerince sıralıyorlar… Ancak nedense, bu tartışmaları ne zaman duysam hemen benim aklıma 'KİT'lerin özelleştirmesi macerası' geliyor!
O günleri hatırlar mısınız, bilmiyorum. Hatırlayamayanlar için kısaca anlatayım. Hatırlayanlar da bilgilerini tazelemiş olurlar:
Bir zamanlar Türkiye'de 'Kamu İktisadî Teşebbüsleri' vardı. Bu KİT'ler hem özel sektörün kârlı bulmadığı sahalarda faaliyet yaparak milletin bir takım ihtiyaçlarının karşılanmasını temin ederlerdi, hem de piyasa üzerinde devletin dolaylı olarak fiyatlarla kaliteyi kontrol edebilmesine imkân sağlarlardı. Ülke için faydalıydılar, yani. En azından politikacılar bunlara el atıncaya kadar böyle fonksiyonlar ifa ederlerdi.
Politikacılar; 'KİT'ler zarar ediyor, bu zararları bütçeden finanse etmek zorunda kalıyoruz, bu paralar da milletin cebinden çıkıyor. Bunları ucuz pahalı demeden satalım kurtulalım' demeye başladılar. Medya da bunları destekledi. Ve KİT'ler yok pahasına siyasetçilerin yerli veya yabancı yandaşlarına veya destekçilerine peşkeş çekildi. Sen sağ ben selâmet!
KİT'lerin zarar ettiği de, bu zararların bütçeden finanse edilmek zorunda kalındığı da bu paraların milletin cebinden çıktığı da doğruydu. Ancak politikacıların söylemediği başka bir doğru daha vardı: Bütün bunlara politikacılar sebep olmuştu!
Politikacılar üç beş rey uğruna KİT'lerin işçi ve memur kadrolarını yandaşlarla doldurmuş, yetmemiş yönetim kadrolarını da ehil mi değil mi diye bakmaksızın kendi adamlarıyla işgal ettirmiş ve netice olarak KİT'ler iyi yönetilmedikleri ve gereksiz yere kadroları şişirilmiş olduğu için zarar etmeye başlamışlar. Üstüne bir de teknolojilerinin yenilenmemesi eklenince de batmışlardı… Politikacılar da malûm gerekçeyi ileri sürüp, milleti ikna ederek KİT'leri eşe dosta peşkeş çekmişlerdi.
Şimdi Türkiye'de neredeyse hiçbir şey üretilmiyor. Döviz kurunun da düşük tutulmasından istifade ile her şey ithal ediliyor. Türkiye'nin bütün tasarrufları dışarı akıyor, işsizlik de almış başını gidiyor! Ne ise… İşte ben, 'profesyonel ordu'dan her bahsedildiğinde nedense mutlaka bu özelleştirme hikâyesini hatırlıyorum. Neden?
'Profesyonel ordu' konusunda da politikacılar, aynı yöntemi uyguladıkları için olabilir mi acaba?
PKK ilk zuhur ettiğinde politikacılar önce 'iki buçuk eşkıya' diyerek meseleyi küçümsediler, iş zıvanadan çıkınca da olayı TSK'ya havale ederek kendilerini işin dışında tuttular. Aslında politikacılar devletin her türlü imkânlarını seferber ederek TSK'ya destek olmalıydılar: TSK, PKK'lı teröristle mücadele ederken politikacılar da terörün tüm iç ve dış siyasî, malî, askerî desteklerini kesmenin yollarını bularak, terörizmle mücadele etmeliydiler. Ancak üç beş oy daha fazla alabilmek uğruna bu görevlerini ifa etmekten özellikle imtina ettiler... TSK'yı yapayalnız bıraktılar! İş bu raddeye geldi.
Şimdiyse politikacılar bu sonucun sorumluları kendileri değilmiş gibi; 'Yüz binlerce kişilik TSK, otuz yıldır PKK'yı halledemedi. Bundan böyle de halledemeyeceği kesinlikle belli oldu. O halde bu kadar büyük bir orduyu neden besliyoruz ki? Kaldı ki dünyanın hiçbir yerinde profesyonel gerillaya karşı, amatör askerlerin başarı sağlayabildiği görülmemiştir. Öyle ise Türkiye, PKK terörünü bitirmek istiyorsa 'profesyonel ordu'ya geçmelidir. Böylece hem terör belâsından, hem de yüz binlerce askeri beslemekten kurtulmuş olur. Üstelik başta ABD olmak üzere bütün büyük devletlerde profesyonel askerlik vardır' diyorlar… Gerçi bunu, benim ifade ettiğim kadar net ve açık olarak söylemiyorlar, ama aslında söylemek istedikleri kesin olarak budur!
Politikacılar, bu noktada 'gri propaganda' tekniğini kullanıyorlar. Yani herkesin bildiği kesin doğruların yanına, uzmanlar hariç hiç kimsenin ne olduğunu tam olarak bilemeyeceği kesin yanlışları ilave edip, kafaları karıştırarak yanlışları doğru olarak yutturmak suretiyle sonuç almak... Politikacıların söylediklerini irdeleyelim ve bunların doğrularını bir yana, yanlışlarını diğer tarafa ayıralım. PKK'nın halledilemediği, profesyonel gerillaya karşı amatör askerlerin başarı sağlayamayacağı ve Batılı büyük devletlerde profesyonel askerliğin olduğu doğrudur… Gönüllü askerlerin PKK'yı bundan sonra da halledilemeyeceği ve PKK'nın ancak profesyonel orduyla halledileceği ise yanlıştır!
Gerçek doğru ise şudur: Gönüllülük esasına dayalı mecburi askerlik devam etmeli ve fakat hem terörle ve hem de terörizmle aynı anda mücadele etmek üzere askerlerden, polislerden, diplomatlardan, istihbaratçılardan, sosyologlardan, sosyal psikologlardan, psikologlardan, halkla ilişkiler uzmanlarından meydana gelen bir 'özel ordu' kurulmalıdır! Ve devletin bütün kurum ve kuruluşları seferber olarak bu 'özel ordu'ya destek olmalıdır... PKK ile terör ve terörizm ancak bu şekilde yenilir ve yok edilebilir!
"İyi de Batılı büyük devletlerdeki profesyonel askerlik konusuna hiç temas etmedin… Bu konuyu âdeta pas geçtin."
Tamam, o halde bu konuya da temas edeyim: Başta ABD olmak üzere hemen bütün batılı devletlerde profesyonel askerliğin olduğu doğrudur, ancak bu profesyonel askerliğin tek doğru yol olmasından değil, bu devletlerin halkları içinde gönüllü askerlik yapacak insanlar bulamamalarındandır. Söz konusu devletler eğer gönüllü askerlik yapacak yeteri kadar insan bulabilseydiler, asla profesyonel askerliği ihdas etmezlerdi. Bu devletlerin gönüllü askerlik yapacak insanlar bulamamalarının asıl sebebi ise asırlardır devam edegelen paralı askerlik geleneğidir! Bu ülkelerde hiç kimse gönüllü olarak askerlik yapmıyordu. Ordusuz bir devlet olamayacağı için bu devletler de mecburen profesyonel askerliği ihdas ettiler. Şimdi de geri dönemiyorlar.
Ya biz de durum nedir? İnsanlar askere davulla zurnayla gidiyor. Askerliğini yapmamış insanlar adam sayılmıyor. Askerlik yapmayana kız vermiyorlar. Askerlik yapmayanlarla neredeyse hiçbir kız evlenmiyor… Evlâtlarının bayrağa sarılmış tabutlarını teslim alan ebeveynler içleri kan ağlasa da göğüslerini gere gere ve iftiharla 'vatan sağ olsun! Gerekirse biz de gider ve evlâdımızın birliğinde bıraktığı boşluğu doldururuz' diyorlar. Böyle bir millete ait devletin profesyonel ordu kurmasına ne gerek var?
Türk milleti binlerce yıldan beri 'din ü devlet, mülk ü millet' için gönüllü olarak askerlik yapıyor. Batılı devletlerde nasıl paralı askerlik geleneği var ise Türk Milleti'nde de gönüllü askerlik geleneği var! Çünkü Türk Milleti asker millettir! Politikacıların Türk Milleti'ne örnek olarak gösterdiği Batılı devletleri yönetenlere, 'tercih imkânınız olsaydı, gönüllü askerliği mi yoksa profesyonel askerliği mi tercih ederdiniz?' diye sorulsa, emin olun hepsi de hiç tereddüt etmeksizin, gönüllü askerliği tercih ettiklerini söyleyeceklerdir.
'Peki, durum bu olduğuna göre politikacılar profesyonel askerlik konusunda neden böyle ısrar ediyorlar?'
Her milletin mümeyyiz bir vasfı vardır, mümeyyiz vasfı yok olan veya edilen millet yok olur! Türk Milleti'nin mümeyyiz vasfı asker millet olmaktır! Türk Milleti'ni yok etmeyi hedefleyen emperyalizm, bu yüzden milletimizin bu mümeyyiz vasfına saldırıyor. Elbette bunu böylece söylemiyor ve meşru bir takım gerekçelerle süsleyerek ifade ediyorlar!
'Ne yani, profesyonel askerliği savunan politikacılar Türk Milleti'ne ihanet mi ediyorlar?'
Cevaplandırılması çok zor olan, güzel bir sual… Tabii ki politikacıların hepsi hain değil; çoğu cahil, bir kısmı gafil çok çok küçük bir kısmı ise hain… Bu bir avuç hain, gafilleri kullanıyor, cahilleri ise kandırıyorlar! Ve hep birlikte Türk Milleti'nin mümeyyiz vasfını, dolayısıyla da varlığını ortadan kaldırmaya çalışıyorlar!
Bilenler bilmeyenlere anlatsın, adı ve sanı her ne olursa olsun 'profesyonel askerlik' Türk Milleti'ni uzun dönemde yok etmeye sebep olabilecek sinsi ve tehlikeli bir plândır!
'Profesyonel askerlik' projesinden derhal ve behemehâl vazgeçilmelidir!

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,07 M - Bugn : 30620

ulkucudunya@ulkucudunya.com