« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

16 Mar

2010

TÜRKİYE’NİN EN MÜHİM MESELESİ

16 Mart 2010

Türkiye’nin bugün için en mühim meselesi işsizliktir! Bunu, sadece ben söylüyor değilim, herkes bu kanıda; yapılan bütün ekonomik anketlerde işsizlik birinci sırada çıkıyor.

Anketörler halka soruyorlar; derdin ne? Yüzde yüzü değil, ama yüzde 90’ı işsizlik diyor... İşsizlik oranı yüzde kaç? 14… Gençlerde durum daha da vahim; yüzde 25’i işsiz! Her dört gençten birinin işi yok. Dolayısıyla geliri sıfır!

Bunlar hayali rakamlar değil, devletin açıkladığı rakamlar... 2001 krizi öncesinde yüzde 8 dolayında olan yıllık işsizlik oranı, kriz sonrasında yüzde 10’lara çıkmıştı. 2008 yılında başlayan küresel krizin etkisiyle işsizlik oranı o yıl yüzde 11 olarak gerçekleşti. Bundan tam bir yıl önce, yani 2009 yılının Şubat ayında yüzde 16.1 ile tavan yapan işsizlik oranı, sonradan inişli çıkışlı bir seyir izleyerek, yılı yüzde 14’lük bir ortalamayla tamamladı. Bu, 860 bin yeni işsiz anlamına geliyor. Yani yeni katılanlarla birlikte toplam işsiz sayısı üç buçuk milyona ulaştı. Yani Arnavutluk nüfusu kadar insanımız işsiz… Üstüne üstlük işi olanların durumu da geçen yıldan daha kötü… Çünkü 2009 yılında, kişi başına düşen milli gelir, yüzde 19 azaldı: 2008 yılında 10 bin 436 dolar olan kişi başına düşen milli gelir, 2009 yılında yüzde 19 azalarak 8 bin 456 dolara indi.

Bu durumu hafife almaya gelmez. Çünkü işsizlik başka hiçbir şeye benzemez. Oynak değildir. Kalıcıdır. Yapışır kalır! Bir puan aşağıya çekmek bile çok zordur… İşsizlik oranına iki yılda alt tarafı dört puan yükseldi diye, bakılamaz. O dört puanı geri almak için çok uzun yıllar gerekir… Çünkü Türkiye, en iyi durumunda bile her yıl ancak 750 bin kişiye iş sahası açabiliyor… Ama iş arayanlara her yıl yeni 750 bin genç ekleniyor… Bu ne demek? Sıfıra sıfır, elde var sıfır! Türkiye’nin durumu tam da budur.

Kaldı ki yukarıda verdiğim tüm rakamlar, devletin verdiği rakamlar olduğu için bunların gerçeği yansıttığına inanmak için çok saf olmak lâzım… Bugün Türkiye'de işsiz sayısı 3.5 milyon değil, gerçek işsiz sayısı 6-7 milyondur! Aileleriyle beraber 12-13 milyon, bunlara yardım eden kişileri de eklersek 25-30 milyondur... Üzeri ne kadar örtülürse örtülsün, işsizlik Türkiye’nin en büyük meselesidir ve bu meselenin konuşulmuyor olması bu gerçeği değiştirmez... Türkiye’de 30 milyon insan, işsizliği doğrudan hissediyor!

Bu durumun sebebi nedir?

Bunun bir tek sebebi yok; sebepler birden fazla, ama en önemlisi ithalat! Yani üretmek yerine dışarıdan satın almaktır!

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden yapılan belirlemeye göre, Eylül sonu itibariyle son bir yıllık dönemde 80.7 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirildi… Yıllık ithalat ise 132 milyar dolar seviyesine çıktı! Ve yıllık dış ticaret açığı, yüzde 25.8 oranında aratarak, 51.3 milyar dolara çıktı.

Sanayide üretim durmuş ya da durmak üzere, tarımda keza… Artık sanayi ürünlerini de tarım ürünlerini de dışarıdan satın alıyoruz, çünkü. Hadi teknolojik geriliğimizden ötürü sanayi ürünlerini dışarıdan alıyoruz da bana söyler misiniz tarım ürünlerini; meselâ mısırı, buğdayı, pamuğu vd neden/niçin dışarıdan alıyoruz? Üretmez ve ürünleri hazır almak yoluna gidilirse, işsizlik artmaz mı? Bunun başka bir izahı var mı?

Hâlbuki sanayide ve tarımda üretim yapılsaydı, ithalat yoluyla, bu dışarı giden 132 milyar doların en az yarısı Türkiye’de kalmayacak mıydı? Ve bu, yeni iş sahalarının açılmasında kullanılmayacak mıydı? Bu ise insanların bir iş bulmalarını sağlamayacak mıydı? Allah aşkınıza, bana söyler misiniz; niye bu kadar çok ithalat yapıyoruz?

Biliyorum, bu suallere Türkiye’yi yönetenler hariç hiç kimse cevap veremez. Onlar da zaten cevap vermezler. Verseler, o zaman da 8 yılda Türkiye’de dolar milyarderlerini sayısının neden 12’den 28’e çıktığını açıklamış olurlar ki buna gönülleri razı gelmez! Gelemez!

Peki, Türkiye’de işsizliğin çaresi yok mu?

Elbette var!

Başlıklar halinde sıralarsak;

-En birinci çare, en azından Türkiye’de üretilen tarım ürünlerinin ithalatı yasaklanmalı! Sanayi ürünlerinin ise gene Türkiye’de üretilenlerine bir şekilde sınırlama getirilmelidir!

-Gerekli tedbirler alınarak, tarımın problemleri mutlaka çözülmeli. Tarım üretiminin ehemmiyeti kavranarak, dış ticaret için tarım ihmal edilmekten kurtarılmalı ve tarım üretimi mutlaka yeterli seviyelere çıkarılmalıdır.

-Devlet, tekrar ekonomik hayata dâhil olmalı; özellikle alt yapı, enerji ve ağır sanayi yatırımlarına girişmeli, bu suretle hem sanayileşmeye çalışmalı ve hem de hiç olmazsa bu yolla istihdam yaratma yoluna gitmelidir.

-Hükümet sanayii ve tarımı güç durumda bırakan işlemlerden behemehâl vazgeçmeli. Sanayi ve tarım, bütün enstrümanlar kullanılarak mutlaka teşvik edilmelidir.

-Gene hükümet, bir istihdam plânı yapmalı ve biran bile gecikmeden uygulamaya koymalıdır.

Aksi halde Türkiye’de ne demokrasi ne de cumhuriyet kalmaz. Kalamaz! Kalabilse bile yaşamaz. Yaşayamaz!

M. Metin KAPLAN

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,10 M - Bugn : 18569

ulkucudunya@ulkucudunya.com