« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

12 Şub

2008

YAZMAYACAKTIM! AMMA…

12 Şubat 2008

Başörtüsü/türban konusunda yazmayacağım demiştim… Sözümü tuttum, bugüne kadar yazmadım, ama artık şart oldu; yazmam lâzım… Yazmasam olmaz! Yazdıklarımın hiçbir etkisinin olmayacağını biliyorum, ancak gene de tarihe minicik bir not düşmek için de olsa yazmak zorundayım… Çünkü TBMM’de yapılan düzenleme, bana, daha büyük yanlışlara sebep olacak gibi görünüyor.

Allah ömür verirse, hep beraber göreceğiz; TBMM’de yapılan bu düzenleme, böylece kanunlaşır ve yürürlüğe girerse, en başta bu düzenlemeyi yapanlar olmak üzere hep birlikte pişman olacağız ve keşke bu konuda hiçbir düzenleme yapmasaydık diyeceğiz! Ancak iş işten geçmiş olacak! Çünkü bu düzenleme, çok büyük bir ihtimalle Anayasa Mahkemesi tarafından laiklik ilkesine aykırı bulunduğu için iptal edilecek… Olmaz demeyin, göreceksiniz büyük ihtimalle olacak… Ve başörtüsü/türban, o zaman Anayasa Mahkemesi tarafından iki defa iptal edilmiş bir mesele haline gelecek… Hepimiz, düzenlemeden önceki durumu mumla arar olacağız…

Niçin mi? Çünkü bugün; Türk hukuk mevzuatında sadece memurları ilgilendiren “Kılık Kıyafet Kanunu”ndan başka bu konuda yapılmış ve başörtüsü/türban’ı yasaklayan hiçbir düzenleme mevcut değil… Üniversite öğrencilerini bağlayan “YÖK Kanunu”nun 17. maddesi mi dediniz? Yok böyle bir şey! Burada, bu konuda bir yasak yok! Rektörler kendi zorlama yorumlarına dayanarak, kafalarından bir yasak uydurdular, bunu uyguluyorlar… Mesele buradan kaynaklanıyor!

Anayasa Mahkemesi’nin meşhur iptal kararı, ne oluyor mu dediniz? Yok böyle bir şey! Daha doğrusu var da söylendiği gibi değil… İşin aslı kısaca şu; Anayasa Mahkemesi YÖK Kanunu’nun başörtüsü/türbanı serbest bırakan maddesini iptal etmişti… Ancak bu iptal, bir yasak getirmediği gibi, getirmek istese dahi getiremezdi… Çünkü Anayasa Mahkemesi kaide koyamaz! Anayasa Mahkemesi’nin böyle bir yetkisi yok! Sadece önüne gelen konunun Anayasa’ya uygun olup olmadığını kontrol eder ve kararını verir… O zaman Rektörler nasıl böyle bir yorum yapıp, buna dayanarak nasıl böyle bir uygulama yapıyorlar, derseniz… Yapıyorlar işte, demekten başka bir cevabı yok, bunun… Çünkü bu gerçekten böyle! Rektörler, herhalde şöyle bir mantık yürütüyorlar ve bir yasak ihdas ederek bunu uyguluyorlar: Anayasa Mahkemesi başörtüsü/türban serbestliği ile ilgili maddeyi laikliğe aykırı bularak iptal ettiğine göre, başörtüsü/türban yasak olmalıdır.

Ne ise… Devam edeyim…

Ben, Anayasa Mahkemesi’nin TBMM’de yapılan bu son düzenlemeyi de iptal edeceğini adım gibi biliyorum, ama farz edelim ki iptal etmedi, o zaman dahi, gene hep birlikte pişman olacağız! Niçin mi? Arz edeyim…

Genel olarak kabul edildiği üzere dünyada iki çeşit hukuk vardır: Birincisi, demokratik hukuk… İkincisi ise totaliter hukuk… Bunların, mümeyyiz vasıflarını ise, şöylece ifade etmek mümkündür: Demokratik hukuk, bir konuda yasakları bir bir sıralar, bunların dışında kalan her şey serbesttir… Totaliter hukuk ise bunun tam tersini yapar, serbest olan şeyleri bir bir sayar, bunların dışında kalan her şey yasaktır.

Türkiye’de hangi hukuk türü geçerlidir? Tabii ki totaliter hukuk! İnsaflı ol M. Metin Kaplan; 2008 yılındayız, 1946 seçimlerini baz alırsak Türkiye’de tam kırk altı (46) yıldır kör topal da olsa demokrasi var mı dediniz? Geçin kardeşim bunları, Türkiye’de demokrasi olsa 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat yapılabilir miydi? Hadi bunları bir tarafa bırakalım… Türkiye’de demokratik hukuk anlayışı olsaydı, Rektörler Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararına dayanarak, başörtüsü/türban yasaktır diyebilirler miydi?

Hadi bunu da bir tarafa bırakalım; Türkiye’de eğer demokratik hukuk anlayışı hâkim olsaydı, başörtüsü/türban konusundaki son düzenlemeyi yapan TBMM, yaptığı düzenlemede başörtüsü/türban serbesttir mi derdi? Yoksa, üniversite öğrencileri şu, şu, şu kıyafetleri giyemezler/kullanamazlar mı derdi? Ne oldu, niçin sustunuz? Beyler ve hanımlar, gönlümüzü incitse de kabul edelim ki Türkiye’de maalesef demokratik hukuk anlayışı yok!

Ne ise… Devam edeyim…

TBMM’nin başörtüsü/türban konusunda yaptığı bu son düzenleme, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmese bile, bu, Türkiye’de bu konudaki sıkıntılara devâ olmayacak, hatta başka bazı sıkıntılar doğurabilecektir… Ne gibi mi? Şöyle: TBMM’de yapılan bu son düzenleme, başörtüsü/türbana bir bağlanma/takma şekli getirmektedir… Doğru mu? Doğru! O zaman bu bağlama/takma şeklinin dışında kalanlar ne olacak? Yasak olacak! O zaman bu son düzenleme, bundan önce bu konuda mevcut anayasal ve/veya yasal hiçbir düzenleme olmadığına göre, bu bir hürriyet genişlemesi midir? Daraltılması mıdır? Cevabınızı duyamadım! Ses verin ki, ne söylediğinizi duyup, anlayayım!

Ne ise… Hadi bunu da bir tarafa bırakalım… Meseleye başka bir açıdan bakalım… TBMM’de yapılan düzenlemede, başörtüsü/türban sadece üniversitede serbesttir dediğine ve bunu açıkça belirttiğine göre, bugün İmam-Hatip Liselerinde başörtüsü/türbanla okuyabilen kız öğrencilerin durumu bundan sonra nasıl olacak? Hiç, aynen devam edecek mi dediniz… Acaba öyle mi? Öyle tabii, çünkü bu düzenleme liseleri kapsamıyor ki… Şimdilik böyle de yarın böyle kalabilir mi? Kalır elbet!

Peki, bir İmam-hatip Lisesi müdürü çıksa ve bu düzenleme sadece üniversite öğrencilerini kapsıyor, öyle ise mefhumu muhalifinden hareketle liselerde yasak demektir dese ve bu yönde bir uygulamaya başlatsa, bu uygulamadan haklı olarak rahatsız olan birileri de konuyu İdare Mahkemesi’ne yahut Danıştay’a taşısalar, İdare Mahkemesi yahut Danıştay nasıl bir karar verir? Yalnız burada bir ricam var, bu sualin cevabını verirken, Türkiye’de totaliter bir hukuk anlayışı bulunduğunu düşünün ve cevabınızı buna göre oluşturun, olur mu? Eee ne diyorsunuz? Bu durumda, İmam-Hatip Liselerinde okuyan kız öğrencileri de kapsayan yeni bir yasak başlamış olmaz mı?

Allah hayırlısını versin! Ancak bana, böyle bir düzenleme yapılacağı yerde, mesele, ya YÖK Kanunu değiştirilmek suretiyle halledilse idi, veya hiçbir düzenleme yapılmasaydı Türkiye için daha hayırlı olurdu gibi geliyor… Gelecekte neler olacağını, yaşarsak, hep birlikte göreceğiz… İnşallah yanılıyorumdur!

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,86 M - Bugn : 28973

ulkucudunya@ulkucudunya.com