« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

05 Ara

2007

“PERSONA NON GRATA”

05 Aralık 2007

Başlık olarak kullandığım bu üç kelime, kolayca tahmin ettiğiniz gibi, Latince’dir… Diplomatik bir terimdir… Ve, bir diplomatın görevli olarak bulunduğu ülke sınırları içinde istenmediğini ifade için kullanılır… Peki, ben bunları niçin yazdım? Şimdi, bunu arz edeceğim.

Geçen Salı günü (27. 11. 2007) ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson ve ABD Kongre Üyesi Christoher Shays; AKP Diyarbakır Milletvekililleri Abdurrahman Kurt ve İhsan Arslan, AKP Siirt Milletvekili Afif Demirkıran, CHP eski Milletvekili Mesut Değer, KADEP Genel Başkanı Şerafettin Elçi, HAK-PAR Genel Başkanı Sertaç Bucak ve RP eski Milletvekili Haşim Haşimi ile birlikte bir çalışma kahvaltısı yaptılar…

Ee bunda ne var? Kahvaltıda bir sorun yok, herkes istediği kişilerle, istediği yerde kahvaltı edebilir! Ancak… Konuştukları konu büyük bir “sorun,” çünkü bunlar, “Kürt Sorunu”nu konuşmuşlar… Ne olacak, bunu da herkes her yerde konuşmuyor mu? Konuşuyor da bunu kimse bir diplomatla konuşamaz! Konuşursa, bu büyük bir “sorun”dur! Çünkü diplomat demek, bir bakıma deklare edilmiş “casus” demektir! Ve dünyanın her yerinde, bütün devletlerde bir casusla, devletin izni ve bilgisi dışında görüşmek büyük bir suçtur… Ancak benim asıl söylemek istediğim bu değil… Bu, ayrı bir bahis… Bunu, bir yana bırakalım.

Asıl mesele, bunu, bir diplomatın Türkiye Cumhuriyeti’ne âdeta meydan okur gibi, alenen yapmasıdır! Ve Türkiye Cumhuriyeti’nin buna seyirci kalmasıdır!

Burada duralım ve birlikte bir fikir cimnastiği yapalım!

Bu bay Wilson, ABD’nin Moskova Büyükelçisi olsa idi… Ve Moskova’da, meselâ Çeçen Direnişi’ni gönülden destekleyen ve fakat hiçbir silâhlı eyleme karışmamış ve hatta Çeçen Direnişi’ni terör kabul eden Çeçenlerle benzer bir toplantı yapıp, “Çeçenistan Meselesi”ni konuşabilir miydi? Konuşsa idi, Rusya bu duruma seyirci kalır mıydı? Kalmaz ise, ne yapardı?

Veya bu bay Wilson, ABD’nin Londra Büyükelçisi olsaydı… Ve Londra’da, meselâ İRA’nın bile değil, İrlanda’nın İngiltere’den bağımsızlığını isteyen ve fakat teröre karşı olan İrlandalılarla benzer bir toplantı yapıp, “İrlanda Meselesi”ni konuşabilir miydi? Konuşsa idi, İngiltere bu duruma bîgâne kalır mıydı? Kalmaz ise, ne yapardı?

Yahut bu bay Wlson, ABD’nin Madrid Büyükelçisi olsa idi… Ve Madrid’de, meselâ ETA’nın siyasî kanadı olan Herri Batasuna’nın silâhlı eyleme karşı olan Basklı temsilcileriyle bir toplantı yapıp, “Bask Meselesi”ni konuşabilir miydi? Konuşsaydı, İspanya buna kayıtsız kalır mıydı? Kalmaz ise, ne yapardı?

Hadi, Rusya, İngiltere ve İspanya Avrupa devletleri ve illâ büyüklerden oldukları için, bunları geçelim… Durumları Türkiye’ye daha çok benzeyen Güney Amerika’ya uzanalım.
Bu bay Wilson, ABD’nin Mangua Büyükelçisi olsa idi… Ve Mangua’da, meselâ FSLN-Sandinistalar’ın (Frente Sandinista de Liberacion Nacional) hatta silâhlı eylem ve teröre karşı olan temsilcileriyle bir toplantı yapıp, “Nikaragua Meselesi”ni konuşabilir miydi? Konuşsa idi, Nikaragua buna tepkisiz kalır mıydı? Kalmaz ise, ne yapardı?

Ve yahut bu bay Wilson, ABD’nin Bogota Büyükelçisi olsa idi… Ve Bogota’da, meselâ FARC’ın (Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri) hatta silâhlı eyleme ve teröre karşı olan temsilcileriyle bir toplantı yapıp, “Kolombiya Meselesi”ni konuşabilir miydi? Konuşsa idi, Kolombiya buna sessiz kalır mıydı? Kalmaz ise, ne yapardı?

Sizi, daha fazla sıkmayayım… Sualleri, sizin adınıza ben cevaplandırayım:

ABD Büyükelçisi Ross Wilson’un yaptığı bu toplantılara ne Rusya, ne İngiltere, ne İspanya, ne Nikaragua ve ne de Kolombiya müsaade etmezlerdi! Mutlaka müthiş bir tepki verirlerdi!

Ve ABD Büyükelçisi Ross Wilson’u, derhal “PERSONA NON GRATA” ilân ederlerdi!

Çünkü diplomatların bu tür faaliyetleri, açık bir “iç işlere karışma/müdahale”dir… Ve bunu, BM Antlaşması’nın 2. maddesinin 7. fıkrası (*) yasaklamıştır! Böyle faaliyetlerin uluslararası hukukta müeyyidesi vardır… Böyle faaliyetler yapan diplomatlar “persona non grata” ilân edilirler!

Gele gele, “zurnanın zırt dediği yere” geldik.

Peki Türkiye, sözde Kürt temsilcileriyle bu kahvaltılı toplantıyı yapan ABD Büyükelçisi Ros Wilson’u neden “persona non grata” ilân etmiyor? Yahut edemiyor?

Bunun bence, birbiri ile direkt olarak ilişkili iki sebebi var: Bir. Türkiye’de bu siyasî irade yok! Çünkü Recep Tayyip, PKK meselesinin çözümünü ABD’ye ihale etmiştir… Ve iki. 426 milyar dolar iç ve dış borcu olan Türkiye, ekonomik bağımsızlığını yani bağımsızlığının yarısını kaybetmiştir… Çünkü bağımsızlık iki bölümden meydana gelir… Biri siyasî bağımsızlık, diğeri ise iktisadî bağımsızlık…

Biz, ABD Büyükelçisi Ros Wilson’un derhal “persona non grata” ilân edilmesini istiyoruz! Çünkü biz, tam bağımsız (Mustafa Kemal Paşanın deyişiyle “istilâl-i tam) bir Türkiye istiyoruz!
M. Metin KAPLAN

(*) Birleşmiş Milletler Antlaşması
2. Madde

Birleşmiş Milletler örgütü ve üyeleri, 1. Maddede belirtilen amaçlara ulaşmak üzere aşağıdaki ilkelere uygun biçimde hareket edeceklerdir:

7. İşbu Antlaşma'nın hiçbir hükmü, Birleşmiş Milletler'e herhangi bir devletin kendi iç yetki alanına giren konulara müdahale yetkisi vermediği gibi, üyeleri de bu türden konuları işbu Antlaşma uyarınca bir çözüme bağlamaya zorlayamaz; ancak, bu ilke, VII. Bölüm'de öngörülmüş olan zorlayıcı önlemlerin uygulanmasını hiçbir biçimde engellemez.

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,85 M - Bugn : 23390

ulkucudunya@ulkucudunya.com