« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

26 Eyl

2007

TÜRKİYE’NİN ÖNÜNDE ZOR GÜNLER VAR

26 Eylül 2007

TBMM, Başkanını rahatça seçti… Bir sürü zahmet ve masrafla seçilmeyi başarmış olan vekillerimiz, o zahmetlerle masrafları yeniden çekmeyi göze alamadıkları için Cumhurbaşkanlığı seçimini de “tereyağından kıl çeker gibi” kolayca hallettiler…… Malûm, mevcut Anayasa’ya göre Cumhurbaşkanı dördüncü turda da seçilemezse, Türkiye’de otomatikman genel seçime gidiliyor.

Öyle ise nedir, Türkiye’nin önündeki zor günler? Tabii ki, uzun zamandan beri, tamamen iç işlerimizle meşgul olduğumuz için, ıskalamak veya gözden kaçırmak durumunda kaldığımız ‘dış meseleler’ ve özellikle de “İran Meselesi!”

Bakan değil, gören gözler görüyor; duyan değil, dinleyen kulaklar duyuyor; bölgemiz ve hatta belki de dünya hızla bir savaşa sürükleniyor… ABD, İsrail ve İngiltere’nin İran’a saldırmaları artık, âdeta an meselesi haline geldi… Ve Türkiye’nin bu savaşın dışında kalması imkânsız gibi… Kaldı ki, resmen ve fiilen bu savaşa katılmasa bile, bundan, en çok etkilenecek ve zarar görecek ülkelerin başında Türkiye geliyor…

ABD, İsrail ve İngiltere’nin iki Irak saldırısına da Türkiye resmen ve fiilen katılmadığı halde, bu saldırılardan/savaştan maddî ve manevî olarak en çok etkilenen, en büyük zararı gören ülkelerin başında Türkiye gelmemiş miydi? Bugün yaşamak zorunda kaldığımız iç ve dış sıkıntıların en mühim sebeplerinden biri de bu iki Irak Savaşı değil mi? Irak yahut Körfez Savaşları nasıl ve ne kadar etkilediyse, ufukta görünen İran savaşı da öyle etkileyecektir, Türkiye’yi… Türkiye’nin önünde zor günler var, dememin sebebi budur!

Ancak, sizleri yanlış düşünmeye sevk etmek de istemem… Bahsettiğim sıkıntıları Türkiye, İran savaşı daha başlamadan yaşamaya başlayacak… Çünkü Türkiye çok zor bir seçim yapmak mecburiyetinde kalacak…

Dünya konjonktürünü oluşturan/belirleyen kara/kapitalist emperyalizm Türkiye’nin önüne, “kırk satır mı, kırk katır mı” der gibi sadece üç alternatifli bir seçim koydu. Türkiye, bu üç seçenekten birini tercih etmek zorunda kalacak… Ancak hangisini seçerse seçsin, çok büyük bir sıkıntıyla karşılaşacak… Bu seçeneklerin Türkiye’ye getireceği sıkıntıların sadece vadeleri farklı, diğer her şeyleri aynı, çünkü… Birini seçerse, sıkıntılar hemen başlayacak; diğerlerini seçerse sıkıntılar orta vadede gelecek; seçeneklerin tek farkları bu.

ABD, İsrail ve İngiltere’nin başını çektiği kara/kapitalist emperyalizmin İran savaşında Türkiye’ye ihtiyaçları var, yoksa, İran’la baş edemezler… İran, Irak gibi kolay lokma değil… Kaldı ki, Irak’ı bile bir hamlede halledemediler… İşkembeli hayvanlar gibi, Irak’ı önce 1. Körfez Savaşı’nda yediler, sonra ağızlarına tekrar getirerek 2. Körfez Savaşı’nda geviş getire getire hazmetmeye başladılar… Ancak İran’a bunu bile yapamazlar… İran, Irak gibi sınırları masa başında cetvelle çizilerek oluşturulmuş bir nevzuhur devletçik değil, çünkü. Tarihte, tarihle yoğrula yoğrula ve düşe kalka; mağlubiyetlerle üzülerek, galibiyetlerle sevinerek yüzlerce yılda son haline kavuşmuş köklü ve gelenekli bir devlettir.

İşte bu yüzden, İran’a saldırmaya karar vermiş olan ABD, İsrail ve İngiltere’nin Türkiye’ye ve bilhassa TSK’ya yani Mehmetçiklere ihtiyaçları var… İran da bunun farkında… Son aylarda yapılan hamleler hep bu ihtiyaçtan kaynaklanıyor… Putin’in, ABD’ye dalga geçercesine “füze kalkanını Türkiye’ye kurun” demesi de, İran’ın doğalgaz ve elektrik antlaşmalarında Türkiye’ye kolaylıklar göstermesi de, Irak Başbakanı’nın PKK’ya terörist demesi de, ABD’nin Türkiye ile İran’ın yaptığı söylenen antlaşmalar sebebiyle “küplere binmesi” de bundan… ABD, İsrail ve İngiltere, Türkiye’yi yanlarına çekebilmek için, Rusya ve İran ise Türkiye’yi yanlarına alamasalar bile, “şer üçgeni”nin yanına gitmesine mani olmak için, hamle üstüne hamle yapıyorlar.

Kara/kapitalist emperyalizmin azgın liderleri; ABD, İsrail ve İngiltere, Türkiye’ye işte bu yüzden, önünde üç seçenek var, istediğini seç mesajını yollayıp duruyorlar: Ya Irak’ın kuzeyinde kurulmuş olan Kürt Devleti’ni tanıyacaksın, ya İran savaşına bizim yanımızda olarak iştirak edeceksin, ya da başta Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu olmak üzere Türkiye’de bir iç savaş başlatacağız, buna katlanmak durumunda kalacaksın… “Kırk katır mı, kırk satır mı?”

Ne 22 Temmuz da yapılan geneş seçimler, ne de TBMM Başkanıyla Cumhurbaşkanı’nın seçilmesi bu seçim kadar mühim değildi… Gerçek seçim bu! Ancak ne yazık ki, bu seçimi Türk halkı yapmayacak, Türkiye’yi idare edenler yapacaklar… Türk halkı da sadece ve yalnızca sonuçlarına katlanmak durumunda olacak!

Türkiye’nin önünde çok zor günler var, çok! Hey, Türkiye’yi yönettiğini zannnedenler; eğer bu tehlikeli durumu bizim dikkatimizden kaçırmak için bilerek yapmıyorsanız, bırakın artık şu türban isimli “kayıkçı kavgası”nı da gerçek gündeme gelin!

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,86 M - Bugn : 30834

ulkucudunya@ulkucudunya.com