« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

26 Şub

2024

KAPİTALİZM -II-

26 Şubat 2024

M. Metin Kaplan’ın, henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.2.1977 – 15.2.1977 tarihleri arasında on gün süreyle yayınlanan, “Kapitalizm” başlıklı iktisadî araştırma – inceleme yazı dizisinin ikinci bölümü..


– 2 -

Ortaçağdan itibaren, Felemenk’te de kapitalizmin – Hiç değilse ticarî kapitalizmin – ilk tezahürleri kaydedilir.

Norman istilasının akabinde Felemenk’in coğrafi mevkii, Akdeniz ile, Kuzey ülkeleri arasında tabii yollardan birini meydana getirdiği, bilhassa kuzeyin, tabiatın ekonomik hayat için lüzumlu şeyleri vermemesi sebebi ile, Felemenk’te aktif bir ticarî faaliyet görülür. Bu ticaret kısa zamanda gelişmiştir.

Ticaret yapanlar çoğunluk sarraf çocukları olan göçmenlerdir. Şehir bile onlar için bir iş alanından ibarettir, emtealarını oradan oraya taşır, memleket memleket dolaşırlar, yollar emin olmadığı için guruplar halinde çalışır, ortak ticaretlerinden doğan kârı “hisseleri nisbetinde” paylaşırlar. Bunlar da “fuar mektupları” ve poliçeler kullanırlar.

İşte bu ticaret para stokunu yükselterek fiyatların, hatta köylülerin azad edilmesini kolaylaştıran ziraî rejimle ilgili fiyatların yükselişi gibi ciddi neticeler doğurur.

Kapitalizm, İtalya’da olduğu gibi Felemenk’te de ticarî şeklini muhafaza ederek sanayie uygulanmaya başlar. Bütün şehirlerde, fırıncı, terzi, marangoz gibi mahalli piyasaya alışan zanaatkârlar görülür. Fakat, pirinç ve çuha imalâtı gibi uzak pazarlara yönelmiş sanayiler de mevcuttur. Bu mesleklerle uğraşan zanaatkârlar tüketici ile temas halinde değildir. Bunlar, yünü kendi adına alıp işleyen, kullanılır hale getiren ve mamûl olarak satan ihracatçının tahakkümü altındadırlar. Bu yün tüccarları bir kapitalist, yün sanayii merkezlerinde sayıları pek çok olan zanaatkârlar ise ücretli işçilerdir. Burada, ev sanayiine dayanan yeni bir teşkilâtlanma görülür ki bu, büyük bir sanayii haber vermektedir.

Bu yeni çalışma düzeninin neticesi şehir sakinlerinin keskin dilimler halinde bir çok ekonomik sınıflara ayrılması olmuştur. Fakir ve zengin zıtlaşması mevcuttur. Mamafih bu zıtlaşma sonunda meydana gelen isyanlar neticesinde, kapitalizm daha doğarken büyük darbeler yemiştir.


Felemenk’in dini merkezlerinde ekseriyetle önemli miktarlara varan malî ihtiyaçlar kilise müesseselerinden bir maliyeci ve sarraf sınıfının meydana gelmesini sağlar ki bunlar gerçek bir malî kapitalizm yaratır.

Malî kapitalizm ortaçağdan itibaren, fakat ticari kapitalizmin muhalifi olarak görünür.

Şüphesiz, ortaçağda para ticareti müstakil bir hüviyete bürünmemiştir. Fakat ekonomik hayatta kazanacağı önem farkedilmeğe başlanmıştır. Bununla beraber prensliklerin gelişmesi, malî kapitalizmin kuvvetlenmesini büyük ölçüde kolaylaştırmıştır. Prensler, sevk-î idare, politika ve bilhassa harp gibi vesilelerle zenginlerin hizmetlerine ihtiyaç duymakta, onlardan önemli miktarlara varan borçlar almakta ve onlara “alacak listesi” gibi inhisar hakları vermektedir.

Aynı prenslerin, şehirlerin ve kilise müesseselerinin adet ettikleri borç anlaşmaları, para tüccarlarının elinde önemli servetlerin toplanmasın kolaylaştırır. Hatırlamak lâzımdır ki faiz haddi çok yüksektir. Bir bölgede değişik sikkelerin bulunması da kapitalizmin önemli kaynaklarından biri olan “change” işlemini zarurî kılmıştır. Bilhassa fuarlarda, erkenden ve nüve poliçeler kullanılır. Hesap tasfiyeleri, önceleri sadece peşin parayla yapılmakta iken daha sonra ise vadeli olarak da yapılır hale gelmiştir.

Aynı şekilde deniz ticareti de fuarlara benzer bir rol oynamaktadır.

Ortaçağdaki malî güçler: Bu güçlerden bir kısmı, bir şehrin ya da bir ülkenin sınırları içinde hapsedilmiştir. Hem gayrimenkul ve hem de ticarette zenginleşmişe benzeyen maliyeciler XIII. yüzyılla XIV. yüzyıl başlarında prenslere, laik ve ruhani senyörlere, şehirlere önemli borçlar verecek kadar servet vazederler. Bunlar bulundukları çevreden ayrılmazlar, taşra temsilcileri bulunmaz, fuarlara ancak kendi ticaretleri için giderler ve beynelmilel münasebetlerden yoksundurlar.

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

Ziyaret -> Toplam : 119,61 M - Bugn : 90638

ulkucudunya@ulkucudunya.com