« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

17 Kas

2014

Erdoğan’ın büyük günahı

Soner Yalçın 01 Ocak 1970

Tarih: 28 Ocak 2004.
“Çiçeği burnunda” Başbakan Erdoğan ile ABD Başkanı George W. Bush, Beyaz Saray’da buluştu.
2003 yılı Türkiye ve ABD için hayli hareketli geçmişti; Irak Savaşı, Kuzey Irak’ta Mehmetçik’in başına çuval geçirilmesi ve İstanbul’da El Kaide’nin bombalı saldırıları.
Oysa… Bush’un elindeki dosyanın konusu başkaydı: “Siz neden ülkenizde Cargill’e zorluk çıkarıyorsunuz?”
İki gün sonra…
Bizim medya görüşmeye ilişkin şunu yazdı. “ABD Başkanı Bush, Erdoğan’a Türk ekonomisine ilişkin övgü dolu sözler söyledi. Beyaz Saray’da artık Türk ekonomisinin fazla konuşulmadığını, bu konuda fazla soru da gelmediğini belirten Bush, ‘Önceden çok kaygılanıyorduk. Artık daha rahatız, endişelenip kaygılanmıyoruz’ dedi.”
Cargill meselesiyle ilgili tek cümle yoktu.
Peki Cargill’in sorunu neydi?
ABD merkezli çok uluslu şirketti. Türkiye’nin de bulunduğu 63 ülkede faaliyet gösteriyordu.
Tahıl ticareti alanında dünyanın 2. büyük şirketiydi ve yıllık geliri yaklaşık 150 milyar dolar idi.
Türkiye’deki sorunu şuydu; 1997’de Bursa/ Orhangazi’deki İznik gölü kenarına 90 milyon dolarlık fabrika kurmuştu; mısır nişastasından şeker üretiyordu. Fakat Türkiye, nişasta bazlı şeker üretimini yüzde 15 kotayla sınırlamıştı.
Bush kotanın kaldırılmasını istiyordu.
O günlerde… Şeker pancarı üreticileri bu yüzde 15 kotanın kendilerini koruyamadığını, tamamen kaldırılması talep ediyordu.
Erdoğan kotayı önce 50 yaptı; sonra tamamen kaldırdı ve tepki gösteren köylüye “ananı da al git” dedi.
Bu arada… Cargill’in fabrikası da kaçaktı ve Erdoğan yasa değişikliğiyle bu sorunu da halletti.
Kuşkusuz…
Cargill’in Türkiye pazarında bulunan tek ürünü GDO’lu mısırdan elde edilen şeker değildi.
AKP’li Bakanı çizdiler
Sami Güçlü, 3 Kasım 2002’de AKP milletvekili seçildi. İki hafta sonra kurulan kabinede, Tarım ve Köyişleri Bakanı yapıldı. Ve…
Yerli üreticiyi korumak için 2004 yılında “yerli ürün alana ithalat izni” uygulamak istedi.
ABD, “uluslararası ticaret yasalarıyla uyuşmadığı” gerekçesiyle Türkiye’yi Dünya Ticaret Örgütü’ne şikayet etti ve dava açtı.
Sonuç?
Erdoğan kararı kaldırdı ve Bakan Sami Güçlü’yü koltuğundan aldı.
Erdoğan, ABD ile “başını belaya sokmayacak” Mehdi Eker’i Tarım ve Köyişleri Bakanı yaptı!
Bilmiyorlardı; ABD’den kurtulmak kolay değildi…
Tarih: 27 Mart 2006.
ABD Ticari Temsilcisi (ülkesinde ilk eşcinsel evliliği gerçekleştiren politikacılardandır) Rob Portman, dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen’in kapısını çaldı. Beyaz Saray’dan getirdiği mektubu uzattı; “pirinç ithalatındaki engelleri kaldırılın!”
Mehmet Mehdi Eker, ABD Büyükelçisi Ross Wilson’a “müjdeyi” verdi; AKP hükümeti pirinç ithalatında uyguladığı kontenjanını kaldırdı.
Bugün, dünyada en çok pirinç üreten ilk 15 ülke arasında ABD yoktur; ve fakat dünya pirinç ihracatı sıralamasında ABD 3. sıradadır!
Türkiye’nin 300 bin tonluk pirinç ithalatının başında ABD var.
ABD için Türkiye “tarım pazarı cenneti” idi; nasıl olmasın?
Tarih: 28 Kasım 2007.
Bakanlar Kurulu kararına göre; buğday ve çavdarda yüzde 130 olan gümrük vergisi oranı yüzde 8’e düşürdü. Mısır’da yüzde 130 olan gümrük vergisi yüzde 35’e düşürüldü. Arpada yüzde 100 olan oran sıfıra indirildi.
Bitmedi…
“Altın Pirinç”
Tarih: 31 Ekim 2006
AKP tarihinin en büyük günahını işledi; “Tohumculuk Yasası”nı çıkardı.
Böylece Türk köylüsü ürettiği tohum üzerindeki tüm hakkını kaybetti.
Çünkü artık GDO’lu “sertifikalı tohum” almak zorundaydı.
Neydi bu?
Öncelikle, “ReaganBush dönemi”nde geleneksel tarımın yaşadığı dönüşümü bilmemiz gerekiyor. 1980’li yıllarda Amerika’da tohumlara patent hakkı tanındı. Bir tohumda değişiklik yaratırsanız patent hakkı alabiliyorsunuz. İşte GDO böyle ortaya çıktı.
“Biz” dediler, “tohumun genetik yapısını değiştirdik ve böylece tohum artık orijinal tohum değildir, dolayısıyla patent hakkı elde ettik.”
Tohum patenti aldılar ve sıra da şimdi bunları dünya köylülerine satma planı vardı; nasıl olacaktı.
Yukarıda pirinci yazdım; pirinçten bir örnek vereyim.
Asya’da tam 140 bin çeşidi var. Rockefeller ve Ford vakıfları uluslararası Pirinç Biyoteknolojisi Programı (IPRB) aracılığıyla “Altın Pirinç” üretti.
Bunun satışı için şöyle dediler: “Azgelişmiş ülkelerde A vitamini eksikliği bebeklerde körlüğe ve ölümlere nerden olmaktadır. Biz genetiğini değiştirerek A vitaminli (betakarotenli) pirinç ürettik. Hastalığı bu şekilde yendik!”
Geneteği oynandığı için rengi turuncu olunca, “Altın Pirinç” adı verildi; yani altın gibi değerliydi!Uluslararası Pirinç Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Pinstripe Anderson, A vitaminli pirincin, Asya’daki yoksullar için gerekli olduğunu çünkü, “dünyada yetersiz beslenen insanların çok büyük bir çoğunluğuna ilaç götüremediklerini” ifade etti.
Bu büyük bir yalandı. A vitamini; karaciğer, yumurta sarısı, tavuk eti, süt ve tereyağından sağlanırdı. A vitamininin öncüsü olan betakaroten, koyu yeşil yapraklı sebzelerden, ıspanaktan, havuçtan, kabaktan ve mangodan sağlanırdı.
Bilim bu yalanlara hep ortak edildi. Aksine “Altın Pirinç” bebeklerde beyin hasarına yol açıyordu!
Bugün Asya’da pirinç türü sayısı 6’ya kadar düşürüldü.
Dünyaya pazarlanan GDO’lu tohumların yüzde 99’unu ABD şirketleri üretiyor.
Türkiye’de 13 bin tohum çeşidi var ve bunun 3 bini Anadolu topraklarına özgü. Ancak bu tohumlar genetikleriyle oynanarak hızla küresel şirketlerin eline geçiyor.
Tohum önemli, yarın devam edeceğim…

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,91 M - Bugn : 39827

ulkucudunya@ulkucudunya.com