« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

27 Eki

2014

Türkiye’nin “U” dönüşü

Nazlı Ilıcak 01 Ocak 1970

Barış sürecinde İmralı, Kandil ve hükümet arasında bir mutabakat sağlandığı anlaşılıyor. Eğer sonuca ulaşılabilecekse, bunu olumlu bir adım olarak görüyorum.

Buna mukabil, HDP ile AK Parti arasındaki güvensizlik derinleşiyor. Adeta, Selahattin Demirtaş’ın devre dışı bırakıldığına şahit oluyoruz.

Türkiye Gazetesi’nde, Yıldıray Oğur’un, Akil İnsanlar toplantısında Başbakan’ın anlattıklarına dayanarak yazdıklarına bakılırsa: “3 Eylül 2014 günü, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, yol haritasını görüşmek üzere İmralı’ya gidiyor. Öcalan ile % 100 mutabakata varılıyor. HDP’li milletvekilleri Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder bu yol haritasını alıp Kandil’e götürüyorlar. Kandil’den de yol haritası için teyit alınıyor. 10 Eylül’de, Kandil dönüşü bizzat Başbakan Davutoğlu süreci hızlandırmak ve kendi kulağıyla duymak için Buldan ve Önder’le görüşüyor. Başbakan, ‘Biz bu adımları atarız, peki yol kesmeler adam kaçırmalar, vergi toplamaları, şehir dışında çadırlarda yargılamaları bitirip kamu düzenine aykırı işler yapmamanın garantisini veriyor musunuz?’ diye soruyor. ‘15 Ekim’e kadar Türkiye’de illegal tek bir faaliyet kalmayacak, iki hafta içinde değişimi göreceksiniz’garantisi veriliyor.”

Bu iddialar karşısında Selahattin Demirtaş bir açıklama yaptı ve Yıldıray Oğur’un Başbakan’dan naklen aktardığı bilgilerin doğru olmadığını söyledi: “Yol haritası bizimle paylaşıldı. Yalan. Bize yol haritası filan verilmedi. Yalanlar üzerine bir süreç yürür mü? Başbakan ne benimle paylaştı yol haritasını ne de heyetle. Güvensizliği derinleştirecek bir psikolojik savaş mekanizması yürütüyorlar. 15 Ekim’e kadar kamu düzenini bozan eylemler bitecek sözünü HDP verebilir mi? HDP mi yol kesiyor? Kandil’e bunu iletmiş olabilirler. ‘Kamu güvenliğini tehlikeye atan şeyler son bulsun’ denilmiş, Kandil de ‘Üzerimize düşeni yapacağız’ cevabını vermiş olabilir. Ama bunun, ‘HDP bize söz verdi’ şeklinde yansıtılması yanlış.”

***

Bütün bu yazılanlardan şöyle bir netice çıkarıyorum: Kandil ile ilişkiler, Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder üzerinden yürütülüyor. Kandil ile de görüşen ve onay alan onlar. Peki, eylül ayında bir mutabakat sağlandıysa, 6-7 Ekim’de Kobanê eylemleri nasıl çıktı ve 42 vatandaşımız hayatını kaybetti?

Bu eylemlerin arka planında KCK’nın bulunduğu belirtiliyor. PKK’yı tamamen İmralı kontrollü, yeknesak bir varlık olarak görmek yanlış. Özellikle şehir eylemlerinde, KCK bünyesindeki gençlerin müessir olduğu anlaşılıyor. Ama KCK’nın hareketlenmesine, Öcalan’ın düğmeye basması mı yol açtı? Yoksa HDP’nin eylem çağrısı mı? Ya da zaten şehirlerde her fırsatta patlamaya hazır bir sistem KCK sayesinde kuruldu, siyasi iktidarın kışkırtıcı söylemi, Kobanê’nin PKK açısından hayati bir önem arz etmesi, Kobanê’ye Türkiye’nin sırtını çevirdiği izleniminin doğması mı şehirleri birden bire tutuşturdu? Peş peşe sıralanan bütün bu şıkların, hadiseleri tahrik ettiği düşüncesindeyim.

***

Öte yandan, bugüne kadar Kobanê’ye bir koridor açılmasına karşı çıkan Türkiye, Erdoğan ile Obama görüştükten sonra tavır değiştirdi. Tam bir U dönüşü yaşandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Koridoru biz önerdik” dese de, daha önceki beyanlarını hatırlayanlar nezdinde, bu açıklamasının inandırıcı bir yönü yok. Kaldı ki, sadece Peşmerge’nin geçişi söz konusu değil. ABD özel kuvvetleri tarafından eğitilen Zerevani Timi (Peşmerge komandoları) ağır silahlarla Habur Sınır Kapısı’ndan girecek. Açılan koridordan Suruç’a kadar yol alacak ve Mürşitpınar Sınır Kapısı’ndan Kobanê’ye ulaşacak. Süreç, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kontrolü altında gerçekleşecek. Sonra da bu silahlar tekrardan Kobanê’den çıkarılacak, Peşmergeler de Kuzey Irak’a geri dönecek.

Türkiye, Amerika’nın ısrarı yüzünden bu U dönüşünü gerçekleştirdi. Zira Amerika, “Siz isteseniz de istemeseniz de biz Kobanê’ye silah yardımı yapıyoruz” dedi; bunun acil bir durum olduğunu söyledi. Türkiye devre dışı kaldığını görünce, koridoru açtı; terörist diye nitelediği PYD’ye silah yardımına da müsaade etti.

Zaten, Kobanêli Kürtler’in talebi, savaşacak asker değil ağır silahtı. Bunun böyle olduğunu, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Akil İnsanlar’la görüşmesindeki sözlerinden de anlıyoruz. Davutoğlu, 1 Ekim’de Demirtaş ile buluştuğunu, ona “Kobanê’ye, Türk Silahlı Kuvvetleri gitsin, Peşmerge gönderilsin ya da Suriye Özgür Ordusu yönlendirilsin” seçeneklerini sunduğunu, Demirtaş’ın bütün bu tekliflere karşı çıktığını aktardı. Demirtaş’ın teklifi reddetmesinin sebebi, askerden ziyade, silaha ihtiyaç duyulması. PYD, kendi toprağı gibi gördüğü Kobanê’ye asker gelirse bir şekilde orayı denetim altına alacağını düşünüyor. Bu yüzden, “Biz savaşırız, sadece silaha ihtiyacımız var” diyor.

Sonunda istediklerini elde ettiler. Türkiye de, bu oldubittiyi kabul etmek zorunda kaldı.

Yabancı basın

Tayyip Erdoğan, “Koridor açılmasını ABD’ye biz önerdik” diyor ve tavırlarında bir U dönüşü olmadığını anlatmaya çalışıyor ama hem içeride hem dışarıda herkes farklı düşünüyor. Nitekim yabancı basın da Türkiye’nin U dönüşünü ve sebeplerini uzun uzun yazdı.

Financial Times: “Türkiye’nin itirazlarına rağmen ABD, Kobanê’ye silah yardımı yaptı ve Iraklı Peşmergeler’in Kobanê’ye geçişine izin vermezse Kobanê’deki savaşçıları silahlandırmaya devam edeceğini söyledi. Bunun üzerine Ankara politikası değişti.”

BBC: “Amerika’nın Kobanê’deki Kürt savaşçılara havadan silah yardımı yapmasının ardından Türkiye’de “U” dönüşü gerçekleşti.”

New York Times: “Türkiye’nin tavır değişikliği, tırmanan uluslararası baskının bir yansıması. Peşmergeler’e Kobanê’ye geçiş izni verilmesi, ABD tarafından gerçekleştirilen PYD militanlarına silah ve mühimmat yardımını Türkiye’nin sessizce kabullendiğini gösteriyor.”

Wall Street Journal (WSJ): “Kobanê’deki savaşçıları ‘düşman’ ilan eden bir ülke için alınan son karar şaşırtıcı bir U dönüşüdür.”

Los Angeles Times: “Türkiye’nin attığı adım, Kobanê’yi aşırı unsurlardan kurtarmak için bir şeyler yapması yönünde yurtiçi ve yurtdışında tırmanan çağrılara açık bir tavizdir.”

Guardian: “Kobanê’deki savaşa yönelik sessiz kalması dolayısıyla Türk hükümetine yapılan protestolar, siyasi iktidarı dramatik bir değişime itti.”

Zaytung gündem:

2014 model söylemleriyle sık sık “U” dönüşü yapan Erdoğan’a Trafik Şube’den uyarı geldi…

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,87 M - Bugn : 42089

ulkucudunya@ulkucudunya.com