« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

04 Ağu

2014

İrtica ile paralel, mürteci ile paralelci...

Nuh Gönültaş 01 Ocak 1970

Yaşım müsait. Askeri darbe dönemlerini yaşadım, askeri vesayeti biliyorum. Bu bana askerin güçlü olduğu, ülkeyi darbe tehdidi altında tuttuğu dönemlerle bugünleri kıyaslama imkanı veriyor.

Başbakan’ı dinlerken, bir avuç oligarşik azınlıktan oluşan danışmanlarını izlerken ve hükümetin halk ile ilişkilerini gözlerken...

Mesela, bugün yaşadığımız haksızlık ve hukuksuzlukların askeri darbe dönemlerinde bile yaşanmamış olması karşısında...

Bazı önyargılarımdan kurtulduğumu...

Mesela askerlerin bazı sivillerden...

Daha demokrat...

Daha vicdanlı...

Daha insaflı...

Daha hak ve hukuku gözetebileceği konusunda...

Ya da...

Mesela askeri darbe dönemlerinde bile ülkemizin dış itibarının bu derece yerlerde sürünmediğini...

Ülkemizin temel sorunlarının çözümünde daha hukuki, daha insani olunduğunu...

Dolayısıyla...

Beterin beteri olduğunu, sivillerin yönetiminde de tuzun kokmasından da beter rezaletler yaşayabileceğimizi görüyor, gözlemliyorum.

Askeri darbe dönemlerinde ya da askerin dahili politika üzerinde belirleyici etkisinin fazla olduğu zamanlarda bile bugün duyduğumuz hakaretleri, küfürleri duymadığımızı söyleyebilirim.

Onların genel bir tanımı vardı bizler için. "Mürteci" diyorlardı. Dinle ilgili bir yorum üzerinden "softa, ham yobaz, mürteci, geriyi özleyen falan filan” diyorlardı.

Onlar da bir kısım asimetrik metotlar kullanıyorlardı ama açıktan, milletin huzurunda küfür ve hakaret etmiyorlardı mesela.

Peki bugünkü sivillerimiz ne diyorlar irticanın yerine kullandıkları küfürlerle?

İdeleri gibi, mezhepleri gibi literatürleri de geniş bu konuda:

Ajan, çete, örgüt, haşhaşi, yılan, virüs, sülük, ipleri İsrail’in elinde, dış güçlerin maşası, paralel, hain, tuzluk, maşa, saksı, CIA ajanı...

Halkın önünde bunları söyleyen birisi kim bilir kapalı kapılar ardında daha neler neler söylüyordur.

Sizce sadece gerici, mürteci diyenler mi daha dürüst ve düzgün yoksa paralel kelimesinin içine onca küfrü ve hakareti dolduranlar mı?

Bir tercih imkânı olsa, elbette üçüncü seçeneğinizin de olduğu bir tercih imkanı olsa, hangileri için daha vicdanlı ve insaflı dersiniz?

Askeri vesayet döneminde bile hiçbir başbakan, hiçbir hükümet görevlisi, hiçbir rütbeli asker "Bunlara su bile yok" demedi.

Kimseyi CIA ajanlığı ile, İsrail’e hizmet etmekle, topyekûn bir kitleyi çete ve örgüt olmakla suçlamadılar.

Durumu kendi vesayet sistemi içinde onlara vesayeti tesis eden yasal zemin içinde götürmeye çalıştılar.

Her gün yasa değiştirip hukukun anasını bellemediler.

Kendi hırsızlarını koruma konusunda da hükümet kadar gözü kara değillerdi.

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yapmış birisini yolsuzluktan yargılayıp rütbelerini söktüler.

Ama bunlar ne yapıyor, kendi hırsızlarını korumak için her türlü taklayı atıyorlar!

Vesayet döneminde genel anlamda irtica kırmızı kitaptaydı. Vesayet dönemi atlatıldı, irtica kırmızı kitaptan çıktı. Ama Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olduğunda "paralel"i kırmızı kitaba sokacağını söylüyor.

Oysa o irtica söyleminin içinde ve kırmızı kitabın içinde kendileri de vardı. Kendileri oradan çıkınca başkalarını oraya sokma konusunda pek bir istekli davranıyorlar.

Galiba kırmızı kitaba sokunca görevini tamamlamış olacak!

Filistin-İsrail çatışmasının medyadaki yankıları hakkında...

Filistin-İsrail çatışmasını bir Müslüman-Yahudi çatışması olarak görmek ve göstermek ne maksatlı olursa olsun doğru değil.

- Çünkü bu savaş asimetrik bir savaş.

- Bu savaşta İsrail teknik ve silah olarak kesinlikle çok üstün.

- Dünyada devlet desteği açısından da İsrail üstün.

- Filistinliler’i İslam ülkeleri yönetimlerinin çoğu desteklemiyor.

- İsrail savaşı anlatma konusunda uluslararası medya desteğine de sahip.

Filistin adına medyada görüp görebildiğimiz her şey yanmış yıkılmış evler, parçalanmış çocuk cesetleri, yanmış bedenler, ağlayan analardan ibaret.

Elbette ortada bir zulüm var. İnsanlık dışı bir savaş var. Elleri kolları bağlı insanların havadan, karadan ve denizden bombalanması var.

Gösterilen, görülen hep sefil, yenik, ağlayan Müslümanlar, yanmış yıkılmış Müslüman mekanları, sefil, yenik, ağlak Müslümanlar...

Siz hiç medyada gördünüz mü İsrail'in öldürülen askerlerinin cesetlerini veya yanmış, yıkılmış mekanlarını...

Bu görüntüler İslam alemini ve Müslümanlar’ı olduğundan da beter halde gösteriyor.

Müslümanlar’ın parçalanmış bebek resimleri dünyanın merhametini celbeder mi?

Etmiyor ve görüyorsunuz dünya olaya sizin baktığınız gibi bakmıyor.

Kanlı kefene sarılı çocuklar, gençler, yumruklar havada ölüm seremonileri, elde silahlarla kefenler içinde cansız bedenleri taşıyan kızgın insanlar...

Müslüman fotoğrafı bu.

Oysa Peygamberimiz düşmanı büyük, güçlü ve etkili gösterecek hiçbir söylem ve eylemde bulunmadı.

Ama bunlar "Dünyada ne varsa hepsini Yahudiler yapıyor" diyerek savaşı baştan kaybediyorlar. Medyanın yaptığı da kaybedilmiş bu savaşı resmetmek ve İsrail'in zaferini perçinlemek...

Haksız mıyım?

Günün tweeti

Boşuna ‘İslamcı psikopat gazete’ demiyoruz... Türünün en adi örneği...

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,78 M - Bugn : 13697

ulkucudunya@ulkucudunya.com