KGB devletinde Hatay durağı
Gültekin Avcı 01 Ocak 1970
Hatay'da içinde mühimmat dolu bir TIR ihbarı üzerine harekete geçen savcılık hukukun kendisine verdiği görevi yapamadı.
Sebep, MacCharty Türkiye'sinin hukuk ve demokrasiyi paçavra haline getiren fiilî kuralları.
İşte tüm Avrupa'da ve demokratik hukuk devletlerinde geçerli olan CMK.160 ve 161. madde:
"Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi
"MADDE 160. - [1] Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar...
MADDE 161. - [1] Cumhuriyet savcısı, doğrudan doğruya veya emrindeki adlî kolluk görevlileri aracılığı ile her türlü araştırmayı yapabilir; yukarıdaki maddede yazılı sonuçlara varmak için bütün kamu görevlilerinden her türlü bilgiyi isteyebilir..."
Peki, savcı işin gerçeğini araştırabildi mi?
Hayır.
Savcıya TIR'ı aratmadılar.
Vali, asla böyle bir görev ve yetkisi olmadığı halde TIR'ın aranmaması için kolluk birimlerine yazılı emir yazdı.
Böylesi, Anayasa'nın çoktan rafa kaldırıldığı, siyasal iktidarın politik tercihlerinin fiili anayasa haline getirildiği ülkelerde olur.
Sorular
1-MİT personelinin de TIR'la birlikte olması, MİT Kanunu'na göre savcının TIR'ı aramasını engellemez mi?
Engellemez. Zira MİT Kanunu'nun MİT personelinin soruşturulmasını başbakan iznine bağlayan ve MİT elemanlarının KCK unsuru çıkmasıyla ilgili adli soruşturmadan sonra değiştirilen 26. Maddesi sadece MİT personelinin soruşturulmasıyla ilgilidir.
Suç eşyaları, yüklü kamyonlar gibi objelerin aranmasıyla ilgili değil.
Yani MİT Kanunu'nun değişik 26. Maddesi, suç işleyen MİT personelinin soruşturulmasını izne bağlamış. TIR'ın aranmasını değil.
Savcının o kamyonu aramasına Türkiye'deki hiçbir makam engel olamazdı.
Ama aramayı engellediler.
2- İçişleri Bakanı "Türkmenler'e yardım" diyor. İnanmak gerekmez mi?
Türkmenler aylardır zulüm altındayken şimdi mi aklınıza geldi derler adama.
Ayrıca gerçekten "Türkmenler'e yardım" ise savcı bunu tespit edip gizlilikle muhafaza eder ve yükü serbest bırakırdı.
Yani "Türkmenler'e yardım" hususu ve malzeme resmi yazıyla savcıya gösterildiğinde hiçbir sorun çıkmazdı. TIR yoluna devam ederdi.
Ama aratmadılar.
El Kaide'ye gönderilen veya PYD-PKK'ya gönderilen bir yardım söz konusuysa dünya terör örgütü listelerinde açıkça ismi geçen bu örgütlere yönelik yardıma el konulurdu.
Zira "Türkmenler'e veya mazlum Suriye halkına yardım"a bu ülkede hiçbir adli makamın ve vatandaşın sesi çıkmazdı.
3-Vali TIR'ın aranmaması konusunda emir verebilir mi?
Savcı tek yetkilidir. Kimse böyle bir emir veremez. Yukarıda belirttiğim CMK 160 ve 161'de görev (bir suç olup olmadığı) açıkça savcıya verilmiştir.
Valinin yazılı emri, mahkemede mahkûm olması için kendi aleyhine ürettiği kesin delildir, mahkûmiyeti için yeterlidir.
Kanunsuz emri vermek de suçtur, yerine getirmek de.
Kanunsuz emri ifa eden rütbeli kolluk amirleri açıkça suç işlemişlerdir. (TCK.257, 281, 283)
4-Ama "devlet sırrı" diyorlar?
Türkiye'de "devlet sırrı"na kimlerin karar vereceği ile ilgili bir kanun ve düzenleme yoktur.
Nasıl Kozmik Oda soruşturmasında Genelkurmay'ın "devlet sırrı" söylemlerine itibar edilmediyse, doğal olarak başka kurumlar da devlet sırrı üretemez.
İşte AİHM'nin Vereniging Weekblad Bluf! v. Hollanda Kararı'ndan kesitler:
-Ulusal güvenlik konusunda her tür bilgi ve belgenin kayıtsız şartsız gizli olarak nitelenmesi mümkün değildir.
-Ulusal güvenlikle ilgili her tür bilgiye ulaşılmasına önceden bir yasaklama getirilmesi konusunda devletlere yasak getirmiştir. Bu konuda bilgi ve belgelere düşülen "devlet sırrı" veya "gizlidir" kayıtları kendi başına bir yasaklama sayılamaz.
Bu söylediklerim demokratik hukuk devletleri için geçerli olup, Muz Cumhuriyetleri için geçerli değildir.
