« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

27 Ağu

2013

Selahattin Özgündüz: Bugünkü İhvan, Şehit Seyyid Kutub ve Hasan El Benna'nın İhvan’ı değil

01 Ocak 1970

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- 16 Ağustos Cuma günü İstanbul Zeynebiye Camii'ndeki cuma hutbesinde binlerce kişiye seslenen Özgündüz, “Ben hala ülkemde ateşe benzinle değil, suyla gidecek düşüncede olanların, Vahabileşmemişlerin çoğunlukta olduklarını düşünüyorum. Bu fitneyi söndürüp, emperyalist oyunları bitirebiliriz. Biz varız, siz de varsanız Bismillah!” dedi.

Özgündüz’ün konuya ilişkin hutbesi:

"Hepimiz görüyoruz ki İslam coğrafyası iç savaşlar türetilerek ülke ülke kana bulandı ve sıra ülkemize geliyor, bunu hükümetimiz diyor. Hükümetimizin bunun farkında olması güzel. “Aman tahrike gelmeyin” deniyor, bu da güzel sözdür ve altına imzamı atıyorum. Fakat keşke herkes bunu pratiğine de yansıtsa. Ülkem, milletim git gide Vahabileşiyor, radikalize ediliyor. Milleti birbirine karşı alevleyip, bir taraftan da itidal çağrısı yapılıyor.
Ben defalarca dedim mi kardeşim, benim Vahabilerim'i ben lanetliyorum, -bir kısmı belki akrabalarım da olsa- onlar bizden değil, onları lanetliyorum. İslam içerisinde fitne çıkaracak, diğer kardeşlerimizin değerlerine söven kim varsa bizden değil, biz onları reddediyoruz. Sen de bunu de bakalım.
Dünyanın bütün Vahabiler'ini ülkeme topla; kamplarda besle, eğitip o tarafta, Ez Zehra şehrinde ve ya Şam'da, Hz. Zeyneb'in türbesi üzerine sal; bir yandan da Aman tahrik olmayın” de. Nasıl tahrik olmayın yani?!

Sokmuşsun Vahabiler'i buraya, sitelerini kurmuşlar, ha bire Şii'ye sövüyorlar. Aman tahrik olmayın, o ne demek oldu yani?

Fitnecileri tutun atın içeri!

Bana sövecekler, ben tahrik olmayacağım; ben sana söveceğim, sen tahrik olmayacaksın öyle mi? Benim tarafımdan sana sövenleri ben reddettim, senin tarafından da bana sövenleri sen reddet. Ondan sonra biz kol kola girdik mi, onlar bakacak bu ülkede İngiliz uşaklarının müşterisi yoktur.

Herkes onları fitneci kabul edip dışladı, her iki tarafın da cezasını verin, yasalar yasaklamamış mı milletin dini duygularını tahrik etmeyi? Tutun katın içeriye hepsini, fitne çıkaranları.

Demokrasi fitne çıkarmak, milleti birbirine kırdırmak, birilerinin inancına sövmek değil. Danimarkalı, Peygamberime sövüp, demokrasidir, dediğinde reddediyorduk. Demokrasi hakaret etmek değil diyorduk. Yine aynı sözümüzdeyiz biz. Şia’dan da, Sünni'den de, demokrasiyi, fikir özgürlüğünü, küfür inanca hakaret olarak algılananlara lanet olsun, onlar yobazdır.

Demokrasinin hukuku, özgürlüğü, başkalarının sınırına kadardır, onun hukukuna, özgürlüğüne tecavüz etme hakkı vermiyor sana demokrasi, yalnız sen özgür değilsin ki. Ama sen ne yazık ki bana sövenleri besliyorsun. Dediğinle yaptığın uyuşmuyor kardeş.

Bu ülkeyi radikalize etmeyin, milletçe altında kalırız

Ülkem, radikalleşmenin etkisiyle git gide buharlaşmış benzine dönüşüyor. Bir kıvılcım Allah göstermesin büyük şeylere sebep olur; yapmayın, etmeyin.
Hacı Bektaş'ı anma törenlerinde güzel konuşuyorsunuz da, ama Hacı Bektaş'ı sevenlere karşı da ha bire bileniyor halk. Bunda hiç kimsenin sorumluluğu yok mu dersiniz?
Kendinize gelin, dostlarım, canlarım, kardeşlerim! Yapmayın, etmeyin. Bu ülkede eğer bu gerginlik böyle devam ederse, vallahi hepimiz bu işin altında kalırız. Kimse kullanırız, tahta kuruluruz gibi hesap gütmesin, ortalık bulandıktan sonra işte Mursi kardeşimiz gitti, değil mi?

Barış içerisinde yaşayacağız, herkes barışı kollayacak. Ateşe benzinle değil, suyla gidecek anlayışa sahip olacağız. Ben hala bu düşüncede olanların, Vahabileşmemişlerin çoğunlukta olduklarını düşünüyorum.

Bu kardeşlerim benzin yerine suyla ateşe gitseler bu fitneyi söndürür, yatıştırırız, emperyalist oyunları bitiririz diye düşünüyorum. Biz varız, siz de varsanız Bismillah!"
İlkeli duruşumuz en başından beri ne ise, bugün de odur

Myanmar Arakan’da, İslam coğrafyasının yaklaşık en doğusunda Budist bir ülkede azınlıkta yaşayan Müslümanlar, Vahabiler'in, Budistleri tahrikleri, Budistler'in beş bin yıllık Buda Heykeli'ni topa tutmaları yüzünden katlediliyor. Çocuklar mangallarda diri diri yakılıyor. Arakanlıların başlarını o şekilde derde sokan Vahabiler'den tık yok. Hadi gidin savaşın orada! Onların başlarını derde soktunuz, hadi gidin kurtarın, yok.
İsrail, Müslümanları Filistin'de katlediyor ve mukaddesatımızdan olan Mescid-i Aksa'yı adım adım tahrip ediyor, yakıp yakıyor. Şu anda da altını oyuyor, güya altında Mescid-i Süleyman'ı arıyor. “Süleyman ben-i İsrail'in peygamberidir, biz onun buradaki mescidini arıyoruz” bahanesiyle Mescid-i Aksa'nın yavaş yavaş altını oyuyorlar. Yine sorun yok, bilakis Siyonistlere karşı savaşmıyorlar, hatta onlardan destur, komuta alıyorlar.

Bahreyn'de bir aile bütün bir ulusa hükmediyor, zalimce hükmediyor ve kendi halkını Suud tanklarına ezdiriyor, camileri yıktırıyor, Kur’an-ı Kerim paletler altında çiğneniyor, kimsede tık yok. Hatta bizim şu Taksim'de kullanılan polis araçları vardı ya, aynısı Bahreyn Kralı'na da gönderilmiştir. Kobralar, gazlar, fişekler bizden gitmiştir halkı ezmek için. Kral ailesi fasık, Amerika'nın uşağının uşağı, İsrail'in uşağının uşağıdır. Suud onların uşağı, bunlar da Suud'un uşağı. Bu kral başta kalsın, halk demokrasi görmesin diye, biz o krala silah gönderiyoruz!

Yemen'de kan akıyor ve ne yazık ki o kan bizim de yakamıza bulaştı, çünkü gemi gemi buradan kan akıtanlara silah gidiyor.

Suriye’de ise Batılıların kendi istihbaratlarına göre de, Suriye'de halkın en az yüzde 70'i, Beşar'ı destekliyor. O yüzden Beşar barışçıl çözüm istiyor, sandık çözümü istiyor, beri taraftakiler demokratik çözümü kabul etmiyor.

Hani sandık mukaddesti, sandıktan çıkan kutsaldı, milletin namusuydu? Onlarca ülkenin sapık-kopuğunu oraya, kamplarınızda eğitip eğitip zorla o halkı ve Suriye'yi yok etmeleri için dolduruyorsunuz. Çoluk-çocuk demeden, kadın-kız, ihtiyar-hasta demeden katliamlar yapıyorlar.

Biz bunu yaparken bir de dönüp, Mısır'da bir ihtilal var, ihtilale karşı meydana çıkıp bağıranları orada askerler öldürüyor. Burada insanlık yok oluyor!
Mısır’da adam evine çekilse öldürülmüyor. Suriye'de evine çekilsen de öldürülüyorsun, meydana çıksan da öldürülüyorsun, hastaysan da, çocuksan da, kadınsan da, ceninsen de, ananın karnından henüz çıkmamışsan da öldürülüyorsun! Burada neden insanlık öldürüldü demiyoruz, bunu anlamıyorum.

Müslüman coğrafyayı kana bulayan, bütün sebepleri Allah yok etsin. Allah topyekününü yok etsin. Biz birini, diğerinden ayırmıyoruz. İlkeli duruşumuz en başından beri ne ise, bugün de odur.

Ama siz Mısır’da asker, meydana çıkıp, ihtilale karşı çıkanları öldürdüğünde adamlık yok oldu deyip, Suriye’de çoluk-çocuk, daha dünyaya gelmemiş ceninlerin öldürülmesi için kamplarda adam besleyip gönderiyorsanız o zaman bu sözü söyleme hakkınız kalmaz kardeşim.
Ermeni ceninini de öldüren kahrolsun, İsrail ceninini de öldüren kahrolsun. Biz cenini, bebeği, meydanımıza gelmeyen, bizimle savaşmayan halkı öldüren her kimse kahrolsun diyoruz.

Bizim böyle topyekün bir ilkemiz var. Değil müslüman, gayrimüslim, müşrik bile olsa, çocuğunu, kadınını, hastasını, seninle savaşmayanını öldüremezsin!
Peygamberimiz (saa) Küffarla savaşsanız bile, kilisesinde, sinagogunda ibadetiyle meşgul olan din adamlarına dokunmayın, demiyor mu?

Alevi din adamlarını neden kaçırıyorsunuz? Neden işkence ediyorsunuz? Şiileri Mısır'da, Mursi kardeşinizin desturuyla niye öldürdüler, döve döve, zalimce? Çakal sürüsü gibi toplanmışlardı dört kişinin başına. Siz neden Mehdi'yi çağırıyorsunuz ve ya onun doğum gününü kutluyorsunuz diye meydanda döve döve, sürükleye sürükleye öldürdüler. Yani bu adamlar öldürülünce insan insanlıktan çıkıyor ama ceninler, çocuklar katledildiğinde insanlıktan çıkmıyor, hatta destek veriyorlar. Bu çelişki değil mi Allah aşkınıza?
Öldürenleri desteklemiyorum, diyorum ki İslam coğrafyasında kan döken, kan döktüren bütün sebepler kahrolsun. Topyekününü diyorum, sen de diyorsan buyur, anlaşmışız demektir.
Ama seninle ideolojik yoldaşlığı olanları öldürenler insanlığı öldürmüş oluyor, yoldaşın olmayan Müslümanları öldürenler için “Koluna kuvvet, onlar çoluklu-çocuklu ölümü hak ediyor” diyorsanız, yolumuz ayrıdır. Anlayışımız, dinimiz, zihniyetimiz de ayrıdır, kusura bakmayın.

Ben diyorum ki, ecdadımı katleden Ermeni'nin çocuğuna da kurşun sıkan benden değildir, lanetliyorum. Çocuğa Allah günah yazmıyor, sen bombalatıyorsun. Bir yandan da benim yoldaşım dediğin isyan çıkaranları öldürdü diye insanlık yok oldu diyorsan, burada bir çelişki var. O halde insanlık adına konuşmayacaksın.

İnsanlık yani ihvan demekse, o başka bir şey, evet ihvan can çekişiyor. Ama insanlık demek bütün ben-i Adem’i kapsıyorsa, diğer ben-i ademe de aynı hassasiyeti göstereceksin.
Orada meydana çıkan, kefenini de giymişse, o zaten ölümü göze almıştır. Sen bebek katline duyarsız kalıyorsan, diğerine gösterdiğin duyarın samimiyetini insanlık namına, İslam namına gösterdiğin samimiyet kuşku götürür derler.

Ben topyekününe, Müslümanların öldürülmesine, insanların öldürülmesine, çocukların hele, hangi din ve mezhepten olursa olsun, çocukların, kadınların, yaşlı insanların, din adamlarının öldürülmesine karşıyım. İbadetiyle meşgul, evinde tandırıyla, ocağıyla meşgul, ekmeğiyle, yemeğiyle meşgul, öteki tarlasında çalışıyor, belki işçiliğiyle meşgul, seninle meydana çıkıp savaşmıyor, onu öldüremezsin, bu din böyle diyor. Bu din bütün mezhepleriyle böyle diyor. Biz onda yokuz kardeşim.

Bugünkü İhvan, Şehit Seyyid Kutub ve Hasan El Benna'nın İhvan’ı değil

Biz insanlığı, Mursi'nin İhvanı'nın, Şeyh Şahate'yi dövdürüp öldüren Mursi'nin İhvanı'nın tekelinde görmüyoruz. Ben bir kere daha hatırlatayım, çare bu ülkede İslamcı kardeşlerimin, merhum Necmettin Erbakan'ın o milli duruşuna; Mısır'daki İslamcıların da Şehit Seyyid Kutub ve Hasan El Benna'nın çizgisine dönmelerindedir.

Onların görüşü buydu, “Ben batıdan, Amerika'dan nefret ediyorum ama, onlara sığınan, onların merhametine sığınan, onlardan medet uman Müslümanlardan daha çok nefret ediyorum.” Onlar bugün dirilse, bugünkü İhvan'dan ayrı bir hareket olurlar ve bunlara karşı savaşırlar. Yemin olsun öyle yaparlar.

Amerika uşağı, İsrail uşağı da İhvan mı olurmuş? Bunu da Hasan El Benna'ya, Şehit Seyyit Kutup’a mı mal edeceksiniz?!
Duruş sahibi olmalıyız
Dün Lübnan'da patlama oldu. Halkın kalabalık olduğu o caddede, Sünni olabilir de Hristiyan da olabilir. Beyrut'tur orası, her millet var orada. Onca ölü, yaralı.. Çocuk, yaşlı, her dinden..
Mısır'da ölümü göze alıp meydana giden var, o vuruluyor, öyleyse haklıdır vurulması demiyorum. Bir insanın bile haksız yere öldürülmesini biz tüm insanlığın öldürülmesiyle eşdeğer görüyoruz. O bombanın konulduğu o bölgede alışverişe gelmiş olan, tesadüfen orada bulunmuş olan, çoluk-çocuk, anne karnındaki cenin, onun ne gibi suçu var, o neden hedef alınır? Ona ses çıkarmayan basın, ağız orada lal oluyor, dilsiz şeytan olmuyor. Ama Mısır'dakine ses çıkarmayınca dilsiz şeytan oluyor. Ben de diyorum ki tümüne ses çıkarmayan dilsiz şeytandır. Birisine çıkarıp diğerine susan, bir öyle bir böyle olanlar Allah'ın nefret ettikleridir. Tek renk olacaksın.

Suçsuz insanları hedef alanlara lanet olsun. O kana ortak olanlara lanet olsun. Ondan ızdırap duymayanlara lanet olsun!

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,88 M - Bugn : 7318

ulkucudunya@ulkucudunya.com