ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI
01 Ocak 1970
(1900-1982) Türk tarikatları ve özellikle Mevlevîlik, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Yûnus Emre üzerindeki araştırmaları ile tanınan âlim.
Baba tarafı Azerbaycan'da Gence'ye çıkan, oradan Bursa'ya göç etmiş bir aile¬nin çocuğudur. Kendisine seçtiği Gölpı-narlı soyadı, büyük babası Mustafa İzzet Efendi'nin dedesi Abbas Ağa'nın Gen-ce'deki Gökçay bucağının Gölpınar (Gök-bulak) köyünden olması dolayısıyla ailesinin Gölpınarlızâdeler diye tanınmasın-dandır. Aile zamanla Rusçuk'a yerleş¬miş, büyük babasının oranın Eytam mü¬dürü oluşunun yanı sıra babası Ahmed Agâh Efendi de Vilâyet Mektubî Kale-mi'nde hizmet görmüştür. 1877-1878 Türk-Rus Savaşı sırasında İstanbul'a ge¬len Agâh Efendi, burada Dağıstan göç¬menlerinden Aliye Şöhret Hanım ile ev¬lenmiştir. Agâh Efendi Evkaf Nezâreti'n-de vazife aldıktan başka Rusçuk'ta iken takdirini kazandığı Ahmed Midhat Efen¬di'nin maiyetinde ömrünün sonuna ka¬dar onun çıkardığı Tercümân-ı Haki¬kat gazetesinde çalışmış; burada yıllar¬ca verdiği hizmetten dolayı "şeyhülmuhâ-birîn", "baba" gibi unvanlarla anılmıştır. Abdülbaki Gölpınarlı 10 Ramazan 1317'-de [1][467] İstanbul'da Kadırga semtinde dünyaya geldi. Kendisine baş¬langıçta dedesinin taşıdığı Mustafa İz¬zet adı verilmişse de ailenin çocukları çok yaşamadığı için uzun ömürlü olsun diye adı Abdülbaki'ye çevrilmiştir. "Kıya¬mı" mahlası ile şiirler yazan büyük ba¬bası gibi şairlik tarafı olan babası Agâh Efendi kendi gayretiyle Çağatayca ve Farsça öğrenmiş, Rusçuk'ta iken Bekta¬şîliğe intisap etmiş, İstanbul'a gelişinde ise Nakşî olmuştu. Kültürlü bir aile mu¬hitinde yetişen, daha yedi sekiz yaşla¬rında iken Bahariye Mevlevîhânesi'ne devama başlayıp küçüklük çağından iti¬baren tasavvuf ve tarikat kültürü ile te¬masa geçen Abdülbaki, Babıâli'de Hoca Tahsin Medresesi'ndeki Yûsuf Paşa İlk-mektebi'nden sonra özel Menbaülirfan İdâdîsi'nin rüşdiye kısmını bitirip devam etmekte olduğu Gelenbevî İdâdîsi'nin son sınıfında iken 1916'da babasının ölümü üzerine tahsilini bırakarak çalışma ha¬yatına atılmak zorunda kaldı. Mezun ol¬duğu Menbaülirfan'da coğrafya ve Fars¬ça hocalığından başka bir ara Vezneci-ler'de kâğıtçılık ve kitapçılık yaptı. Ge¬çim sıkıntısı çektiğinden dostlarından bi¬rinin davetine uyarak 1920'de gittiği Ço-rum'un Alaca ilçesinde Kenzülirfan İlk-mektebi'nde başmuavin, daha sonra da başmuallim oldu. 1924'te İstanbul'a ge¬lerek imtihanla Erkek Muallim Mektebi'-nin son sınıfına kabul edildi. 1925'te bu¬rayı bitirip babasının ölümüyle eksik kal¬mış devam süresini doldurmak için son sınıfına girdiği İstiklâl Lisesi'nden me¬zun oldu [2][468]. Bir yandan öğretmenlik yaparken bir yandan da de¬vam ettiği Edebiyat Fakültesi'nde yük¬sek tahsilini tamamladı (1930). Konya. Kayseri, Balıkesir liselerinde edebiyat öğretmenliğinden sonra bir ara İstan¬bul Üniversitesi Kütüphanesi hâfız-ı kü-tübtüğünü takiben tekrar Balıkesir'de az bir süre edebiyat ve kısa bir zaman da Gazi Osman Paşa Ortamektebi'nde Türk¬çe öğretmenliği yaptı. Daha sonra Vefa üsesi'ne tayini çıkıp bunun ardından iki yıl kadar da Kastamonu Lisesi edebiyat öğretmenliğinde bulundu. Resmî sicil özetinde (JTS, XIX |1995], s. XIII) yer al¬mamakla beraber birçok yerde onun Haydarpaşa Lisesi'nde edebiyat öğret¬menliğini sürdürdüğünden söz edilir. Ve¬fa Lisesi'ndeki Öğretmenliğinin tarihi de belli değildir. Gölpınarlı, 1939'da Anka¬ra Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'ne ilkin okutman, ardından do¬çent olarak tayin edildi. Söylenene bakı¬lırsa akademik kariyere geçişi, Yunus Emre. Hayatı adlı eseri doktora tezi sa¬yılmak suretiyle gerçekleşmiştir. Bu fa¬kültede Farsça ve metinler şerhi hocalı¬ğı yapmakta iken 1942'de İstanbul Üni¬versitesi Edebiyat Fakültesi'ne geçerek burada İslâm-Türk tasavvuf tarihi ve edebiyatı derslerini okuttu. 194S Nisa¬nında Marksist faaliyette bulunmak is¬nadı ile tutuklanıp on ay süren bir yar¬gılanma sonunda beraat ederek [3][469] görevine döndü. 1949'da ken¬di isteğiyle emekliye ayrıldı. Bundan son¬ra kendini tamamıyla Mevlânâ, Mevlevî¬lik ve tarikatlarla ilgili araştırmalarına veren Gölpınarlı 25 Ağustos 1982'de ve¬fat etti. Kabri Üsküdar'da Seyitahmet deresindeki Şiî Mezartığı'ndadır.
Çok hassas ve farklı bir karaktere sa¬hip olan Abdülbaki Gölpınarlı, küçük yaş¬larından başlayarak çeşitli tarikatlara girmişse de fazla sebat göstermeden bunlardan ayrılmıştır. Görüş ve cephe değiştirmesiyle ilgili olarak, Nâmık Ke-mal'e yaptığı hücumlardan dolayı Nâzım Hikmet aleyhinde yazılmış yazılar ara¬sında en ağır hicviyeyi kaleme alan bir kimse iken sonraki yıllarda Marksist tanınan bir çevre ile ilişkide bulunabilme¬si onun değişken mizacı hakkında bir fikir verebilir. Nâzım Hikmet'e karşı, adı geçenin Peyami Safa'ya olan hicviyesi yolunda yazdığı bu manzume Atsız ta¬rafından, "Bu aşağıdaki şiiri arkadaşım Abdülbaki Gölpınarlı gönderdi. Nâzım Hikmetof Yoldaşa haddini bildiren bu yazıyı da Türkçüler'in duygularına ma-kes olduğu için neşrediyorum" kaydıyla yayımlamıştır [4][470]. Çabuk parlar, bir görüşten onun tam karşıtı bir görüşe geçebilen mizacına mukabil bütün ha-yatı boyunca Şiîlik ve Mevlevîliğe büyük bir sadakatle bağlı kalmıştır. Şiî usulün¬ce namaz kılarken secdede başını koydu¬ğu Necef taşını göz yaşı İle ıslatır, Mev-lânâ'dan söz ederken gözleri yaşarırdı. Farsça'yı iyi Öğrenmiş, ayrıca girdiği ta¬rikatlarda tasavvuf ve bu tarikatların âdabı hakkında bilgi edinmiştir.
Gölpınarlf nın araştırma yazılarının bü¬yük bir kısmı Atsız Mecmua, Orhun, Azerbaycan Yurt Bilgisi ve Balıkesir Halkevi mecmuası Kaynak 'tan başlaya¬rak Türkiyat Mecmuası, Şarkiyat Mec¬muası, İktisat Fakültesi Mecmuası, Türk Dili dergisiyle Aylık Ansiklope¬di, Türk Ansiklopedisi ve İslâm Ansik¬lopedisi gibi ilmî yayın organlarında çık-mıştır. Aynca çeşitli gazete ve dergilere de çok sayıda yazı yazmıştır. Onun yo¬rulmak bilmez çalışmaları ile Türk tari¬kat ve tasavvuf tarihi üzerindeki bilgi¬ler gelişmiş. Yûnus Emre, Mevlânâ ve Mevlevîlik araştırmaları mühim ilerleme¬ler kaydetmiştir. Kendisine gelene ka¬dar Yûnus Emre'nin iptidaî ve güvenilir¬likten uzak neşirler seviyesinde kalmış şiirlerinin sağlam metinlerine ilk defa onun sabırlı çalışmaları ile kavuşulmuş¬tur. Bu arada Gölpmarlı'nın Yûnus Em-re'yi bâtınî göstermek gibi birtakım zor¬lamalara girişmekten kendini alamadı¬ğı da kaydedilmelidir. Öte yandan yakın zamanlarda Fr. Taeschner'in kalemine inhisar etmiş gibi görünen fütüvvet mü¬essesesiyle ilgili literatür onun vukuf¬lu araştırmaları, Arapça ve Farsça'dan yaptığı fütüvvetnâme tercümeleri ve Türkçe fütüvvetnâmelerden açıklamalı metin neşirleriyle fevkalâde zenginleş¬miştir. Divan şiirinin en seçme eserle¬rinden bazılarının metinlerini, açıklayıcı giriş ve notlarla yeni nesillere sunmuş olduğunu da belirtmek gerekir. Bütün bunlardan başka Mevlânâ Celâleddin'in eserleri de günümüz Türkçe'sine onun kalemiyle külliyat halinde kazandırılmış¬tır. Gölpmarlı'nın zengin ve işlek Türk¬çe'si, yaptığı bütün tercümeleri asılla¬rına yakın bir zevkle okunur kılmıştır.
Eserleri
Abdülbaki Gölpmarlı'nın bü¬yüklü küçüklü sayısı 114'e varan kitabı ve 400'ün üstünde ilmî makalesi vardır. Gölpınarlı başlangıçta, 1927-1933 yılları arasında ilk mektepler için epey zaman okutulmuş çeşitli ders kitapları da yaz¬mıştır. Bunlar arasında din derslerine ait olanlar başta gelir. Eserleri şu gruplar
altında toplanabilir:
A- Başlıca Telif Eser¬leri ve Önemli Makaleleri.
1- Melâmîlik ve Melâmiler [5][471]. Gölpınarlı, il¬mî alandaki ilk ve aynı zamanda şöhre¬tini yapan bu eserini Edebiyat Fakültesi mezuniyet tezi olarak uzun bir çalışma sonunda ortaya koymuştur. Bu hacimli araştırması daha çok Türk Melâmîleri'-nin biyografileriyle bunların düşüncele¬rini içine alır. Daha sonraki yıllarda ken¬di el yazısı ile yaptığı ilâve ve notları ih¬tiva eden nüshası üzerinden bir tıpkıba¬sımı yapılmıştır [6][472]. Burada, 1931 'de Türkiyat Enstitüsü adına ba¬sılırken başına eseri değerlendiren bir önsöz yazmış olan M. Fuad Köprülü'ye ithaf sayfasını Gölpmarlı'nın "kaziyye-i mensûha" diye bir kayıt düşerek iptal ettjği göze çarpmaktadır.
2- Baki. Ede¬bî Şahsiyeti, Baki'de Tasavvuf, Mün-tehap Parçalar. [7][473]
3- Fu¬zulî. [8][474]
4- Kaygusuz Vize¬li Alâeddin. Hayatı ve Şiirleri [9][475]. Ahmed Sârbân'a isnat edilen "Kaygusuz" mahlaslı şiirlerin Vizeli Alâ-eddin'e ait olduğunu ortaya koyan ve onun etraflı biyografisini veren bir araş¬tırmadır.
5- "Yunus Emre'de Öz Türk¬çe Kelimeler" {TM, IV (I934), s. 265-279).
6- "Âşık Paşa'nın Şiirleri" {TM, V (1936), s. 87-100).
7- Yunus Emre. Hayatı [10][476]. Yûnus Emre hakkında bilinen¬leri zenginleştiren ve onun hayatını ay¬dınlığa kavuşturmaya çalışan bir araştır¬madır.
8- Yunus ile Âşık Paşa ve Yu-nus'un Bâtınîliği. [11][477]
9- "Nâ¬mık Kemal'in Şiirleri", Nâmık Kemal Hakkında. [12][478]
10- Pir Sultan Abdal. [13][479]
11- "İslâm ve Türk İl¬lerinde Fütüvvet Teşkilâtı ve Kaynakla¬rı" (/FM,X1/1-4 [1949-1950], s. 3-354). Bu¬rada biri Arapça, biri manzum olmak üzere beşi Farsça altı adet en eski fü-tüvvetnâmenin tıpkıbasımı verilmiş, makalenin sonuna da tercümeleri eklenmiş¬tir.
12- "Burgâzîve 'Fütüvvet-nâme'si'. [14][480]
13- Divan Edebiyatı Beyânmdadır [15][481]. Divan edebiyatını her yönüyle kusurlu ve kötü göstermek gayesini gü-den, geniş tartışmalara yol açmış nihi¬list tutumda bir tenkittir [16][482]. Böyle bir eseri kaleme almaktan duyduğu piş-manlığı sonraları çeşitli vesilelerle ifade eden Gölpmarlı'nın divan şiirini örnek¬leriyle tanıtma yolunda çalışmalara ve metin neşirlerine yönelmesi dikkat çe¬kicidir.
14- Mevlânâ Celâleddin: Ha¬yatı, Felsefesi, Eserleri, Eserlerinden Seçmeler [17][483]. Be-dîüzzaman Fürûzanfer'in aynı adlı ese¬rinden mülhem olmakla birlikte Mevlâ¬nâ ve etrafındakiler hakkında onunla öl¬çülemeyecek kadar ayrıntılı bilgi ihtiva etmektedir. Tevfîk Subhânî tarafından, başına Gölpınarlı hakkında konulan bir önsözle birlikte Mevlânâ Celâlüddîn: Zindegânî, Felsefe, Âşâr u Güzîdeî ez Ânhâ adıyla Farsça'ya tercüme edilmiş¬tir . [18][484]
15- Yunus Em¬re: Hayatı, Sanatı, Şiirleri. [19][485]
16- Mevlânâ'dan Sonra Mevlevîlik [20][486]. Bazı ilâve¬lerle birlikte ikinci baskısı yapılan eser [21][487], Mevlânâ'dan sonra ge¬len Mevlevîler'İn hal tercümeleriyle Mev¬levîlik hakkında ayrıntılı bilgiler ihtiva eder.
17- Kaygusuz Abdal, Hatayî, Kul Himmet. [22][488]
18- Naİli-i Ka¬dim [23][489]
19- Nesimi - Usuli -Ruhi. [24][490]
20- Pir Sultan Ab¬dal. [25][491]
21- Şeyh Galip. [26][492]
22- Divan Şiiri: XV-XV7. Yüzyıllar. [27][493]
23 Divan Şiiri: XVII. Yüzyıl. [28][494]
24- Divan Şiiri: XVIII. Yüzyıl. [29][495]
25- Divan Şiiri: XIX. Yüzyıl. [30][496]
26- Divan Şiiri: XX. Yüzyıl. [31][497]
27- "Şeyh Seyyid Gaybî oğlu Şeyh Seyyid Hüseyn'in 'Fütüvvet-Nâme'si" (İFM, XVlI/l-4 11955-1956, s. 27-72).
28- "Fütüvvet-Nâme-i Şeyh Seyyid Hüseyn İbni Gaybî". [32][498]
29- "Fütüwet-Nâme-i Sultanî" ve "Fü¬tüvvet Hakkında Notlar" [33][499].
30- "Konya'da Mevlânâ Dergâhı'nın Arşivi". [34][500]
31- Tadlallâh-i Hurüfi'nin Oğluna Ait Bir Mektup" {ŞM, I (1956), s. 37-57).
32- "Fad-lallâh-i Hurüfî'nin Wasiyyat-Nâma'sı ve¬ya VVâsâyâ'sı" (ŞM, II (1957), s. 53-62). Fazlullah-ı Hurüfî'nin vasiyetnamesinin metnini de içine almaktadır.
33- "Maw-lânâ Şams-i Tabrîzi ile Altmış İki Yaşın¬da Buluştu" {ŞM, (II |1959), s. 156-161).
34- Nasreddin Hoca. [35][501]
35- Yunus Emre ve Tasavvuf. [36][502]
36-Yunus Emre ve Yattığı Yer. [37][503]
37- Alevî-Bektaşî Nefesleri. [38][504]
38- Mevlevi Âdâb ve Erkânı [39][505]. Mevle¬viler arasındaki terimlerle Mevlevîliğe giriş ve semâ töreni hakkında ayrıntılı bilgileri içine alır.
39- "Bektaşîlik-Hurû-filik ve Fadl Allah'ın Öldürülmesine Dü¬şürülen Üç Tarih". [40][506]
40- "Hurufîlik ve Mîr-i cAlem Celâl Bik'in Bir Mektubu" {TM, XIV 119651, s. 93-110).
41- Sımavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin. [41][507]
42- Mevlânâ Müzesi Yazmalar Katalogu. [42][508]
43- 100 Soruda Tasavvui. [43][509]
44- 100 So¬ruda Türkiye'de Mezhepler ve Tarikat¬lar. [44][510]
45- Türk Tasavvuf Şiiri Antolojisi. [45][511]
46- "Niyâzî-İ MlSrî" (ŞM, Vll [1972], s. 183-226)
47- Hurufîlik Metinleri Katalogu. [46][512]
48- Tasavvuftan Dilimize Geçen Deyimler ve Atasözleri. [47][513]
B- Tercümeleri.
1- Nizamî-İ Aruzî. Ci¬han Makaleden İlm-i Tıp ve Meşhur Hekimlerin Mahareti. [48][514]
2- Tansuk-nâme-i İlhan der Fünunu Ulûm-ı Ha-tâî Mukaddimesi. [49][515]
3- Fu¬zuli, Sıhhat ve Maraz. [50][516]
4- Mevlânâ Ceîâleddin, Seçme Rubailer [51][517]
5- Mevlânâ, Mesnevi [52][518]. Veled İzbudak tercümesi¬ne yaptığı şerhtir.
6- Ferideddin-i Attar, Mantık al-Tayr. [53][519]
7- Hafız Divanı. [54][520]
8- ŞebÜSteri, Gül-şeni Râz. [55][521]
9- Ferideddin-i Attar, İlâhiname. [56][522]
10- Havyam. Rubaî-lerve Silsilat-aî-Tartîb, îbn-i Sînâ'nm Tamcîd'i ve Tercemesi. [57][523]
11- Mevlânâ Ceîâleddin. Dîvân-ı Kebîr, Gül-deste [58][524]
12- Mevlânâ Ceîâleddin, Dîvân-ı Kebîr.