« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

30 Oca

2012

SİVİL İTAATSİZLİK VE MOHANDAS K. GANDHI

Mesude ALTUNEL 01 Ocak 1970

Özet: Bireyler, haksızlığa uğradıklarını düşündükleri konularda,
hakkaniyetsizliğin giderilmesi için yasal yolları denedikten sonra so-
run çözümlenmemişse, tepkilerini, şiddete başvurmaksızın; ancak
suç sayılan bir edimi gerçekleştirerek, eylem sonrasında öngörülen
cezayı da hesaba katarak, pasif direnme modeli olan sivil itaatsiz-
likle göstermektedirler. Thoreau’nun ortaya attığı “sivil itaatsizlik”
anlayışının yeniden fark edilmesini sağlayan Gandhi, kötülüğe karşı
aktif; ama şiddet unsuru içermeyen pasif direnişi öngören “Satyag-
raha Felsefesi”ni oluşturmuştur. Gandhi, Hint halkını sömüren İngiliz-
lerin insanlık dışı uygulamalarına, şiddete başvurmaksızın itaatsizlik
etmiş; bunun bedeline de katlanmıştır. Birçok kez tutuklanan, açlık
grevleri yapan Gandhi’nin sivil itaatsizliği, zaferlerle taçlanmıştır.
Adaletsizliğe başkaldırının şiddet ve kanla değil de; fikirsel ve barışçıl
eylemlerle olabileceğine tüm dünya şahit olmuştur.

Sivil İtaatsizlik (Genel)
İktidarla ilgili tartışmalarda sorulan temel soru, hayatınız hakkın-
daki kararlarda sizin mi, yoksa başkalarının mı söz sahibi olduğuyla
alakalıdır. Sivil bir toplumda yaşamınız hakkındaki seçimleri siz yapa-
bilirken, siyasi bir toplumda başkaları sahip oldukları güçle sizi itaate
zorlayarak kararları uygulatırlar. Bu noktada bireylerin haklarına say-
gı gösterilmesine yönelik etkinlikler, yasanın ya da kuralın ihlali kar-
şısındaki duyarlılık derecesi, hakları sahiplenme bilinci, özgürlükler
hukukunun güvenceleri yönünden önem taşımaktadır.1 Kaboğlu’na
göre, duyarlılıktan direnmeye giden yolda bireylik bilincinin altı çizil-
melidir. Çünkü birey olma bilincinin zayıflığı, toplum üyelerini otori-
ter eğilimlere götürebilir. Oysa toplumsal örgütlenme derecesi yoğun
olduğu sürece, hak ve özgürlüklerinin gelişmesi için uygun ortam da
hazırlanmış olacaktır.2
Demokratik bir hukuk düzeninde devletin meşruluğu ve devamı,
devletin, onu oluşturan bireylerin istekleri ve seçimleri doğrultusun-
da hareket etmesine bağlıdır. Bu noktada bireyin/toplumun iktidarın
keyfiliğini engelleyebileceği ve haklarını savunabileceği yollar ortaya
çıkmaktadır. Demokratik hukuk düzeni, adaletsizlikler karşısında bi-
reye kendini savunma ve koruma hakkını tanımıştır. Haksızlığa uğra-
yan birey, haksızlığın giderilmesi için yasal yolları denedikten sonra
sorun çözümlenmemişse, pasif direnme olarak tanımlanan sivil itaat-
sizlik türü eylemlere başvurmakta; böylelikle yönetim ve kamuoyu-
nun dikkatini çekmeye çalışmaktadır. Bu sayede haksızlığın gideril-
mesi noktasında devlete/yönetime baskı oluşturma gayesi güdülür.
1
Anbarlı, Şeniz, “Bir Pasif Direnme Modeli Olarak Sivil İtaatsizlik”, CÜ İktisadi ve
İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 1, Nisan/2001, s. 323
2
Kaboğlu, Ö. İbrahim, Özgürlükler Hukuku, 4. Baskı, Afa Yayınları, İstanbul 1998, s.
140.
Birey ya da gruplar, haksızlığa uğradıklarını düşündükleri konu-
larda tepkilerini, şiddete başvurmaksızın, ancak kanunun suç saydığı
bir edimi gerçekleştirerek; üstelik eylem sonrasında öngörülen cezayı
da göze alarak, gösterisel bir fikir açıklaması olan sivil itaatsizlik biçi-
miyle ortaya koymaktadır. Sivil itaatsizlik, özgürlüklerin korunması
ve adaletin temini bağlamında etkin yöntemler sunmaktadır. İyi niyet,
uzlaşma ve şiddetsizlik temelinde şekillenen sivil itaatsizlik, bu nite-
likleriyle farklı bir politik felsefi akım olarak görülebilir.
Sivil itaatsizlik orijini itibariyle, haksız olduğuna inanılan bir ver-
giye direniş şeklinde ortaya çıkmıştır. Daha sonraki dönemlerde vergi
dışındaki konularda da başvurulan bir yöntem olmuştur.
Thoreau’nun ortaya attığı “sivil itaatsizlik” anlayışının yeniden fark
edilmesini sağlayan Gandhi, sivil itaatsizliğin karşılığını Satyagraha’da
bulmuş; kötülüğe karşı aktif, ama şiddet unsuru içermeyen pasif di-
renişi öngören “Satyagraha Felsefesi”ni oluşturmuştur. İngilizlerin sö-
mürgesi altında ezilen Hint Halkı’na özgürlüğe giden yolda öncülük
etmiştir. Adaletsiz ve insanlıkla bağdaşmayan uygulamalara, şiddete
başvurmaksızın itaatsizlik etmiş, bunun bedeline de katlanmıştır. Bir-
çok kez tutuklanan, ünlü açlık grevleri yapan Gandhi’nin sivil itaatsiz-
liği, çoğu kez zaferlerle taçlanmıştır. Adaletsizliğe başkaldırının şiddet
ve kanla değil de; fikirsel ve barışçıl eylemlerle zafer kazanacağına
tüm dünya şahit olmuştur.
“Sivil İtaatsizlik” Tanımı
Üzerinde çokça tartışılan sivil itaatsizlik kavramının birçok tanı-
mı yapılmıştır. Örneğin Fleish’e göre “Sivil İtaatsizlik, devlet gücünün
üçüncü kişilerce de açıkça görülebilir ve anlaşılabilir derecede, haksız olarak
duyumsanan bir edimine karşı, kaba güç kullanmadan ve kamuya açık olarak
gerçekleştirilen bir protesto eylemidir”.
Ökçesiz ise sivil itaatsizliği “Hukuk devleti idesinin içerdiği üstün
değerler uğruna, kamuya açık ve yasaya aykırı olarak gerçekleştirilen,
bu sırada üçüncü kişilerin daha üstün bir hakkını çiğnemeyen, barışçıl
bir protesto eylemidir” şeklinde tanımlar.3
3
Ökçesiz, Hayrettin, Sivil İtaatsizlik, Afa Yayınları, İstanbul 1994, s. 130.
Sivil itaatsizliğin meşruluğu konusundaki çalışmaları ile tanınan
John Rawls’a göre sivil itaatsizlik, “yasaların ya da hükümet politikasının
değiştirilmesini hedefleyen, kamuoyu önünde icra edilen (aleni), şiddete da-
yanmayan, vicdani, ancak yasal olmayan politik bir eylemdir”.4
Tanımlardan anlaşılacağı üzere, kavram; yasanın özüne uymak
suretiyle yasaya itaatsizlik şeklinde bir paradoksu içermektedir.
“Sivil İtaatsizlik” Kavramı’nın Ortaya Çıkışı
(H. David Thoreau)
Eylem tarzı ve hedeflediği amaç bakımından terörizmden, düşün-
sel çerçevesi bakımından ise anarşizmden tamamen farklı olan “Sivil
İtaatsizlik” tabiri, ilk kez 1849 yılında Amerika’da Henry David Tho-
reau (1817-1862) tarafından kullanılmıştır. Sivil itaatsizlik doktrininin
oluşumunda Meksika Savaşı önemlidir. Meksika ile yapılan savaşın
amacının, zenci köleliğini yeni bir bölgeye yaymak olduğunu düşünen
Thoreau’nun; böyle adaletsizlikler yapan bir hükümeti mali bakımdan
desteklememek için kelle vergisini ödemeyi reddetmesi üzerine hapse
girmesi; onun “Sivil İtaatsizlik” isimli makalesini yazmasına neden ol-
muştur.5 Aynı zamanda bir naturist olan Thoreau’nun “Sivil İtaatsizlik”
adlı eseri, Gandhi, Martin Luther King ve onları izleyen binlerce adalet
yanlısına ilham olmuştur.
Thoreau, Sivil İtaatsizlik kitabına “En iyi yönetim, en az yönetendir”
diyerek başlamıştır. O’nu böyle düşünmeye iten neden, yönetimin in-
sanların taleplerine cevap verememesi ve gücünü kötüye kullanması-
dır. Thoreau, yönetimin zorbalığı ve yetersizliği yüzünden yaşam çe-
kilmez bir duruma geldiğinde insanların direnme hakkının olduğunu
ifade etmiştir. Thoreau, kanunlara karşı açık ve maksatlı bir itaatsizlik
noktasına da varsa, vatandaşın görevinin haksızlıklara karşı koymak
olduğunu belirtmektedir.6 Düşünür, vicdanı dolayısıyla insan onuru-
4
Rawls, John, Sivil İtaatsizliğin Tanımı ve Haklılığı, Kamu Vicdanına Çağrı Sivil
İtaatsizlik, 2. Basım, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2001, s. 56.
5
Downs, Robert, Dünyayı Değiştiren Kitaplar, 4. Baskı, (Çev. Erol Güngör), Ötüken
Yayınları, İstanbul 1998, s. 93-96.
6
Thoreau, Henry David, Sivil İtaatsizlik ve Pasif Direniş, 2. Baskı, (Çev. Hakan
Arslan), Vadi Yayınları, Ankara 1999, s. 41-46.
nu ve bunlardan hepsinin öncesindebireyin özerkliğini dünyayı algı-
lamak için esas almaktadır.
Thoreau, “Sivil İtaatsizlik” anlayışını 4 temel ilkeye dayandırmak-
tadır:
a. Bir kimsenin ülkesinin yasasından daha yüce bir yasa vardır. Bu
da vicdanın yasasıdır.
b. Bu yüce yasayla ülkenin yasası birbiriyle çatışır duruma geldi-
ğinde, kişinin ödevi “yüce yasa”ya uymak, ülke yasasına bile bile karşı
gelmektir.
c. Kişi, ülkenin yasasına bile bile karşı geliyorsa bu eylemin bütün
sonuçlarını göze almayı istiyor olmalıdır, hapse girmeyi bile!
d. Oysa hapishaneye girmek sanıldığı kadar olumsuz bir edim de-
ğildir. Bu durum iyi niyetli kişilerin dikkatini kötü yasaya çekmeye
yarayacak, bu yasanın kaldırılması sonucuna katkıda bulunacaktır.
Ya da yeterince kişi hapishaneye kapatılırsa, edimleri devlet mekaniz-
masını işlemez kılmayı, dolayısıyla kötü yasayı uygulanamaz duruma
getirmeyi sağlayacaktır.
Sivil İtaatsizlik Eylemlerinin Temel Unsurları

Hukuk Normunun Uygulanmasının, Ağır Bir Haksızlığa
Yol Açması

Yasaya aykırılık

Şiddetsizlik

Kamuya açıklık

Hesaplanabilirlik

Çiğnenen Pozitif Hukuk Normundan Doğacak Yaptırıma
Katlanma
Bu unsurları kısaca ele alacak olursak;
1. Hukuk Normunun Uygulanmasının, Ağır Bir Haksızlığa Yol
Açması: Sivil itaatsizlik, “hukuk sisteminin içinde aksayan bir kurala kar-
şı çıkıştır”. Ancak, sistemin bütününe yönelik genel bir kabul söz ko-
nusudur. Sivil itaatsizlik, toplumsal-siyasal durum karşısında, yasaya
aykırı davranışa zorunlu kılacak, vicdani bir duygu-düşünce süreci-
dir. Bu vicdani süreç sivil itaatsizliğe götüren süreçtir. Ancak, diğer
unsurları taşıyan herhangi bir davranışın sivil itaatsizlik eylemi sayıla-
bilmesi için, hukuk normunun uygulanmasının, ağır bir haksızlığa yol
açması koşulu aranmaktadır.
2. Yasaya aykırılık: “Yasaya aykırılık” tan, “bir pozitif hukuk normu-
na karşı oluş” anlaşılmaktadır. Sivil itaatsizlik edimlerinde yasa ya da
hukuk normuna aykırılık dile getirilmektedir. Daima illegal olan sivil
itaatsizlik, kendi özgünlüğünü yaratan koşullarda gerçekleşir. Bu tür
protesto eylemleri tekil hukuk normlarının bilinçli ihlalini içerir.7 Sivil
itaatsizlik, müeyyidesinden korkmaksızın kanunlara direnme isteğini
varsayar.
Buna göre sivil itaatsizlik, bazı yasaklayıcı kurallara karşı gel-
mekle (ceza kurallarının, disiplin kurallarının çiğnenmesi gibi) ya da,
hukuken emredilen bir edimi yerine getirmemekle (vergi ödemekten
kaçınma gibi) gerçekleşebilir.
3. Şiddetsizlik: Şiddet kullanımı, diğer protesto biçimlerini sivil
itaatsizlikten ayıran en temel özelliklerden birisidir. Sivil itaatsizlik
şiddet içermemelidir. Ancak, eylemin yapısı gereği, az da olsa ortaya
bir hareketlilik çıkıyorsa; burada temel ölçüt, üçüncü kişilerin daha üs-
tün bir hakkının ve özgürlüğünün çiğnenmemesidir. Gerçek bir sivil
itaatsizlik, vicdani ve derin bir inancı gösterir ki; bu yüzden de tehdit
edici değil, uyarıcıdır. Örneğin, öğrenim harçlarının artırılmasını kı-
namak için öğrencilerin yaptıkları oturma eylemi, bu boyutta kaldığı
müddetçe bir sivil itaatsizliktir. Ancak bu eylem, kışkırtmaya kapıla-
rak, çevreye zarar verme biçimine dönüşürse, sivil itaatsizlikten çıkar.
4. Kamuya Açıklık: Sivil itaatsizlik, vicdanlarda yatan adalet
duygusuna çağrı niteliğinde olup; kişisel menfaatin ötesinde, aynı
durumdaki herkes için adalete yönelik bir çözüm arayışıdır. Sadece
olaydan mağdur olanın değil, her insanın böyle bir olguya karşı tepki
göstermesi gerektiğinden hareket etmektedir. Bu nedenle de eylemler
gizli olarak değil, kamunun bilgisine sunulmak üzere gerçekleştirilir.
5. Hesaplanabilirlik: Bir sivil itaatsizlik eylemi gerçekleştirilme-
den önce eylemin hedefi ve nasıl gerçekleştirileceği baştan açıklanır.
7
Ökçesiz, Hayrettin, Sivil İtaatsizlik, Afa Yayınları, İstanbul 1994, s.114
Eylemin gidişatı ve neticelerinin eylemin başında söylenenlere uygun
olması gerekir. Eylemcinin, eylemin başında söyledikleri ile eylem sı-
rasında yaşananların farklı olması, gerçekleştirilen eylemin bir sivil
itaatsizlik eylemi olarak sunulmasını zorlaşır.
6. Çiğnenen Pozitif Hukuk Normundan
Doğacak Yaptırıma Katlanma
Hukuka bağlılık ana kural olmakla birlikte, sivil itaatsizlik sis-
tem içinde yer alan özgün bir düzenlemeye karşı çıkış şeklinde ken-
dini göstermektedir. Sivil itaatsizin yapılan eylem sonucunda doğa-
cak yaptırıma katlanmasının amacı, muhataplardan beklenen ilgiyi ve
desteği sağlamaktır. Gandhi, bu tutumu eylemlerini daha dramatize
etmek, sempati ile beslemek için kullanmıştır.8
Sivil itaatsizlik, aslında sistemin değerlerine yönelik bir çağrıdır.
Protesto konusu olan somut uygulama, hakkaniyete aykırı olduğu için
öncelikle sisteme şikâyet edilmektedir. Sokrates’in, kendisine verilen
ölüm cezasına, kendini kurtarma olanaklarını reddetmek pahasına
katlanması, bu unsura örnektir.
Sivil İtaatsizlik Eylem Türlerinden Bazı Örnekler
Aşağıda sıralanan sivil itaatsizlik eylem türleri, demokratik hukuk
devletlerinde gerçekleştirilen eylemlerdir. Hemen hepsinin ortak vas-
fı, şiddetsizlik içermesi ve barışçıl protesto gösterileri olmasıdır. Bun-
lardan bazıları:9
— Ağaçlara sarılma
— İmdat frenini çekme
— Pentagon’un gizli belgelerinin yayımı
— Oturma
— Genel greve çağrı
— İmza toplama
8
Ökçesiz, Hayrettin, Sivil İtaatsizlik, Afa Yayınları, İstanbul 1994, s. 125.
9
Ökçesiz, Hayrettin, Sivil İtaatsizlik, Afa Yayınları, İstanbul 1994, s. 49.
— Hastalıklı balıkları sorumlu firma binalarına bırakma
— Ölü biçiminde yere uzanma
— Barış kampları kurma
— Açlık grevi
— Sivil savunma tatbikatında sığınaklara girmeme
— Ağaçların kesilmesini engelleme
— Otobüslerde ırklara göre oturma düzenine uymama
— Bomba deneme bölgesine kilise yapımı
— Tehlikeli yerlere trafik işaretleri koyma, yaya geçidi işareti
çizme
— Sınır geçme
— Gizli atom silahlarının planlarını açıklama
— Çocuklarla el ele vererek yolu kesme
Sivil İtaatsizlik ve Direnme Hakkı
Direnme hakkı, sivil itaatsizliği anlamada kilit rol oynayabilecek
bir kavramdır. Freeman’a göre direnme, başkasının eylemi veya ira-
desi karşısındaki psikolojik, fiziki her türdeki muhalefeti kapsayarak,
zorlamaya karşılık geliştirilen bir savunma hareketidir.10 Doktrinde
de, bireylere baskı ve zulüm karşısında özgürlüklerini korumak için
son çare olarak direnişe başvurma hakkı tanınmıştır. Nitekim bu hak,
pozitif hukuka da sirayet etmiştir.
Zalime karşı direnme hakkı, resmi olarak ilk kez 4 Temmuz 1776
tarihli Amerikan Bağımsızlık Bildirisi ile kabul edilmiş ve açıklanmış-
tır. Direnme hakkı en geniş ifadesini ise Fransız İhtilali metinlerinde
bulmaktadır. Günümüzde baskıya karşı direnme kendini başlıca iki
biçimde gösteriyor: Pasif direnme ve aktif direnme. Zora ve şiddete
başvurmaksızın baskıya karşı koyma yolu pasif direnmedir. Pasif di-
renme konusunda, bu kavramın öncüleri sayılan, Henry David Thore-
au, Gandhi ve Martin Luther King, şiddeti asla onaylamamış, saldırısız
direnmeden yana olmuşlardır. Aktif direnme ise ifadesini kuvvet ve
10 Freeman, Harrop, Sivil İtaatsizlik ve Pasif Direniş İçinde, 2. Baskı, (Çev. Hakan
Arslan), Vadi Yayınları, Ankara 1999, s. 109.
gerekirse şiddetten almakta, isyan ya da ihtilal hareketi olarak adlan-
dırılmaktadır.11 Binaenaleyh, sivil itaatsizliğin temelinde şiddetsizlik
olması, onu aktif direnmeden uzaklaştırmakta, pasif direnişe yaklaş-
tırmaktadır.
Sivil itaatsizliğin bir hak olup olmadığı tartışmasında Ökçesiz,
“Küçük direnme hakkıdır” diyerek; sivil itaatsizliğin direnme hakkı ile
doğrudan ilgisini ortaya koymuştur.12
Sivil İtaatsizliğin Meşruluğu
Sivil toplum örgütleri, toplumların demokratikleşmesinde ve
insan hakları mağdurlarına yardımda bugün önemli bir fonksiyonu
üstlenmektedir. Ancak sivil toplum örgütlerinin bu tür faaliyetlerini
profesyonel anlamda kurumsallaşmadan uzak görünen sivil itaatsizlik
uygulamalarıyla karıştırmamak gerekir. Çünkü sivil itaatsizler, eylem
planlarına rağmen, daha çok bir hareket tarzında örgütlenmişlerdir.
Sivil itaatsizlik edimi, demokratik ve hukuksal çözümler işletildikten
sonra başka çare kalmayan durumlarda söz konusu olabilmekte, bu
tür eylemlere başvurma son çare olarak kabul edilmektedir. Adil bir
yaşam beklentisi içindeki gruplar, demokratik hukuk kurallarının uy-
gulanmasını sağlamak amacıyla eylemlere başvurduklarında, taleple-
rinin karşılanması için mevcut yasa kuralı ya da kurallarına bilerek
aykırı davranarak, siyasi karara karşı çıkışlarını anlatmaktadırlar. Bu
noktada yasa kuralının çiğnenmesinden doğan yaptırıma razı olma
biçiminde şekillenen, edimin içtenliğine duyulan inançtır. Yasaya ay-
kırılık içeren bu tür eylemlerde meşruluk önemli bir sorundur. Sivil
itaatsizlik, demokratik hukuk devleti idealinde bulunan ortak yarar ve
değerlerin gerçekleştirilmesine yöneldiğinden, kendi içinde meşruluk
sorununu da çözmüş olmaktadır. Sivil itaatsiz, yapılan eylemleri belir-
tilen değerlere ulaşmada araç olarak tanımlar.13
11 Kapani, Münci, Kamu Hürriyetleri, 7. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara 1989, s. 314.
12 Ökçesiz, Hayrettin, “Sivil İtaatsizlik Hakkı”, Yeni Türkiye Dergisi, Kasım-
Aralık/1997, s. 159.
13 Anbarlı, Şeniz, “Bir Pasif Direnme Modeli Olarak Sivil İtaatsizlik”, CÜ İktisadi ve
İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 1, Nisan/2001, s. 324.
Sivil itaatsizlik, her şeyden önce bir “Siyasi İfade” biçimidir. Kişi,
bireysel ya da kitlesel bir davranışla, kural dışı protesto yürüyüşü, aç-
lık grevi yapabilir, bir parktaki ağaçların kesilmesine karşı çıkabilir, ya
da gecekondu yıkımına gelen dozerlerin önüne çıkarak pasif direniş
gösterebilir. Demokratik Hukuk Devleti’nde, siyasi ifadeler ya sistem-
le bütünleşir, korunur, kurumsallaşır; ya da sistem dışında bırakılır,
yasaklanır. Bu kritik çizgiyi belirleyen faktör, her şeyden önce siyasi
ifadeye yüklenen “şiddet” unsurudur. Sivil itaatsizlik, şiddet unsurunu
taşımayan bir muhalefet tipi, ya da siyasi ifade biçimi olduğu ölçüde
sistemin içinde kalan, ama yeni hukuk devleti anlayışında birey olma-
nın bir ifadesi olarak düşünülmektedir.14
Hakkaniyetsizliğe karşı pasif bir direnme hakkı içeren sivil itaat-
sizlik, Ökçesiz’e göre15 de “Hukuk devleti idealini doğuran ve temellendi-
ren, aydınlatmacı doğal hukuk anlayışının sonucudur”.
Liberal devlet, bireyin temel hak ve özgürlüklerinin çiğnenmesini
önlemek amacıyla, bireyin siyasi mekanizma içinde yer almasını sağ-
lamış, bunun sonucunda da her yurttaş siyasi hayata yön verme olana-
ğına kavuşmuştur. Maddi ve manevi baskılara karşı korunan birey, bu
korunmayı düşünce, basın, inanç, toplanma, dernek kurma özgürlük-
leriyle gerçekleştirmektedir. Siyasi otoritenin özgürlükleri çiğnemesi-
ne engel olmak için bireyin yönetime katılması, çağdaş demokrasilerin
ön koşulu durumundadır.16
Demokratik bir hukuk düzeninde devletin meşruluğu ve devamı,
devletin, onu oluşturan bireylerin istekleri ve seçimleri doğrultusun-
da hareket etmesine bağlıdır. Bu noktada bireyin/toplumun iktidarın
keyfiliğini engelleyebileceği ve haklarını savunabileceği yollar ortaya
çıkmaktadır. Demokratik hukuk düzeni, adaletsizlikler karşısında bi-
reye kendini savunma ve koruma hakkını tanımıştır. Sivil itaatsizlik,
haksız bir uygulamaya karşı bütün yasal yollar denendikten sonra
girişilen “yasadışı” bir eylemdir. Ancak yasadışı eyleme girişmek ilke
14 Çağlar, Bakır, “Sivil İtaatsizlik Olgusunun Değerlendirilmesi” konulu Sempozyum,
Argumentum Dergisi, Temmuz-Aralık 1993, yıl 3-4, Sayı 36-41, s. 651.
15 Ökçesiz, Hayrettin, “Sivil İtaatsizlik Hakkı”, Yeni Türkiye Dergisi, Kasım-
Aralık/1997, s. 159.
16 Göze, Ayferi, Liberal Marxiste Faşist ve Sosyal Devlet, 3. Baskı, Beta Yayınları,
İstanbul, 1995, s. 19.
olarak yasadışı örgütlenmeyi ya da eylemi savunmak anlamına gel-
mez. Sivil itaatsizlik, toplumsal sözleşmenin çiğnenmesinden duyulan
kaygıyı dile getirmek için başvurulan bir tepki türüdür. Bu anlamıyla
sivil itaatsizlik yasadışı ancak “meşru” bir eylem olarak değerlendirilir.
Mohandas K. Gandhi (1869 - 1948)
“Yüce ruh” anlamına gelen “mahatma” ve “baba” anlamına gelen
“bapu” adlarıyla da anılan Gandhi, 2 Ekim1869’da Hindistan’da doğ-
muş, Hint gelenekleriyle büyümüştür. 1887’de hukuk öğrenimi için
Londra’ya gitmiş, 1891’de öğrenimini tamamlayıp Hindistan’a dön-
müştür. 1893’de o zamanlar Britanya İmparatorluğu’nun bir parça-
sı olan Güney Afrika’da avukatlık yapmaya başlamıştır. Bu esnada
Gandi de, Güney Afrika’da Hintlilere uygulanan ayrımcılığa maruz
kalmıştır. Örneğin, elinde birinci mevki bileti olmasına rağmen üçün-
cü mevkiye geçmediği için trenden atılmış; yoluna at arabası ile de-
vam ederken, Avrupalı bir yolcuya yer açmak için arabanın dışında
basamak üzerinde yolculuk etmeyi reddettiği için sürücü tarafından
dövülmüştür. Sosyal haksızlıklar karşısında uyanmasına neden olan
bu olaylar hayatında bir dönüm noktası olmuş ve daha sonraki sosyal
eylemciliğine temel oluşturmuştur. Güney Afrika’da Hintlilerin ma-
ruz kaldığı ırkçılık, önyargı ve adaletsizliğe tanık olmuş ve halkının
Britanya İmparatorluğu içindeki yeri ile kendisinin topluluk içindeki
yerini sorgulamaya başlamıştır.17
Güney Afrika’daki Hintlileri bir araya getirmek için “İndian Opi-
nian (Hintlinin Kanısı)” adlı gazeteyi çıkarmaya başlamıştır. Gazetede
kötü yönetimlere karşı koyma gerekliliği üzerine yazı yazan Gandhi,
yasalara karşı doğrudan harekete geçmiş, kitle tutuklamalarına yol
açması için yasaları bilerek çiğnemiştir. 1894’te kurduğu Natal Hint
Kongresi sayesinde Güney Afrika’daki Hintlileri ortak bir siyasi gü-
cün arkasında toplamıştır. Gandhi, Hintlilerin oy kullanmasını engel-
leyen bir yasa tasarısına karşı çıkmış, yasanın çıkmasını engelleyeme-
se de, Güney Afrika’da Hintlilerin yaşadığı sorunlara dikkat çekmeyi
başarmıştır. O zamanlar Britanya İmparatorluğu’nun bir parçası olan
Güney Afrika hükümeti, Asyalı göçmenlerin sınırdan izinsiz girmesi-
17 Mohandas K. Gandhi, http://tr.wikipedia.org, ET:15.08.2010
ni yasaklayan ve bunu hapisle cezalandıran bir kanunu uygulamaya
başlamıştır. Gandhi, binlerce taraftarını sınırı kasten ve büyük kitleler
halinde geçmek için teşvik etmiştir. Taraftarları, kasten Güney Afrika
topraklarını terk ediyor ve sonra izin almadan içeri giriyorlar ve bu
yüzden hapse atılıyorlardı. Sayısız insanın bu suretle yaptığı sınır ihla-
li yüzünden öyle bir an geldi ki, Güney Afrika hükümeti mahkûmları
üst üste doldurmasına rağmen, insanları hapsedecek hapishane bula-
maz hale gelmiş ve sonunda pes ederek, sınır ihlalini hapisle cezalan-
dırma kanununu iptal etmek zorunda kalmıştır.18
Kendilerine düşman Avrupalı liderler, Hintli liderlerin Transvaal’i,
burada oturmaya hakları olmayan Hintli göçmenlerle doldurmak için
bir komploya giriştikleri yolunda uydurma istatistikler ortaya atmış
ve bu nedenle de Asyalılara karşı insafsız yasalar çıkarılmaya başlan-
mıştır. 1906’da sömürgenin Hintli nüfusunu zorla kayıt altına alma-
yı emreden bir yasaya karşı Johannesburg’da yapılan toplu gösteride
Gandhi, satyagraha’sını (pasif protesto yöntemi) ilk defa uygulamaya
başlayarak; Hintli yandaşlarına şiddet ile karşı çıkmak yerine, yeni
yasaya karşı çıkıp bunun sonuçlarına katlanmaları yönünde çağrıda
bulunmuştur. Bu doğrultuda 7 yıl süren mücadelede grev yapmak,
kayıt olmayı reddetmek, kayıt kartlarını yakmak gibi çeşitli şiddet
içermeyen başkaldırılar nedeniyle aralarında Gandi’nin de bulundu-
ğu binlerce Hintli hapsedilmiş, kırbaçlanmış, hatta öldürülmüştür. Ba-
rışçıl Hintli protestoculara Güney Afrika hükümetinin uyguladığı ağır
yöntemlerin kamuoyunda oluşturduğu itiraz sonucunda General J. C.
Smuts, Gandi ile bir uzlaşmaya gitmek zorunda kalmıştır. Bu müca-
dele sırasında Gandi’nin fikirleri şekillenmiş ve “Satyagraha” kavramı
olgunlaşmıştır.19
Afrika’dan Hindistan’a döndükten sonra yoksul çiftçi ve emekçi-
leri yüksek ve adaletsiz vergilendirme politikasını ve yaygın ayrım-
cılığını protesto etmeleri için örgütleyen Gandhi; “huzursuzluk ya-
ratma” gerekçesiyle tutuklanmıştır. Yüz binlerce insanın hapishane,
karakol ve mahkemelerin önünde protesto gösterilerinde bulunarak
Gandi’nin salıverilmesini istemesi üzerine, bir müddet sonra Gandhi
18 Thoreau, Henry David, Sivil İtaatsizlik ve Pasif Direniş, 2. Baskı, (Çev.Hakan Arslan),
Vadi Yayınları, Ankara 1999, s. 33-35.
19 Mohandas K. Gandhi, http://tr.wikipedia.org, ET:15.08.2010
salıverilmiştir. Hindistan Ulusal Kongresi’nin liderliğini üstlenerek
ülke çapında yoksulluğun azaltılması, kadınların serbestisi, farklı din
ve etnik gruplar arasında kardeşlik, kast ve dokunulmazlık ayrımcı-
lığının sonlandırılması, ülkenin ekonomik yeterliliğine kavuşması ve
en önemlisi olan Hindistan’ın sömürgelikten kurtulması konularında
ülke çapında kampanyalar yürütmüştür. Uygulamaya başladığı etkin
ve önemli taktikler çerçevesinde bütün Hindistan halkını pasif direni-
şe ve İngilizlerle işbirliği yapmamaya çağırmıştır.19
Gandi Hindistan’da alınan Britanya tuz vergisine karşı 1930’da
yaptığı 400 kilometrelik Gandi Tuz Yürüyüşü ile ülkesinin Britanya’ya
karşı başkaldırmasına öncülük etmiştir. O dönemde Hindistan’ı isti-
la etmiş İngiliz yönetimi, kazançlı bir tekel oluşturmak amacıyla tuz
yapımını yasaklayınca, Gandhi ardındakileri deniz kıyısına götürmüş
ve bir tas dolusu deniz suyunu buharlaştırma yoluyla tuz üreterek ya-
sayı simgesel olarak çiğnemiştir. Bunun üzerine tam da umduğu gibi
tutuklanarak hapse atılmıştır. Yurttaşlarının gözünde Gandhi, onlar
uğruna mücadeleden asla yılmayan biriydi ve binlerce kişi hareke-
te katılarak Gandhi’nin yaptığı eylemi tekrarlayınca İngiliz yönetimi
Gandhi’yi serbest bırakmak zorunda kalmıştır. İngiliz yönetiminin bu
tutumu otoritesinin zayıfladığının bir kanıtı haline gelmiş ve kamuoyu
yasayı kaldırması yönünde yönetimi zorlamaya başlamıştır.20
Birçok kez tutuklanıp serbest bırakılan Gandhi, ünlü açlık grevle-
rini yapmış, hemen hemen her eylemini de bir siyasi zaferle noktala-
mıştır. Gandhi’nin önderliğinde Thoreau’nun sivil itaatsizlik yöntemi-
ni kullanan Hindistan, 1947’de bağımsızlığına kavuşmuştur.
Gandhi’nin Penceresinden Sivil İtaatsizlik ve Satyagraha
Thoreau’nun “sivil itaatsizlik”yaklaşımının yeniden fark edilmesini
sağlayan Gandhi, Thoreau’nun görüşlerini eski Hint düşüncesi “ahim-
sa” (şiddetsizlik, tüm sevgi) ile bağdaştırmıştır. Kabagüçsüz direnme
biçimindeki siyasi eylem kuramı, bu temelde şekillenir. Gandhi’nin
sivil itaatsizlik felsefesine katkısı, itaatsizliğin eyleme dönüşme yönte-
mini hedef alan “pasif direniş” anlayışı ile gerçekleşmiştir. Pasif direnişi
20 Thoreau, Henry David, Sivil İtaatsizlik ve Pasif Direniş, 2. Baskı, (Çev.: Hakan
Arslan), Vadi Yayınları, Ankara 1999, s. 32-35.
bir hayat felsefesi olarak da benimseyen Gandhi, bu eylemi yaşamı bo-
yunca çeşitli şekillerde hayata geçirmiş; şiddetsizliğin, hem onu kulla-
nanı, hem de kendisine karşı kullanılanı kutsadığına inanmıştır.
Sivil itaatsizliğin karşılığını Satyagraha’da bulan Gandhi, gerçek
ve kötülüğe karşı aktif, ama şiddet unsuru içermeyen pasif direnişi
öngören “Satyagraha Felsefesi”nin öncüsüdür. Bu felsefe, Hindistan’ı
bağımsızlığına kavuşturmuş ve dünya üzerinde vatandaşlık hakla-
rı ve özgürlük savunucularına ilham kaynağı olmuştur. Satyagraha,
“hakikate tutunma”, “gerçeğe bağlılık”, “ruh gücü ve sevgiden doğan kuv-
vet” anlamına gelmektedir. Gandhi yasanın belirli davranış biçimleri-
ne karşı gelirken, yasanın öngördüğü cezaya da katlanmıştır. Çünkü
Satyagrahi (sivil itaatsizliği uygulayan kişi), yasalara aklını kullanarak
ve isteyerek boyun eğer. Ancak yasalara bu biçimde uyduktan sonra
insan, kuralların adaletli ya da adaletsiz olduğuna karar verebilir. Eğer
adaletsizliği görüyorsa yasalara karşı boyun eğmezliğe başvurabilir.21
“Göze göz ilkesi, tüm Dünya’yı kör eder” ve “Uğrunda ölmeyi göze
alacağım birçok dava var, ama uğrunda öldüreceğim hiç bir dava yoktur.”
diyen Gandhi’ye göre sivil itaatsizlik, şiddete başvurmadan direnme;
gerçeğe ve adalete derin bağlılık ifade ediyordu. Sivil itaatsizlik, onun
elinde pasif direnmenin kutsal kitabı haline gelmiştir.22
Gandhi’nin şu sözleri, onun sivil itaatsizlik anlayışının izahında
daha etkilidir: 23
“…Satyagrahi (sivil itaatsizliği uygulayan kişi) toplum yasalarına ak-
lını kullanarak, kendi özgür istemiyle boyun eğer. Çünkü bunu kutsal bir
görev bilir. Ancak, toplum yasalarına bu şekilde titizlikle uyduktan sonradır
ki insan, hangi kuralın iyi ve adaletli, hangisinin haksız ve adaletsiz oldu-
ğuna karar verebilir. Ancak o zaman insan, çok iyi belirlenmiş durumlarda,
bazı yasalara karşı boyun eğmezliğe başvurmak hakkını kazanabilir. … Şuna
inandım ki, bir halk yasalara uymamak yoluna başvurmak yeterliliğini kazan-
madan önce, onun bütün gereklerini tümüyle öğrenmelidir. … Hiç kimse öyle
bulduğu için, mutlak biçimde haklı olduğunu ya da bir şeyin kesinlikle doğru
21 Ökçesiz, Hayrettin, Sivil İtaatsizlik, Afa Yayınları, İstanbul 1994, s. 41.
22 Downs, Robert, Dünyayı Değiştiren Kitaplar, 4. Baskı, (Çev.: Erol Güngör),
ÖtükenYayınları, İstanbul 1998, s. 103.
23 Sivil İtaatsizlik, http://www.hukuk.gen.tr/konular, ET: 17.08.2010
olduğunu ileri süremez. Özgür kararıyla yanlış bulabildiği sürece bu, ancak
onun için yanlıştır. Buna göre haksız olduğunu bildiği bir şeyi yapmaması ve
her ne olursa olsun bunun sonuçlarına katlanması gerektiği ortadadır. İşte
bu, ruhsal gücün kullanılabilmesi için yegâne anahtardır.
Vicdani konularda çoğunluğun yasası yetkili değildir.
Bu sözleri hükmedilecek cezayı hafifletmek için söylemiyorum. Amacım,
bana yapılan uyarıya, yasaya olan saygısızlığımdan değil, varlığımızın o yüce
yasasına, yani vicdanımızın sesine uyduğum için boyun eğmediğimi göster-
mektir.”
İnsanın özgür bir iradeye sahip olduğu, hiçbir şeyin onu isteme-
diği bir şeyi yapmaya yazgılı kılınamayacağı anlayışını benimseyen
Gandi’nin uyguladığı temel yöntem, pasif direniş yoluyla eylem yap-
maktır. Pasif direniş anlayışında da iki taktik uygulamıştır. İlki, vergi
ödememe, mahkemelere karşı grev, okul, sivil ve askeri düzenlemeleri
reddetmek; ikincisi, milli bağımsızlık isteğini her fırsatta dile getir-
mektir.
Gandhi şiddetsiz siyasal istem ve eylemleri sayesinde emperyalist
egemenlik arzusu ile insanlık dışı uygulamalara başvurmaktan çekin-
meyen İngilizlerin bu arzularını yavaş yavaş zayıflatmış ve nihayetin-
de ülkesinde süregelen İngiliz sömürgeciliğini yıkmayı başarmıştır.
Adaletsizliğe başkaldırının şiddet ve kanla değil de; fikirsel ve barışçıl
eylemlerle zafer kazanacağına tüm Dünya şahit olmuştur. Gandhi’nin
kullandığı yöntemler sadece haksızlık içeren yasalara karşı değil, dini
emirlere ve kast sistemine karşı da etkili olmuştur. Bireyin diğerleriyle
birlikte, hatta tek başına da, dünyanın toplumsal ve siyasi yapısının
değişmesine yol açabilecek moral güçler geliştirebileceğini kanıtlamış-
tır. Ayrıca sivil itaatsizliğin, direnmenin yalnızca etkili bir aracı olma-
yıp, tersine toplumun iyileşmesinde felsefi temeli oluşturduğunu da
göstermiştir.

KAYNAKLAR
Anbarlı, Şeniz, “Bir Pasif Direnme Modeli Olarak Sivil İtaatsizlik”, CÜ
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 1, Nisan 2001.
Çağlar, Bakır; “Sivil İtaatsizlik Olgusunun Değerlendirilmesi” konulu
Sempozyum, Argumentum Dergisi, Temmuz-Aralık 1993, yıl 3-4,
Sayı: 36-41.
Downs, Robert, Dünyayı Değiştiren Kitaplar, 4. Baskı, (Çev.: Erol Gün-
gör), ÖtükenYayınları, İstanbul 1998.
Freeman, Harrop, Sivil İtaatsizlik ve Pasif Direniş İçinde, 2. Baskı, (Çev.:
Hakan Arslan), Vadi Yayınları, Ankara 1999.
Gandhi, Bir Özyaşam Öyküsü, Cem Yayınevi, İstanbul 1984.
Göze, Ayferi, Liberal Marxiste Faşist ve Sosyal Devlet, 3.Baskı, Beta Ya-
yınları, İstanbul 1995.
Kaboğlu, Ö. İbrahim, Özgürlükler Hukuku, 4. Baskı, Afa Yayınları, İs-
tanbul 1998.
Kapani, Münci, Kamu Hürriyetleri, 7. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara
1989.
Mohandas K. Gandhi, http://tr.wikipedia.org, ET:15.08.2010
Ökçesiz, Hayrettin, Sivil İtaatsizlik, Afa Yayınları, İstanbul 1994.
Ökçesiz, Hayrettin, “Sivil İtaatsizlik Hakkı”, Yeni Türkiye Dergisi, Ka-
sım-Aralık/1997.
Rawls, John, “Sivil İtaatsizliğin Tanımı ve Haklılığı”, Kamu Vicdanına
Çağrı Sivil İtaatsizlik, 2. Basım, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2001.
Sivil İtaatsizlik, http://www.hukuk.gen.tr/konular, ET:17.08.2010
Thoreau, Henry David, Sivil İtaatsizlik ve Pasif Direniş, 2. Baskı, (Çev.:
Hakan Arslan), Vadi Yayınları, Ankara 1999.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,86 M - Bugn : 34603

ulkucudunya@ulkucudunya.com