« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

18 Tem

2011

MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ

01 Ocak 1970

Boğazlar'ın statüsünü düzenleyen ve Türkiye'nin egemenlik haklannı yeniden tanıyan 20 Temmuz 1936 tarihli antlaşma.

Lozan Konferansfnda imzalanan (1923) ek sözleşmeye göre İstanbul ve Çanakka¬le boğazlan civarıyla Marmara denizin¬deki adalar askerden arındırılmıştı. Boğazlar'ın güvenliği Cem'iyyet-i Akvâm'a Milletler Cemiyeti bırakılırken geçişleri düzenlemek amacıyla milletlerarası bir komisyon kurulmuştu. Boğazlar üzerin¬deki egemenlik haklarının sınırlandırıl¬ması anlamına gelen bu hükümleri ka¬bul eden Türkiye Cumhuriyeti, Milletler Cemiyeti'nin kolektif güvenlik alanında etkili bir rol oynayacağını ve aynı zaman¬da silâhsızlanmanın gerçekleşeceğini ümit ediyordu. Fakat ne silâhsızlanma yolun¬da olumlu adımlar atılabildi, ne de kolek¬tif güvenlik konusunda Milletler Cemiyeti kendisinden bekleneni verebildi.

İtalya'nın Doğu Akdeniz ve Balkanlar üzerindeki emellerinden çekinen ve Boğazlar'ın savunmasız kalmasından kaygı duyan Türkiye Cumhuriyeti, Boğazlar'ın askerden arındırılması hükümlerini kal¬dırmak için teşebbüse geçti ve konuyu ilk defa 1933 Mayısında Londra Silâhsızlan¬ma Konferansı'nda ortaya attı. Daha son¬ra katıldığı milletlerarası toplantılarda da Boğazlar SÖzleşmesi'nin değişmesi ge¬rektiğini ileri sürdü. İtalya Habeşistan'ı işgal edip Almanya, Versailles Barış Ant-laşması'na aykırı olarak Ren bölgesini askerîleştirince Türkiye de Lozan Konferan-sı'na katılan devletlere özdeş bir nota ver¬di.[375] Avrupa'daki buhran¬ların 1923 tarihli Boğazlar Sözleşmesi ile Boğazlar'ın güvenliği için verilmiş olan ko¬lektif garantiyi artık işlemez hale getir¬diğini belirterek kendi güvenliği, savun¬ması ve egemenlik haklarının korunması bakımından bu statünün değiştirilip Bo¬ğazlar'ın askerileştirilmesini istedi.

Antlaşmaların hiçe sayıldığı veya kuv¬vet zoruyla değiştirildiği bir sırada Tür¬kiye'nin bu barışçı ve samimi davranışı olumlu karşılandı. İtalya hariç Fransa ve diğer devletler Türkiye'nin isteğini kabul etti. 1923 tarihli Boğazlar Sözleşmesİ'ni değiştirecek konferans İsviçre'nin Mont-rö (Montreux) şehrinde toplandı [376] Türkiye'yi Dışişleri Bakanı Tev-fik Rüştü Araş başkanlığında bir heyetin temsil ettiği konferans Montrö Sözleş¬mesi adını alan yeni Boğazlar Sözleşme-si'ylesonaerdi. Türkiye, İngiltere, Fransa, Sovyetler Birliği, Japon¬ya, Romanya, Bulgaristan, Yunanistan ve Yugoslavya arasında imzalanan sözleşme¬yi daha sonra İtalya da imzaladı.[377]

Montrö Boğazlar Sözleşmesi yirmi do¬kuz maddeden oluşmaktadır. Ayrıca dört ek madde ve bir de protokol bulunmak¬tadır. Sözleşme, Türkiye dahil en az altı devletin onay belgesinin Paris'te Fransız hükümetine sunulması işleminin tamam¬lanması üzerine yürürlüğe girdi.[378] Bununla birlikte Türkiye Cumhu¬riyeti, sözleşmeye ekli protokolün ikinci maddesi uyarınca 15 Ağustos 1936 tari¬hinde Boğazlar'dan yeni geçiş rejimini uy¬gulamaya başladı. Sözleşme ile 1923 söz¬leşmesindeki Boğazlar'ın silahsızlandırıl¬ması kayıtları kaldırılarak Türkiye'nin ege-menlik hakları yeniden sağlandı. Ayrıca Karadeniz devletlerinin güvenliğini koru¬yacak biçimde bazı yeni düzenlemeler ge¬tirildi. Lozan'da olduğu gibi Boğazlar'dan ticaret veya savaş gemisi ayırımı gözetil¬meden geçiş serbestliği ilkesi kabul edildi Sözleşme yirmi yıllık bir süre için geçerli olduğu halde geçiş ve gidiş geliş serbestliği ilkesi süresinin sonsuz olduğu açıklanmıştır.[379]

Birinci bölümde ticaret gemilerinin ge¬çiş rejimi düzenlenmiştir Buna göre barış zamanında ticaret gemileri, bayrağı ve yükü ne olursa olsun gündüz ve gece Boğazlar'dan geçiş serbestliğin¬den tam olarak yararlanacaktır. Transit geçiş yapanlar, sözleşmenin birinci ekin¬de öngörülen resim veya harçlar dışında para Ödemeyecektir. Kılavuzluk ve römor-kaj isteğe bağlıdır. Boğazlar'a giriş ya¬pan her gemi, milletlerarası sağlık hü¬kümleri çerçevesinde Türk yasalarıyla konulmuş sağlık denetiminden geçmek için Türk makamlarının belirlediği yerde duracaktır. Savaş zamanında Türkiye sa¬vaşan değilse ticaret gemileri aynı şekil¬de serbest geçiş hakkından yararlanacak¬tır. Türkiye savaş halinde veya yakın sa¬vaş tehdidi altında ise sadece düşman ol¬mayan ülkelerin ticaret gemileri düşma¬na yardım etmemek şartıyla serbestçe geçebilecektir. Bu gemiler Boğazlar'a gündüz girecek ve geçiş Türk makamla¬rının göstereceği yoldan olacaktır. Kıla¬vuzluk bu durumda zorunlu kılınabile¬cek, fakat ücret alınmayacaktır.

İkinci bölümde savaş gemilerinin barış¬ta ve savaşta geçiş rejimi. Karadeniz'de kıyısı bulunan devletlerle bulunmayanla¬ra göre değişiklik gösterecek şekilde dü¬zenlenmiştir.[380] Buna göre barış zamanında hafif su üstü gemileri, küçük savaş gemileri ve yardımcı gemiler, bay¬rakları ne olursa olsun hiçbir resim ve yükleme bağlı tutulmadan Boğazlar'dan serbestçe geçebilecektir. Ancak Boğaz¬lar'a gündüz ve öngörülen şartlara uy¬gun biçimde girmeleri şarttır. Karade¬niz'de kıyısı olan devletlerin savaş gemileri, önceden haber vermek şartıyla toni¬latoları ne olursa olsun Boğazlar'dan her zaman geçebilecektir. Bu devletlere ait denizaltı gemileri de haber vermek şar¬tıyla gündüz ve su üzerinden geçecektir. Diğer ülkelerin savaş gemilerinin Kara¬deniz'e girmesine bazı kısıtlamalar geti¬rilmiştir. Karadeniz'e kıyısı olmayan ül¬kelerin bu denize çıkacak savaş gemileri¬nin sayısı 30 ve tonajları 45.000 tonilato ile sınırlandırılmıştır. Savaş zamanında Türkiye savaşan durumda ise ya da ken¬dini yakın bir savaş tehdidi karşısında his¬sediyorsa yabancı savaş gemilerinin ge¬çişi tamamıyla onun kararına bağlı ola¬caktır. Kendisi savaşan taraf değilse sava¬şan ülkelerin savaş gemilerinin geçişi ya¬saklanacak, savaşmayanların savaş ge¬mileri ise serbestçe geçebilecektir. Savaş gemilerinin Boğazlar'dan geçişi için Türkiye'ye diplomasi yoluyla bir ön bildirim¬de bulunulması gerekmektedir. Bu ön bil¬dirimin normal süresi sekiz gündür. Ka¬radeniz'de kıyısı olmayan devletler için bu sürenin on beş güne çıkarılması öngö-rülmüştür.

Sözleşme hava ulaşım araçlarının Bo¬ğazlar üzerindeki geçişini de düzenle¬mektedir [381] Lozan'da kurulan mil¬letlerarası komisyonun yetkileri Türk hü¬kümetine geçirilmiştir.[382] Sözleş¬me yirmi yıl için imzalanmış olduğu hal¬de [383] şimdiye kadar hiçbir imzacı devlet tarafından feshedilmediğinden yürürlükte devam etmektedir. Fakat ti¬caret gemilerinin sağlık denetimi dışın¬da hiçbir işleme tâbi tutulmadan gece ve gündüz geçmeleri, kılavuz ve römorkör almalarının da isteğe bağlı olması İstan¬bul'u büyük tehlikeler karşısında bırak¬maktadır. Bu sebeple Türkiye Cumhuri¬yeti. Boğazlar ve Marmara'da deniz tra¬fik düzenine ilişkin bir tüzük hazırlamış ve 1 Temmuz 1994'te yürürlüğe koymuş¬tur. Montrö Boğazlar Sözleşmesi hüküm¬leri çerçevesinde düzenlenen bu tüzüğe Rusya tepki göstermiştir. Türkiye ise tam egemenliği altındaki bir bölgede sınırsız bir geçişe razı olamayacağını sözleşme hükümlerine dayanarak ileri sürmekte ve tüzüğe uygun bir trafik düzeni uygu¬lamaktadır.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,89 M - Bugn : 22390

ulkucudunya@ulkucudunya.com