« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

28 Şub

2011

Şah-ı Nakşibend Hazretleri (K.S)

01 Ocak 1970

Nakşibendî Tarikatı'nın kurucu pîri olan Şah-ı Nakşibend (aslı; Nakşbend) Hazretlerinin (K.S) hayatları:

Şah-ı Nakşibend (K.S) , miladî 9. asırdan itibaren, önemli bir ilim ve irfan merkezi haline gelen Mâveraünnehir havzasında, Buhârâ şehrine dokuz kilometre uzaklıktaki Kasr-ı Hindüvan (Kasr-ı Ârifan)'da dünyaya teşrif ettiler. (H. 718; m. 1318) Asıl adı, Muhammed b. Muhammed Buhârî'dir.

Şah-ı Nakşibend Hazretleri'nin doğduğu ve içinde büyüdüğü, sosyal ve siyasi şartlar; dinin aslına dönmeyi ve müslümanların tekrar eski düzenlerini kurmalarını gerektiren acziyet ve güçlüklerle dolu bir ortam oluşturmuştu.

Buhara, Cengiz Han tarafından 1221'de, ardından 1273'te ve son olarak da 1316'da üç defa talan edilmiş, yakılmış ve hemen bütün ilmî eserler tahrip edilmiştir. Şehir bir daha o eski canlı günlerine hemen hemen hiçbir zaman kavuşamadı. Fakat müslüman halk, bir daha böyle musibetlerle karşılaşmamak için dinlerine sarılmayı da ihmal etmediler.

Nakşibend (K.S), daha ilk çocukluk yıllarındayken, Hacegan Tarikati şeyhlerinden Muhammed Baba Semmâsî (K.S) (ö. 740/1339), müridleriyle beraber o köye gelmiş ve Muhammed Bahauddin'i manevî evlatlığına kabul etmiştir. Baba Semmâsî (K.S)’nin, müridi olan Emir Külal (K.S)’a hitaben: "Bu erin terbiyesi sana aittir." dediği rivayet edilmektedir.

Hakikaten de Muhammed Bahauddin, Emir Külal (K.S)’a intisab etmiş, tarikat âdâbının öğrenilmesi, sohbet ve zikir telkinlerini ondan almıştır. Burada bir meseleyi açıklığa kavuşturmakta fayda var. Şah-ı Nakşibend (K.S) zahiri terbiyesini Emir Külal (K.S)’dan almışsa da batınî-manevî terbiyeyi Abdulhalik Gücdevanî (K.S)’dan almıştır.

Abdulhalik Gücdevânî (K.S) (ö. 1220) Hacegan Tarikati pirlerinden olup Şah-ı Naksibend Hazretlerini rûhânî yolla irşad etmiştir. Bu rûhâniyet yoluyla terbiye usulüne, Veysel Karânî Hazretlerine izafeten "Üveysîlik yolu" denilmektedir.

Şah-ı Nakşibend (K.S)’in intisab ettiği Hacegan Tarikati'nde; mürid tek başına olduğunda hafî (gizli), toplu haldeyken cehrî (açıktan) zikir yapılıyordu. Fakat kendisi, Gücdevânî (K.S)’nin manevî telkiniyle "hafî zikri" tercih etmiştir.

Emir Külal (K.S)’dan hilafet alan, Şah-ı Nakşibend (K.S) daha sonra yedi sene Mevlana Arif (K.S), oniki sene de Halil Ata (K.S) ile sohbet ve arkadaşlık yapmıştır. Bu iki şeyh Yesevî Tarikati'ne mensuptur. İki defa Hicaz'a gitmişler, ikinci seferinde bir müddet Merv'de oturduktan sonra Buhara'ya dönmüş ve ömrünün sonuna kadar burada ikamet etmiştir.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,85 M - Bugn : 18569

ulkucudunya@ulkucudunya.com