« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

27 Eyl

2010

İMÂM ET-TİRMİZÎ (209-279)

01 Ocak 1970

Kitabı hakkında Tirmizi şu açıklamayı yapar: “Ben bu kitabı yani el-müsnedu’s-sahihi te’lif edince, Hicaz, Irak ve Horasan âlimlerine arz ettim, hepsi de onu beğendi. Kimin evinde bu kitap, yani el-Cami bulunursa, sanki evinde konuşan bir peygamber vardır.



Muhaddislerin hayatını incelediğimizde onların iki sıfat üzerinde birleştiklerini görebiliriz. Birincisi hafızalarının güçlü oluşu, ikincisi züht, vera ve takva’da üstün derecelere sahip oluşlarıdır. Konumuzun müsebbibi olan Tirmizi rahimehullah’ın zühdünü anlatan şu rivayet her şeyi ortaya koyuyor. Meşhur eserini yazdıktan sonra Allah Teala korkusundan ağlaya ağlaya gözlerini kaybetmiştir. Rasulullah (sav)’in “Allah için ağlayan göze cehennem ateşi dokunmaz” müjdesine nail olmuştur. Muhaddislerin bu iki vasıf üzerinde birleşmelerinin hikmetine gelince Allahu Alem Rasulullah (sav)’ın hadisleriyle bütünleştiklerinden dolayıdır.



Hayatı



İmam Tirmizi (rh)’ın nerede doğup vefat ettiği hususunda bir çok ihtilaflara rağmen sahih olan görüşe göre İmam Tirmizi 209/824 yılında Tirmize yakın bir köy olan Buğ köyünde doğup ve 279/892 yılında Buğ köyünde vefat etmiştir. (Sünen Tirmizi, Mukaddime 558, Darul Fikir, Beyrut)







İmam Tirmizi’nin ismi: Muhammed bin İsa bin Sevre bin Musa bin ed-Dehhak es-Sülemi el-Buği et-Tirmizi’dir. Künyesi ise Ebu İsa’dır. İmam Tirmizi kitabında görüşünü sunarken kale Ebu İsa diyerek künyesini zikreder. İmam Tirmizi diğer muhaddisler gibi ilim talebi için bir çok beldeler dolaşmış Horosan’lılardan, Irak’lılardan, Hicaz’lılardan hadis almıştır. İmam Tirmizi memleketinin ve Horasan’ın meşhur alimlerini dinledikten sonra Hicri 235 yılında çıktığı seyahatte yaşadığı asrın en önemli ilim merkezleri olan Mekke, Medine, Kufe, Basra, Bağdat, Vasıt ve Rey’de yıllarca hadis tahsil etti. Sonra h. 250 yılından önce tekrar memleketine döndü ve el-Buhari’nin Nisabur’da kaldığı müddet zarfında devamlı ondan ders aldı. İmam Tirmizi el-Buhari’nin on meşhur talebesinden biridir. İmam Tirmizi kendi asrının büyük alimlerinden hadis rivayet etmiştir. Bunlardan en meşhurları Buhari ve Müslim’dir. Tirmizi hadis tahsilini esas itibariyle Buhara’da yapmıştır. Tirmizi hadiste öyle şöhret bulmuştur ki İbni Hacer’in Tehzibu’t-Tehzib’de kaydettiği bir rivayet göre, Buhari, Tirmizi’ye “Benim senden istifadem, senin benden istifadenden fazladır” demiştir. (Hadis Tarihi, İbrahim Canan, c. 1, sh. 234, Ak çağ yayınları, İstanbul)



İmam Tirmizi Hakkında Âlimlerin Sözleri ve Hafızasının Kuvvetli Oluşu



İbni Hıbban İmam Tirmizi’yi şöyle vasf etmiştir: O ilmi cem eden, te’lif eden ve müzakere edenlerden biridir. Ebu Sa’d el-İdris: “Ebu İsa et-Tirmizi darbu mesel olan bir hafızaya sahipti” der. Hadisleri bir defa dinleyince olduğu gibi ezberlediği belirtilir. Teracim kitaplarında onun hafıza gücünü belirten şu menkıbe kayt edilir: İmam Tirmizi anlatıyor: “Ben Mekke yolunda idim ve bana önce bir şeyhe ait iki cüz istinsah etmiştim. Mezkur şeyh kafilemize uğradı. Kendisini sordum, falanca diye gösterdiler. Yanına gittim yazmış olduğum cüzlerin beraberimde olduğunu zannediyordum. Şeyhe ait olduğunu zannettiğim bu cüzleri heybeme koyarak yanına vardım. Kendisiyle karşılaşınca bunları gözden geçirerek rivayeti için icazet talep ettim” Ver bakalım dedi. Verdiğim zaman adamcağız bir de ne görsün. Uzattığım cüzler beyaz (defterdi yazı falan yoktu) Şeyh öfkelendi ve “Bana utanmıyor musun?” dedi. Niyetim hafiflik olmadığını, oraya bir aldanma, yanlışlık girdiğini anlattım ve: “Mamafih bu cüzlerin muhtevası tamamıyla ezberimde” dedim. “Oku” dedi. Onun okuduğunu arka arkaya tamamen okudum. Beni tasdik etmeyip “Yanıma gelmezden önce bunu ezbere okuyarak hazırlıklı gelmiş olabilirsin” dedi. Bende: “Öyleyse başka şeyler tahdis et” dedim. Bunun üzerine benim için garip hadislerden kırk kadar hadis okudu. Sonra “Haydi oku” dedi. Bende baştan sona kadar hepsini kendi okuduğu gibi okudum. Tek harfte bile hata yapmadım. Bunun üzerine: Hafızası senin gibi olanı görmedim dedi. (M. Abdurrahman bin Abdurrahim el-Mubarekfuri, Mukaddimetu Tuhfetu’l-Ahvezi, s. 240, Daru’l-Fikr, m. 1995-h. 1415)



Hafız ez-Zehebi “Takrib” isimli eserinde şöyle der: “İmam Tirmizi sika olan imamlardan biridir ve hafızdır.”



Hafız Ebu Yala şöyle der: “İmam Tirmizi hafız, sika, muttefekun aleyh ve emanete riayet, ilmi ve dindarlığıyla meşhurdur.”







Ne aceptir ki her asırda hak ehli sevilmediği gibi İmam Tirmizi de bundan nasibini almıştır. Onu sevmeyenlerden biri her görüşüyle şaz olan İbn Hazm’dır. Hatta Tirmizi hakkında aşırı giderek onun tanımadığını, meçhul biri olduğunu “el-Feraiz mine’l-ittisal” isimli kitabında söyler. (Mukaddime Tuhfetü’l-Ahvezi, s. 242) Hadis ilminde muhakkik (araştırmacı) olan alimler İbn Hazm’ın bu görüşünü reddederek İbn Hazm’ın konulara vakıf olmadan nefsine tabi olarak görüş beyan ettiğini söylerler. İmam Tirmizi’nin sika, hafız, meşhur ve muttefekun aleyh olduğunu söylerler. (Hafız, Tehzibu’t-Tehzib, Mukaddime Tuhfetu’l-Ahvezi, s. 243)



İmam Tirmizinin Hadis İlmine Hizmeti



Tirmizi, sadece rivayetleri cem edip eser te’lif etmekle hizmet etmemiş, hadis ilminin gelişmesine de katkıda bulunmuştur. Kendisine kadar hadisler iki dereceye ayrılıyordu. 1- Sahih hadis 2- Zayıf hadis. Tirmizi üçüncü bir kısım ilave ederek “Hasen hadis” tabirini hadis ıstılahlarına eklemiştir. Böylece en doğru olan görüşe göre kendisinden sonra, hadisler üç mertebede mutalaa edilmeye başlanmıştır. Ayrıca, Tirmizi “Hasen hadis” tabirine başka kelimeler de ekleyerek yeni mürekkep tabirler ortaya koymuştur. “Hasen garib”, “Hasen Sahih” gibi. Bu tabirlere ayrı ayrı tarifler de getirerek hadis ilminde hüccet (delil) oluşu ve kendisinden sonra gelen muhaddisler, Tirmizi gibi bir otoritenin bu tabir ve tariflerini dikkate alıp, ehemmiyet vererek, hadis ilminde derin hizmetini kabullenmişlerdir.



İmam Tirmizi’nin Bu Tabirlere Yaptığı Tarifler



Hasen: Lugat yönünden güzel manasına gelir. İsnadında yalan ile itham olunmuş bir ravisi bulunmayan şaz olmaksızın çeşitli yönlerden rivayet edilen her hadise hasen denir.



Tirmizi’nin hasen hadise getirdiği tarifle sahih hadisden şu iki farkla ayrı kalır. Birincisi ravinin yalanla itham olunmuş olmaması (sahihte ravinin sika oluşu), ikincisi çeşitli yönlerden hadisin rivayet edilmiş olması (Sahihte bu şart yoktur)dır. Bu tariflerden anlaşıldığı üzere hasen hadis, sahih ile zayıf arasında bir hadistir. Fakat sahihe daha yakındır. (Talat Koçyiğit, Hadis terimleri sözlüğü hasen terimi, Rehber yayınları, Nisan 1992, Ankara)



Hasen Sahih, Hasen Garip, Hasen Sahih Garip



Tirmizi hasen tabiri ile neyi kastettiğini açıklamıştır. Fakat hasen tabirine terkip edilen “Hasen Sahih” gibi terkiplerle neyi kastettiğini belirtmemiştir. Neden açıklamadığını ise âlimler şöyle yorumlar. Yeni tabir olan “Hasen” onun tarifi yapılmış diğer tabirler zaten bütün hadis âlimleri tarafından malum olan tabirler olduğu için açıklama ihtiyacı hissedilmemiştir.



Sonradan gelen âlimlerin bu tabirleri yorumlamaları ise şöyledir: Hasen sahih: İbn Salah: Bu tabirler isnadli ilgilidir. Hadis hasen isnad rivayet edilmişse “Hasen hadis” sahih senedle rivayet edilmişse “Sahih hadis” denir. Dolayısıyla böyle hadisler hem hasen hemde sahih senedle rivayet edildiğinden dolayı “Haza Hadisun Hasenun Sahihun” denilir.



Hasen Garip: İmam Zerkeşi şu görüşü ileri sürmüştür. Hadis metin yönünden hasen isnad yönünden tek kişinin rivayeti olduğundan dolayı gariptir. Böyle olan hadislere Hasen Garip tabiri kullanılır demiştir.



Hasen Sahih Garip: Bu tabir de önceki tabirlerde izah edildiği üzere hadisin hasen sahih ve garip olabileceği gibi hadisin lügat olarak hasen, metin olarak sahih ve isnad olarak garip şeklinde yorumlanabilir. Özetle görünen şu ki hadis alimleri bu tabirlerin yorumlanmasında çokça ihtilaf içerisindedirler. Esah olan görüşün ortaya çıkması için ciddi bir araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır.



Sahîh’i:



Tirmizi’nin en meşhur eseri “Sünen” denmiş olan es-Sahihi’dir. Hadisçilerin yer verdikleri bütün bablara şamil olması sebebiyle “Cami” vasfını da almıştır. Sahihteki tertibin güzelliği dolayısıyla bazı alimler onu kütübü sittenin üçüncü kitabı kabul etmiştir. Tirmizi’nin sahihi sünen tarzında yani fıkıh babları esas alınarak tertip edilmiştir. İçerisinde sahih, hasen ve zayıf hadisler mevcuttur. Ayrıca imam Tirmizi her hadis hakkında sıhhatini ifade eden kayıtlarda bulunmuştur.



İmam Tirmizi’nin süneninde mevzu hadis yoktur. Her ne kadar Hafız İbn Cevzi Tirmizi’nin süneninde yirmi üç mevzu hadis olduğunu zikretse de gerçekte ise o hadislerin mevzu olmadığı muhaddisler tarafından tespit edilmiştir. Hatta mevzu denilen hadsin bir İmam Müslim kitabında sahih olarak tespit edilmişitr. El-Hakim tesbihat konusunda mütesahil (gevşek) olduğu gibi İbn Cevzi mevzuat konusunda mütesahildir.



Tirmizi’nin süneninde 3982 hadis kayıtlamıştır. (Mukaddime Tuhfetu’l-Ahvezi, s. 258)



Tirmizi’nin Sünenini Diğer Kitaplardan Ayıran Özellikler



1- Bab esasına göre tasnif edilmiş ve tertibi son derece güzeldir.



2- Tertipte ve hadislerin sunulmasında fıkıh yapılmıştır.



3- Tekrarlar azdır.



4- Hadislerin dereceleri belirtilmiştir.



5- Ravilerin cerh ve tadili yapılmıştır.



6- İlletden bahsedilmiştir.



7- Hadislerin yolları gösterilmiş ve müteaddit isnad tek siyakta cem edilmiştir.



8- Ravilerin isim ve künyeleri açık bir şekilde kayt edilmiştir.



9- Hadislerin mamulun bih ve metruk olanları gösterilmiştir.



10- Rivayet edilen hadisin red veya kabulunde ulemanın ihtilafı zikredilmiştir.



11- Hadisin tevilindeki ihtilaflarda beyan edilmiştir.



12- Genelikle seçilen hadisler ulemanın ameline bağlanmış ve hemen bütünüyle mamulun bih olan hadisler alınmıştır.



Hocaları



Kuteybe bin Said, Ali bin Hucr ve el-Buhari’dir.



Talebeleri



İbnu’l-Munzir, el-Heysen bin Kuleyb ve el-Hasan bin İbrahim el-Kattan’dır.



Eserleri



1- el-Camiu’s-Sahih



2- ilelu’l-Hadis



3- el-İlalu’l-Kebir



4- eş-Şemailu’n-Nebeviyye ve’l-Hisalu’l-Mustafaviyye



5- er-Rubaiyyat fi’l-Hadis



6- Kitabü’z-Zühd



7- Kitabu’l-Esma ve’l Kuna



8- Tesmiyetu Ashabi Rasulillah



9- er-Risale fi’l-Hilaf ve’l-Cedel



10- Kitabu’t-Tarih



Süneni'nin Şerhleri



1- Arıdatu’l-Ahvazi fi şerhi’t-Tirmizi. Müellifi maliki ulemasından İbnu’l-Arabi el-Maliki diye şöhret bulmuş olan Muhammed ibnu Abdillah el-işbili’dir. (v. 543/1148) Eser on üç cilt olup 7 cilt halinde basılmıştır.



2- Mütedavil şerhlerden biri Tuhfetu’l-Ahvezi şerhu cami Tirmizi’dir. Müellifi Muhammed Abdurrahman ibnu Abdirrahim el-Mübarek Furi’dir. (v. 1353/1934) Bu şerh için hazırlanan iki ciltlik mukaddime, hem Tirmizi hakkında geniş bilgi sunar, hem de usulu hadisle ilgili derli toplu bilgiler verir.



Tirmizi’nin sahihi üzerine geniş bir tahlili Nureddin ıtr, el-İmamu’t-Tirmizi ve’l-Muvazenetu beyne camiihi ve Beyne’s-Sahiheyn adlı eserde sunar. Suyuti’nin, Sindi’nin İbnu Mulakki’nin, Muhammed ibn Muhammed el-Yameri’nin, Abdurrahman ibn Ahmed el-Hanbeli’nin de muhtelif hacimlerde şerhleri mevcuttur. Tirmizi’yi ihtisar edenlerde olmuştur. Necmuddin Muhammed ibn Akili el-Balisi, Necmuddin Süleyman ibn Abdilkavi gibi.



Tirmizi’nin hadislerini tek bir kelimeden bulmak maksadıyla Sıddıki el-Beyk tarafından el-Mürşid ila Ehadisi Süneni’t-Tirmizi adıyla bir miftah yapılmıştır. (Humus, 1969)



Sonuç olarak…



Muhaddislerin ortaya koydukları cehd, özveri, fedakarlık, sünneti yaşayıp ve yaşatma uğruna hayatlarını bu yola vakfettiklerini görüyoruz. Ayrıca hepsinin güzel hasletlere sahip olduklarını özellikle takva, vera ve zühd konularında zirveye ulaştıklarını ve Tirmizinin Allah korkusundan çok ağladığı için gözlerini kaybettiği rivayet ediliyor. İşte ümmete düşen görev bunları iyi tanıyıp ve tanıtmaktır. Yoksa kişi bilmediğinin düşmanı olur.



Kaynakça:



1- Mukaddime Tuhfetu’l-Ahvezi



2- İbrahim Canan, Hadis tarihi.



3- Talat Koçyiğit, Hadis terimleri sözlüğü.



4- Kemal Sandıkçı, İlk üç asırda hadis.



5- Sünen Tirmizi, Daru’l-Fikr

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,68 M - Bugn : 21916

ulkucudunya@ulkucudunya.com