« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

25 Tem

2010

Ayrılmak istemeyen adam! / Özdemir İnce

01 Ocak 1970

DÜNKÜ yazımı yazıişlerine gönderdikten sonra gazetelerde BDP milletvekili Hasip Kaplan’ın şangırtılı demecini okudum. Bu türden demeçlere alışkın olduğum için ciddiye almadım ve yazımı yenilemek aklımın ucundan bile geçmedi.

Kendi gerçek ve doğrularımı bir kez daha yazayım: İster savaş, ister barış yoluyla olsun Kürtlerin özerklik, federasyon ve bağımsız devlet istemelerine karşı değilim. Ama bu isteklerini kesinlikle desteklemedim, desteklemiyorum. Desteklemek, desteklememek! Bunlar benim için önemli değil. Benim için önemli olan şu: Özerklik, federasyon ve bağımsız devlet gerçekleşebilir mi, gerçekleşirse hangi koşullarda gerçekleşir. Bunların cevaplarını en son dün yazdım.

LAFI LAF DEĞİL
BDP’li Hasip Kaplan “Biz ayrılamayız!” demiş. Siyasetçilerin, gazetecilerin ve köşemenlerin çoğu pek Türkçe bilmedikleri için bu cümlenin ne anlama geldiğini açıklayayım:
1. Türkler ve Kürtler birbirinden ayrılamaz.
2. Hasip Kaplan Kürt olduğu için “Biz”, “Kürtler” anlamına gelir: “Kürtler, Türklerden ayrılamaz!”
3. “Ayrılmak” sürecin üçüncü evresi olduğu için “özerklik” ve “federasyon” gündemden düşmemiştir.
4. Hasip Kaplan’ın “Biz ayrılamayız!” sözü, “Ayrılamayız ama özerklik ve federasyon isteklerimizi görüşebiliriz!” anlamına gelir.
5. Hasip Kaplan sözünün ne anlama geldiğini elbette benden çok daha iyi biliyordur. Ama ben gazeteci değilim ve öteki köşemenlere hiç mi hiç benzemem. Bana bir cümlesini veren elimden kurtulamaz.
6. “Ayrılamayız!” lafı laf değil de bir tür “engagement” (angajman, vaat, yatırım, güdümlülük, bağlanma) ise bunun ne anlama gelmesi gerektiğini birlikte görelim.

İNSAN HAKLARI ESNAFI
1. Ayrılmak istemeyen(ler) PKK’nın sadece eylemlerine değil kendisine de karşı çıkar.
2. Doğu ve güneydoğuda, Mersin’de, Adana’da, İstanbul’da ve öteki yerlerde yapılan yasadışı gösterilere, barbarlık ve vandalizme karşı çıkar.
3. Karşı çıkmakla kalmaz 1. ve 2. maddede yazdıklarımla mücadele eder.
4. “Anadilde öğretim” iddialarından hemen vazgeçer. Çünkü gazeteci ve köşemen esnafı pek bilmez ama ayrılıkçılığın en önemli göstergesi “anadilde öğretim” dayatmasıdır. Yanlış anlamalarına engel olmak için bir kez daha yazayım: Anadilde öğretim ile anadilin özgürce öğrenilmesi aynı şey değildir.
5. “Ayrılık” gündemden kalkıyorsa “özerklik” koşulları elbette konuşulabilir. Ama “anadilde öğretim hakkı”nı araya sokuşturmadan.
6. Sorunu ilkokul düzeyine indirgeyerek yazdım. Anlamayan varsa sorun kendisindedir.
7. Bu satırları yazan gibi bir “ırkçı”, bir “faşist” varsa, ona kurban olayım.
8. Bir başka dünya elbette kurulur, ama “barış esnafı”, “demokrasi ve insan hakları esnafı” ile değil!

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,85 M - Bugn : 18537

ulkucudunya@ulkucudunya.com