« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

24 May

2010

GÜN SAZAK

01 Ocak 1970

"Bizi öldürebilirler, fakat davamızın yürüyüşünü kimse engelleyemez."

HAYATI

İnanç - Samimiyet -Ahlak - fedakarlık, millet ve Vatanseverliğin sembolu bir Dava adamı 1932 Yılında Eskişehirin Sazak köyünde doğan Gün Sazak eski milletvekillerinden Emin Sazak'ın oğludur. İlk ve orta tarihini Eskişehir'de, yüksek tahsilini de Amerika'da yaptı. Sazaklar Eskişehir'de geniş topraklara sahip çiftçilik yapan bir ailedir ve toprağa çok bağlıdırlar. Bu durumdan dolayı Gün bey Amerikaya ziraat tahsiline gönderilir. Yüksek tahsilini başarıyla tamamlayıp yurda dönen Gün Sazak toprak işlerine daha sıkı bir şekilde sarılır, modern teknoloji ile işlerini geliştirir, verimi arttırır. Diğer taraftan da inşaat işlerine başlıyarak müteahhitliğe soyunur. Dürüst, temiz, sağlam işleri yapması sayesinde bu dalda da başarılar kazanır. Toprağa bağlılığı Amerika tarihinden sonra şuurlu bir vatanseverliğe dönüşür.

1970'li yıllarda Türkiye'nin başına gelen kominist Sovyet Rusyanın dolaylı işgal faaliyetleri, anarşist ve bölücü olaylar bir toplantıda rahmetli Başbuğumuz Alparslan Türkeş'le tanışmasına vesile olur. Bu tanışmadan kısa süre sonra Gün Sazak MHP'ye katılır. Partiye girdikten sonra şahsi işlerini takip ederken ağırlıklı olarak siyasi faaliyetleri yürütür. Yaptığı çalışmalar, fikir, tavır ve davranışları ile kendisini partiye kabul ettirir ve büyük bir saygınlık kazanır. Maddi durumunun iyi olması, yüksek ahlak ve karakter yapısı onu memleketin durumunu gördükçe daha da azimlendirir ve aşkla - şevkle çalışır. Elinin açıklığı, yardımseverliği, garip, fakir ve yoksulları koruması, o'nu AĞA yapar ve öğle anılır. Komünist beşinci işgal faaliyetlerin doruğa çıktığı zamanlarda her fraksiyondan bütün komünistler o'na AĞA diyerek çamur atmaya başlarlar ama O verdiği cevapta asaleti ve terbiyesiyle kendini bütün Türkiye'ye kabul ettirdi.

Ne diyordu Gün Sazak? Evet ben ağayım. Allah şükürler olsunki ben Türk töresine göre ağayım ve bununla gurur duyuyorum.>> Çünkü O hep vermiş, hiç almamıştır. Kendine geleni boş çevirmemiştir. Bütün bu faydalı ve güzel çalışmalarından dolayı MHP genel başkan yardımcıs iken ikinci Milliyetçi Cephe hükümetinde Milletvekili olmadığı halde dıışarıdan Gümrük ve Tekel Bakanı olarak vazife aldı. Prensipli, kararlı ve tavizsiz çalışmalarıyla kısa zamanda gümrüklerdeki rüşvet, hırsızlık ve yolsuzlukları en aza indirdi ve vurguncu-soyguncuların canına ot tıkadı. Görev aldığından şehid edildiği tarihe kadar 5.5 ay bakanlık yaptı. Bu zaman içinde Türkiye'deki bütün kaçakçı ve soyguncuların düşmanlığını kazandı. Türkiye devleti ve Türk milleti kazandı ama O doğru bildiği, inandığı prensiplerinden taviz vermedi. Nihayet

O günki şartlarda, Türkiye'nin kan gölüne çevrildiği günlerde kaçakçı patronlarının kiraladığı pusula bekleyen kominist katiller tarafından 27.05.1980 tarihinde eşi ile gittiği bir ziyaretten dönüp arabadan eşyalarını indirirken çapraz ateşe alınarak şehid edildi. Kahpe komünist uşaklar arkadan kalleşçe vurmuşlardı. Hastaneye kaldırılırken yolda öldü. Cenazesi MHP genel merkezi önünde yapılan bir törenden sonra Ankara Hacı Bayram Camiinde cenaze namazı kılınarak Eskişehir'in Sazak köyünde toprağa verildi. Cenaze törenine Türkiye'nin dört bir yanından gelen 300 binden fazla gönüldaşları ve vatandaşlarımızın tekbir ve göz yaşları arasında toprağa verildi. Mekanı Cennet, ruhun şad olsun büyük insan. Gönlümüzden, unutmayacağız.

KIŞKIRTICI ECEVİT

Kayseri'de düzenlediği mitingde ağzını MHP ile açıp Ülkücü Gençlik ile kapatan CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit adeta komünisteler "saldırı emri" vermişçesine komünistleri harekete geçirdi. Ecevit'in miting meydanlarında elinde Alparslan Türkeş'in iyi okumadığını her halinden belli ettiği bir kitabını alarak sallaya sallaya tahrik eder tarzda konuşmasının hemen ardından MHP Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak şehid edildi.

Gün Sazak'ın şehid edilmesinin akabinde MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş düzenlediği basın toplantısında Ecevit'in Kayseri mitinginde söylediklerini hatırlatınca CHP Genel Başkanı köşeye sıkışmanın yarattığı panik ile derhal taarruza geçti. Yalan ve iftiraları peşpeşe sıralayarak Ülkücüleri suçlamaya ve hedef göstermeye devam etti. Ecevit MHP'nin Sine-i millete dönme hareketini kendi dar mantığı ile "dağa çıkmak" olarak yorumlayarak, MHP'nin "meşru demokratik mücâdele yöntemini özde zaten hiç bir zaman benimsemediğini" söyledi.

MHP'lilerin yer yer Gün Sazak'ın şehadetini protesto gösterilerinde bulunmasını "kınayan Ecevit, Kayseri İl Başkanı öldürüldüğü zaman yaptığı yaygarayı unutmuş gibiydi... Ecevit kendisi için en büyük tehlike olarak gördüğü Ülkücü Hareket ve MHP'yi kamuoyu önünde yalnız bırakmak ve sözde milletimizden tecrit etmek için bir takım yeni tekliflerde sürdü ortaya. Bir zamanlar MHP ile birlikte faşist olarak vasıflandırdığı AP'yi ve MSP'yi yanına alarak geniş tabanlı bir koalisyon teklifinde bulundu. Ecevit böyle geniş tabanlı bir koalisyona MHP'nin kesinlikle dahil olamayacağını üstüne basa basa belirtti.

Bu teklife herkes bir tebessümle karşılık verdi o kadar. Ecevit ve etrafındakiler ne yaparsa yapsın Türk Milleti onları artık tanımaktadır. Milletimizin 22 aylık zulüm dönemini unutacağını sanarak mevcut iktidarın problemlerini ısıtıp ısıtıp süren ve sıkıştıkça MHP'ye ve Ülkücü Hareket'e çatan Ecevit'in sonu hüsran olacaktır. Milliyetçi Hareket safları her geçen gün biraz daha sıklaşmakta. Komünistleri destekleyen eller her geçen gün açıkca ortaya çıkmaktadır... Türk Milleti artık onu bilmektedir. Ecevit bir kışkırtıcıdır!..."

DERİN DEVLETİN DEV-SOL TAŞERONU, GÜN SAZAK'IN KATİLLERİ AVRUPA'DA

Gün Sazak'ın esas katilleri hâlâ bugün Avrupa'da serbestçe dolaşmaktadır. Sazak'ın ölüm emrini veren Dev-Sol lideri elini kolunu sallaya sallaya cezaevinden firar edip yurtdışına çıkarken Dev-Sol'un askeri kanat sorumlusu, tetikçisi Cengiz Gül hala yakalanamamıştır. Cinayetten sonra Doğu Almanya'da olduğu tesbit edilmiş ve resmen istenmiş fakat iade edilmemişti. Katile öldürme talimatını veren Dev-Sol'un Ankara Bölge Başkanı Selçuk kod adlı Eyüp Eranıl da hâlâ yakalanamamıştır. Sazak'ın ölüm emri CHP Samsun Milletvekili Ahmet Altun'un kardeşi Cemal-Kemal Altun'un evinde planlanmıştır. Cinayeti işledikten sonra katil Cengiz Gül baklava alarak CHP Milletvekil Ahmet Altun'un Farabi Sokak'taki evine gider ve orada öldürme emrini veren ve planlayan Edip Eranıl ve Cemal Kemal Altun ile başarılarını baklava yiyerek kutlarlar.

Cemal Kemal Altun da olaydan sonra yakalanamamış, 1981 yılında Batı Berlin'e gitmiş ve siyasi sığınma talebinde bulunmuştu. Altun "Abschiebehoft" denilen statüde gözetim altına alındı. Türkiye Altun'u suçluların iadesi anlaşmasına dayanarak Almanya'dan iade etmesi talebinde bulunmuştu. Altun sığınma talebini karara bağlayacak olan Batı Berlin İdare Mahkemesi'nin 6. katındaki salondan 30 Ağustos 1983 günü sabah saat 08.33'te aşağı atladı. Hastaneye kaldırılırken de öldü. Altun'un intiharı son derece garip bir intihardı. Alman'ya da ve Türkiye'de 80'li yıllarda Milliyet yayınlarından çıkan Doğu Alman istihbarat ajanı, Türk düşmanı Günter Wallroff'un meşhur "En Alttakiler" kitabı Gün Sazak'ın katil zanlısı Cemal-Kemal Altun'a ithaf edildi:

Gün Sazak'ın cinayetinin üzerinden 10 ay geçtikten sonra 3 kişi tutuklanır. Bu kişiler polise verdikleri ifadede suçlarını itiraf ederler. Bunlar Ahmet Levent Babacan, Cem Öz ve Sadık Zafer Özcan'dır. Babacan, Cengiz Gül ile cinayet mahalline Gün Sazak'ı vurmak için gitmiş silahını çekmiş ancak yoldan o sırada geçen bir minibüs dolayısıyla silahını kullanamamış olan şahıstır. Cem Öz, Gün Sazak'ın öldürülmesi eylemi ve sonrası Babacan'a yardım eder. Sadık Zafer Özcan da eylem öncesi ve sonrası yardımcı olur. Hepsi Dev-Sol üyesidir. Bu suçlardan dolayı Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 2 Numaralı Askeri Mahkemesi'nce 6 Nisan 1983'te sonuçlandırılan davada Babacan müebbet, Öz beş yıl ağır hapis, Özcan da altı yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı.

Askeri mahkemede görülen davalarda firari sanıklar için dava açılmadığı için bu cinayette asıl suçlular hakkında takibat hala başlatılmamıştır. Müruru zaman sınırına dayanan bu davada firari sanıklar hakkında savcıların şu günlerde harekete geçeceği bildiriliyor.

Gün Sazak'ın öldürülmesi ile ilgili 18 yıl kaldığı Almanya'da 8 yılını cezaevinde geçirmiş, uyuşturııcu kaçakçısı olarak tutuklu bulunan Nafiz Obay'a, Cemal Kemal Altun şu çarpıcı açıklamayı yapar; "Gazeteci Abdi İpekçi cinayeti ile Gün Sazak'ın öldürülmesi bir zincirin birbirine girmiş halkalarıdır. Her ikisi de uyuşturucu madde ve silah kaçakçılığı ile ilgilidir... Sazak, Bulgaristan trafiğine taş koymağa çalışıyordu."

Anarşistlerin kahraman olduğu bir ülkede, memleketin kritik bir dönemde Gümrük ve Tekel Bakanlığı gibi fevkalade önemli bir görevde başarı ile hizmet etmiş bir bakanın nisyana terk edilmiş olması ne kadar acıdır

ŞEHİT GÜN SAZAK'IN OĞLU SÜLEYMAN SAZAK; "KATİLLERİN ARKASINDAKİ GÜÇ ÖNEMLİ."

Şehit Gün Sazak'ın oğlu Süleyman Sazak, babasının şehit olmasından 18 yıl sonra, Aksiyon Dergisi'ne şu açıklamayı yapmıştır:

"Bizim ailede hem dedemin hem de babamın siyasete girişi kriz zamanlarına rastlar. Ancak artık krizlerin suni olarak yükseltildiğini düşünüyoruz ve birilerinin bizimle oynamasına müsaade etmeden kendi işimize bakmayı tercih ediyorıız.

Cinayeti sebep-sonuç ilişkisi açısından incelediğimizde eylem tarihinin Türkiye'de ihtilalin ertelendiği bir tarihe tesadüf etmesi çok ilginçtir. Cinayeti Dev-Sol işlemiştir ancak olayın arkasında bugün konuşulanın çok ötesinde başka çeteler var ve bunlar çok büyük planlarla hareket ediyorlar. Babam 12 Eylül değil, 12 Eylül sonrası Milliyetçi Hareket'in dağıtılması için hedef seçilmiştir. Katil bilinmektedir. Doğu Almanya'dan istenmiş ancak iki defa ortadan kaybolmuştur. Katil adeta birilerince korunmaktadır"

GÜN SAZAK ŞEHİT EDİLİYOR

Gün Sazak 27 Mayıs 1980 Salı akşamı, evinin önünde, Dev-Sol lideri Dursun Karataş'ın emriyle bu örgütün militanları tarafından düzenlenen haince saldırı sonucu şehid edildi. Sazak'ın şehadet haberi başta MHP olmak üzere bütün ülkede bomba etkisi yarattı. Hergün, yurdun dört bir yanında birçok mensuplarını al bayrağa sarılı tabutlarla, tekbir sesleriyle toprağa veren Milliyetçi Hareket camiası, MHP Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak'ın şehadet haberiyle adeta yıkılmışlardı. Düşman MHP'yi tam onikiden vurmuştu. Artık komünist-terörün vurduğu; öğrenci-memur, işçi-köylü, esnaf, ocaklı, partili yöneticilerin yanına, şehitler kervanına bu sefer de, en üst düzeyde partide görev yapan, bakanlık görevinde de bulunmuş, mümtaz bir şahsiyet olan Gün Sazak da katılacaktı.

Türk Milleti Sazak'a ağlıyordu. Ülkenin her yanında, şehadet haberinin dtıyulmasıyla birlikte il, ilçe ve belde teşkilatlarında bayraklar yarıya indirilip, siyah bayrak çekiliyordu. MHP Başkanlılk Divanı da acele toplanarak "gerekirse sine-i millete döneriz" kararını kamuoyuna açıklayacaktı. Başta Ankara ve İstanbul olmak üzere, Adana, Bursa, Antep, Trabzon, Konya, Kayseri, Maraş, Tokat, Çorum, Yozgat, Eslcişehir, Elazığ, Erzurum, Sivas, Çankırı, Kütahya, Manisa, Amasya gibi illerde, Gün Sazak'ın toprağa verileceği güne kadar binlerce ülkücünün katıldığı kitlesel gösteriler yapıldı. Ülkenin çeşitli yerlerinde büyük camilerde ruhuna Kur'an-ı Kerim okundu. Okullarda boykotlar yapıldı, forumlar düzenlendi, lkızıl terörü lanetleyen yüzbinlerce bildiri dağıtıldı.

GÜN SAZAK'IN ŞEHADETİ, CENAZE TÖRENİ, BASINDAKİ YANKILARI

Gün Sazak'ın, cenaze töreni ve basındaki yankılarını, Birliğe Çağrı'ın Haziran 1980 tarihli 9. sayısından aynen iktibas ediyoruz.

KAHPECE VURDULAR!

27 Mayıs 1980 Salı akşamı saat 21 .00 sularında eşi ve çocukları ile beraber Eskişehir'den evine gelen Gün Sazak, arabasının bagajını açarken iki komünist militanın kahpece saldırısına uğradı. Gün Sazak iki kişinin otomatik silahla aniden açtıkları ateşe karşılık vermek için belinde bulunan silahını çekemedi. Saldırı sırasında Gün Sazak'ın küçük oğlu babasının silahını kaparak koınünistlerin arkasından koşmak istediyse de çevredekiler tarafından durduruldu. Kavaklıdere Kırkpınar Sokak'ta meydana gelen olayda ağır yaralanan Gün Sazak hastaneye kaldırılırken şehadet mertebesine ulaştı. Hacettepe Hastanesi yetkilileri Sazak'ın başında bir, karnında iki kurşun bulunduğıınıı açıkladılar. Gün Sazak'ın cesedi daha sonra Karşıyaka Mezarlığı'nın morguna kaldırıldı.

Gün Sazak'ın şehid edilmesi büyük üzüntü yarattı. Gecenin geç saatleri olmasına rağmen, olayı duyan Ülkücü gençler ve MHP'li vatandaşlarımız Ankara Bahçelievler'deki Parti Genel Merkezi önünde toplanmaya başladı. Bu arada TRT 22.00 haber bülteninde Gün Sazak Bey'in şehid edilmesinden bahsetmedi. Saat 23.00 haber bülteninde hadise ilk haber olarak yer aldı. Bu saatten itibaren Ankara içinden ve Türkiye'nin çeşitli köşelerinden vatandaşlar ve Ülkücü teşkilatlar MHP Genel Merkezi'ni arayarak hadisenin doğruluk derecesini öğrenmeye çalıştılar.

Gün Sazak'ın şehid edilmesi üzerine MHP Genel İdare Kurulu toplantıya başladı. MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş İstanbul'da olduğu için toplantı Genel Başkan yardımcılarından Sadi Somuncuoğlu başkanlığında başladı... Toplantı devam ederken MHP Genel Merkezi önündeki kalabalığın sayısı arttı. Bu arada İstanbul'da bulunan MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş, Ankara ile temas kurarak bilgi aldı ve "Çok üzgünüm, şimdilik söylenecek başka bir şey yok" dedi.
Aynı gece Başbakan Demirel ve CHP Genel Başkanı Ecevit birer demeç vererek başsağlığı dilediler. Erbakan ise MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş'e telgraf çekerek başsağlığı diledi.

MHP Genel Başkanı Alparslan TÜRKEŞ, 28 Mayıs 1980 Perşembe günü, MHP İstanbul İl Merkezi'nde Gün Sazak'ın şehid edilmesi ile ilgili bir basın toplantısı düzenledi. MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş, düzenlediği basın toplantısında özetle şunları söyledi:

"Gün Sazak, Türk Milletinin düşmanları, komünist ve bölücü cinayet çeteleri tarafından şehit edilmiştir... Ecevit öyle bir politikacıdır ki, siyasi hayatı boyunca yalancılığı, iftiracılığı, laşkırtıcılığı kendisine meslek edinmiştir. Yalan ve iftira savurmak, masum insanları cani olarak ilan edip, onları kamuoyunda hedef haline getirmek Ecevit'in inatla sürdürdüğü bir tutumdur. Ecevit ne zaman MHP hakkında, MHP'liler aleyhinde Türk Milliyetçileri ile ilgili olarak yalan ve iftiralar savurmuşsa, mutlaka ardından çok sayıda MHP'li ve Ülkücü şehid edilmiştir. Ecevit'in kışkırtmaları sonunda dün Ülküdaşımız Gün Sazak şehid edilmiştir. Ecevit öldürülen bütün MHP'li vatandaşlarımızın manevi katilidir. Memleketimizde dökülen kanların sorumlusu Ecevit'tir. Komünist ve bölücü cinayet çetelerinin çektiği her tetiğin ardında mutlaka onun manevi mesuliyeti vardır. Yıllarca komünist ve bölücüleri himaye eden, onlara kanat geren, onlarla eylem ve cephe birliği kuran Ecevit'tir. Ecevit, anarşinin baş sorumlusu ve cinayetlerin kışkırtıcısıdır... Türkiye'de bir iç savaşı başlatmak isteyenlerin oyununu sabırla ve itidalle bozmalıyız. MHP'lileri, Türk Milliyetçilerini, Ülkücüleri uyarıyorum: Komünist ve bölücülerin oyunlarını bozmalıyız."

MHP GENEL İDARE KURULU VE ÜLKÜCÜ KURULUŞLAR BİLDİRİ YAYINLADILAR

MHP Genel Başkan Yardımcısı Sadi Somuncuoğlu başkanlığında toplanan MHP Genel İdare Kurulu ise, bir bildiri yayınladı. Bildiride şunlar söylendi:

"MHP olarak Hak yolundaki meşru mücadelemize yılmadan devam edeceğiz. Gerektiğinde gökkubbeyi bize kurşun sıkanların başına indireceğiz."

MHP, TBMM müşterek grubunun toplantısında "Sine-i Millete" dönme kararı konusunda, Genel İdare Kurulu'na teklif yapıldı. Grup Başkanvekili İhsan Kabadayı konuya ilişkin şu açıklamayı yaptı:

"Yıllardır Türkiye'mizi sarsan ihanet ve gafletin bu safhasında grubumuz mücadelesine sine-i millete dönme teklifini Genel İdare Kurulu'na götürme kararı almıştır. Genel İdare Kurulu'ndan çıkacak karara göre grubumuz meclis çalışmalarına katılmayacaktır."

Bu arada bir basın toplantısı yapan İçişleri Bakanı Vekili Orhan Eren, Gün Sazak'ın şehid edilmesi üzerine emniyetin bütün Türkiye'de alarma geçirildiğini söyledi.

29 Mayıs 1980 günü MHP Başkanlık Divanı bir toplantı yaparak basına bir açıklama yaptı:

"Komünizmin yerli uşakları ve kıyılan her can hainleri boğacak birer umman olacaktır. Ecevit beyanında bir yandan üzüntülerini bildirirken, öbür yandan suçluların telaşı içinde cinayet çetelerini kışkırtmaya devam etmiştir. Bugün üzülerek şahit oluyoruz ki, gafletle ihanet yarış halindedir. Türkiye'nin en büyük partisinin başında Ecevit gibi biri ve onun çeteleri oldukça memleketin huzura kavuşması mümkün değildir."

Aynı gün, UYD, ÜLKÜM-BİR, ÜLKÜCU OĞRET BİR, ÜLKÜCÜ İŞÇİLER, ÜLKÜ HAN, ÜLKÜ-TEK, ÜLKÜ-ES, ÜMİD-BİR, ÜLKÜ-KÖY, ÜNAY, SANAT BİR gibi ülkücü kuruluşlar ortak bir açıklama yaptılar. Yapılan açıklamada "Türkiye'de bugün kardeş kanı dökülmesini planlayan, Moskof işbirlikçileri ile onları sistemli bir şekilde destekleyenlerin çabalarıyla ateş açılmıştır. Gün Sazak'ı şehid eden kurşunlar, kızıl bir dikta istemeyenlere sıkılmıştır. Hiçbir hadise bizleri mücadelemizde yıldıramayacaktır."

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak'ın cenazesi 30 Mayıs 1980 Cuma günü öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazından sonra Eskişehir'in Mihallıççık ilçesinin Sazak köyünde toprağa verildi.

Cuma günü sabahı, MHP Genel Merkezi önünde, Şehid Gün Sazak için bir tören düzenlendi. Sabahın erken saatlerinden başlayarak Türkiye'nin dört bir yanından gelen binlerce Ülkücü, Bahçelievler'deki MHP Genel Merkezi önünde toplanmaya başladılar. Parti Genel Merkezi'ne bina boyunda hazırlanmış ve alt ucundan "ŞEHİDLER ÖLMEZ" yazısının yerleştirildiği Şehid Gün Sazak'ın bir portresi asılmıştı.


MHP GENEL MERKEZİ ÖNÜNDE TÖREN

Saat 10.00'a yaklaşırken, kalabalığın sayısı yüzbinlerle ifade ediliyordu. Bahçelievler 3. Cadde tamamen dolmuş, kalabalık Beşevler bölgesine taşmıştı. İlerleyen saatlerde kalabalık daha da artacaktı. Ülkücüler genç yaşlı hep bir ağızdan tekbir getiriyorlar, "ALLAHÜ-EKBER!" nidası bir gökgürültüsünü andırıyordu... Parti Genel Merkezi önünde Şehid Gün Sazak'ın tabutunun yerleştirileceği bir bölüm hazırlanmıştı. Saat 10.20'de Karşıyaka Mezarlığı morgunda bulunan Şehid Gün Sazak'ın cenazesi bir grup MHP Genel İdare Kurulu üyesi tarafından Parti Genel Merkezi'ne getirildi.

Beşevler'de cenaze arabadan indirilerek, Ülkücülerin omuzları üzerinde taşınmağa başlandı. Şehid Gün Sazak'ın tabutu binlerce Ülkücünün elleri üzerinden kayarak gittikçe yükselen tekbir sesleri arasında Parti Genel Merkezi önüne getirildi... Şehid Gün Sazak'ın bayrağa sarılı tabutunun önünde resmini taşıyan bir Ülkücü genç ve genç kız yürüdü... MHP Genel Merkezi önündeki kalabalık büyük bir disiplin içinde izdihama sebebiyet vermeden töreni izledi. Töreni basının da ilgiyle takip ettiği görüldü.

MHP Genel Merkezi önünde düzenlenen törende ilk olarak Gün Sazak Bey'in daima en büyük güveni olan Ülkücü Türk Gençliği adına bir Ülkücü genç konuştu. Konuşmacı Ülkücü gençliğin Gün Sazak'ın ve diğer bütün dava şehidlerinin unutulmayacağını belirttiği konuşmasında şunları söyledi:

"Başbuğtım, kıymetli dava büyüklerim, yiğit dava arkadaşlarım, Ulküdaşlarım, başımız sağolsun!

Gün Sazak Bey'i şehid ettiler. Türkiye'mizi bir iç savaş girdabına sürüklemek için, Türk Devleti'ni yıkmak, Türk Milleti'ni köleleştirmek için büyük bir engel olarak gördükleri Gün Sazak Bey'i bağlı bulundukları merkezlerin emriyle şehid ettiler.

Gün Sazak Bey, imanın, karakterin, ahlakın misaliydi. Türk milletinin içinde bulunduğıı kötü durumdan kurtuluşunu Ülkücü Hareketin zaferinde gördüğünden, maddi ve manevi bütün varlığını Ülkücü Hareket için seferber etmişti. Gün Bey, Türk Milletinin geleceğinin en büyük teminatı olarak güvendiği Ülkücü gençliğin yanından hiç ayrılmadı. Bizler en zor günlerimizde ve mutlu günlerimizde daima Gün Bey'i yanımızda bulduk.

Gün Bey'in düşmanları, Ülkücü gençliğin düşmanlarıdır Ve bütün dünya bilmektedir ki, Ülkücü gençliğin düşmanları da Türk Milletinin düşmanlarıdır! Biz onları iyi tanırız...

İplerini tutan merkezlerin emriyle milletimizi köleleştirmek, maddi ve manevi bütün öz değerlerimizi çiğneyip geçmek isteyen komünist ortaçağ artıklarını iyi tanırız biz!

Ve biz, bu hainlere, vatan haini bölücü komünist çetelere geçit vermeyeceğiz!

Gün Sazak Bey'e tetik çeken elle, sayısı ikibini geçen dava arkadaşımızı şehid eden el aynı eldir. Ve bunların ardındaki beyinler aynı beyinlerdir... Biz o beyinleri iyi tanırız.

Ülkücü gençlik bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bir sabır ve mücadele örneği olacaktır. Ülkücü Hareketin bayrağı vatanın dört bir köşesinde yükselecektir. Ve Gün Sazak Bey, diğer bütün dava şehidlerimiz, yükselen mücadelemizde yaşayacaklardır.

Gün Sazak Bey ölmedi...
Gün Sazak Bey şehiddir ve Cenab-ı Allah yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır: "Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz. Zira onlar diridirler, lakin siz bunu anlayamazsınız."

Gün Sazak Bey ölmedi!... Şehidler ölmez!...

Ülkücü Türk gençliği olarak büyük dava adamı, bir iman, karakter, dürüstlük ve ahlak abidesi Gün Sazak Bey'i unutmayacağız. Gün Sazak Bey'i Nizam-ı Alem mücadelemizde yaşatacağız.

Gün Sazak Bey'i şehid eden komünist katilleri de unutmayacağız ve mutlaka, ama mutlaka, dökülen her damla kanımızın hesabını soracağız. Bir damla kanımız dahi kalmayacak yerde."

Tanrı Türkü Korusun ve Yüceltsin

Daha sonra şehid Gün Sazak'ııı dava ve mesai arkadaşları adına MHP Genel İdare Kurulu'nu temsilen MHP Genel Başkan Yardımcısı Sadi Somuncuoğlu bir konuşma yaptı. Somuncuoğlıı konuşmasında şunları söyledi:

"Aziz dava arkadaşlarım, kıymetli kardeşlerim, Türk Milleti'nin huzurunu, kurtuluşunu ve yükselişini Özmen'lerin, İmamoğlıı'ların, Haşatlı'ların, Sazak'ların yolunda görenler; çok acılı ve üzüntülü bir gündeyiz. Tarif edilemez acılar içindeyiz. Ama bu acıların yaktığı ruhlarımız, acıların ilahi ateşinde pişe pişe, yana yana olgunlaşan imanımız, bir büyük geleceğe, Anadolu'ya sığmayan büyük ve mukaddes davanın hedefine ulaşmasında temel olacaktır.

Aziz kardeşlerim, düşman ne istediğini ve gücünü nereden aldığını açık bir şekilde ortaya koymuştur. "Yaşasın Sovyetler Birliği, kahrolsun Türkiye" diye bildiri dağıtanlar, başkentin duvarlarına, Ankara kalesine mahya gibi ihaneti kazanlar... Ve söyledikleri gibi, "Sovyet Ordusu'na selam durup, Türk Ordusu'nu arkadan vuranlar" ne istiyorlar? Biliyoruz...

Niçin bizi öldürüyorlar? Katillere, eyyamcılara, acizlere, nemelazım diyenlere sesleniyorum: Bunun cevabı, kör gözlerin göreceği, nasırlaşmış vicdanların sarsılacağı ve sağır kulakların duyacağı kadar açıktır. Güneş kadar parlaktır. İşlenen cinayetler, Türk Devleti'nin meşru kuvvetlerine ve "Türk Devleti yaşasın, Türk Milleti bölünmesin, bayrak inmesin, ezan susmasın" diyenlere karşıdır. O halde, bu şehidleri ne için veriyoruz? Bunun cevabı açık...

Değerli kardeşlerim, duyduğumuz acıyı ne tarif edebiliriz, ne de anlatabiliriz. Ama bugün, dün olduğu gibi bu acılar ve son olmayacağını bildiğimiz bundan sonraki acılar bize açık kesin gösteriyor ki, daha büyük bir azimle, yenilmez bir iradeyle yılmadan, durmadan, dinlenmeden bu millet için mücadele etmek gerekiyor. Bu acılar bir yandan imanımızı güçlendirirken, bir yandan da yapmamız gereken çalışmaların hacmini ve hudutlarını bize genişleterek, yükselterek önümüze koymaktadır.

Değerli arkadaşlarım, biz inanan, iman eden insanlarız. Bu yalancı âlemden, gerçek aleme intikal edenler arasında şehidlik rütbesine erişenler, elbette en büyük kudretin kaynağına ulaşmaktadırlar. Bu en büyük kudretin kaynağına ulaşanlar, bizimle beraber oldukça, bizim önümüzde hiçbir desise, hiçbir ihanet ittifakı engel teşkil etmeyecek. Buna inanmış insanlarız. Her şehidle birlikte düşmanın anlaması ve bilmesi mümkün olmayan, ama erbabının zerrelerine kadar, bütün varlığıyla hissettiği büyük kudrete ulaştığımızın şuurunu her zaman muhafaza ederek, o kudret ve kuvvete bağlanarak yürüyoruz.

Hainlere söyleyecek sözümüz yoktur. Onların ihaneti, bizim ne yapmamız gerektiğini ortaya koymaktadır. Ama bu acılı günde ifade etmek mecburiyetindeyiz ki, bu hainlerle iyi geçinmeğe çalışanlar, gündelik menfaatlerin sarhoşları, idare-i maslahatçılar, korkaklar, satılıklar, ruhunu, inancını kiraya verenler, şu dünyadaki hadiselerden bile ibret almayacak kadar, İran ve Afganistan'ı görmeyecek kadar, insanlığından ve idrakinden uzaklaşmış olanlar, sizlere sesleniyorum: Bu büyük mücadele, bu mukaddes mücadelede Türk Milleti'nin hakkını temsil eden bizler, yolumuzu ve hedefimizi biliyoruz. Allah'ın izniyle o hedefe varacağız. Bu yoldan da, hiçbir beşeri güç, hiçbir tertip, hiçbir ittifak bizi çeviremeyecek ama, sizin vay halinize!

Değerli kardeşlerim, son ve aziz şehidimiz, bıraktığı boşluğu dolduramayacağımız büyük dava adamı... Faziletin, karakterin, yüksek ahlakın, namusluluğun, cesaretin timsali, aziz mesai arkadaşımız, dava arkadaşımız, Gün Sazak'ımızı bu alemden diğer bir aleme yolcu ediyoruz. Bu yolculuk sona erinceye kadar müslümana yakışır edep ve adap içerisinde, hiçbir gösterişe, hiçbir özentiye, hiçbir taşkınlığa fırsat vermeyecek olan aziz düşüncelerimiz, aziz varlığımız ve temsil ettiğimiz davaya güvenen bizler, sizlerden her zaman olduğu gibi bu merasim dolayısı ile yeniden güç ve kuvvet aldık.

Muvaffak olacağız... Bu muvaffakiyetten hiçbir zaman ve hiçbir an tereddüte düşmeyeceğiz. Bu azim ve inanç elbette, bize çelikten bir irade, çelikten bir sinir yapısı ve insanların üstünde, bir büyük sabır telkin etmektedir. Bu sabrın, bu yenilmezlik şuurunun ifadesi olan iradenin ve ne yaparlarsa yapsınlar, dağıtamayacakları o sinir yapısının verdiği güçle davamızla hedefe yürüyeceğiz."

ŞEHİD OLMAYI NASİP EYLE YARABBİ

MHP genel Başkanı Alparslan Türkeş'in konuşmasından sonra Hatim Duası okundu. Hatimden sonra Ülkü Köy eski genel başkanlarından Lokman Abbasoğlu dua etti. Yüzbinlerin hep bir ağızdan amin dedikleri dua şöyle:

"Amin, Ya Rabbi, okumuş olduğumuz Kur'an-ı Kerimler, getirmiş olduğumıız salat-ı selamlardan hasıl olan sevabı, insanlığın serveri Peygamber Efendimiz Hazret-i Muhammed Sallallahü Aleyhi Vessellem Efendimiz'in mübarek rııhlarına hediye eyledik vasıl eyle Ya Rabbi... insanlığın başlangıcında insanlığın eşref-i mahlukat olduğunıı ispat eden, ilk insan, ilk Peygamber Hz. Adem'den, son Peygamber Resulullah Efendimiz'e kadar, gelmiş ve öte dünyaya intikal etmiş olan peygamberanın, ulemanın, fıkıhanın, bütün mü'minlerin rııhlarına hediye eyledik vasıl eyle Yarabbi... İnsanın varlığından bugüne kadar ahirete irtihal eylemiş, senin birliğine, senin indirdiklerine iman etmiş, öte dünyaya göçmüş olanların da ruhlarına hediye eyledik vasıl eyle, bu Kur'an ziyafetinden ruhlarını haberdar eyle ya Rabbi... Ya Rabbi, biz büyük bir mücadele veriyoruz. Sen biliyorsun, biz de inanıyoruz. Bizi inanmış olduğıımıız yoldan asla yılgınlığa, bozgunluğa, dehşete kaptırma, düşürme Yarabbi... Yarabbi, Kur'an-ı Kerim'in'de "Her nefs ölümü tadacaktır" buyuruyorsıın, inanıyorıız, iman ediyoruz.

Bizler de senin takdir etmiş olduğun saatte senin huzııruna geleceğiz. Senin huzuruna geleceğimiz zaman iman ile gelmemizi, yüzümüzü aşağıya eğenlerden değil, yüzünü, göğsünü gere gere yürüyenlerden eyle bizi yarabbi... Yarabbi, bııgün İslam aleminin bin yıldır bayraktarlığını yapan, senin mübarek yolundan, Hz. Peygamber'in Hadis-i Şerif'indeki "İstanbul elbet fethedilecektir. O'nu fetheden asker ne güzel askerdir ve O'nu fetheden başbuğ ne güzel başbtudur" Hadis'indeki övgü Türk Milletinin yüce ceddi Fatih'e nasib olmuştur. Yarabbi şehidler ordusu, Yarabbi veliler ordusu olan Ülkücüler olarak, ellerimizi açtık, bize tekrar İstanbul'u fethetmeyi nasip ve miiyesser eyle yarabbi... Yarabbi, bugüne kadar milletimizin, devletimizin, dinimizin, ezanımızın susmaması, bayrağımızın inmemesi Kur'an'ımızın sıısmaması için canını İslamiyet'e vermiş, öte dünyaya irtihal etmiş, senin huzuruna şehid mertebesinde gelenlerden bizleri de eyle Yarabbi... Yarabbi, dileğimiz samimidir, arzumuz kalptendir, inanarak, iman ederek istiyoruz, sen herşeyi bilensin, bizden daha iyi biliyorsun, biz kelimelerle anlatamıyoruz, çünkü kapasitemiz bu kadar. Ama sen hakkı hak bilip haktan yana, batılı batıl bilip batıldan kaçanları da bilirsin, bizi onlardan eyle...

Bizim yolumuz Hoca Ahmet Yesevi'lerin, Şah-ı Nakşibendi'lerin, Abdülkadir Geylani'lerin, İmam-ı Rabbani Hazretlerinin, evliyaların yoludur, bizim yolumuz cennet mekan Fatih'lerin, Yavuz'ların, Kanuni'lerin, Gök Sultan Abdülhamid'lerin yoludur. Bizim yolumuz Süleyman Özmen'lerin, Yusuf İmamoğlu'ların, Dursun Önkuzu'ların, daha isimlerini sayamadığımız şehidlerimizin, Recep Haşatlı'ların büyük insan, iyiliğin, ahlakın, karakterin, cesaretin timsali olan Gün Sazak'ların yoludur... Yarabbi günahlarımız var, bunu biliyoruz ama gene de senden şunu da istiyoruz Yarabbi; bize de Dursun Önkuzu'ların, Yusuf İmamoğlu'ların, velhasıl Gün Sazak Ağabeyimizin yolunda şehid olmayı nasip eyle Yarabbi... Şehid olmayı nasip eyle Yarabbi... Şehid olmayı nasip eyle Yarabbi... Bizi şehadet şerbetini içmeden son nefesini sana teslim edenlerden eyleme Yarabbi. Kavgamız sana güvenerek, sana inanarak devam ediyor, kavgamız son nefer, son nefes, son damla kana kadar, kavgamız en son ocak sönene kadardır... Yarabbi, Kur'an-ı Kerim'i gönlümüzde ışık ve kalbimizde iman olarak taşıyanlardan eyle bizi, O'nun ışığından ayırma, mahrum eyleme Yarabbi... Gaflet, dalalette, uykuda olanlara uyanmalarını nasip eyle Yarabbi... Çok kısa bir gelecekte Nizam-ı Alem Davası'nı başarıya ulaştırmayı nasip eyle Yarabbi..."

Bahçelievler'den Hacıbayram'a Ülkücüye Yakışır Vakar ile yürüdük. Daha sonra Gün Sazak'ın tabutu eller üzerinde kaldırılarak Hacıbayram Camii'ne doğru yürüyüşe geçildi. Yüzbinler tekbirler getirerek büyük bir düzen ve disiplin içinde, Ülkücülüğün vakarı ile Beşevler, Tandoğan, Ulaştırma Bakanlığı önü, Ulus yoluyla Hacıbayram Camii'ne geldiler. Cuma namazı kılınıp cenaze namazına başlandığında Hacıbayram'a gelenler hâlâ devam ediyordu. Bu dakikalarda sık sık `Acele edilmesi... Yürüyüş kolunun bir ucunun hala Bahçelievler'de olduğu" yolunda ikazlar yapıldı.

Cenaze namazının kılınmasından sonra yüzbinlerce Türk Milliyetçisi Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı ve Ülkücü Hareket'in önderlerinden Gün Sazak'ın tabutunu Eskişehir'e göndermek üzere arabaya kadar taşıdılar. Hacı Bayram'da sıkılan yumruklar göğe yükseliyor, yürekten tekbirler yeri sarsıyordu... Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı ve Türk Milliyetçiliği fikrinin lideri Türkeş'in sıkılı yumruğu bütün Türk-İslam Ülkücüleri'ne YENİ UFUKLARI GOSTERİYORDU... Şehidler Ölmez'di... ŞEHİDLER ÖLMEZ!"

ŞEHİT GÜN SAZAK'IN CENAZESİNDE "ÜLKÜCÜ GENÇLİK" İMZASIYLA DAĞITILAN BİLDİRİ

Milletim

Başın sağolsun, bir ülkü neferi daha şehit edildi. Vatanımızı bir iç savaş alanına çevirmek isteyen, Türk Devleti'ni yıkmak, milletimizi köle yapmak isteyen komünistler, değerli büyüğümüz, yiğit dâvâ adamı GÜN SAZAK'ı şehid ettiler.

O'na tetik çektirenleri iyi biliyoruz. Kahpe planlarını da biliyoruz. Yıllardır uyguladıkları taktik aynı. Ülkücü Gençliği tahrik ederek Türkiye'de bir iç savaş çıkarmak ve akabinde bütün insani değerlerini sattıkları Moskof'a vatanımızı satmak. Ama bu emellerine asla nâil olamayacaklar. Çünkü Türk, Ülkücü Hareket saflarında bütünleşmiştir. Saflarımızın gün geçtikçe biraz daha sıklaşması onları çılgına çevirmektedir. Mücadele bayrağımızın her geçen gün biraz daha yükseldiğini görmekte ve tezgahları oyunun kafalarına geçeceğini tahmin etmektedirler... Saldırılarının, kahpe pusularda ülküdaşlarımızı şehit etmelerinin sebebi budur.

Fakat bu kahpe saldırılar sonlarını çabuklaştıracaktır. Dökülen her damla kan, azmimizi arttırmakta, adımlarımızı sertleştirmektedir...

Sonlarının geldiğini hissetmektedirler. Bunun korkusu, telaşı içindedirler.

Ve yanılmamaktadırlar.

Artık Türk topraklarında kızıl eşkıyalar konuşamayacaklardır!..

Türk Milleti'ne, Türk Devleti'ne, mukaddes inançlarımıza saldıranlara hadleri bildirilecektir!..

GÜN SAZAK ölmedi, zira şehitler ölmez!.

O ve bütün şehidlerimiz hep bizimle olacaktır. Zafer bütün milletimizin, bütün inananların zaferi olacaktır. Ve Türk İslam düşmanları cezalandırılacaktır.

Saflar sıklaşmakta, zafer günleri yaklaşmaktadır! Hesap sorulacaktır milletim!

Ve komünist bölücü uşakların tetik çeken elleri kırılacak, O ellere kumanda eden sefil beyinler güçlü yumruğumuzla dağılacaktır!.

Dökülen her damla kanımızın hesâbı sorulacaktır!

Ve târih, bir damla kanımızın dahi yerde kalmadığını yazacaktır!

TANRI TÜRK'Ü KORUSUN VE YÜCELTSİN

ÜLKÜCÜ GENÇLİK

Başbuğ'dan

"Çok değerli arkadaşlarım, büyük dava adamı, temiz insan, büyük vatansever, vefakar, küçüklerine karşı şefkatli ve memleketine, devletine karşı her türlü fedakarlığı benimseyen yüce ruhlu arkadaşımız Gün Sazak Bey'i sevdiği vatan topraklarına emanet etmek üzere toplanmış bulunuyoruz.

Değerli arkadaşlarım, Gün Sazak hem çok değerli bir devlet adamı, hem çok imanlı bir vatansever, bir milliyetçi, hem de gönlü insan sevgisi ile dolu, insanlara karşı şefkatle, yardım duygularıyla dolu büyük ruhlu, büyük insandı. Gün Sazak, insanlığı aşağılatan her türlü fikre karşı, Gün Sazak insanların saadetinin hür olmalarına bağlı olduğuna derinden inanmış, kanaat getirmiş, demokrasiye inanmış, hakkı, adaleti herşeyin temeli kabul eden büyük bir yaratılıştaydı. Gün Sazak, aynı zamanda yiğit bir Anadolu çocuğuydu. Cesur bir insandı. Kendisine tehlikelerden, suikastlerden bahsedildiği zaman güler geçerdi.

Değerli arkadaşlarım, niçin Gün Sazak'ı vurdular? Neden Gün Sazak'ı Türk Devleti'nin düşmanları, vatan hainleri, Türkiye'yi sömürge yapmak için sömürgecilerin satılmış uşakları niçin hedef seçtiler? Çünkü Gün Sazak, herşeyden evvel Türk vatanının bütünlüğünün korunması, Türk Milletinin birliğinin korunması, dünya üzerindeki biricik bağımsız Müslüman Türk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nin yaşatılması için faaliyet içinde idi, gayret içinde idi.

Türkiye Cumhuriyeti'ne yönelen tehlikelerin önlenmesi için gayret içinde idi. Çünkü Gün Sazak köleliğe karşı, esarete karşı, insanın insana kul olmasına karşı mücadele halinde idi. Çünkü Gün Sazak, çok partili hürriyetçi demokratik rejimin yaşaması, bu demokratik rejimi yıkarak yerine bir komünist dikta rejimi kurulmaması için gayret içinde idi. Bunun için Türkiye Cumhuriyeti'nin düşmanları, Türkiye'yi sömürge yapmak isteyenler, Türk Milletini parçalayarak kölelik rejimine götürmek isteyenler Gün Sazak'ı hedef seçmişlerdir.

Ama değerli arkadaşlarım, Gün Sazak'ın yolunda gayret gösterdiği, çalıştığı ve en sonunda canını da çekinmeden feda ettiği kutsal dava; Türk milletinin kalbinden gücünü alan, Türk milletinin milli iradesini temsil edene kutsal dava devam edecek, yaşayacaktır! Bu kutsal davanın bütün Türk Milleti sahibidir. Bütün Türk Milleti bu kutsal davaya kıymaya kalkanlara karşı, bu devleti parçalamak isteyenlere karşı ayağa kalkmaktadır, olduğıı yerden doğrulmaktadır. Türk milleti ayağa kalktığında bütün bu hıyanetler ezilip gidecektir! Hainlerle beraber olanlar, onlara arka çıkanlar, onlara şöyle veya bu şekilde destek olanlar, yalan ve iftiralarla gerçekleri saklayamayacaklardır. Türk milletinin yaşama azmini, bağımsız yaşama azmini hiç bir hıyanet engelleyemeyecektir.

Değerli arkadaşlarım, Gün Sazak, inandığı dava uğrunda şehid oldu. 0 ölmedi, her zaman aramızdadır, aramızda yaşayacaktır; hatırası ile, fikirleri ile, davası ile Türk milletine güç verecektir, hız verecektir. Şehidler ölmez. Allah rahmet eylesin."

Alparslan Türkeş

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,87 M - Bugn : 1918

ulkucudunya@ulkucudunya.com