« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

02 Oca

2023

Süleyman Nazif

29.01.1870 - 04.01.1927 01 Ocak 1970

Servet-i Fünûn dönemi şairi olan Süleyman Nazif, edebî anlayış ve üslup olarak Namık Kemal’in takipçisidir. Edebî mahareti kadar, hazırcevaplığı ve nükteleri ile de üne kavuşmuştur.

Birçok âlim, şair ve devlet adamı yetiştiren köklü bir aileye mensuptur. Divan şiiri tarzında manzumeleri, Mîzânü’l-edeb adlı belâgat kitabı ile Mir’âtü’l-iber adlı on ciltlik tarihi bulunan Diyarbekirli Mehmed Said Paşa’nın oğlu ve Servet-i Fünûn devri şairlerinden Faik Âli Ozansoy’un ağabeyidir. Devrinde kitâbet ve inşâsıyla tanınan büyük babasının adı da Süleyman Nazif’tir. Büyük dedesi ise yine döneminin ediplerinden İbrâhim Cehdî’dir. Annesi Ayşe Hanım’ın ataları Akkoyunlu Devleti’ne mensup Hindî adlı bir Türk aşiretinin reisleridir.

Düzenli bir tahsil hayatı olmayan Süleyman Nazif ilk öğrenimine babasının görevli olarak bulunduğu Harput’ta başladı; bir süre Diyarbekir Rüşdiyesi’ne devam etti. Mardin’de kaldıkları sırada başta babası olmak üzere Abdülkerim Sâbit ve Adliye müfettişi Ferid Bey’den tarih, mantık, gramer ve edebiyat, bir Ermeni papazdan Fransızca ve Muş müftüsünden Arapça dersleri aldı. Daha küçük yaşta iken Nâmık Kemal ile Abdülhak Hâmid’in (Tarhan) eserlerini okuduğu gibi Mardin’de evlerindeki sohbetler sayesinde kültürünü genişletme imkânı buldu. Babasının Mardin’de vefatı üzerine Diyarbekir’e döndü (1891). Burada Vali Sırrı Paşa’nın aracılığıyla Muş Reji Müdürlüğü’nde, Mardin ve Diyarbekir İdare Meclisi’nde çalıştı.

Diyarbekir’de Vilâyet Matbaası müdürlüğü yaparken vilâyet gazetesinde başyazılar yazmaya başladı. O sırada Diyarbekir ve çevresinde meydana gelen Ermeni ayaklanması dolayısıyla yazdığı telgrafta kullandığı ifade tarzı ve üslûbu ile olayları yerinde incelemeye gelen Kölemen Abdullah Paşa’nın dikkatini çekti ve onun kâtibi olarak Musul’a gitti (1895). Ertesi yıl görevinden istifa edip İstanbul’a geldi. Şubat 1897’de Jön Türkler’e katılmak hevesiyle gittiği Paris’te onların lideri Ahmed Rızâ’nın çıkarmakta olduğu Meşveret gazetesinde istibdat rejimi ve II. Abdülhamid aleyhinde oldukça ağır ifadeler taşıyan yazılar yayımladı. Bir yandan Ahmed Rızâ ile aralarındaki anlaşmazlığın büyümesi, diğer yandan saray tarafından verilen bazı teminatlar karşılığında Jön Türk mücadelesinin durdurulması üzerine Ekim 1897’de İstanbul’a döndü. Padişah kendisini vilâyet mektupçuluğu ile Bursa’da ikamete memur etti. Burada yaklaşık on iki yıl kaldı ve bu süre içinde büyük dedesinin adı olan İbrâhim Cehdî takma adıyla Servet-i Fünûn’da çoğu sone tarzında manzumelerle Edebiyât-ı Cedîde mensubu şair ve yazarların sanat anlayışı doğrultusunda yazılar kaleme aldı.

Süleyman Nazif, 1908 yılında 2. Meşrutiyet’in ilanı üzerine İstanbul’a döndü, İttihat ve Terakki Partisi’ne üye oldu. Bir süre Ebuzziya Tevfik ile Tasvir-i Efkâr gazetesini çıkardı. Daha önce Paris’te yayımladığı Malumu İ’lam isimli risaleyi yeniden bastırdı. Yeni yönetim tarafından Basra (1909), Kastamonu (1910) ve Trabzon (1911) valiliklerinde görevlendirildi. Daha sonra 1912 yılında İstanbul’a gelerek Hak gazetesini çıkardı. 1913’te Musul ve bir sene sonra da Bağdat valilikleri yaptı. Bağdat valisi iken Şıpka Kahramanı Süleyman Paşa’nın mezarını yaptırdı.

1915 yılında devlet memurluğundan ayrılıp bütün zamanını yazmaya ayıran Nazif, yazılarını 1917’e Batarya ile Ateş adıyla bastırdı. Aynı yıl Osmanlı ordusunun Galiçya Cephesi’ndeki kahramanlıklarını anlatan Âsitân-ı Tarihte’yi yayınladı. 1918’de Firâk-ı Irak adlı ikinci şiir kitabını yayımladı. Kitapta “Kübalılar” adlı şiir dışında bütün nesir ve nazım yazıları, Irak’ın Osmanlı Devleti’nden ayrılması üzerine kaleme alınmıştır.

1918’de yakın dostu Cenap Şahabeddin ile birlikte Hadisat gazetesini çıkaran Süleyman Nazif, İstanbul’un işgalinden sonra bu gazetede sömürgeci ülkeleri ikaz ederek halkın böyle bir işgali kaldıramayacağını yazdı. Vilayat-i Şarkiye Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurulmasına öncülük etti. 23 Ocak 1920 tarihinde Darülfünun’da Türk dostu Pierre Loti’yi anmak üzere düzenlenmiş gibi gösterilen ancak Fransız kuvvetlerini protesto niteliği taşıyan toplantıda meşhur “Pierre Loti Hitabesi” ile dinleyicileri coşturdu. İstanbul’un işgalini sert dille eleştirdiği “Kara Bir Gün” başlıklı yazısı Hadisat’ta yayınlandığında büyük yankı uyandırdı ve milletin takdirini kazanıp duasını aldı. Yazısında İstanbul’a küstah bir Napolyon çalımıyla giren Fransız komutanını ayıplıyor, cesurca tenkit ediyordu. Yazarımız, Paris’in de bir zamanlar Almanlar tarafından böyle işgal edildiğini hatırlatıyor, onları alkışlarla karşılayan azınlıkları yerden yere vuruyordu. Bu hareketleri sebebiyle İngilizler tarafından Malta Adası’na sürgün edildi.

Süleyman Nazif, Malta’da 20 ay kadar kaldı. Oradayken, 1921 yılında Çal Çoban Çal adlı eseri basıldı “Daüssıla” adlı şiiri ise şöhretini iyice arttırdı. 1922’de İstanbul’a dönebildi. Malta sürgünü dönüşünde milli duygulara hitap eden yazılar yazmaya devam etti. İstanbul Muallim Mektebi’nde verdiği “Namık Kemal” adlı konferansın metnini 1922’de aynı isimle bastırdı. Aynı yıl, mektuplar ve makalelerden oluşan Tarihin Yılan Hikâyesi adlı kitabı yayımlandı. Bazı makalelerini 1922 senesinde Çalınmış Ülke adıyla kitaplaştırdı.

Daha önce Yeni Tasvir-i Efkâr gazetesinde yayımlanan Nâsîrîddün Şâh ve Bâbîler adlı eserini 1923’te kitaplaştırdı. Malta sürgünündeki duygularını anlatan Malta Geceleri adlı üçüncü şiir kitabını 1924’te neşretti. Cemiyet-i Akvam’daki İngiliz delegesinin Türkiye’deki Hristiyan azınlığa yapılan muamelenin tespiti için bir heyet gönderilmesini istemesi ve aynı dönemde Fas’taki istiklâl mücadelesini bastırmak için Fransız, İspanyol ve İngiliz kuvvetlerinin birleşmesi üzerine Süleyman Nazif, bu konudaki makalelerini bir araya getirdi. Bu makaleleri Hazret-i İsa’ya Açık Mektup adıyla 1924’te yayımladı. Kitap, Hristiyanları Hazret-i İsa’ya şikayet eden bir şikâyetname idi.

Malta sürgünü dönüşünde millî duygulara hitap eden yazılar yazmaya devam etti. İstanbul Muallim Mektebi’nde verdiği “Namık Kemal” adlı konferansın metni, 1922’de aynı isimle neşredildi. Aynı yıl, mektuplar ve makalelerden oluşan “Tarihin Yılan Hikâyesi” adlı eserinde son Osmanlı hükümdarı Mehmet Vahdettin’e şiddetle hücum etti. Padişahların halkın elinden gasp etmek suretiyle sahip oldukları mallarla ilgili makalelerini de 1922’de “Çalınmış Ülke” adıyla kitaplaştırdı. Daha önce yeni Tasvir-i Efkâr gazetesinde yayınlanan “Nâsîrîddün Şâh ve Bâbîler” adlı eserini 1923’te yayımladı. Malta sürgünündeki ruh hâlini anlatan “Malta Geceleri” adlı üçüncü şiir kitabı, 1924’te yayımladı.

Cemiyet-i Akvam’daki İngiliz delegesinin Türkiye’deki Hıristiyan azınlığa yapılan muamelenin tespiti için bir heyet gönderilmesini istemesi ve aynı dönemde Fas’taki istiklâl mücadelesini bastırmak için Fransız, İspanyol ve İngiliz kuvvetlerinin birleşmesi üzerine Süleyman Nazif, bu konudaki makalelerini bir araya getirdiği “Hazret-i İsâ’ya Açık Mektup” adlı eserini 1924’te bastırdı. Bu, Hristiyanları İsa’ya şikayet eden bir şikayetname idi.

1927 yılı başında zatürreden öldü. Cenazesini kaldıracak malvarlığı dahi bulunmuyordu. Cenaze giderleri, Türk Hava Dergisi’ne yaptığı birçok yazı yardımlarının yüklediği manevî bir borçla Türk Tayyare Cemiyeti tarafından karşılandı. Cenaze, belediye cenaze arabasıyla Ayasofya Camii’ne getirildi. Namazı orada kılındıktan sonra Edirnekapı dışında toprağa verildi. Kabri İstanbul Belediyesi’nce yaptırıldı. Daha sonra vefat eden yakın dostu “vatan şâiri” Mehmet Âkif Ersoy, hemen yanı başına defnedilmiştir

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,86 M - Bugn : 29362

ulkucudunya@ulkucudunya.com