« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

14 Mar

2016

Washington aktörlerinin Erdoğan mutabakatı

İLHAN TANIR 01 Ocak 1970

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Mart ayı sonunda Washington DC’ye gelmesi bekleniyor. Aslında çok zaman önceden Erdoğan’ın Washington’a geleceği açıklanmasına rağmen Washington’da Erdoğan karşıtı, giderek zehirlenmeye devam eden bir hava var. Nefes aldırmayı zorlaştıracak en son sıkıntı ise ev sahibi Obama’nın, the Atlantic dergisinden Jeffrey Goldberg’e verdiği mülakatta Erdoğan hakkındaki çok ağır sözleri oldu. Daha iki hafta sonra şehrinde ağırlayacağı ve sinirliliği ile bilinen Erdoğan’ın nefret edeceği iki kelime ile onu yerden yere vurarak karşılamayı seçmiş Obama: ‘’fiyasko’’ ve ‘’otoriter.’’

Obama, Erdoğan’ı fiyasko görüyor çünkü başlattıkları iyi dostluğun sonu beklenmediği şekilde bitti. Ayda bir veya iki telefonun yerini alta ay veya krizler yaşandıkça zorlama ile yapılan telefon görüşmeleri aldı. Ne Biden ne de Obama, Erdoğan ile anlaşabiliyor.

Perşembe günü Dışişleri Bakanlığı sözcülerinden Mark Toner’a Erdoğan’ı demokratik bir lider olarak görüp görmediklerini sorduğumda evet veya hayır demek yerine, Erdoğan ve hükümetinin yaptığı bazı icraatların nasıl da anayasada bulunan demokratik norm ve prensiplerin karşısında yer aldığını hatırlattı. Dolayısıyla Erdoğan’ın neden otoriter olarak gördüklerini açıklamış oldu. Zaten ülkenin başkanı Obama’nın ‘otoriter’ lider dediği Erdoğan’a, sözcünün ‘hayır o otoriter değil bir demokratik liderdir’ demesini bekleyemezdik.

Aslında 2010 yılındaki ilk Nükleer Zirveye o zamanlar başbakan olan Erdoğan katılmıştı. Şimdi ise başbakan Davutoğlu yerine bu kez cumhurbaşkanı olan Erdoğan yine gelmeye kadar vermiş görünüyor.

Erdoğan’ın Maryland’daki Türk Camisini de Obama ile açmak istediği biliniyor. Beyaz Saray’a yakın bazı isimler ise Obama’nın Erdoğan ile böyle bir açılış yapması hakkındaki yazılanlara ‘dedikodu’ olarak görüyor. Obama’nın açılışa gelme ihtimali pek görünmüyor. Bunun için çok dramatik bir değişim yaşanmalı ki kartlar arasında böyle dramatik bir değişim görünmüyor.

Pentagon ile sıkıntılar

Beyaz Saray’ın Erdoğan ile ilişkilerinin pek iyi olmadığı ortadayken ABD sistemi içinde her zaman için Türkiye’nin en yakın müttefiği olarak bilinen Pentagon da artık Erdoğan’ın müttefiği olarak görünmüyor. Pentagon’a yakın bazı Amerikalı kaynaklar, Türkiye’nin son yıllarda Suriye’de IŞİD ile mücadelede gereği kadar elini taşın altına koymamasından dolayı Türkiye’yi savunmayı bıraktığını iddia ediyor.

Öyle ki, bazı güçlü iddialara göre bir süreliğine Pentagon’da Türkiye ile IŞİD kelimleri, kelime oyunları yapılarak birbirlerinin yerine kullanıldı, Türkiye’nin IŞİD ile mücadelede ne kadar etkisiz ve yetersiz olduğu ile dalga geçildi.

ABD Dışişlerinin de yapabileceği pek bir şey yok

ABD Dışişleri Bakanlığı ise Türkiye’nin rolüne daha saygılı ve Ankara’yı daha idareci bir rol oynamaya çalışıyor. Buna rağmen ABD Dışişleri Bakanlığında aylardır özellikle dünyanın önde gelen haber ajansları olan AP, Reuters ve AFP’nin muhabirlerinin Türkiye soruları karşısında giderek kzıgınlaşan tonlarda Türkiye ve özellikle Erdoğan’ın yaptıklarının ne derece demokratik olduğu sorgulanıyor. Öyle ki pek çok zaman ABD Dışişleri Bakanlığı toplantılarında benim Türkiye sorusu sormama gerek dahi kalmıyor. Foggy Bottom’a ilk geldiğinde Türkiye’yi savunucu pek çok sözler söyleyerek işine başlayan John Kirby, son haftalarda ise en ağır uyarıları ve eleştirileri yapmaktan kaçınmıyor.

Washington Think Tank dünyası da Erdoğan karşıtı

Erdoğan’ın politikaları karşısında Washington’daki güçlü antipati nedeniyle başkentte Türkiye ve dolayısıyla Erdoğan’ın argümanlarını savunmak isteyen akademisyen bulmakta da zorlanılıyor. Erdoğan sadece basın özgürlüğüne saldırıları ile değil, Kürt politikası ile de kendisine duyulan nefreti ikiye katladı. Öğrenildiğine göre Erdoğan’ın Kürt politikası Davutoğlu ekibi içinde de birçoklarınca benimsenmiyor.

Geçen ay Amerikan Kongresinde yapılan Türkiye toplantısında AKP hükümetinin argümanlarını Ali Çınar isimli uzun yıllardır Türk-Amerikan derneklerinde liderlikler yapan, son aylarda ise AKP yakını başka bir kurumda işe başlayan bir isim üstlenmişti. Kongrede bu tür toplantılarda aslında akademisyen ve think tank dünyasında Türkiye analizleri ile bilinen uzmanların yapması adetten iken bu özelliklere sahip bazı isimlerin Saray’ı başkentte artık savunmak istemedikleri biliniyor. Bundan bir zaman önce Kongre’deki bir uzman, kendisine AKP tarafından gelen bazı isimlerin, yaptıkları off the record toplantılarda Erdoğan’ı birçok kez savunmak yerine ellerini yana açarak, çaresizliklerini gösterdiğini söylemişti.

Saray’ı AKP’ye yakın aktörlerin dahi Washington’da savunmak istememesinin tabi pek çok nedeni var. İlk nedeni Saray’ın politikalarının artık Washington’da savunulamayacak derecede kötü olması. İkinci olarak bütün uluslararası raporlarda sona doğru gerileyen bir ülkenin artık bir demokrasi hikayesi yok. Bir başka neden, gün aşırı Erdoğan’ın ya mezhepçi, ya sexist, ya ülkeyi bölücü, ya Batıyı komplo teorileri ile suçlayıcı bir demecinin Washington'a düşmesi ve bu durumun herkesi bıktırmış olması. Amerikan dışişleri sözcüleri Erdoğan'ın saldırılarından bıkar bir görüntü veriyorlar. Bu liste çok uzatabilir.

Diğer taraftan Erdoğan’ın başkente gelişine 3 haftadan az bir zaman kala henüz Washington’ın önde gelen düşünce kuruluşlarından çoğuna Saray’dan Erdoğan’ın konuşması adına bir talep gelmiş değil. Bu durumun değişip, değişmeyeceği, Erdoğan’ın Amerikan bir düşünce kuruluşunda kendisini sorulara açık tutup, tutmayacağı izlenecek başka bir gelişme olacak.

Açıkçası şu ortamda Erdoğan'a Washington ziyareti ve planlamasında yardım eden, görüşmeler ayarlayan bir diplomat hiç olmak istemezdim.

Nisan 24 Uyarısı

Obama’nın başkanlığının son 24 Nisan’ı da yaklaşıyor. Bir üst düzey Beyaz Saray yetkilisine göre, Aralık ayından itibaren Beyaz Saray’a yoğunlaşan bu son dalga baskı ile Obama’nın son yılında, görevden ayrılmadan 1915 trajedisine soykırım olarak anması isteniyor. Erdoğan’ın ilişkilerin bu kadar bozulması ışığında bu ihtimali gözden uzak tutulmamasını isteyenler var.

Washington’da kayıt dışı cümleler

Donald Trump’ın hemen her hafta adaylığının daha gerçekçi hale gelmesi özellikle Amerikan yönetiminin çeşitli kurumlarındaki yetkililerini endişeli kıldığı görülüyor. Bazı off the record toplantılarda yetkililerin Amerikan iç politikasından söz açıldığında Trump’ın başkan olabilme ihtimaline küfür ederek cevap vermeleri durumdan duydukları sıkıntıları gösteriyor. Ama Washington’da bir de işin Erdoğan ile ilgili kayıt dışı söylenen sözler ve jestleri bulunuyor ki... Amerikalı yetkiller arasında Türkiye demokrasisinin de savunucusu kalmamış durumda. Herkes durumun vehametinin farkında ve bunu söylemekten çekinmiyorlar. Zaten son zamanlarda birçok yabancı gazetecinin sert Türkiye hakkındaki sert soruları da yağmur gibi basın toplantılarında yağması da Erdoğan hakkında Washington’da ulaşılan bir konsensusun yansıması denebilir.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,68 M - Bugn : 28578

ulkucudunya@ulkucudunya.com