AKP hatalı solladı, tam gaz ilerliyor...
Mustafa Ünal 01 Ocak 1970
Üç günde sadece Türkiye'nin gündemi değil, çehresi de değişti. Daha dün koalisyon ihtimalini ve erken seçim senaryolarını konuşuyorduk. AKP-CHP görüşmeleri üzerine analizler yapıyorduk. Ama bugün siyaset geri plana düştü.
Suruç katliamı ve arkasından gelen terör dalgası her şeyi altüst etti. AKP iktidarı, PKK ve IŞİD'e büyük operasyon başlattı. Sınırın öte yakasında hedefler vuruldu. Binlerce polis, şehirlerde terör hücrelerine baskınlar düzenlemekte. Gözaltına alınanların sayısı 600'ü buldu. Kaçı PKK kaçı IŞİD meçhul... Arada DHKP-C de var.
Bu arada Cemaat operasyonunu araya sıkıştıranlar da yok değil. Birilerinin fırsatçılığı ve algı operasyonu. Hem ayıp, hem günah hem de zulüm...
Bu tablo karşısında ‘Nereye gidiyoruz?' veya ‘Neler oluyor?' sorusuna cevap aramak kaçınılmaz. AKP ‘7 Haziran' seçimleri olmamış gibi davranıyor. Tek parti iktidarını yitirdi. Sakıt ve müstafi durumunda. Ülkenin kaderini ilgilendiren savaş gibi, büyük operasyonlar gibi ciddi meselelerde Meclis'i devreye sokması gerekir.
AKP iktidarı, büyük ve iddialı laflardan önce hesap vermeli. Suruç ve sonrasındaki olayların vebali AKP'nin omuzlarında. Mutlaka ihmallerin, tedbirsizliklerin idari ve siyasi bedeli olmalı. Seçim döneminin bürokrat bakanı İçişleri Bakanı, daha fazla o koltukta oturamaz.
AKP, PKK ve IŞİD'e savaş açtı. IŞİD, AKP'nin Suriye politikasının eseri. IŞİD'i AKP politikalarının büyüttüğünün inkârı mümkün mü? Uyandı ama geç. Hatırlayın, IŞİD Musul konsolosluğunu bastı ve içerideki 49 çalışanı rehin aldı. AKP iktidarı IŞİD'in ilişmeyeceğini hesap etti. Yanıldı. Türkiye'yi küçük düşürdü. IŞİD'le mücadelenin başlama vuruşu Musul'da yapılmalıydı.
Bugün operasyonların hedefi olan PKK'yı AKP'nin Güneydoğu politikası büyüttü. İmralı, Kandil yol oldu. Heyetler geldi gitti. Arşivler, AKP ve medyasının Öcalan ve PKK güzellemeleriyle dolu. AKP, güvenlik kuvvetlerinin PKK operasyonlarına onay vermedi. PKK, işi kışla içinde Türk bayrağını indirmeye kadar vardırdı. Ankara'da en yetkili ağızlar ‘paraleldir, paralel' diyerek geçiştirdi. PKK 10 ay önce Bingöl'de üst düzey emniyet görevlilerine saldırdı, iki şehit. iki hafta sonra Yüksekova'nın en işlek caddesinde biri uzman çavuş üç askeri şehit etti. İnen bayrak, akan kan da AKP'yi uyandıramadı.
Gerçek paralel KCK'ya polis operasyonlarını AKP'nin sorun yaptığını hatırlatmak isterim. Neticede bölge PKK'ya terk edildi. Örgüt kırsaldan şehirlere indi. AKP sayesinde alan hakimiyeti PKK ve unsurlarına geçti. AKP sadece son seçimde HDP'ye silme oy çıkmasını problem yaptı. Sadece bölgede mi? Değil. Batı şehirlerinde IŞİD ve PKK unsurlarının faaliyetlerine göz yumuldu. Önde gelen IŞİD mensubunu havuz medyası manşetlerde ağırladı.
Birkaç gündür yaşananları ‘seçim senaryosu' olarak görenlerin sayısı az değil. Hedef HDP'ye barajı aştırmamak ve AKP'nin tek başına iktidarını sağlamak. AKP çevrelerinde ‘HDP barajı aşabilir mi?' sorusu çok revaçta. Ama ben olayların seçim stratejisinin parçası olduğu görüşüne ihtimal vermem.
Meşhur söz: Savaş ve yangını siz başlatırsınız fakat durdurmak istediğiniz yerde durduramazsınız. Bugün yaşanan hem savaş hem yangın. Ayrıca bu olayların AKP'ye oy kazandıracağını da sanmam. Sokaktaki vatandaş IŞİD'in de, PKK'nın da AKP politikaları sayesinde büyüyüp serpildiğinin farkında. Türkiye'nin gözünü oyan kargaları kimin beslediğini bilmeyen var mı?
Yine de her olayın seçimle ilişkilendirilmesi de kaçınılmaz. Bir AK Partilinin şu tesbiti ilginç: ‘Bizim durumumuz, hatalı sollama yapan şoförün tam gazlayarak kendisini kurtarmaya çalışmasına benziyor. Kurtaramazsa tarihe geçecek bir siyasi dram ortaya çıkar. Geriye dönüş de yok'. Doğru, AKP hatalı solladı, ters yöne girdiği bile söylenebilir, tam gaz ilerliyor.
