Belirsizliğin faturası
Mehmet Çetingüleç 01 Ocak 1970
Seçimin üzerinden 1,5 ay geçti. Hükümet konusundaki belirsizlik hem piyasayı, hem iç güvenliği tehdit ediyor.
Suruç katliamının ardından PKK ve IŞİD saldırılarında polislerimiz, askerlerimiz şehit düşmeye başladı.
Sınırdaki çatışmalar piyasayı birkaç saat içerisinde altüst etti.
AK Parti hâlâ “erken seçime gidersek daha kazançlı çıkarız” hesabıyla koalisyon görüşmelerini ağırdan alıyor. 45 günlük hükümet kurma süreci 9 Temmuz'da başladı. Aradan 15 gün geçtiği halde “komisyonlar arası görüşme” bahanesiyle zaman geçiriliyor.
Bu arada dolar kuru 2,70 bandını aşıp 2,80'lere doğru yolculuğa başladı.
Merkez Bankası yüzde 7,5 politika faizini değiştirmedi, ama piyasada 2 yıllık tahvilin faizi yüzde 10'a çıktı.
Yabancı yatırımcılar Türkiye'ye eskisi kadar para getirmiyor. 44,7 milyar dolar civarındaki cari açığımızı kapamanın maliyeti artacak gibi.
Geçici hükümetin umurunda değil.
Sahipsiz bir ülke görünümünde Türkiye.
Herhalde bu yolla 7 Haziran'da AK Parti'yi cezalandıran vatandaşa “biz olmazsak istikrar olmaz” mesajı vermek istiyorlar.
İstihbarat eksikliği yüzünden önlenemeyen olayların ve istikrarsızlık görüntüsünün faturası Türkiye ekonomisi ve dolayısıyla halka kesiliyor.
Doğrudan yabancı sermaye akışına ilişkin veriler açıklandı:
Geçen yıl ilk 5 ayda 5 milyar 882 milyon dolar olan yabancı sermaye girişi, bu yıl aynı dönemde 4 milyar 905 milyon dolara düşmüş. Yüzde 16,6'lık azalma var. Rakamlar seçim etkisi nedeniyle haziran ve temmuzda daha düşük gelebilir.
Üstelik giren paranın 1 milyar 307 milyon doları da yatırıma değil, gayrimenkul alımına gitmiş.
AB ülkeleri, Asyalılar, AB dışındaki Avrupa ülkeleri artık Türkiye'ye daha az yatırım yapıyor.
AB ülkelerinden ocak ayında 319 milyon dolarlık yabancı sermaye girişi olurken, mayıs ayında bu rakam 222 milyon dolara düşmüş.
AB dışındaki Avrupa ülkelerinden sermaye girişi ocak ayında 761 milyon dolar düzeyinde gerçekleşirken, mayıs ayında sadece 12 milyon dolarda kalmış.
Asya ülkelerinin ocak ayında 427 milyon dolar olan yatırımı mayıs ayında 155 milyon dolara inmiş.
Bakın AK Parti kurucularından, İTO Başkanı İbrahim Çağlar bile CHP ile koalisyonun piyasaya çok iyi geleceğini belirterek, “Şu an rölantideyiz. Bir an önce hükümet kurulsun ki, işimize bakalım.” diyor.
Rölanti…
İç yatırımlar ve üretim durma noktasına gelmiş.
İşadamları “imdat” diyor.
Merkez Bankası Başkanı'nı “vatan haini” noktasına taşımalarına neden olan faizler tırmanıyor. Çok şikâyet ettikleri “faiz lobisi” Türkiye'nin kanını emiyor(!)
Döviz borcu olan şirketler sıkıntıda.
Ama işadamlarının sesini duymakla yükümlü olanlarda kulaklık var.
Sadece Saray'ı dinliyorlar…
