Ankara'nın göbeğinde Kandil Dağı mı var!
Fatih Altaylı 30 Temmuz 2008
Üç gündür bekliyorum, büyük medyadan birisi sesini çıkaracak
mı diye.
Tıs yok.
Çıt yok.
Bırakın medyayı, yargıdan ses yok, Türkiye'yi yönetenlerden ses
yok.
Hafta sonunda televizyonlardan DTP'nin "Güvencinlerin iş başına
getirildiği" kongresini izledim.
İzlemez olaydım.
Kongre tam bir PKK kongresiydi.
Kandil dağında yapılsaydı, bundan farklı, bundan öte yapılamazdı.
Abdullah Öcalan ve Murat Karayılan'ın kardeşleri kongre salonunda
kendilerine ayrılan özel bir bölümde oturdular. Parti önderliğini
temsilen.
Dört bir yanda Öcalan posterleri, PKK'nın askeri ve siyasi
kanatlarının afişleri vardı.
20 bin kişi 'Öcalan'a özgürlük' diye bağırdı.
Ve daha vahimi, çok daha vahimi DTP Kongresi boyunca çalınan,
salondakilerin halay çektiği, bir dakika bile susmayan bir
"Türküydü"
İşte bu türkü kanımı dondurdu.
Türkünün adı "Oramar türküsü"
Öyle herhangi bir türkü değil.
Yeni bir türkü.
Türküyü yazan kim biliyor musunuz?
Dağlıca Baskını'nı düzenleyen teröristler.
DTP Kongresi boyunca çalınan bu türkü bir Dağlıca baskını
güzellemesi.
Kendilerince baskını anlatıyorlar. Gerilla dedikleri teröristlerin
Dağlıca'ya nasıl geldiğini, Türk askerini nasıl vurduğunu,
silahların nasıl konuştuğunu, askerlerimizin nasıl çaresiz
kaldığını anlatan ve Dağlıca Baskını'nı yapan teröristlerin
övüldüğü, Dağlıca Baskını'nı kutsayan bir türkü.
Ve bu "Terör türküsü" DTP Kongresi boyunca fon müziği olarak
durmaksızın çalındı.
Ve üç gündür bekliyorum, kimseden ses seda çıkmadı.
Bırakın gazeteleri, savcılardan bile çıt çıkmadı.
Sadece basın savcılığı, basın suçları açısından bir inceleme
başlatmış.
Teröre methiye düzülüyor, Dağlıca Baskını'nı yapan teröristler
övülüyor ve kimsenin kılı kıpırdamıyor!
Niye?
Ben bilmiyorum.
Kimse çıkıp da "DTP legal bir parti" demesin.
Legal partilerin terörü övme, kutsama hakkı olamaz.
İşçi Partisi'ne terör suçlaması yapılıyor, DTP ise terör
türküleri çalıyor.
İş mi bu!
Ve bütün bunlar Ankara'nın göbeğinde oluyor.
Ankara'da bir spor salonu Kandil Dağı'na çevriliyor.
Tınan yok.
Terör türküleri, Öcalan posterleri Ankara'nın göbeğinde.
Öcalan'ı Türkiye'ye getiren Albay ve İmralı'nın bağlı olduğu
orgeneral hapiste.
Bunlar birbiriyle doğrudan bağlantılı gelişmelerdir diyemem ama
ilgi çekici bir durum olduğu net bir şekilde ortadadır.
Türkiye'nin içinde bulunduğu süreci ve gideceği yönü de
anlamamızda yardımcı olan bir tespittir.
Türkiye'yi yönetenler, Türkiye'nin geleceğini şekillendirenler,
ister asker olsun, ister sivil, ister bürokrat olsun ister siyasetçi
bu durumun farkında mıdır onu da bilmiyorum.
Ancak böyle giderse Türkiye önümüzdeki 20 yıl içinde ciddi bir
toprak kaybıyla karşılaşacaktır.
En az ikiye bölünecektir.
Hatta bölünmeden de öte bir durum söz konusudur.
Bugünün "Terörle mücadele kahramanlarının" yarın bir gün
"Savaş suçlusu" olarak aranması bile ihtimal dahilindedir.
Türkiye şimdiye kadar hiç karşılaşmadığı bir tehditle karşı
karşıyadır.
Ve ne yazık ki, bu tehdidi idrak edebilecek bir "Dingin kafa"
Türkiye'de ortalıkta görünmemektedir.
Bugün Türkiye'nin sorumlu mevkilerinde oturanlar, tarih önünde bu
hesabı verecektir!
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Türkiye'yi yönetebilmenin ilk şartının ortada yönetecek bir
Türkiye olması olduğunu unutmadığımız zaman