« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

22 Nis

2008

Perdeyi kaldırmak

Avni Özgürel 22 Nisan 2008

Tabloyu görmek için allame olmaya gerek yok. Oynanan oyunda tek hasım, tek hedef var: Tayyip Erdoğan! Yanına isimler yığılması, onun fotoğrafının çerçevesiz haliyle akla birtakım münasebetsiz sorular getirebileceği düşünüldüğü için. Neden başkaları değil de sadece Erdoğan? Cevap basit: Kontrol edilemezlik!

Erdoğan uluslararası ölçekte kurgulara uygun bir aktör değil. Hoşa giden gitmeyen yanlarıyla zihni dilinde bir adam. Sadece duygusal nedenlerle, yolun yarısında bile yapılmak istenenin yanlışlığına kanaat getirdiği an kurulmuş oyunu bozabilir, tereddütsüz pişmiş aşa su katabilir.

Siyaset sahnesine çıktığı günden bugüne Erdoğan'ın hayatına baktığınızda onun fayda ve doğru konusunda yaşadığı duygusal med-ceziri görebilirsiniz. Belediye başkanlığı sırasında ondaki pırıltıyı fark edip yanında saf tutan ve oyunun üzerine kurulması için kolları sıvayanlar 'Merak etmeyin biz idare ederiz' vaadiyle karar odaklarını ikna ederlerken, herhalde Erdoğan'ın bir konuda karar verdikten hatta kararını uygulamaya koyduktan sonra, sokakta karşılaştığı rastgele birinin kendisinin o ana kadar aklına gelmeyen bir gerekçeyle tuttuğu yoldan hoşnut olmadığını ifade etmesi üzerine fikir değiştirip geri dönecek mizaçta olduğunu hesap etmemişlerdi. Nitekim bu kişiler Erdoğan adına kimilerine vaadde bulunup onun çok az kişiye nasib olacak destekle sahneye çıkmasını sağladıktan sonra kendisini daha yakından tanıdıkları için, her önemli dönemeçte korku yaşadılar ve çoğu zaman taahhütte bulundukları çevreler nezdinde zor duruma düştüler. Uzun süre mehafilin 'Telaşlanmayın, telafi edeceğiz, acemilikten yaptı' diyerek oyalandığı dönem iki yıl önce bitti. Nihayet başlangıçta Erdoğan'a nisbet dolayısıyla oluşan 'muteber kişiler' halkası önce tenhalaştı, sonra çözüldü. Ama Erdoğan açısından bu kişilerin itibar kaybı öfke kaynağı oldu. Dün onu 'çevresine ışık ve umut saçan siyasetin yeni kutbu lider' diye takdim edenler, iktidar gücünün Başbakan'ı değiştirdiğini, onun artık kimseyi dinlemeyen, kendisinde keramet olduğuna inanan bir kişi haline geldiğini, bundan dolayı geçmişte karşı çıkmış olsalar da şimdi hakkındaki endişelerde haklılık payı olduğu düşünmeye başladıklarını söyler oldular.

Ve perde kalkmaya başladı.

Uluslararası sistemin güven duymadığı Erdoğan'ın saf dışı edilmesi sağlandığı takdirde AKP'ye vücut veren kitle desteğinin farklı bir yapıda muhafaza edilip edilemeyeceği sorusunda düğümlenen noktaya gelindi. Hayli zaman önce Erdoğan'ın Siirt'ten aday olup AKP'nin başına geçtiği günleri tahlil ederken, Türkiye siyasetini de içine alan uluslararası kurguyu TSK'nın bozduğunu yazmıştım. 28 Şubat sürecinin olanca ağırlığıyla kendisini hissettirdiği ortamda DGM'nin Siirt seçimleri öncesinde aldığı kararın; keza Yüksek Seçim Kurulu'nun Erdoğan'ın adaylığına itirazları oybirliğiyle reddetmiş olmasının ve CHP lideri Baykal'ın AKP'nin onun katılmasıyla daha güçlü bir rakip haline geleceğini bildiği halde Erdoğan'ın önünü açan sürece katkıda bulunmasının bir anlamı olması icab ettiğini vs.

O gün bunları yazarken orduya ABD'nin izlediği siyasetten duyulan endişenin hâkim olduğunu, Washington'un Türkiye açısından her türlü kötü senaryoya kapı açacağı düşünülen beklentilerini göğüslemeye muktedir yerli bir siyaseti arzuladığını biliyorum. Altı sene geçtikten sonra geriye baktığımızda söylenebilecek olan şudur: El'hak yanılmadılar.

Bugün kadim oyun yine sahnede.

Geçmiştekinin aksine şimdi birinin çıkıp rol çalmasına fırsat verilmek istenmiyor.

Erdoğan'ın tablo okumakta zorlandığını bilmiyor değilim. Ama bir yerlerde birilerinin geçmişteki hassasiyetlerini koruduğunu, ulusalcılıkla Amerikancılığın hatta İslamcılığın yan yana geldiği garip dizilişi anlamlandırmakta zorluk çekmeyeceğinden eminim. Dün bu oyun bozuldu, neden bir kere daha bozulmasın?

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,90 M - Bugn : 29789

ulkucudunya@ulkucudunya.com