« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

22 Nis

2008

Varsa yoksa AKP ve 301

HASAN ÜNAL 22 Nisan 2008

 Avrupa Birliği’nin bir zerrecik bile inandırıcılığı kalmadı. Varsa yoksa AKP’nin kapatılmaması için müdahale, baskı ve yıldırma kampanyaları ve 301. madde’nin kaldırılması talepleri, daha doğrusu emirleri. Bu arada Türk demokrasi tarihi açısından ibretlik hadiseler vuku buluyor; ama AB’den çıt çıkmıyor.

AKPM (Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi) Başkanı AKP’nin kapatılması istemiyle açılan davadan dolayı Türkiye’yi tehdit eden bir bildiri yayımlıyor. Böyle bir bildiri yayımlanması talebinin AKPM mensubu AKP milletvekillerinden geldiğini AKPM Başkanı Maria Luis de Puig değişik vesilelerle açıklamıştı. Son olarak dünkü gazetelerde MHP Ankara milletvekili ve AKPM üyesi Tuğrul Türkeş’in bu konuya dair verdiği ayrıntılar yayınlandı. Talebin tamamen AKP’li milletvekillerinden geldiği gün gibi ortada.

Daha vahimi...

Bu arada AKP’nin ne denli baskıcı politikalar uygulayabileceğine dair örnekler birbiri ardına gelmeye devam ediyor. Örneğin Meclis’te Tunceli bağımsız milletvekili Kamer Genç’in AKP’li milletvekilleri tarafından linç edilmesi girişimi bunlardan birisi.

Kamer Genç’in düşünceleri ve bu düşüncelerini ifade etme şeklini beğenip beğenmemek herkesin şahsi tercihidir. Ancak demokrasinin mabedi diye tanımlanabilecek Meclis’te Genç’in çok sayıda AKP’li milletvekili tarafından linç edilmek gayesiyle yumruklanmasına ne demeli?

CHP ve MHP milletvekillerinin açıklamalarından anlaşılıyor ki, o gün Meclis’te söz konusu iki partinin milletvekilleri Kamer Genç’in etrafında etten duvar örmeseler, Allah korusun, belki de bağımsız Tunceli milletvekilinin başına çok daha kötü şeyler gelecekti.

Bu konuda en az Meclis’teki linç girişimi kadar hatta belki de daha fazla vahim olanı ise Başbakan Erdoğan’ın bu hareketi teşvik edercesine açıklamalar yapmış olmasıdır. Durum apaçık ortadayken ve kendi milletvekilleri kabul edilemez bir şekilde Kamer Genç’i linç etmeye teşebbüs etmişken, Başbakan Erdoğan’ın itidal çağrısı yapması ve AKP milletvekillerini uyarması gerekirdi.

Oysa Erdoğan kendi milletvekillerinin şiddete başvurduğuna inanmadığını; buna karşılık Kamer Genç’in her davranışının şiddet dolu olduğunu söylüyor. Yani yapılanları onaylıyor. Bütün bu tavırların adı da demokrasi oluyor. Ve bu hadiseler meydana gelirken AB tarafından çıt çıkmıyor. Sanki onlar da dayak yiyenin AKP muhaliflerinden birisi olmasından dolayı memnunlar. Böyle bir AB’nin söylediklerini kim ciddiye alır, AB’nin propagandistleri dışında???

Varsa yoksa 301

AB 301. maddeye takmış durumda. Dünkü Hürriyet gazetesinin internet nüshasında Avrupa ülkelerinde 301. madde benzerlerinin olduğunu gösteren bir haber analiz yayınlandı. Avrupa’nın pek çok ülkesinde 301. madde benzeri maddeler kendi ceza kanunlarının içerisinde yer alıyor. Avrupa ülkelerinde bizdeki kadar fazla dava açılmamış olmasının sebebi, o ülkelerde kendi milletine ve kurumlarına hakaret etme isteklisinin o kadar fazla olmamasından kaynaklanıyor.

Öte yandan 301. madde konusunda da AB’nin hukuk tanımaz bir tavrı olduğu ortada. 301. maddenin bir önceki ceza kanunlarındaki karşılığı 159. madde idi ve orada soruşturma açma yetkisi adalet bakanlığının yetkisine bırakılmıştı. Yeni TCK hazırlanırken soruşturma açma yetkisinin adalet bakanlığında bulunmasının yargı bağımsızlığını zedelediğini söyleyen AB’nin istekleri de göz önüne alınarak, savcıların doğrudan doğruya soruşturma açması ilkesi benimsendi. Doğrusu da muhtemelen buydu.

Şimdi açılan davalardan rahatsız olan AB’nin istekleri doğrultusunda yapılan düzenlemeyle soruşturma açılması yetkisinin önce cumhurbaşkanına verilmesi düşünüldü; ancak bunun yaratacağı tuhaflıklar dikkate alınarak bu defa tekrar Adalet Bakanlığına verilmesi kararlaştırıldı. En azından Komisyon’dan böyle geçti. Yani bir önceki döneme dönüldü. AB’nin beklentisi şimdiki bakanın veya bakanlığın bu tür davaların açılmasına izin vermeyeceği yönünde olsa gerek. Bunun böyle olup olmayacağını zaman gösterecek; çünkü konusunda uzmanlaşmış personelle donatılmış Adalet Bakanlığının siyasi kararlar vermesi o kadar da kolay değil.

AB sapıtıyor

Ama esas mesele AB’nin hangi standartları savunduğudur. Hani adalet bakanlığının soruşturma açılması konusunda yetkili olması yargı bağımsızlığını zedeliyordu? Eğer zedeliyorsa, şimdiki düzenleme ne? Bu arada bazı AB yetkililerinin zaman zaman 301. maddenin toptan kaldırılmasını istemelerine ne demeli? Kendi hukuk sistemlerinde varolan benzeri maddelere bir şey demeyen AB bize gelince kaldırılmasını isteyecek kadar sapıtıyor.

Aslında AB kendi çıkarları açısından doğrusunu yapıyor. Çünkü devletlerarası ilişkiler çıkar temelinde şekillenir. Demek ki, AB AKP’yi burada kendi müttefiki ve kendi çıkarlarına en uygun yapılanma olarak görüyor. Öyle görmediği Refah ve Fazilet partileri kapatılırken bağırıp çağırmamıştı. Şimdi kendi çıkarlarıyla en uyumlu gördüğü AKP lehinde her türlü girişimi yapmaktan çekinmiyor. Üstelik bütün bunları yaparken kendi ilkelerini de ayaklar altına alıyor. Daha neler???

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,90 M - Bugn : 24037

ulkucudunya@ulkucudunya.com