« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

16 Nis

2008

Mustafa Kemal terörist miydi?

ÇETİN YETKİN 16 Nisan 2008

 EMNİYET Genel Müdürlüğü'nün milliyetçiliği (ulusalcılığı) terör kapsamında gördüğünü açıklamış olması, olup bitenleri açıkça ortaya koyduğu için gerçekten çok iyi olmuştur. Böylece, Türkiye'nin nereye sürüklenmekte olduğu resmi bir biçimde belgelenmiş ve kimin ne olduğu anlaşılmış bulunuyor. Bu resmi belgeyi düzenleyenlere Türk milleti teşekkür borçludur.

Milliyetçiliği terör kapsamında görmek ne demektir?

Milliyetçiliğin terör kapsamında görülmesi birtakım gerçekleri kör gözlerin bile görecekleri şekilde tartışmasız bir biçimde açığa çıkarmış bulunmaktadır:

1-Demek ki, milliyetçiler terörle mücadele birimleri tarafından izlenmektedirler.

2-Basında yer alan haberlerden anlaşıldığına göre; söz konusu olan, milliyetçilerin silahlı, bombalı v.b. eylemlerde bulunmaları değil, fakat "ulusalcı/milliyetçi" olmaları "terör" kavramı kapsamında görülmektedir. Bu, vatandaşların düşüncelerinden dolayı polisçe takibe alınmaları, terörist gözüyle görülmeleri anlamına gelmektedir. Nitekim, solcu-sağcı, İslamcı-laik kişilerin ulusalcı çizgide birleşmelerinden söz edilmektedir; bunların küreselleşme ve Avrupa Birliği karşıtı "görüşleri" paylaşmaları terör kavramı içeriğine alınmıştır. Bu, "düşünce"nin "ifadesi"nin bile değil, fakat birinin salt milliyetçi olmasının bile onun "şüpheli" sayılması demektir.

3-Emniyet Genel Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı'na bağlıdır. İçişleri Bakanı ise, hükümetin önemli bir üyesidir. Bu nedenle, bu yeni terör "konsept"i hükümetin de benimsediği bir yaklaşım olmalıdır. En azından, Hükümet'ten "olmaz böyle şey" gibilerden bir tepki, bir açıklama gelmemiştir.

4-Terörün bir şeylere karşı olarak yapılması gerekir. Milliyetçilerin karşı oldukları olay ve gelişmeler ise; ilgili emniyet birimi tarafından da bir kısmı açıkça ifade edildiği gibi, küreselleşme, Avrupa Birliği'ne giriş düşü çerçevesinde verilen yaşamsal ödünler, vatanın bağımsızlığın her geçen gün giderek daha da kısıtlanması, kapitülasyonların hortlatılması, ülkenin kazanımlarının yabancılara peşkeş çekilmesi v.b.dir. Şu halde, bunlara karşı olanlar teröristtir.

4-Türk milleti, çok partili düzene geçilmekle birlikte önce Cumhuriyet Halk Partili ve Demokrat Partili olarak bölünmüş, kasabalarda ve köylerde kahvehaneler bile ayrılmıştı. Arkasından, ilerici-gerici bölünmesi gelmiş buna laik-antilaik çatışması eklenmişti. Solcu-sağcı ve Alevi-Sünni kavgası ise ülkeyi ateşe boğmuştu. Milletin Türk-Kürt diye bölünmek istenmesinin ise nelere yol açtığına hep birlikte tanık olmaktayız. Şimdilerde ise, "önce vatan", "önce bağımsızlık" diyenler bu ayrılıkları bir yana bırakarak düşünce planında bir araya gelmekte, Türkiye'nin yuvarlanmakta olduğu uçurumdan kurtarılabilmesi için ne yapılması gerektiği üzerinde kafa yormaktadırlar. İşte, Emniyet Genel Müdürlüğü bu birlik ve beraberliği milliyetçi terörün nedeni olarak gördüğünü açıklamış bulunmaktadır. Bundan şu sonuç kendiliğinden çıkar: Bu yeni terör konseptini ortaya atanlar için, bu ayrılıkların, bölünmelerin, karşıtlıkların sona ermesi, Türkiye için teröre varan bir tehlikedir.

5-301.maddenin kaldırılarak Türklüğe sövüp saymanın serbest bırakılmak istenmesi ve Türk tarihinin en önemli söylencesi olan Ergenekon'un adının bilinen biçimde kullanılmasının bu "konsept" nedeniyle olup olmadığını yetkililerin açıklamaları zorunluluğu doğmuştur.

İlgililer, bilmiyorlarsa öğrenmelidirler

İŞİN gerçeği aranırsa, yayın dünyasında uzunca bir süredir milliyetçilik karşıtı yazılar çıkmakta ve kamuoyu milliyetçiliğin kötü bir şey olduğuna inandırılmak istenmekteydi. Örneğin, bir dönem Emin Çölaşan'nın ilişkilerini tanıttığı Doğu Ergil, 25 Mayıs 1995 günlü Milliyet gazetesinde "Çağdaş toplumda milliyetçilikten başka bir temel aramalı" derken, sonunda AKP'de yerini bulacak olan Reha Çamuroğlu da yine aynı gazetede 17 Nisan 1995'te "Milliyetçilik Aleviliğe Aykırı" diye yazmıştı. Ancak, bu konuda en çarpıcı yazıyı Fethullah Gülen'in Zaman gazetesinde 22 Temmuz 2003'te Yunanlı Herkül Milas, "Milliyetçilik" başlığı altında yazmış ve ulusalcılığın bulaşıcı ve tehlikeli bir hastalıktan başka bir şey olmadığını öne sürmüş bulunuyor. Ve ne tuhaf bir rastlantıdır ki, Emniyet Genel Müdürlüğü söz konusu açıklamayı yaptığı günlerde ne olduğunu bilinen kimi köşe yazarları da Herkül Milas'ın görüşlerini dile getirmişlerdir.

Emniyet'teki görevlilere ve bu tür yazarlara bir şeyi iyice öğretmek gerekir. Gerçi 1789 Fransız Devrimi'ne kadar milliyetçiliğin bir ideolojisi yapılmamıştır ama "yurtseverlik" ve "yurttaşlık/vatandaşlık" nedir pekala biliniyordu ve bu temelde bir milliyetçilik her zaman olmuştur. 1789'dan sonra ideolojik olarak tanımlanan milliyetçiliği ise üç ayrı açıdan ele almak gerekir. İlk aşama, üretim güçlerini dolayısı ile ekonomiyi geliştirdiği için "burjuva devrimci milliyetçiliği"dir. Ulusal birliklerini tamamlayan burjuva devletleri, ikinci aşamada başka ülkeleri sömürgeleştirmek için "emperyalist milliyetçilik"e (kimi yerlerde ırkçılığa varan bir biçimde) geçmişlerdir. Buna karşı, sömürülen, Atatürk'ün deyişiyle "mazlum ülkeler", boyunduruk altından kurtulmak, varlıklarını sürdürebilmek için en önemli ideolojik silah olarak "antiemperyalist milliyetçilik" anlayışını geliştirmişlerdir. Bu anlayışın öncüsü de, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür.

Türkiye topraklarına "vatan" diyen, vatanın tehlikede olduğunun bilincinde olan, dinine onuruna ancak bağımsız bir devlet çatısı altında sahip olabileceklerini bilen, başlarında yabancı bir efendi görmek istemeyenler aralarındaki her türlü görüş ayrılığını bir yana bırakarak "ulusalcılık/ milliyetçilik" bayrağı altında birleşmektedirler. Milliyetçilikleri, antiemperyalist bir milliyetçiliktir.

Milliyetçiliği terör kapsamında görenler bunu bilmiyorlarsa, şimdi öğrenmişlerdir. Yine de hala milliyetçileri terörist gözüyle görmeyi sürdürenler olursa, o zaman insan ister istemez, Milli Mücadele sırasında Mustafa Kemal Paşa'yı, Kuva-yı Milliye'yi, 1.TBMM'sini ve onun ordularını "isyancı", "çeteci" ilan edenleri anımsamaktan kendini alamaz.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,90 M - Bugn : 30979

ulkucudunya@ulkucudunya.com