AHMED ZİYÂEDDİN GÜMÜŞHÂNEVİ
01 Ocak 1970
(1813-1893) Nakşibendî-Hâlidî şeyhlerinden, âlim ve mutasavvıf.
Gümüşhane'nin Emîrler mahallesinde doğdu. Babasının adı Mustafa'dır. 1822-de ailesinin ticaret yapmak için gittiği Trabzon'da Şeyh Osman Efendi ve Şeyh Hâlid es-Saîdî gibi âlimlerden sarf, na¬hiv ve fıkıh dersleri aldı. 1831 "den son¬raki bir tarihte amcasıyla birlikte ticarî amaçla İstanbul'a gitti ve bir daha Trab¬zon'a dönmedi. Beyazıt Medresesi'nde dinî ilimleri tahsil ederken adı tesbit edi¬lemeyen bir şeyhe intisap etti. Bu zatın ölümünden sonra tahsilini Mahmud Pa¬şa Medresesi'nde sürdürdü. Sultan Ab-dülmecid'in hocası Hafız Mehmed Emin Efendi ile II. Mahmud'un hocası Abdur-rahman Harpûtî gibi devrin önde gelen âlimlerinin öğrencisi oldu.
İstanbul'daki tahsil hayatı boyunca ta-savvufî çevrelerle münasebetini sürdü¬ren Gümüşhânevî, 1845 yılında Üsküdar Alaca Minare Tekkesi'nde Hâlidiyye ta¬rikatını yaymaya çalışan Şeyh Abdülfet-tâh el-Ukârî ile tanıştı. Ona intisap et¬mek istediyse de Ukârî, kendisini irşad etmeye İstanbul'a gelecek başka bir şey¬hin yetkili olduğunu söyleyerek dostluk¬larının sohbet ve samimiyet sınırları için¬de devam etmesini istedi. Gümüşhâne¬vî daha sonra, Alaca Minare Tekkesi'nde Trablusşam müftüsü diye meşhur olan Hâlidî şeyhi Ahmed el-Ervâdî'ye intisap etti. 1848 yılında Mahmud Paşa Medre-sesi'ndeki hücresinde gerçekleştirdiği İki halvetten sonra Ervâdî'den hilâfet aldı. Levâmi'u'l-'ukül adlı eserinde "ta-rîkaten Nakşibendî, meşreben Şâzelî" ol¬duğunu söyleyen Gümüşhânevî, Nakşi-bendiyye ve Şâzeliyye'nin usul ve âdabı çerçevesinde yoğunlaşan bir irşad faali¬yeti sürdürdü.
1859'da Cağaloğlu'ndaki Fatma Sul¬tan Camii'ni tekke haline getiren Gü¬müşhânevî[399], 1863'-te sarayın tahsis ettiği özel bir gemiyle ve muhtemelen resmî bir görevle hac¬ca gitti. 1877'de Şeyhülharem-i Nebevi Mehmed Emin Paşa'nın kızı Hawâ Se¬her Hanım'la evlendi. Aynı yıl ikinci defa hacca gitti. Hac dönüşü İstanbul'a gel¬meyip üç yıl kadar Mısır'da kaldı. Tanta ve Kahire'de Nâsıriye, Câmiu'l-Ezher ve Seyyidinâ Hüseyin Camii'nde 200'den fazla talebeye hadis okuttu. Mısır müf¬tüsü Muhammed el-Menütî, Şeyh Cev¬det, Muhammed et-Tantâvî, Şeyh Mus¬tafa es-Sâidî ve Şeyh Rahmetullah el-Hindî'ye hilâfet verdi.
Aralarında Kastamonulu Hasan Hilmi, Safranbolulu İsmail Necâtî. Dağıstanlı Ömer Ziyâeddin. Tekirdağlı Mustafa Fey¬zi, Lüleburgazlı Mehmed Eşref Efendi gi¬bi huzur dersi muhatap ve mukarrirliğine kadar yükselmiş âlimlerin de bulunduğu 116 kişiye hilâfet vererek Nakşibendiy-ye tarikatının Hâlidiyye kolunun yayılma¬sında önemli bir rol oynayan Gümüşhâ¬nevî 13 Mayıs 1893'te vefat etti ve Sü-leymaniye Camii hazîresine defnedildi.
Gümüşhânevî zahirî ilimlerin tahsiline önem vermiş, halifelerinde her şeyden önce ilmî yeterliliğin bulunmasını şart koşmuştur. Dergâh mensupları arasın¬da bir yardımlaşma ve borç sandığı ku¬rarak ev ve iş yerlerinde âtıl duran men¬kul servetleri bu sandıkta toplatmış, bu para ile bir matbaa kurarak basılan eser¬lerinin ücretsiz dağıtımını sağlamıştır. Aynı sermayeden tahsis edilen 500'er altınlık vakıflarla İstanbul, Bayburt, Ri¬ze ve Of ta dört büyük kütüphane ku-rulmuştur.
Dinî ilimleri öğrenme ve sünnete uy¬ma konusu üzerinde hassasiyetle duran Gümüşhânevî. tekkesinde hadis okut¬maya ağırlık vermiş, böylece Gümüşha-neli Dergâhı bir dârülhadis hüviyeti ka¬zanmıştır. Tekkelerde görülen yozlaşmaya karşı çıkmış, ulemâ ve meşâyih ara¬sındaki anlaşmazlıkları birleştirici bir ta¬vırla gidermeye çalışmıştır. Câmi'u'l-uşûl adlı eseriyle tarikatlara ait evrâd ve ahzâbın derlenmesinden meydana ge¬len Mecmû^atü'l - ahzâb' onun bu özel¬liğini ortaya koymaktadır.
Eserleri
Tasavvuf.
Cami u'l-usûl[400].
Rûhu'l-'ârifîn[401].
Mecmû'atü'l-ahzâb[402],
Kitâbü'l-Arifin fî esrâri esma 'il - erba cîn[403].
Hadis.
Râmûzü'I-ehâdîş[404],
Levâmi'u'l-'ukül[405],
Ğarâ3ibü'i-ehâdîş (İstanbul, ts.l.
Letâifü'l-hikem[406],
Hadîş-i Erba'în[407].
Ahlâk.
Necâtü'l-ğâfilîn[408],
Devâ'ü'1-müs-lîmîn[409],
Netâ'icü'î-ihlâş[410]
Fıkıh ve Akaİd.
Câmi'ul-menâsik alâ ahseni'l-mesâlik[411],
Câmi'u'l-mütûn[412],
eS-'Âbirfi'1-enşûr ve'1-muhâcir[413],
Matlabü'l-mücâhidin (Türkçe, el-Abir"m kenarında)
Bir sayfadan ibaret Risâletün makbule iî hakkı'1-müceddid ile
vasiyetlerini ihtiva eden iki sayfalık Türkçe metin el- cÂbir"m ke¬narında yer almaktadır.
Eserlerini Arapça olarak kaleme alan Gümüşhânevî'nin Câmi'u'l-uşûi'il Ve¬lîler ve Tarikatlarda Usûl adıyla Rahmi Serin — Ramazan Nazlı[414], Rûhu'l-C arifin Vuslat Ehli ve İlâhî Aşk adıyla Rahmi Serin[415] tarafından tercüme edilmiştir. Râmûzü'1-ehâdîş'm biri aynı adla[416], diğeri Hadisler Deryası[417] adıyla iki tercümesi var¬dır. Necâtü'l-gafilin, Gafillerin Kur¬tuluş Yolu[418], Câmi'u'l-mütûn, Ehî-i Sünnet İtikadı[419] adıyla yayım¬lanmıştır.