« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

M. METİN KAPLAN

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

20 Eki

2025

Türkiye Yüzyılı’ndaki Tepegözler

Hakan Paksoy 01 Ocak 1970

Yeni açılım süreci denen ucube bir yaşını doldurdu. Geldiğimiz yerde bebek katilinin “terör örgütünün kurucu önderliği” sözü sıradanlaştı. Gazi Meclis’te “Yaşasın başkan apo” sloganları atıldı. Ona ve teröristlerine özgürlük istendi. Umut hakkı talepleri her gün tekrarlanıyor.

Ekim 2021’de “’Yeni (!)’ Türkiye’nin büyük sancıları” başlıklı yazımda o dönem olup bitenler için “Yaşadıklarımız Dede Korkut’un, Basat’ın Tepegöz’ü öldürdüğü hikâyesine benziyor.” diye yazmışım.

O günün Tepegöz’ü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ydi. Ama bugünkü tepegöz, Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim 2024’te “Öcalan Meclis’e gelsin, konuşsun” dediğinde doğdu. Hoş ilk tepegözü daha halledemeden ikincisi ve diğerleri karşımıza çıktı ya…

Tepegöz’ün hikâyesinde bir çoban yaylada iki peri kızı görür de birisinin üzerine kepeneğini atıp yakalar ve onunla birlikte olur. Peri Kızı uçup giderken “Bende bir emanetin var. Yıl tamam olunca gel al. Ama Oğuz’un başına bela açtın onu da bil.” der.

Tepegöz, insan görünümlü, tepesinde tek bir gözü olan birisi. Bebekliğinde emerken süt annelerini öldüren, çok hızlı büyüyen, çocukken oyun arkadaşlarının burnunu kulağını, büyüdükten sonra da insanları yemeye başlayan bir yaratık. Derisine ok, yay ya da kılıç da işlemez. Peri Kızı olan anası parmağına sihirli bir yüzük takmıştır. Artık Tepegöze her gün iki adamla beş yüz koyun gönderirler. Oğuz’un başında büyük bir belâ vardır.

Bugünkü hikâyemizdeki peri kızları ikiden fazla ve hepsi de yakalanmış olmalı. Çoban da birden fazla. Dolayısıyla emanetleri de şimdi ortaya çıktı. Birincisi, 2017’de doğan CHS, ikincisi de 22 Ekim 2024’te ortaya çıkan “tepegözlerin önderi” ve TBMM’de slogan atanlar. Babaları da Oğuz’un çobanları tabi.

Birliği ayrıştırmak
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, son grup toplantısında, merhum Erol Güngör’den, “Bir iç mesele olduğu zaman ise asıl iş memlekette milli birliğe engel olacak mahiyetteki kültürel, iktisadi ve sosyal farklılaşmaları asgariye indirilmesidir.” düşüncelerini aktarıyor. Çok da doğru cümleler. İçeride birlik gerçekten önemli.

MHP Genel Başkanı bunun için, “Farklılıklarımızı ortak bir dinamizme çevirebiliriz.” diyor. Arkasından da ismini vermediği “meşhur bir filozofun teklifi” diyerek, “İnsanların, milletlerin veya grupların ortak noktalarına odaklanmak yerine, onları birbirinden ayıran, genellikle önemsiz görünen sayısız küçük farklılıkları nasıl bereketli hâle getirebileceğimizi düşünmeyi öneriyorum.” diye devam ediyor.

Sonrasında da, “Millî ve üniter devlet çatısı altında kardeşliğimizi ve ekmeğimizi hep birlikte büyütelim.” diyor.

Ortaklıkları (aslında aynılıklar) değil de farklılıkları öne çıkararak birlik nasıl sağlanacak? Nasıl bereketli olacak? Gerçi haklı tabi, devlet tek iken ikiye ya da üçe çıkarsa veya millet tek iken üç olursa (Türk, Kürt, Arap) bereketlenmiş demektir değil mi?(!)

Yirmi üç yıldır Türkiye’yi yöneten AKP de ülkeyi, “kesrette vahdet (çoklukta birlik)” diyerek bugüne getirdi. Bugün artık herkes bir beka meselesinden söz ediyor.

Yukarıdaki, “sayısız küçük farklılık” ifadesindeki “küçük” nitelemesi, farklı olduğu düşünenlerce hayati olarak görülmekte. Ki bu bakış ve düşünce ile on binlerce insanın ölümüne yol açan bir terör örgütünü kurmuşlar. Yani, “farklılıkları bereketli hâle” getirmenin arasında kan da var. Hem de Türk Milleti’ne sıkılan kurşuna gözünü kırpmadan göğsünü siper eden, döşenen mayına basan yiğitlerin kanı.

Devlet Bahçeli’nin çağrısının muhatabı da kan döken bu terör örgütü. Zaten kendisi de “Eğmeden bükmeden söylemeliyim ki, PKK’nın kurucu önderliği elini taşın altına koymuştur.” diyor. Ve bebek katili bölücü başının 27 Şubat 2025’te yaptığı açıklama için de “Bizi bağlayan açıklama” diye ekliyor. “Biz” dediğine kimler dahil çok anlaşılmıyor. Aslında bu sözleri söylemesi gereken makam cumhurbaşkanlığı olsa gerek. Malum, Bahçeli’nin hiçbir yönetim sorumluluğu yok.

Devletin muhatabı terörizm
Biz MHP Genel Başkanı’nın konuşmasından devam edelim. “Bakınız, Kürt kardeşlerimin terörle uzaktan yakından bağ ve bağlantısı yoktur.” cümlesi ona ait. Ama konuşmanın tek muhatabı da bebek katili. Ayrıca sınırlarımız dışında da söz sahibi olarak kabul edilmiş. Nerden mi anlıyoruz? “Beklentim şudur: PKK’nın kurucu önderliği SDG/YPG’ye direkt aynı mahiyet ve muhtevada bir çağrıda bulunarak, Şam yönetimiyle imzalanan 10 Mart tarihli mutabakata uyulmasını istemelidir.” cümlesinden.

Ve PYD/YPG/PKK İmralı’da cezaevinde yatarken bebek katiline kurdurulmuş. (SDG değil. Çünkü bu şekilde terörist kimliğinden uzaklaştırılmış ve meşruiyet kazandırılmış oluyor.)

Peki, bölücü başının 27 Şubat açıklamasında ne var? Bebek katili, “PKK Kürt realitesinin, başta ifade olmak üzere özgürlükler konusunda yasaklardan kaynaklı oluşan zeminde doğmuştur” diyor. Ve ekliyor, “ülkede kimlik inkarının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK’nin anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır.”

Gayet açık değil mi? Devlet Bahçeli’nin “bizi bağlayan” dediği 27 Şubat açıklamasında, ‘artık istediğimizi elde ettik diyen bir terör örgütü’ var.

27 Şubat açıklamasında “Cumhuriyetin tek tipçi yorumlarıyla… çok kırılgan hâl alan tarihsel ilişkiyi, kardeşlik ruhu içinde inançları da göz ardı etmeden yeniden düzenlemek esas görevdir.” de var. “Kimliklere saygı … her kesimin kendilerine esas aldıkları sosyo-ekonomik ve siyasal yapılanmaları ancak demokratik toplum ve siyasal alanın mevcudiyetiyle mümkündür.” de.

Bu cümleler, Devlet Bahçeli’nin, “isimsiz meşhur filozofun”, “sayısız küçük farklılıkları nasıl bereketli hâle” geleceğine dair mutabakatı işaret etmiyor mu?

Geldiğimiz aşamada tepegözler artık her gün büyüyerek Türk varlığına büyük bir tehdit oluşturmaktalar. Yol yakınken bu tepegözlere verilen tavizlerden vazgeçilmelidir.

MHP Genel Başkanı grup konuşmasında, “Durmadan taşan ve kaynayan bir ruha malik aziz milletimizin kanının döküldüğü her yerde yeni bir dünyanın filizleri yeşermiştir.” de demişti. Bu tarihî bir gerçek. Ama bugün kan döktüğümüz bu vatan üzerinde başka bir devletin temeli atılıyor. O devletin de Türk devleti olmayacağı görülüyor. Ama daha başarılamadı, başarılamayacak da…

Ziyaret -> Toplam : 227,68 M - Bugn : 294907

ulkucudunya@ulkucudunya.com