« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

M. METİN KAPLAN

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

12 Eki

2025

Gazze’deki ateşkes ve ABD’nin planı

Barış Doster 01 Ocak 1970

Gazze’de varılan ateşkes sonrasında, Mısır’ın ev sahipliğinde, Pazartesi günü uluslararası bir zirve yapılacağını yazdı ABD medyası. Habere göre; zirveye Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün, Türkiye, Suudi Arabistan, Pakistan ve Endonezya katılacak. Henüz teyit edilmese de ABD Başkanı da zirveye katılmayı tasarlıyormuş.

Zirveye Irak, Suriye, Lübnan, İran davetli değil. Bu devletler arasında, son dönemde karizması hayli çizilse bile İran; yine de ötekilerle kıyaslanmayacak kadar köklü devlet geleneğine, güçlü tarihsel birikime, millet bilincine, sivil – asker bürokrasiye sahip oluşuyla dikkat çekiyor. Lakin İran’ın öncülük ettiği direniş ekseninin, Şii hilalinin, İsrail saldırıları sonrasında etkisi oldukça kırıldı. O nedenle kimi uzmanlar ve yorumcular, Gazze’de kalıcı ateşkes sonrası, İsrail’in yeniden İran’a odaklanacağını, İsrail – İran geriliminin yeniden yükseleceğini öne sürüyorlar.

Bu yorumları, İsrail’in arkasındaki ABD emperyalizminin bölgeye yönelik planları kapsamında değerlendirmekte yarar var.

Şöyle ki, ABD’nin uzun zamandır İran’ı içeriden çökertmeye, rejimi içeriden yıpratıp yıkmaya, bu amaçla İran’daki rejim muhaliflerini kullanmaya çalıştığı biliniyor. ABD; İran’a saldıran İsrail’e tam destek verirken, İran da İsrail’e vereceği karşılığın dozuna dikkat ediyor. İran’ın İsrail’i vuracak cesarete, iradeye ve askeri kapasiteye sahip olduğunu, İran halkına, İslam dünyasına, Arap alemine ve dünyaya gösterecek düzeyde ve de ABD’nin doğrudan İran’a saldırmasına zemin yaratmayacak kıvamda olması gerekiyor verilecek karşılığın.

İran; ülkesine, devletine ve rejimine karşı en büyük tehdit olarak İsrail’i görüyor, İsrail’e küçük şeytan diyor. ABD’yi ise en büyük düşman, büyük şeytan olarak tanımlıyor. Tahran’ın, nükleer silah sahibi olmaya ilişkin temel gerekçesi de ABD ve İsrail’e karşı caydırıcılığını artırmak.

İran; kendi topraklarında değil sınırlarının ötesinde savaşan, doğrudan kendisi değil vekil güçlerle savaşan bir devlet olarak, son dönemde desteklediği grupların, liderlerin, devletlerin İsrail saldırılarıyla devrilmesi, mağlup olması, güç yitirmesi sonrasında, çok zorlanıyor. Suriye’de Esad’ın devrilmesi, İran açısından büyük bir mağlubiyet oldu. Lübnan’da Hizbullah, Filistin’de Hamas, Irak’ta İran destekli gruplar, fazlasıyla hırpalandılar, güç kaybettiler. Bir tek Yemen’deki Husiler İsrail’e karşı mücadeleyi sürdürüyorlar.

İran; Rusya ve Çin’den destek görse de, bu destek umduğu ölçüde değil. Yetersiz kalıyor. İran’ın yüksek rütbeli komutanlarından nükleer fizikçilerine kadar çok önemli kadrolarının, İran içinde ve dışında (Irak ve Suriye’de) İsrail tarafından öldürülmesi de, İsrail’in İran’da çok sayıda istihbaratçıya, ajana, muhbire sahip olması da, Tahran açısından olumsuz bir durum.

Şunu da unutmamak gerekiyor: İran rejimi pragmatiktir. Hangi söylemi, ne zaman, nerede, kime karşı, nasıl kullanacağını bilir. İslamcılık, Şiilik, Fars milliyetçiliği, ABD ve Siyonizm karşıtlığı, antiemperyalizm… Bunların hepsi, İran rejimi tarafından kullanılırlar, zamana, zemine, hasma göre.

İSRAİL, ATEŞKESE NE KADAR UYAR?
Anımsatalım, 1947 yılında, Birleşmiş Milletler Genel Kurul’u, ABD’nin ısrarlı çabaları sonucu Filistin’in bölünmesi yönünde tavsiye kararı aldığında, Yahudilerin sahip oldukları toprakların oranı sadece yüzde 6 idi. O dönem ABD; Filipinler, Haiti ve Liberya’nın oylarını deyim yerindeyse zorla değiştirip, bu kararı aldırabilmişti. Hemen ardından, 11 dakika içinde İsrail’i tanımıştı. Dönemin ABD Başkanı Truman, kararında, Yahudi Devleti ibaresini çizip, yerine İsrail yazmıştı. 1948’de de İsrail kurulmuştu. O günden bu yana İsrail sürekli topraklarını genişletti, işgal ve ilhaklarla, soykırım ve vahşetle.

Belirtelim, İsrail’in ateşkese ne kadar uyacağı tartışma konusu. Geçmiş tecrübeler, ateşkes konusunda sözünü tutmadığının örnekleriyle dolu. ABD de İsrail’e sözünü tutması yönünde baskı yapmıyor.

Vurgulayalım, İsrail karşısında tek vücut olmuş bir Arap dünyası da yok, İslam alemi de. Türkiye dışındaki Türk devletlerinin de, İsrail’e karşı güçlü bir itirazı söz konusu değil. Hatta Azerbaycan, Türk dünyasında İsrail’le yakın ilişkileriyle dikkat çekiyor. Azerbaycan; İran’a karşı İsrail’i desteklerken, İsrail de Ermenistan karşısında Azerbaycan’ı destekliyor. İsrail; Azerbaycan’ın silah tedarikçileri arasında öne çıkarken, Azerbaycan İsrail’e yüksek miktarda petrol satıyor.

Altını çizelim, ABD Başkanı Trump ve onun çantacısı, uluslararası ölçekte yalancılığı müseccel İngiltere’nin eski başbakanı Blair; Gazze’yi, Trump’ın sözleriyle Riviera yapma yönünde adım adım ilerliyorlar. Gazze’yi yönetecek sözde barış kurulunun başında Blair bulunurken, kurulda Yahudi var, milyarder iş insanı var, Hollandalı siyasetçi var, lakin tek bir Filistinli yok.

Ziyaret -> Toplam : 224,30 M - Bugn : 75275

ulkucudunya@ulkucudunya.com