Ajda Pekkan’a Kültür-Sanat ödülü, Manifest’e cezâ
Kerime Yıldız 01 Ocak 1970
Geçtiğimiz 18 Ağustos’da ilk Türk kadın aranjör ve Türk pop müzik târihinin ilk kadın orkestra şefi, şarkıcı, besteci Bânu Kırbağ vefat etti. Allah, rahmet eylesin! O, bizim kuşağın “Banu”suydu. Devletlülerimizden herhangi bir başsağlığı mesajı yayınlayan olmadı veya ben duymadım. Banu, bu kadar özelliğine rağmen, yaşarken Cumhurbaşkanlığı tarafından taltif de edilmedi.
“Edilmesi şart mı?” diyebilirsiniz. Eğer Ajda Pekkan ediliyorsa Bânu, kırk kere edilmeliydi.
Çünkü 27 Ocak 2014’de Milliyet gazetesindeki yazısında Ajda Pekkan’ın kendisine âit bir eser ve bestesinin bulunmadığına, bu nedenle sâdece müzik yorumcusu olduğuna dikkat çeken Ali Eyüboğlu, “Ajda Pekkan şarkıları” şeklinde bir kullanımın yanlışlığını vurgulamıştı. Hattâ bu yüzden Pekkan’ın, MESAM ve MGS değil, MÜYORBİR üyesi olduğunu ifâde etmişti.
Ajda Pekkan, 2022 yılında Cumhurbaşkanlığı Kültür-Sanat Büyük Ödülü’nü aldı. Ödül alanlar açıklanmadan aylar evvel Sabah gazetesine konuşan Pekkan, “Bazı kadın sanatçılarımızın sahne kıyâfetlerini çok eleştiren bir kesim oldu. Siz ne düşünüyorsunuz?” sorusuna şöyle cevap vermişti:
“Bu eleştiriler benim için olabilir, başka bir kadın meslektaşım için de olabilir. Önemli olan, sanatçının nasıl giyinmek istediği. Sahnede kendini nasıl iyi hissediyorsa öyle giyinmeli. Ben, bu açıdan kadın sanatçılarımızı destekliyorum.” (4 Nisan 2022-Sabah)
Bu açıklamaya rağmen Pekkan, ödüle lâyık görüldü. Ödül töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sayın Pekkan, 'Kimler geldi kimler geçti', 'Petrol', 'Her yaşın bir güzelliği var' gibi şarkılarıyla sanat târihimizin altın sayfalarına adını yazdırmıştır.” dedi.
Oysa bu şarkılar, Ajda Pekkan’ın değildi. “Kimler geldi kimler geçti”, Guyanalı şarkıcı Sol Raye tarafından seslendirilen, müziği İngiliz bestekâr Tony Hatch tarafından bestelenen "If We Were Free" adlı parçanın Türkçe aranjmanıydı. Söz yazarı, Fikret Şeneş’ti. Sözleri Atilla Özdemiroğlu’na, bestesi Şanar Yurdatapan’a âit olan Petrol, Eurovision Şarkı Yarışması’ndaki hayâl kırıklığıydı. “Her yaşın bir güzelliği var” şarkısının sözleri, yine Fikret Şeneş’e, bestesi Garo Mafyan’a âitti.
Yâni sanat târihimizin altın(!) sayfalarına adını yazdıran Ajda Pekkan, sâdece bir yorumcu.
Ajda Pekkan’a ödül verileceğini duyduğumda doksanlı yıllara gittim. Kim derdi ki makyaj yapan kadınlara, “boyalı kaporta” diyenler, gün gelecek, her tarafı estetikli Ajda’ya ödül verecekler? Kim derdi ki azıcık makyaja izin veren, estetik ameliyata cevaz vermeyen, sigara içen başörtülü gördü mü kahrolan Hayrettin Karaman, her tarafı estetikli süper starla aynı törende ödül alacak? Kıkır kıkır güldüm. Yağlarım eridi. Cenâb-ı Hakk’ın işine karışılmaz. Hikmetinden suâl olunmaz. Kör şeytan dedi ki, “Marmara İlâhiyat’ın önüne git, şöyle bir keyif sigarası yak. ‘Hür doğdum hür yaşarım, kime ne kime ne!’ diye avaz avaz şarkı söyle!”
Geçtiğimiz günlerde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Küçükçiftlik Park’taki konseri esnâsında ahlâka mugayyir hâl hareketleri sebebiyle Manifest müzik grubu hakkında soruşturma başlattı. Hayâsızca hareketler ve teşhircilik suçları tespit edilmiş. Geçtiğimiz Cuma’nın hutbesinde Manifest’e gönderme yapıldığı da iddiâ edildi.
Mesele hakkında Yıldıray Oğur’un çok isâbetli bir yazısı var. Oğur, Manifest’ten bir ay evvel İstanbul’da konser veren, sahneye mayoyla çıkan ve savcılığın tanımladığı suçları fazla fazla işleyen Jennifer Lopez’e dikkat çekiyor ve “Savcılık, J. Lopez’i nasıl kaçırdı?” diye soruyor. (8 Eylül 2025-Karar)
Ben de, “Yıldıray Oğur, Ajda Pekkan’ı nasıl kaçırdı?” diye şaşırdım. Sahneye mayoyla, transparan kıyâfetle çıkan, arkasındaki dansçıların kıyâfetleri ve dansları Manifest’i aratmayan Ajda Pekkan, Cumhurbaşkanlığı Kültür-Sanat Büyük Ödülü aldı.
Manifest’in hâlini tasvip etmem imkânsız. Ama nihâyetinde altı tâne aklı havada genç kız bunlar. Kanları deli. Yaş ortalaması 23. Ajda Pekkan ise 79 yaşında. Tamam anladım Manifest’e dokunan Başsavcılık, Pekkan’a dokunamıyor ama Manifest’e hutbe göndermesi yapan Diyânet veya Pekkan’a bizzat ödül verenler, hiç olmazsa bir kenara çekip, “Ablacım, senin hac yaşın, aşure yaşın geldi geçti. Edeb yâhû!” diyebilirler.
Selda Bağcan bir röportajda, “Mayoyla beni, ancak plajda görebilirsiniz.” demişti. Bağcan ve Kırbağ gibi sanatçıları, plaj kıyâfetleriyle sahnede ve gazetelerde görmedik. Devletin en tepesinde ödül alırken de görmedik.
Maalesef mayoyla sahneye çıkanların ödül aldığını gördük.
