« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

M. METİN KAPLAN

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

16 Haz

2025

Rusya, Suriye’den sonra İran’ı da sattı

Hüseyin Vodinalı 01 Ocak 1970

18 Eylül 2018: 15 Rus istihbarat subayını taşıyan İlyuşin-20 tipi Rus askeri uçağı Suriye semalarında İsrail tarafından düşürüldü.

Rusya, İsrail’i suçlamaktan kaçınarak uçağın Suriye rejimine ait S-200 füzesiyle düşürüldüğünü ileri sürdü.

O dönem savunma bakanı olan Şoygu, İsrail’i dolaylı olarak suçlasa da hiçbir karşılık veremedi. 15 Rus askeri öldüğüyle kaldı.

Rusya, 2015’te askeri olarak girdiği Suriye savunmasında İsrail’in saldırılarına bir kez bile karşılık vermedi.

10 sene sonra ise ABD ile anlaşma umuduyla Suriye’yi yüzüstü bırakarak kelle kesen İsrail ve İngiltere mahreçli teröristlerin iktidarı ele geçirmesine göz yumdu.

Rusya Başkanı Vladimir Putin’in yumuşak karnı hep İsrail oldu.

Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky’yi İsrail korumasında olduğu için öldürmekten çekindi ve 1 milyon insanın ölümünü seyretti.

Rus ekonomisinde ve bürokrasisinde çok sayıda İsrail bağlantılı Yahudi olduğundan mıdır? Yoksa İsrail’de bir milyondan fazla Rus kökenli vatandaşın bulunmasından mıdır bilemem ama Rusya da en az ABD kadar İsrail’in müttefiki bir görüntü çiziyor son dönemde.

2005 yılında TRT adına dış haber programı çekmek için Moskova’daydım. Gazprom’un merkezinde şirketin sözcüsü Sergei Kupriyanov ile bir röportaj yaptık.

Dikkatimi Kupriyanov’un masasının arkasındaki duvarda asılı bir poster çekmişti.

Poster, Amerikan bira markası Miller’in reklamıydı: It’s Miller Time! (Şimdi Miller Zamanı!) yazıyordu.

Rusya’nın en önemli varlıklarından devasa doğalgaz şirketi Gazprom’un yöneticisi, Yahudi kökenli Aleksei Miller’e bir göndermeydi bu.

Aynı zamanda Rus elitindeki Batı hayranlığının da bir nevi göstergesiydi.

Küresel finans sistemi malumunuz ağırlıklı olarak Yahudilerin denetimindedir.

Putin de Rusya’nın en Batıcı (Zapatnik der Ruslar buna) kesimi olan St. Petersburg’dan gelmeydi.

KGB ajanlığının en parlak yıllarını batıda geçirdi ve siyaset yaşamının ilk yıllarında Dünya Ekonomik Forumu’nun (Davos) Young Global Leaders (Genç Global liderler, ki bunların önemli bir kısmı şu anda Avrupa ve ABD’de önemli noktalarda hatta başbakan cumhurbaşkanı konumlarındadır) programının da bir üyesiydi.

Putin bir anti-komünist olarak Sovyet mirasını reddetti ve Çarlık simgelerine ve eski dönem Rus kültürüne sarıldı.

Rus bayrağına Çarlık kartalını koydurdu, seremonileri Çarlık dönemine uyarladı.

Yahudi kökenli oligarkların bir kısmını kovarken bir kısmıyla birlikte çalıştı. Devlet kurumlarını ve bürokrasisini İsrail’e yakın isimlerle (Miller örneğindeki gibi) doldurdu.

Uzatmayayım, İsrail ABD’de ne kadar etkiliyse, Rusya’da da o kadar etkili anlaşılan.

İsrail’in Suriye’yi ele geçirmesine gık demeyen ve hatta kolaylaştıran Putin, son olarak İran’ı da yüzüstü bıraktı.

Bunun işareti zaten aylar önce varılan Rus-İran Stratejik İşbirliği anlaşmasında görünüyordu.

Komik biçimde anlaşmaya konulan maddede, taraflardan biri saldırıya uğrarsa diğer taraf saldıran ülkeye destek vermeyecek diye yazıyordu.

Yani İsrail veya ABD yahut da ikisi birden İran’a saldırırsa Rusya, saldıranlara destek vermeyecek ama İran’a da destek olmayacaktı.

İsrail’in son kapsamlı saldırısında da olan tam olarak buydu.

İsrail’in İran içindeki terörist faaliyetlerini haber alabilecek çapta bir istihbarat mekanizmasına sahip olan Rusya yine sessizdi.

Anlaşılan Putin-Trump ve Netanyahu, Batı Asya’nın geleceği üzerinde zımni bir anlaşmaya varmıştı.

Ki bu anlaşma Rusya’nın çok önem verdiği Kuzey Güney Ulaştırma koridorunu (NSTC) kesecek bir özellik de taşıyordu.

Rus askeri uyduları İsrail saldırılarında pasif kaldı ve İran’a bilgi vermedi.

Ama en çarpıcı ve bu iddialarımı teyit edici gelişme Kremlin’den yapılan ilk açıklama oldu.

Kremlin Sözcüsü Peskov, İsrail-İran arasındaki gerginliğin artmasını kınamakla yetinmişti.

Kremlin’in saldırgan İsrail’i kınayan açıklaması bundan çok sonra geldi, belli ki çok tepki çekince düzeltme ihtiyacı duydular.

Bakın Rusya konusunda en donanımlı uzmanlardan olan (Rusya Dışişleri’ne bağlı Rusya Devlet Diplomasi Enstitüsü MGİMO’dan doktora derecesi de bulunan) Dr. Volkan Özdemir, gelişmeler üzerine yazdığı X mesajında ne diyor:

“Moskova bu krizi de aynı Suriye’de yaptığı gibi Ukrayna özelinde fırsata çevirmeye çalışacaktır. Rusya, Trump’la iş tutmaktan medet uman bir ülke olup büyük devlet refleksini artık yitirmektedir. Bu fırsatçı ve dar çıkar tanımlı politikasıyla Rusya’nın gücü abartılmamalıdır.”

Dünya üzerinde etkili Siyonist lobi ABD, Avrupa, Türkiye ve Batı Asya’daki pek çok Arap ülkesinde olduğu gibi Rusya’da da etkili ve Trump’ı ekarte ederek savaşı başlatmış durumda. Çin de anlaşılan bu pazarlıkların içinde yer alıyor, ticaret anlaşmaları bir koz olarak masaya sürülüyor. Yoksa Çin’in de İran ile stratejik anlaşmaları var ve petrolünün yüzde 80’ini İran’dan ucuza alıyor.

Wesley Clark’ın saydığı 7 ülkeden sonuncusu olan İran, eğer bu saldırılara yeterli yanıt veremezse muhtemelen çöker ve rejim değişikliği gelir.

Ancak BOP’un heybedeki asıl büyük turbu, Türkiye’dir.

İsrail’in uydusu olarak kurulacak Büyük Kürdistan topraklarının önemli bir kısmı Türkiye’ni güneydoğusundadır.

İran da devrilirse (laik rejim gelecek diye sevinenler var ama asıl gelecek olan Kürt devletidir) sıra Türkiye’ye gelecek ve İsrail bayrağında yer alan büyük su kaynakları Fırat ve Dicle İkinci İsrail topraklarına katılacak.

Türkiye bir süredir, Batı ve İsrail kaynaklı bir havuçla kandırılmaya çalışılıyor. Apo-Bahçeli, açılım filan yapılan son dönemdeki tüm işleri buna bağlıyorum.

Neymiş efendim, Kürtlerin hamisi ve İsrail’in abisi Türkiye olacak ve topraklarını büyütecekmiş.

Bu tam bir tuzaktır.

Topraklarını asıl büyütecek olan bebek katili İsrail olacaktır. Sözde Kürdistan onun kılıfıdır.

Ne Amerika ne Rusya tam Bağımsız Türkiye demenin ve bölge güçleriyle ortak yaşamsal güvenlik işbirliğinin zamanıdır.

Ama 1991 ve 2003’te Irak, 2011’de Suriye işgallerinde emperyalizme destek vererek kendi kuyusunu kazan Türk NATOsal siyaseti bu yönde umut vermekten şu an çok uzaktır.

Bana göre gelişmeler öyle veya böyle bir dünya savaşının kapısını araladı.

2025 ortası itibarıyla 2026 başlarına kadar ciddi bir dünya savaşının yaşanması sürpriz olmaz.

Küresel Yahudi Siyonist ve Neocon eliti buna karar vermiş durumda.

Ne yazık ki Rusya da bu denklemin içinde görünüyor.

Yoksa yazının girişinde sözünün ettiğim gibi, Putin daha savaşın başında Zelensky’yi ( ve takipçilerini) öldürür ve anlaşma masasına otururdu.

Bu distopik senaryoda eğer İsrail-ABD-İngiltere üçlüsü başarılı olursa domino taşları bir biri ardına düşecektir.

Önce İran, sonra Türkiye ve ardından (17 buçuk milyon km kare toprağında 140 milyoncuk cüce nüfusuyla) Rusya bir biri ardına parçalanacaktır.

ABD ile tek baş edebilecek ülke şu an Çin’dir.

O da kendi güvenliğini önce coğrafyasında aramaktadır. Çin’i de Hindistan ile kapıştırma projesi faaliyettedir.

https://www.veryansintv.com/yazar/huseyin-vodinali/kose-yazisi/rusya-suriyeden-sonra-irani-da-satti

Ziyaret -> Toplam : 163,26 M - Bugn : 11273

ulkucudunya@ulkucudunya.com