« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

M. METİN KAPLAN

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

19 May

2025

Ya istiklal ya ölüm

Nihat Genç 01 Ocak 1970

‘Terörsüz Türkiye’ açılımının belirsizliği topluma derin bir stres yüklüyor!

Ve tarafların toplumu teskin ve ikna edecek bir açıklama yapamayışları beka ve güvenlik sorununda uçurumlar oluşturuyor!

Toplumun her katmanı ürkerek ve şaşkınlıktan dona kalarak olup biteni izliyor!


Siyasilere karşı hayal kırıklığı ve güvensizlik had safhada!

Üstelik Milli Savunma sanayiinde destansı bir gelişme sağlayan Türkiye’nin PKK terörüne sonunda masada yenilmiş gibi bir izlenim vermesi kuşkuları daha da artırıyor!

Başka tür bir şey oldu ve oluyor ve olmakta gibi yerli yersiz öngörüler konuşuluyor, Dedeağaç ve Akdeniz ve Suriye’nin kuzeyine yığınak yapan Amerika sonunda bu işi bitirin artık diye Türk Devletine nihai bir tehdit mi savurdu? Bakın, Antep ve Urfa’ya her gün atılacak havan toplarıyla dahi beş-altı ayda bu şehirlerden milyonlarca insan kaçar ve hayalet şehre döner gibi meydan okumalar mı? Suriye’deki PKK’yı tanıyın ve susun mu diyorlar! Bizimkiler de şimdilik bu büyük Amerika gücüyle savaşmanın delilik olduğu ve uzun bir süre daha dayatmaların suyuna göre hareket etmek zorundayız mı diyorlar, bir devlet politikası olarak!

‘Terörsüz Türkiye’ açılımında iktidarın olmayacak şekilde alttan alması defansif konuşması kendi kitlesince dahi aşağılanmışlık ve utançla karşılanıyor!

Sanki 23 yılın ali kıran baş kesen kabadayı iktidarı bütün gücünü yitirmiş süklüm püklüm olmuş diz çökmüş gibi bir hava estiriliyor!

İşte bu tablo hepimizin bilgisini aşan bir tuhaflık var burada diyor!

Türk devleti Apo’ya teslim olamaz ama gırtlağından yakalanmış gibi de kabul edilemeyecek bir resim var!
İktidarda içi ferah konuşan tek siyasetçi yok! Verdikleri cevaplara bakın üstelik kısık ateşte bir ses tonuyla: ‘teröre trilyonlar harcanmış’? Harcamayan ülke mi var?

Dünyanın en büyük ülkeleri de en büyük harcamalarını savunma sanayiine yaparlar, ne var bunda?

Hayırdır, kırk yıldır lanetlediğiniz PKK’yla bir günde bu kucaklaşma; milletin aklı paramparça?

Üstelik PKK’ya karşı Türk ordusunun muazzam başarılar elde ettiği bir süreçte!

Akşamları medyayı izliyoruz, düşman tarafından ele geçirilmiş bir şehirden yabancı askerler casuslar konuşuyor gibi!

Öte yandan DEM Başkanı Bakırhan kendini nasıl bir aynada görüyorsa koruculara çobanlık yapsınlar gibi hakaret edebiliyor!

Göçer aşiretlerin çocuklarıyız, çobanlığın nesinden utanacak mışız? Ve ekranlarda biraz fazla görünmenin getirdiği havayla kendinden olmayan Kürt’e de hakaret edebiliyor! Oysa korucular ekmeği yiyip suyunu içtikleri gölgesinde yaşadıkları bayrak için ülkelerine sahip çıkmışlar? PKK ne yapmış, arkasına Amerika ve İsrail ve silahlarını alıp kendi öz evlatlarını öldürmüş? Ve ama ‘terörsüz Türkiye’ açılımının atmosferi bir anda resmi havayı değiştirebiliyor ve bu hakaretle milyonlarca insanın sinirleri alt üst oluyor; bugün böyleyse yarın bir statü alındığında neler olabilir kabusu ve paniğiyle!

Oysa düne kadar birileri hakaret etsin de sicilini tutalım bakın Kürtleri nasıl aşağılıyorlar diye yazıp çizelim diyenler yapıyor bu hakareti, ki, 12 Eylül öncesi milli güvenlik (beyaz kitap) kitabında Kürtler için karda dağda gezen kart-kurt sesinden geliyor diye yazılmıştı, ki, bu kart-kurt ifadesi yabancı bir etnoloğa aittir, bir hıyar da bu bilim adamının lafını aynen alıp güvenlik kitabına koymuş, kırk yıldır bir vaveyla koptu, işte Türk Devleti Kürtleri böyle aşağılıyor, diye, handiyse hergün her yazarları bizi kart-kurt görüyorlar diye yazdılar!

Doğuda savaş elliden uzun yıldır sürerken ülkenin en büyük şehirlerine hiç ama hiç taşınmayışı ve milletimizin metanetini hiç ama hiç sabırla bozmamasının örneği dünya tarihinde yoktur, aynı çatışma hali Fransa ve İngiltere ve Amerika’da olacaktı büyük şehirlerde birbirlerini yerler ortalığı yıkarlardı, çünkü, bizler, çoktandır birbirimizin annesi babası damadı gelini olmuş birbirini içinde erimiş bir milletimiz!

Aile olmak en sıcak en yüceltilmiş en kutsal değerdir!

Kendi örgütünden başka herkesle husumet ve kan davası olan PKK başka bir şeydir, korkulan şey budur, PKK ve Apo kimdir ki Kürt halkı adına yetki ve statü sahibi olması Türk Devleti tarafından kendilerine bağışlanıyor! Yani Kürtlerin sahibi Apo mu PKK mı? Aklın mantığın siyasetin kabul etmesi mümkün olmayan bu deliliğe nasıl müsaade edilebilir?

Ve şimdi ne olacak, biz cumhuriyetçiler, üniter devletten asla taviz vermedik ve vermemiz mümkün değil! Etnik bir gruba verilecek bir statünün birbirini tetikleyen iç savaş senaryolarına dönüşmemesinin garantisini kim verebilir? Milli egemenlik haklarımız ve üniter devlet ve topraklarımızdan asla geri dönüş yoktur! Tıpkı Roma’ya kan kusturan Hannibal gibi! Alpleri aşıp geldi ve bütün geri dönüş yollarını askerlerine kapadı ve onları karşısına alıp şöyle dedi: artık isteseniz de geri dönemezsiniz, zafer dediğimiz şey artık savaşmak ve ölmek!

Ki, Cumhuriyet Türkiye’si Ya İstiklal Ya Ölüm’le kuruldu!

Başka türlü yaşaması da mümkün değildir!

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde siyaset yapanlar bir zahmet taviz ve dayatma ve ülkemizi parçalamak ve bölmek isteyenlere bu sloganı hatırlatsınlar!

Ya İstiklal Ya Ölüm, düsturunu göze alamayan hiçbir ülke devlet ayakta kalamaz!

Bir kere korkmaya gör, bir kere geri adım atmaya gör; bir kere bir çakıl taşını vermeye gör, bir kere egemenlik haklarını masaya yatırmaya gör, ne ülke kalır elinde ne devlet, ne şeref, ne onur!

Her akşam ekranlara sürülüp dünya fikir mimarları gibi her boktan anlarım diye konuşanlara söylüyorum, etnik ve kimlik çatışması kıvılcım almasın patlatmadığı dağıtmadığı ülke devlet yoktur!

Ziyaret -> Toplam : 160,31 M - Bugn : 340433

ulkucudunya@ulkucudunya.com